Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) iktidara geldiği 2002 yılından sonra uzunca bir süre o dönem adı "Fetullah Gülen Cemaati" ya da "Hizmet Hareketi" olarak bilinen grupla işbirliği yaptı.
Bu işbirliğinde bilinen ilk çatlak, 7 Şubat 2012'de Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılmasıyla yaşandı.
Kamuoyunda "MİT Krizi" olarak bilinen süreçten sonra sular durulmuş gibi görünse de hareketli geçen 2013 yılında önce dershanelerin kapatılmasının gündeme gelmesiyle yeniden sürtüşme başladı. O sırada halen legal bir yapı olarak kabul edilen Fetullahçılar, en büyük insan kaynağı olan dershanelerin kapatılmasına karşı çıkıyordu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Dershane gündemi devam ederken, Türkiye'yi sarsan 17-25 Aralık operasyonları yapıldı. Yolsuzluk nedeniyle yapıldığı iddia edilen o operasyonlardan sonra artık 11 yıllık işbirliğinin tam anlamıyla sonuna gelindi ve iki taraf birbirini açıktan hedef almaya başladı.
O dönem Başbakanlık görevinde bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Fetullah Gülen Cemaati" ya da "Hizmet Hareketi" olarak bilinen yapıya "Haşhaşiler" ve "Paralel Devlet Yapılanması" demeye başladı.
Geçen zaman içinde hakkında çeşitli soruşturmalar başlatılan Fetullahçıların bazı medya organları ve finans kuruluşları kapatıldı. Fetullahçı yapılanma, ilk kez Erzincan Ağır Ceza Mahkemesi'nin 16 Haziran 2016 tarihli kararıyla, terör örgütü olarak kabul edildi. Fetullahçı Terör Örgütü / Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) olarak adlandırılan yapı, 15 Temmuz 2016'da Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki elemanlarını harekete geçirerek darbe girişiminde bulundu.
Bastırılan darbe girişiminden hemen sonra ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) kapsamında çıkartılan Kanun Hükmündeki Kararnameler (KHK) ile FETÖ üyesi, yöneticisi, örgütle irtibatlı ya da iltisaklı olduğu iddiasıyla 126 bin kişi kamu görevinden çıkarıldı. Çeşitli mağduriyetler de yol açtığı için eleştirilen KHK'lar, darbe girişiminin üzerinden 5,5 yıl geçmesine rağmen gündemdeki yerini koruyor.
17-25 Aralık sürecinden sonra FETÖ ile mücadelede Erdoğan'ın görevlendirdiği bir isim, FETÖ ile mücadeleye ilişkin gözlemlerini, aksaklıkları ve önerilerini raporlaştırarak, Cumhurbaşkanı'na sundu.
"İhraçların tamamını FETÖ'cü kabul etmek hukuka da dinimize de uygun değil"
2021 yılının ağustosunda güncellenen ve içinde önemli tespitler ile öneriler bulunan o rapora, Indepedent Türkçe ulaştı. Raporda öne çıkanlar şöyle:
"İhraçlarda şahsımın da yer aldığı ve en titiz tartışma ve değerlendirmeler yapıldıktan sonra, mensuplarının yüzde 20'sinden fazlasının atıldığı bir kurumda, açığa alınan 4 bin 500 kişiden 450'sinin iade edildi. Hiç hata yok denilen ByLock delilinde 11 bin 482 kişinin Mor Beyin mağduru olduğunu öğrendik. Bu nedenle kamu görevinden ihraç edilmesine rağmen OHAL Komisyonu ve yargı süreci devam eden 125 bin kişinin tamamını FETÖ üyesi ya da iltisaklısı kabul etmenin ne dinimize ne de hukuk devletine uygun olmayacağı gerçeği, uygulamalar sırasında göz önünde tutulmalıdır.
"Örgüt üyesi FETÖ'yle arasına kalın bir çizgi çektiyse devlet de millet de şans vermeli"
"Bugün muhalifi de muvafıkı da ifade etmektedir ki, FETÖ'yle mücadele bizzat Sayın Cumhurbaşkanı'nın kararlılığı sayesinde etkili olarak yürümektedir. KHK ile FETÖ iltisakı nedeniyle kamu görevinden çıkarılan bir vatandaşımız, bu kararlılıkta olmasa bile FETÖ ile arasına kalın bir çizgi çektiyse, devletin de milletin de o vatandaşımıza bir şans vermelidir. "
"Beraat edenleri, itirafçı olanları halkı bombalayanla bir tutmak doğru değil"
"Beraat etmesine rağmen kamu görevinden çıkarılmış kişilerin tamamını, pişmanlığını ifade ederek etkin pişmanlıktan yararlananları, 15 Temmuz gecesi insanlara silah doğrultup bombalayanlarla aynı muameleye tabii tutmak doğru bir mücadele yöntemi değildir."
"Suçun şahsiliği ilkesi herkese eşit uygulanmalı"
"Bir tarafta, Bank Asya'da çalıştığı veya FETÖ'nün talimatıyla hesap açanların kamu görevinden atıldığı, öte yanda bankanın Genel Müdürlüğü'nü yapıp Sermaye Piyasası Kurulu Başkanlığı'na atananlar... Bir tarafta Sızıntı, Zaman gazetesi abonesi diye hukuki işleme tabi tutulanlar, öte yanda FETÖ'nün en büyük bağışçılarından ve Zaman gazetesinin ortağı F.T. hakkındaki beraat ve takipsizlik kararı... Bir tarafta kendisi hakkında hiçbir FETÖ delili bulunmayan ama kardeşi ByLock kullanıcısı diye memuriyete alınmayanlar, öte yanda kardeşi darbeden tutuklu olduğu halde 15 Temmuz'dan sonra bakan, milletvekili, büyükelçi olanlar... Hukukun en temel prensiplerinden olan 'Suç ve kabahatlerdeki şahsilik' prensibi, herkese eşit ve adil uygulanmalı."
"Yargı mensupları arasında 'alt tabakayla uğraşıyoruz' dedikodusu var"
"Bazı kişilere açılan davalar ile, FETÖ'yle mücadelenin sulandırıldığı, muhalifleri tasfiye aracına dönüştüğü, F.T.'nin, damatların, akrabaların ayrıcalıklı olduğu dedikoduları, yargı mensupları tarafından adliye çevrelerinden ifade ediliyor. Yargı mensupları arasındaki 'Biz ibadet/ticaret kısmının alt takımıyla uğraşıyoruz' söylemleri de dikkate alınarak, uygulamaların delil ve gerekçeleri, mevzuatın elverdiği ölçüde kamuoyu ile paylaşılmalı."
"Başbakan Yardımcısı FETÖ'ye yaptırımlara itiraz ederken vatandaştan beklemek adil değil"
"Siyasilerin suç ve ceza için milat belirleyip belirleyemeyeceği tartışılırken, 7 Şubat 20212, 17-25 Aralık 2013 operasyonları, MİT mensuplarının refakat ettiği tırların durdurulması gibi olaylar, FETÖ'nün suç örgütü kimliğini görünür kılmıştır. O dönemlerde bazı Başbakan Yardımcısı, Bakan, siyasi parti genel başkanı ve iktidardan ya da muhalefetten birçok milletvekilinin FETÖ'ye yönelik yaptırımlara itirazları dikkate alındığında, 2014 ve 2015 yıllarında sıradan vatandaşların, bu yapının terör yüzünü bilmelerini istemek adil olmayacaktır."
"Çocukları dışlanmamalı, örgütçü olmayan aile bireyleri devlete küstürülmemeli"
"Örgüt mensupları kolektif cezalandırılmayarak, örgütçü olmayan anne, baba, kayınvalide, kayınpeder ve kardeşlerinin devlete küsmelerinin önüne geçilmelidir.
Örgüt mensuplarının devlet okullarında öğrenim görev çocukları, öğretmen ve öğrenciler tarafından dışlanmamalıdır. Bu öğrencilerin ekonomik ve psikolojik durumları gözetilerek, başarılı öğrencilerin diğer öğrenciler gibi yurt ve burs yönünden ayrım görmemelidir."
"Yüzleşmeleri sağlanmalı"
"Yıllarca aldıkları eğitimle mankurtlaştırılan kişilere özel hazırlanmış videolar, ceza ve tevkif evlerinde izletilerek, nasıl canavarsa his sahibi olan bir Frankeştan'a dönüştükleriyle yüzleşmeleri sağlanmalıdır."
"Örgütten ayrılanlar, çocuklarının nafakası, kira gibi nedenlerle örgüte muhtaç bırakılmamalı"
"FETÖ'nün geçmişte kişilerin dünya ve ahiretlerinin gözeten bir sosyal güvelik şemsiyesi gibi görülmesi onu cazibeli kılmıştır. Bu nedenle örgüt üyelerinin FETÖ'den ayrıldıkları takdirde çocuklarının nafakalarının temini, ev kirası gibi rutin ödemelerinde örgüte muhtaç bırakılmamalıdır. Devlet bu kişilerden askerliğini yapmayanı askere aldığına, gelir elde edenden vergi almaya devam ettiğine göre, kamu görevinden ihraç edilen örgüt üyelerinin özel sektörde çalışabilmesi için hukuki bir engelden ziyade psikolojik bir engel bulunmamadır."
"İtirafçıları kapsayan bir organizasyonunun olmaması, devletimizin eksikliğidir"
"İtiraf müessesesi son derece önemli olup itibarsızlaştırılmamalıdır. MİT ve EGM'nin FETÖ'nün çözülmeleri engellemek için itirafçı olunmaması, olunsa bile 1-2 ismin verilmesi yönünde istihbari bilgileri var. Bu bilgilere rağmen hala itirafçıları kapsayan bir organizasyon kurulmamış olması, devletimizin eksikliğidir. Mevcut düzenlemede, darbe suçuna karışıp itirafçı olanlarla bir itiraflarından vazgeçtiler."
"Akademisyenler için FETÖMETRE geliştirilmeli"
"TSK mensupları için geliştirilen FETÖMETRE uygulaması, akademisyenler için de geliştirilmelidir. FETÖ iltisaklısı olduğu bilinmesine rağmen delilsizlik nedeniyle halen üniversitelerimizde görev yapan bazı akademisyenler, görevlerine devam etmektedir."
"Güç zehirlenmesine karşı görev süresi en çok 3 yıl olmalı"
"FETÖ ile samimi olarak mücadele ederken süreç içinde kullandıkları yetki nedeniyle güç zehirlenmesi yaşanabileceği dikkate alınarak İstanbul, Ankara, İzmir gibi çok büyük illerin dışındaki kolluk ve savcılık makamlarındakilerin görev süresi en çok 3 yıl olmalıdır."
© The Independentturkish