Hazine ve Maliye Bakan Yardımcısı Nureddin Nebati, maliyetler nedeniyle ham petrolde artışın sürdüğünü ifade ederek, “Petrol fiyatlarını piyasaya yansıtmamak için vazgeçtiğimiz vergi 37,4 milyar lira. Yıl sonuna kadar vazgeçeceğimiz verginin tutarı 55 milyar liranın üzerine çıkacak” dedi.
Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Düzce'ye gelen Nebati, dünyada tedarik zincirlerinde bozulma olduğunu dikkati çekerek, taşıma, lojistik ve konteyner fiyatları üst üste konulduğunda üretim maliyetlerinin bütün firmaları zorladığını söyledi.
Bu durumun yüksek kredi faiziyle de bir araya gelince Türkiye'nin üretici sektörlerinde baskı oluşturduğunu dile getiren Nebati, "Yılbaşından bugüne kadar ham petroldeki artış oranı yüzde 68'dir. Şu anda 85 doların üzerinde. Petrol fiyatlarını piyasaya yansıtmamak için vazgeçtiğimiz vergi 37,4 milyar lira. Yıl sonuna kadar vazgeçeceğimiz verginin tutarı 55 milyar liranın üzerine çıkacak. Biz eşel mobil sistemini uygulamaya devam ediyoruz. Şu an Türkiye'deki petrol pompa fiyatları, dünyadaki petrol pompa fiyatlarının altında. Avrupa'da anında fiyat artışını yansıtıyorlar. Pompa çıkış fiyatları 1,6 ila 2 avro civarında değişiyor" ifadelerini kullandı.
"Kısa vadede reel sektör üzerinde döviz riskinin olmadığı görülmektedir"
Merkez Bankasının faiz indirimi kararının olumlu yönde yansımaları olduğunu belirten Nebati, şöyle devam etti:
Merkez Bankası bir hamlede bulundu ve 200 baz puan düşüş gerçekleştirdi. Üretim odaklı bir firma faiz oranlarının düşmesinden rahatsız olur mu? Türkiye'de enteresan bir şekilde bazı kesimlerde bize öğretilen bir yanlışın sürekli uygulanması konusunda bir baskı var. Üretici finansmana ulaşmak istiyor. İhracatta patlama var. Kapasite kullanım oranları en yüksek seviyeye ulaşmış durumda. Siparişler devam ediyor ve önümüzdeki süreçte siparişlerin devam edeceğine yönelik de bir beklenti var. Yeni yatımlar yapılacak. Ticaret hacmimizin genişlemesi için finansmana ihtiyacımız var. Merkez Bankası almış olduğu 200 baz puanlı bir indirimle bu kapıyı açmıştır.
Nebati, 2008'de yaşanan büyük küresel kriz sonrasında ekonomik kırılganlıkları önlemek amacıyla 2009'da Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karar'da yapılan değişiklikle hane halkının döviz cinsinden borçlanmasının engellendiği ve böylelikle hane halkının kur riskine karşı korunduğunu anlattı.
Reel sektör açısından bakıldığında, reel sektörün döviz pozisyon açığının en yüksek seviyesini gördüğü 2017'den bu yana azaldığını, bu yılın temmuz ayı itibarıyla 126,7 milyar dolar olduğunu aktaran Nebati, "Bu açık pozisyonu taşıyan firmalar döviz geliri olan ve bu borcu çevirme konusunda ehil firmalardır. Reel sektörün kısa vadeli döviz pozisyonu ise 57,6 milyar dolar fazladır. Dolayısıyla kısa vadede reel sektör üzerinde döviz riskinin olmadığı görülmektedir. Keza finans sektörüne baktığımızda, bankaların yabancı para pozisyonu 15 Ekim itibarıyla 5,6 milyar dolar fazla durumundadır" diye konuştu.
Independent Türkçe, AA