Ekoloji Birliği Kastamınu, Sinop ve Bartın'da yaşanan sel felaketinin ardından açıklama yaptı.
Açıklamada "Dere yatakları çevresine imar izni verenler, her dere üstüne sayısız HES yapıp dere ekosistemini yok edenler, dereleri “ıslah” adı altında doğal yataklarından alıp beton kanallara hapseddenler kendileri değilmiş gibi, suçu doğaya attılar" ifadeleri yer aldı.
Felaketin ardından yardım kampanyası başlatılmasını da eleştiren Ekoloji Birliği açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
Halkın değil şirketlerin temsilcisi olan iktidar, doğayı ve insan hayatını korumak yerine yaşanan her felakette ekonomik yükü vatandaşa yüklemeye çalışarak IBAN göndermeyi tercih ediyor. Hiçbir krizi yönetemeyen iktidar, son zamanlarda yaşanan orman yangınları ve sel felaketlerini yalnızca seyretmekle kalıyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"İktidar felaketleri seyretmekle kalıyor"
Ekoloji Birliği'nden yapılan açıklama şöyle:
AFAD’a yüzlerce kayıp başvurusu yapıldı. Bölgede en az 30 bin haneye elektrik verilemiyor. Dere, çay yatağına yapılan çok sayıda bina yıkıldı veya hasar gördü.
Daha birkaç gün önce de Van’da şiddetli bir sel yaşamıştık.
İktidar güçleri yaşadığımız yıkımın doğal afet olduğunu söylüyor. Dere yatakları çevresine imar izni verenler, her dere üstüne sayısız HES yapıp dere ekosistemini yok edenler, dereleri “ıslah” adı altında doğal yataklarından alıp beton kanallara hapsedenler kendileri değilmiş gibi, suçu doğaya attılar.
Büyümekte olan iklim krizinin olası uzun vadeli etkilerinin neler olacağını bildikleri halde doğa düşmanı politikaları hayata geçirenler tüm bu yıkımdan sorumludur. Ülkenin güneyini 16 gün boyunca etkileyen yangınlara karşı yeterli önlemi alamayan iktidar, kendi büyüttüğü yıkım sürecinin etkileriyle mücadele edemez hale gelmiştir.
Madencilik, enerji, turizm, otoyol, köprü vb. için yapılan orman kıyımı, betonlaşma, dere yataklarının yapılaşmaya açılması, HES’lerle boğulan dereler, müteahhitlere peşkeş çekilen kamu arazileri bu süreci yaratmıştır. 400 metre genişliğe sahip dere yatağının 15 metreye indirilip imara açılması yıkıma davetiye çıkarmaktır.
Kastamonu Bozkurt’ta yaşanan felaketin nedenleri konusunda bölge halkının ve bilim insanlarının ciddi şüpheleri bulunmaktadır. Bozkurt’taki su baskını çok kısa bir süre içerisinde, hızla büyümüştür. Ani gelen ve hızla miktarı artan sele Bozkurt üstünde yer alan HES’ in etkili olduğu konusunda halkta ve kamuoyunda ciddi endişeler vardır. Her ne kadar Kastamonu Valiliği ve DSİ reddetse de konunun ivedilikle bilim insanlarınca incelenmesi ve gerçeklerin kamuoyu ile paylaşılması zorunludur.
Rant uğruna HES ve baraj kurulmadık dere, nehir, akarsu bırakmayan sermaye ve sermaye ortakları, bugün “doğal afet” diyerek yarattıkları ekolojik krizi ve iklim krizini örtbas etmeye çalışmaktadır.
31 Mayıs 2011’de Hopa meydanında Karadeniz’de yapılan HES’e karşı “Doğaya, ağaçlara dokunmayın” diyen Metin LOKUMCU, polis şiddetiyle hayatını kaybetti. Metin LOKUMCU’nun direnişinin haklılığını bir kez daha görmüş olduk. Onu saygı ile anıyoruz. Mücadelemizde yaşatacağız.
Halkın değil şirketlerin temsilcisi olan iktidar, doğayı ve insan hayatını korumak yerine yaşanan her felakette ekonomik yükü vatandaşa yüklemeye çalışarak IBAN göndermeyi tercih ediyor. Hiçbir krizi yönetemeyen iktidar, son zamanlarda yaşanan orman yangınları ve sel felaketlerini yalnızca seyretmekle kalıyor.
Bizler doğa ve yaşam savunucuları olarak, yangın ve sel cinayeti yaşanan bölgelerin tümünün afet bölgesi ilan edilerek, iktidarın sorumsuzlukları sonucu zarar gören tüm vatandaşların ihtiyaçlarının acilen karşılanmasını ve temelde bu felaketlere sebep olan politikalardan derhal vazgeçilmesini istiyoruz.
İklimi değil, sistemi değiştir!
Indepedent Türkçe