Peşi sıra canların yitirildiği selin ardından: Öncelikli neden insanoğlunun yaptıkları mı, iklim değişikliği mi?

Uzmanlar, küresel ısınmanın günah keçisi ilan edilmesine tepkili. Dere yatağında yapılaşma, HES'ler, su basman seviyesi ve menfez hesaplamalarındaki yanlışlara değinen isimler, selin hatalı uygulamalar yüzünden afete dönüştüğü görüşünde

Giresun’da geçtiğimiz ağustosta etkili olan selde 9 kişi yaşamını yitirmişti. Samsun’da 2012’de meydana gelen sel de yine 9 kişinin ölümüyle sonuçlanmıştı / Fotoğraf: AA

Batı Karadeniz, şiddetli yağışın neden olduğu selle boğuşuyor.

Kastamonu'da 10, Sinop'ta 1 kişi yaşamını yitirdi. Bartın'da 1 kişiden haber alınamıyor.

Sel, Sinop ve Samsun'da da etkisini gösterdi. Araçlar suya gömüldü, evler çöktü.

Yüzlerce kişiyi tahliye çalışmaları sürüyor.

Yaşananlar geçen yıl Giresun'da, 2012'de ise Samsun'da 9'ar kişinin yaşamını yitirdiği olayları akıllara getiriyor.

Independent Türkçe'nin görüş aldığı uzmanlara göre, olayların sorumlusu iklim değişikliği değil, yanlış uygulamalarda bulunan insanoğlunun ta kendisi.

Yaşananlara ilişkin "Doğal afet nedeniyle böyle oldu" yorumu da bir "günah keçisi" bulma çabası olarak görülüyor.  

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

 

"Aşırı yağışlar etkili ama asıl sebep yanlış uygulamalar"

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Aysun Aykan, küresel iklim değişikliğinin taşkın, sel gibi meteorolojik kökenli afet olaylarının şiddetini, sıklığını ve etkisini artırdığının zaten bilinen bir durum olduğunu söyledi.

Aykan'a göre asıl sorun, bu durum bilindiği halde önlem alınmaması ve sel, taşkın gibi risklerin yüksek olduğu Karadeniz'de yanlış yapılaşmaya göz yumulması:

Akış rejiminin önü kapatılmamalı. Dolgu çalışmalarıyla dere yataklarının doldurulmasına son verilmeli" diyen Aykan, "Dere yataklarının değiştirilmesi, tekniğe aykırı menfez ve köprülerin yapılması, HES'ler, taşkın alanlarının imara açılması ve bu alanlardaki kaçak yapıların olması nedeniyle doğa olaylar afete dönüşüyor. Aşırı yağışlar etkili ama asıl sebep yanlış uygulamalar.

Bir yıl önce Giresun'da 9 kişinin yaşamını yitirdiği olaydan ders alınmamasını eleştiren Aysun Aykan, Türkiye'nin jeolojik ve coğrafik koşulları nedeniyle yalnızca Karadeniz'in değil, Adana, Mersin, Antalya, Bursa ve İstanbul gibi pek çok kentin taşkın riski altında olduğunu söyledi.

 

Aysun Aykan Independent Türkçe.jpg
Yaşananları tamamıyla iklim değişikliğine bağlamanın hatalı bir yaklaşım olduğunu savunan Aysun Aykan, asıl sorumluluğun yanlış uygulamalarda bulunanlarda olduğu görüşünde / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

"Dere yatağı ıslah çalışmaları iyi planlanmalı ve kanuni yaptırımlar olmalı"

Aykan'a göre dere yatağında yer alan ya da taşkın, heyelan ve kaya düşmesi yaşanan alan sınırlarındaki yapıların, 6306 sayılı 'Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Kanunu' kapsamına alınarak süreç içinde kamulaştırılması ve bu alanlarda yaşayan vatandaşlar için uygun yerlerde barınma ihtiyacının karşılanması gerekli.

Neler yapılması gerektiğine ilişkin görüşlerini bu şekilde sıralayan Aysun Aykan, dere yataklarının doğal akışının değiştirilmesine, kesitlerinin daraltılmasına, moloz ve çöp döküm alanı, yol ve altyapı tesis amaçlı kullanımına da son verilmesinin de şart olduğunu belirtti. Aykan, aksini yapanlar hakkında da yasal işlem süreçlerinin başlatılması gerektiğini belirtti. 

Jeoloji mühendisi Aykan, bir afet gerçekleştikten sonra değil, olmadan önce harekete geçmesinin şart olduğunu sözlerine ekledi.

 

Giresun sel İHA.jpg
Giresun'da geçen ağustosta meydana gelen selde 9 kişi yaşamını yitirmişti / Fotoğraf: İHA

 

"Yaşananlar doğa kaynaklı olayların değil, insanların ürettiği sorunların sonuçları"

Üsküdar Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ebru Tekin Bilbil de benzer görüşleri paylaştı.

Bilbil, Karadeniz'e son günlerde düşen yağışın, yıllık toplam miktarın üçte biri olduğunu belirtip oranın yüksekliğine dikkat çekse de gerekli önlemlerin alınması halinde bilançonun bu kadar ağır olmayacağını savundu.

İklim değişikliği nedeniyle yağışın şiddeti ve etkisi artsa bile doğru uygulamalar ve önlemlerle kayıpların azaltılabileceğini savunan Doç. Dr. Bilbil, "Dere yataklarında yapılaşma olmasa, su basman seviyesi (zemin katın yerden yüksekliği) doğru hesaplansa, dağlarda HES'ler yapılmasa sonuç böyle olmazdı" ifadelerini kullandı. 

"Coğrafyaya insan müdahalesi var"

Karadeniz sahil şeridine yapılan otoban ile dere yataklarındaki yapılaşmayı, "coğrafyaya insan müdahalesi" olarak niteleyen Ebru Bilbil, "Yaşananlar doğa kaynaklı olayların değil, insanların ürettiği sorunların sonuçları" yorumunu yaptı.

 

Doç. Dr. Ebru Tekin Bilbil Özyeğin Üniversitesi.png
Doç. Dr. Ebru Tekin Bilbil'e göre yaşananlar doğaya insan müdahalesinin kentleşme boyutu / Fotoğraf: Özyeğin Üniversitesi

 

"Denetim eksikliği var"

Dere yataklarında köy yapısından şehirleşmeye doğru giden yapıya kimsenin ses çıkarmamasını eleştiren Doç. Dr. Ebru Tekin Bilbil, "Denetim eksikliği var. Aynı durum deprem için de söz konusu. Bunlar doğaya insan müdahalesinin kentleşme boyutu. Beton yığını var. Radikal değişiklikler gerekli ama yapılmıyor" şeklinde konuştu. 

"Karadeniz'deki oy potansiyeli, yapısal değişikliklerin gerçekleştirilmesini zorlaştırıyor"

Son olarak, gerekli adımların işin siyasi boyutu nedeniyle atılmadığını savunan Ebru Tekin Bilbil, "Karadeniz'deki oy potansiyeli, yapısal değişikliklerin gerçekleştirilmesini zorlaştırıyor. Bir diğer deyişle yapılması gereken şeyler, politik hesaplara takılıyor" değerlendirmesiyle sözlerini tamamladı.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU