Gündelik hayatta insanların birçoğu tartıştıkları kişilerle ilgili "Senin psikolojin iyi değil. Doktora görünmen lazım" gibi ifadeleri yaşamı boyunca en azından bir kere söyler.
Bu tür çıkışlar bazen sıradan tartışmalarda değil siyasi polemiklerde bile kullanılabiliyor.
Bunun son örneği İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu arasındaki polemikte yaşandı.
Soylu'nun İBB'de terör örgütü mensuplarının çalıştığı yönündeki ifadesini sert bir dille yalanlayan İmamoğlu'nun sonrasındaki ifadeleri de aynı sertlikteydi.
Şöyle konuştu İmamoğlu:
"Yalanı konuş, iftirayı at, köşene çekil. Meclis'teki tutumu, tavrı, davranışları, kavga etme biçimi, psikolojik ruh hali açısından buradan çağrı yapıyorum. Ciddi bir öneride bulunuyorum. Ciddiye alınsın istiyorum. Bağımsız sağlık kuruluşları gelsinler ve bu psikolojisi ciddi şekilde bozulmuş sayın bakanla ilgili analiz yapsınlar…"
İmamoğlu'nun bu sözleri siyasi polemikte sarf edilen bir söz olsa bile benzerleri gündelik yaşamda sık kullanıldığından akıllara şu soru geliyor.
İnsanlar gerçekten de sorun yaşadıkları ve ruh sağlığının iyi olmadığını iddia ettikleri insanlar hakkında psikolojilerinin incelenmesi için talepte bulunabilir mi? Kanunlar ve psikiyatri bilimi buna izin veriyor mu?
"Etrafa, kendine zarar verme davranışında olması ya da tanısı konmuş akıl hastalığı olması lazım"
Psikiyatr Doktor Ayhan Akcan, bu konuda kişilerin birbirlerine "Akıl sağlığı yerinde değil, deli, manyak, şizofren" şeklinde ithamlarda bulunabileceğini söyledi.
Kişinin muayeneye incelemeye gitmesi için ya etrafa zarar ya da kendine zarar verme davranışında olması gerektiğini ifade eden Akcan, "Veya daha önce tanısı konmuş açık bir akıl hastalığı olmalıdır" dedi.
Bu tür karşılıklı suçlamalarda öncelikle karakola şikayette bulunulması gerektiğinin altını çizen Akcan, "Karakol tarafları dinler ya da yerinde görür ise o zaman harekete geçilir. Ayrıca hasta veya düşkünü korumaya yönelik sosyal sistem devreye girer. Yaşlılık, kaybolma, zeka geriliği, ileri derecede düşkünlük bunaklık kötürüm halinde ihbar üzerine hemen müdahale yapılır. Önce hastane sonra sosyal hizmet kurumları bakımevleri gibi…" diye konuştu.
"Herhangi bir kişi hakkında başka birinin ruh sağlığı incelensin diye talepte bulunması yeterli olmaz"
Avukat Mehmet Zengin'e göre ise herhangi bir kişi hakkında akıl ve ruh sağlığı hakkında bir inceleme başlatılabilmesi için bir başka kişinin talepte bulunması yeterli olmaz.
Çok farklı koşullar altında bir davanın konusu olması halinde böyle bir incelemeye mahkeme tarafından karar verildiğine dikkati çeken Zengin, "Mahkeme kararı dışında da yine bu noktada tıbbi olarak resen (kendi başına) takdir edilebilecek bir patolojik durumun saptanması gerekir. Bu haller dışında herhangi bir kişi hakkında inceleme talep edilmesi mümkün değil" ifadelerini kullandı.
"Eşler de birbiri hakkında kolaylıkla inceleme yaptıramaz"
Sorun yaşayan eşlerin birbirleri hakkında "psikolojisi iyi değil", "delirdi" "psikopat" gibi suçlamalarda bulunmasının sıklıkla karşılaşılan bir durum olduğunu kaydeden Zengin, siyasilerin birbirlerine yönelik suçlamalarının farklılık arz ettiğini söyledi.
"Peki eşler ilişkinin devamı ya da bitirilmesi noktasında böyle bir talepte bulunabilir mi? Medeni hukuk bu konuda esneklik gösteriyor mu?" sorusuna Zengin, şu cevabı verdi:
Hayır. Önce kişinin patolojik olarak bu seviyede olduğuna yönelik ciddi bir şüphe, kuşku derecesine ihtiyaç var. Yoksa gitti eşi talep etti bu incelensin dedi. Hemen alacaklar adamı götürecekler gibi bir durum söz konusu kesin olarak değil. Hukuki olarak mahkemenin kesinlikle kararı lazım. Ayrıca tıbbi olarak adam gerçekten farklı belirtiler gösteriyordur. O zaman da hukuktan bağımsız olarak tıp kurumları resen tespitini yapar. Yoksa ‘Gitti kavga etti, sürekli böyle şeyler yapıyor' gibi basit yaklaşımlarla inceleme yaptırıp sonuç almak mümkün değil.
"Mahallenin delisi" olarak bilinen kişiler hakkında kolluk güçlerine başvurmak lazım
Her mahallede halk arasındaki tabir edilen tabirle "Mahallenin delisi" olarak tabir edilen insanlar bulunur.
Çoğu zaman kimsesizlikten kaynaklı kontrol altında tutulamayan psikolojik hastalardır bu kişiler ve çoğunlukla zararsızdırlar.
Ancak kimi zaman aşırı gürültü çıkararak ya da taşkınlık yaparak çevreyi rahatsız edebildikleri, kimi zamanda tehditkar davranışlarla özellikle kadın, çocuklar açısından tedirgin edici de olabildikleri oluyor.
Zengin, "Bu tür kişilerin çevremizde yaşıyor olması halinde bunlarla ilgili inceleme istenebilir mi?" sorumuza şu cevabı verdi:
O kişinin yarattığı sorunlar o mahalledeki toplumsal yaşamın nizamına halel getirecek kadar bir yoğunluğa ulaşıyorsa o zaman gidersiniz kolluk kuvvetlerine haber verirsiniz veya sağlık kuruluşlarına haber verirsiniz. Örneğin kolluk kuvvetlerine haber verdiğiniz zaman kolluk alır götürür. Usul şu şekildedir… Kolluk aldı götürdü. Kolluk da hakikaten incelemesini yaparken bu kişinin geçmişteki vakalarına bakarak bunu savcılığa iletir. Savcılık talimatıyla bir inceleme başlatılması istenebilir. Ama burada da baktığımızda yine bir şikayetin ardından konunun yargıya intikal ettirilmesi gerekiyor.
"Bağımsız tıp kurulları değil ancak kamu kurumlarından rapor alınabilir"
"İmamoğlu'nun bahsettiği gibi bağımsız tıp kurulları kişilerle ilgili analiz yapabilir mi?" sorusuna Zengin, "Bir kişinin suç işleme ehliyeti olmadığına veya akli dengesinin yerinde olmadığına dair rapor için ancak yetkilendirilmiş devlete bağlı ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinden alınabilir daha ileri olay varsa da Adli Tıp Kurumu'ndan rapor tanzim ettirilmesi lazım" dedi ve sözlerini şöyle tamamladı:
"Öyle ben gittim şu X özel hastaneden rapor versin diye bir şey yok. Bu işler öyle kolay olsa memlekette herkes birbirini psikiyatriste sevk ettirirdi"
© The Independentturkish