Nazi Almanya'sı içerisinde hayırla yâd edilen kimse yoktur.
İnsanlık tarihinin gördüğü en zalim yönetim biçimlerinden birisi olarak kabul edilen Hitler yönetiminde Rommel'in ismi ayrı değerlendirmek gerekiyor.
Hitler'i öldürme teşebbüsü, belki de iddiası, sebebiyle sempati ile bakılan Erwin Rommel'in hayatı ve ölümü hala gizemini korumaktadır.
Onun Afrika'daki mücadelesi, liderlik anlayışı ve Nazi Partisi içerisindeki yöneticilerden farklı yaklaşımı dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştır.
Bugün hala ABD ve Avrupa'daki araştırmacıların pek çoğu Rommel ile ilgili yeni makaleler yayımlamakta.
Hatta Hollywood'da Naziler içerisinde istisna gösterilen tek Alman'ın da Rommel olması, Almanların bir nebze vatan namusunu paklamasına vesile olmaktadır.
Ölümü de en az hayatı kadar sansasyonel olan bu Alman komutanın hikayesi Almanya'dan çok uzakta Afrika'nın kavurucu güneşi altında başlayacaktı.
Rommel'in sergüzeşti
15 Kasım 1891 tarihinde dört çocuklu bir ailenin ikinci bebeği olarak Ulm'da dünyaya geldi. Ailesinin ona verdiği tam isim Erwin Johannes Eugen Rommel'di.
Babası da matematik öğretmeni olan Rommel'in kusursuz bir matematik zekâsı vardı; ama akademik anlamda becerikli bir öğrenci sayılmazdı.
Bu durumu fark eden aile, onu spora yönlendirdi. Jimnastik alanında çalışan Rommel, 16 yaşındayken kendisinin ısrar etmesi üzerine orduya katıldı.
Ailesi yalnızca soyluların kabul edildiği süvari alayını tercih etmesini beklerken Rommel'in gözleri askeri toplardan başka bir şey görmüyordu.
Rommel, askerlik hayatı boyunca da okul derslerinde ortalamanın üzerine çıkabilmeyi başaramadı; ama komutanları kayda değer bir yeteneğini fark etmişlerdi.
Okul sıralarında başarı gösteremeyen genç Rommel, içtima sahasında eşi benzeri az görülen bir liderlik yeteneğine sahipti.
Birinci Dünya Savaşı'nın ilk aylarında yaralanması sebebiyle erken terhis edilen Rommel, kısa sürede tedavisini tamamlayarak cepheye döndü.
Rommel'in ismini ilk duyuracağı gelişme bundan sonra yaşandı; çünkü 1915 yılında orduya geri döndüğünde bu kez kendi bölüğüne komutanlık ediyordu.
Rommelîn de bölüğünün bulunduğu cephe Fransızların muazzam çevreleme saldırısıyla ablukaya alındı.
Bu ablukayı fark eden tek Alman komutan Rommel'di ve hattı yararak Fransızların kesin bir zafer elde etmesini engelledi.
Bu başarı sayesinde Argonne'de artık bir müfreze komutanıydı; ama Rommel'in liderlik etmek konusundaki heyecanı onu savaş meydanında açık hedef haline getiriyordu.
1917'nin Ekim ayında bu kez bacağından yaralanarak tekrar hastaneye gönderildi.
Savaşın sonuna yaklaşırken Rommel, hastaneden çıktığında bu defa Romanya cephesine gönderildi.
Bu cephede Rommel, daha evvel görmediği bir savaş düzeni ile karşılaştı. Bir çeşit gerilla taktiği diyebileceğimiz vur kaç operasyonlarını dikkatle gözlemledi.
Emri altındaki bölükleri küçük gruplara ayırarak çoklu operasyonları yönetebilme becerileri edindi, bu sayede onu Afrika'da zaferden zafere götürecek bir stratejinin temelini atmıştı.
Rommel, hantal ve koordinasyonsuz geleneksel düzenin yerine hızlı, esnek ve yaratıcı bir savaş modeli inşa edecekti.
Rommel'in Afrika macerası
İkinci Dünya Savaşı'nın tüm hızıyla sürdüğü günlerde, Adolf Hitler, Rommel'i Afrika Birliklerinin komutanı olarak atadı. Onun bu atamasındaki bir diğer önemli detay, Hitler'in kendisine yaklaşımıydı.
Hitler, bir savaş kahramanı olan Rommel'e hangi birlikleri yönetmek istediğini sordu ve Rommel hiç düşünmeden tank birliklerinin başına geçmek istediğini söyledi.
Afrika macerası öncesi 1940 yılında Belçika ve Fransa üzerine yapılan saldırılarda büyük yararlılıklar gösteren Rommel'in İngilizlerin 'Matilda' isimli tank güçlerine karşı tamamen bireysel yetenekleriyle elde ettiği zaferler İngiliz tanklarına yönelik efsanelerin ortadan kalkmasını sağladı.
İngilizlerin Dunkirk'e başlattıkları operasyonda kanalın güney kısmında Rommel'in tankları 6 bin 849 askeri rehin olarak aldı ve 48 İngiliz Matilda tankını imha etti.
Üstelik bu başarı sadece bir günde elde edilmişti. İzleyen aylarda gerçekleşen Somme savaşında Rommel bu kez 12 bin 674 İngiliz'i esir aldı.
En önemlisi ise Cherbourg'da meydana gelen çarpışmalarda Rommel'in tank birlikleri 97 bin Fransız askerini silahlarıyla beraber esir aldı.
Bu Fransa'nın kurtuluş için son ümitlerinin kırılması anlamına geliyordu.
Rommel biranda Berlin'in büyük kahramanı haline geldi.
Bu gelişmeler yaşandığı sırada müttefik İtalya özellikle Sirenayka başta olmak üzere İngilizler karşısında bir hayli müşkül durumdaydı.
Mussollini'nin büyük ümitler bağladığı Mareşal Rodolfo Graziani, Afrika'da darbe üstüne darbe yiyordu.
Avrupa'da savaşı kazanmak üzere olan Mihver güçleri Afrika'da mağlubiyetin eşiğindeydi.
Öte yandan İngilizlerin nihai hedefinin Trablus olduğu aşikârdı. Hitler buna engel olmak amacıyla bir savunma hattı kurmaya karar verdi.
Deutsches Afrikakorps olarak bilinen Afrika güçlerinin başına 3 Şubat 1941'de Rommel getirildi.
Aynı ayın 12'sinde Rommel sessiz sedasız Afrika'ya ayakbastı. Rommel'in birlikleri ilk iş Sirenayka'daki İngiliz tehdidini ortadan kaldırdı. Ardından Tobruk'taki İngiliz gücünü kırmayı başardı.
1942'de Tunus'a konuşlanan Rommel bu başarılarından dolayı Berlin tarafından Şövalye Haçı ile ödüllendirildi.
Rommel'in zaferlerinin ardından İngiltere'de Avam Kamarası acil toplandı ve Churchill'den olup bitenler hakkında bilgi vermesi istendi.
Kürsüye gelen Churchill, Rommel hakkında şunları söyleyecekti;
Kuvvetlerimiz Mihver Kuvvetlerinden üstündü. Elli bini alman olan doksan bin kişiye karşı yüz binden fazla askerimiz vardı. Malzeme bakımından daha fazla imkâna sahiptik ve yeni toplarımızı cepheye sürmüştük. Buna rağmen Tobruk savunmamız bir günde çöktü. Düşmanla araya 200 kilometrelik bir mesafe koyarak Marsa Matruh'a kadar çekildik. Rommel denilen adam beş gün sonra tekrar karşımıza çıktı. Savaştan yeniden kaçarak Mısır'a gerisin geriye dönmek El Alemeyn'e kadar çekilmek zorunda kaldık. Koskoca 5. Ordumuza ne oldu, anlayamıyorum?
(Paul Carrel - Rommel Çöl Tilkisi)
Birliklerini kıyılarda konuşlandıran Rommel, içlere girmek yerine vur kaç taktikleriyle İngiliz birliklerine ağır zayiatlar verdi.
Çölü avucunun içiymiş gibi bilen Rommel'e düşmanları 'Çöl Tilkisi' Almanlarsa 'Çöl Panzeri' lakabını vermişti.
Suikast ve politik yıkım
Rommel'in Afrika'da elde ettiği zaferlerden sonra Hitler ona kritik bir görev daha verdi. Almanların en büyük müttefiki Mussolini, İtalya'da iktidarını kaybetmek üzereydi.
Rommel, şimdi İtalya'ya gidip gereken önlemleri alacaktı; ancak Rommel üzerinde yükselen şayialar sonrası Hitler bu kararından vazgeçerek Rommel'i Ocak 1944'te Kuzey Fransa'ya gönderdi.
Rommel burada bulunduğu sırada ABD, Normandiya'ya büyük bir kurtarma operasyonu başlatmak üzereydi.
Aynı yılın 17 Haziran tarihinde gerçekleşen hava saldırısında arabası hedef alınan Rommel başından yaralandı. Bunun üzerine tedavi olmak üzere Berlin'e tahliye edildi.
Afrika'da elde ettiği zaferler sayesinde henüz hayattayken düşmanları arasında dahi bir efsaneye dönüşen Rommel'in ölümü de şok etkisi yaratacaktı.
İngilizlerin 1941 tarihinde Afrika'da neredeyse kazanmak üzereyken mağlup olmasının tek bir açıklaması vardı: Çöl Tilkisi Rommel.
Onun bu zaferi, savaşın Afrika'da iki yıl, ana karadaysa dört yıl uzamasına neden oldu; ancak Rommel'i yok etmek isteyen yalnızca İngilizler değildi.
Onun günden güne artan ünü, düşmanlarının sayısını Berlin'de de bir hayli artırmıştı.
1944 Temmuz'unda Rommel'in ismi de Hitler'i devirmek isteyen grubun arasında gösterildi. Oysa Rommel, politika ile neredeyse hiç ilgilenmiyordu, tüm dikkatini cepheye vermişti.
Zaten bu yüzden Berlin'de kendisine karşı harekete geçen grubun varlığından dahi haberdar değildi.
7 Ekim'de Mareşal Wilhelm Keitel telefon ederek Hitler'in Berlin'de yapılacak önemli bir toplantıda bulunmasını istedi.
Tedavisi sonrası Ulm'e geçen Rommel'i özel bir tren alarak tekrar Berlin'e getirecekti; ancak henüz yaraları iyileşmeyen Rommel bu teklifi nazikçe reddetti.
Bunun üzerine General Burgdorf, Rommel'in evine gelerek ona Berlin'de birilerinin 20 Temmuz'daki Hitler'e suikast teşebbüsünde ismi geçenler arasında kendisinin de olduğunu söyledi.
Rommel, Doğu cephesinin yeni komutanı olarak atanmayı bekliyordu; öte yanda, isyancıların Hitler'e yaptığı darbe başarılı olsaydı Rommel'i Hitler'in yerine getirmeye çalışacaklarını öğrendi.
Elbette Hitler'in de bu plandan haberi vardı, konudan habersiz olan tek kişi ise Rommel'in kendisiydi.
Kısa bir süre sonra Hitler'den Rommel'e çok net bir mesaj geldi. Rommel eşine durumu şöyle aktaracaktı;
Veda etmeye geldim. Hitler bana bir ilaç gönderdi. Eğer istersem bunu enjekte yoluyla da verebileceklerini söylediler. Üç saniyede etkisini gösteren bir zehir… Aksi halde halk mahkemesinde yargılandıktan sonra kurşuna dizileceğim.
(Lewin R: Rommel as Military Commander
London: Batsford)
Ailesinin kaçması ya da mahkemeye çıkması konusunda ısrar etmesine rağmen Rommel, bunun imkânsız olduğunu biliyordu; çünkü Gestapo evin çevresini çoktan kuşatmıştı bile.
Afrika Krops üniformalarını giyen Rommel ailesine veda etti ve evden çıktı. Arabayla birkaç yüz metre uzaklaştıktan sonra açık bir alana geldi.
Rommel yaveri ve şoförünü arabadan indirdi. Yaklaşık on dakika sonra kapı açıldığında Nazi Almanya'sının en güçlü komutanı Rommel'in cansız bedeni arabada öylece uzanıyordu.
15 Kasım 1944'te operasyonun başarıyla tamamlandığını öğrenen Hitler, ulusal yas ilan etti ve Rommel'in büyük bir askeri törenle gömülmesini emretti.
Rommel, çürümüş bir iktidarın içerisinde kahramanların dahi güç savaşında kurban olabileceğinin mücessem örneğiydi.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish