Diyarbakır Silvan'daki STK temsilcileri, intiharların büyük bir bölümünün işsizlikten kaynaklandığını savunurken, AK Parti Silvan İlçe Başkanı ise, intihar olaylarının artmasından sosyal medyayı sorumlu tuttu. Silvan’da özel bir durumun olduğunu belirten Dicle Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rüstem Erkan “Yeni vakaların yaşanmaması için o çevrede önlen alınması lazım.” dedi.
Asurlar zamanında kurulan ve bir dönem ticaret merkezi ile anılan Diyarbakır’ın Silvan İlçesi son aylarda sık sık yaşanan intihar olaylarıyla gündeme geliyor. 87 bin nüfuslu tarih ve kültür İlçesi Silvan’da geçtiğimiz Pazar günü 26 yaşındaki Muhammed ve 22 yaşındaki kardeşi Rengin Şimşek, Beypınar Köyü’ndeki evlerinde silahla vurulmuş olarak bulundu. İki günlük yaşam mücadelesinin ardından Rengin ve Muhammet kardeşler hayatını kaybetti. Şimşek kardeşlerin diğer kardeşi 23 yaşındaki Mizgin Şimşek’in 20 gün önce intihar ettiği öğrenildi. İki kardeşin ardından bir intihar haberi daha geldi. İlçe merkezindeki Bahçelievler Mahallesi’nde, 7 çocuk annesi Ayşe T., evde çocukları tarafından ölü bulundu. Boynuna ip sarılı olarak bulunan Ayşe T.'nin intihar etmiş olabileceği değerlendiriliyor.
Aileler bilgi vermekten kaçınıyor
Aileler yaşanan duruma dair bilgi vermekten kaçınırken, nedenlerine ilişkin ‘hiçbir sorunları yoktu’ demeyi tercih ediyorlar. Bu tür vakaların, yoksulluktan kaynaklandığına dair genel bir kanı var. Yine uyuşturucu kullanım oranlarındaki artış ile bu eğilim arasında bir paralellik kuruluyor. İlçede genel anlamda konuya dair konuşmaktan kaçınılıyor. Peki İlçedeki intiharlar neden artıyor?. İlçede yaşanan intihar olaylarını uzmanları ile konuştuk.
Independent Türkçe’ye konuşan Dicle Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Rüstem Erkan, son süreçte yaşanan intihar vakaları üzerine önemli değerlendirmelerde bulundu.
Silvan’da özel bir durum var
İntiharların bulaşıcı bir yanının olduğunu belirten Erkan, “Silvan’da özel bir durum var bunu bende takip ediyorum. Aynı çevrede sık görülüyor. 99-2000’li yıllarda Batman’da da benzer olaylar yaşandı. Bir çevrede ortaya çıktıktan sonra intihara teşebbüs ve intiharlarla sonuçlanan ölümlerde ciddi bir artış ortaya çıkıyor. İntihar edenler arasında akraba bağı da görülüyor. Bunun hem sosyolojik hem de adli olarak incelenmesi lazım. Çünkü bazı intihar vakalarının arkasında başka şeylerde çıkabiliyor. Bunları intihara sürükleyen bir gizem olabilir. İntihar çok karmaşık bir olgu, farklı nedenleri var. Tarihin her döneminde böyledir ama burada dikkat çekici olan kısa süre içinde aynı çevreden olması. Dolayısıyla bunun hem sosyolojik hem de adli açıdan incelenmesi lazım. Yeni vakaların yaşanmaması için o çevrede önlem alınması lazım. O çevrede bir depresyon kaygı durumu var, bunlara psikiyatri desteği verilmeli. Ama onun dışında başka bir neden varsa onun da çözülmesi lazım. Aile Sosyal Hizmetler İl Müdürlüklerinin olayın üzerinde hassasiyetle durmazı gerekir” şeklinde konuştu.
Aileler deşifre edilmemeli
Erkan, bazı sivil toplum örgütlerinin İlçeye yaptığı ziyaretleri eleştirdi. Ziyaret sırasında ailelerin deşifre edilmemesi gerektiğini hatırlatan Erkan şöyle devam etti:
“Olaylardan sonra bazı STK’ların ziyaretler gerçekleştirdiğini görüyoruz. Bunlar çok doğru değil, ailelerin deşifre edilmemesi lazım. İntihar olaylarının uzmanlar tarafından incelenmesi lazım. Hassas bir konu, incelenip önlen alınması gerekir. Bunların hepsi de bir sistem içinde olmalı”
"Yoksulluk diye bakmamak lazım"
“Yoksulların hepsi intihar etse dünyada kimse kalmaz” diyen Prof. Dr. Rüstem Erkan, “İntiharların nedeni değişebiliyor. O dönem gündemde ne varsa intihar nedeni o deniyor. Şuan Türkiye’de panmedi ve yoksulluk konuşulduğu için neden bu deniyor. Yoksullar hepsi intihar etse dünyada kimse kalmaz. Dünyanın büyük bir kısmı yoksul. Bazı toplumlarda refah düzeyi yüksek olmasına rağmen intiharlar oluyor. Burada bunu tetikleyen yeni bir durum ortaya çıkmış. Bir kaygı düzeyi var, üst üste gelmiş bazı olgular var. Bunlar bir biriyle bağlantılı gibi görünüyor. Onun incelenmesi lazım, yoksulluk diye bakmamak lazım. Belki bunların içinde yoksul olanda vardır mutlaka, ama başka faktörler de var. Elimizde net veri olmadığı için bir şey diyemiyorum. Silvan’da bir artışın olduğu gözleniyor. Akedemik olarak bunun nedeni nedir demekten ise ilgili kurumların bir kez daha tedbir alması gerekir ve işin aciliyeti var” şeklinde konuştu.
"İş sahaları açılırsa gençler intiharı düşünmez"
Silvan Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Mehmet Eşref Işık’a göre ise intiharların nedeni işsizlik. Independent Türkçe'ye konuşan Işık, “Ne yazık ki İlçemizde son bir yılda 20 kişi hayatını kaybetti. Yönetim kurulu üyesi arkadaşlarımızla birlikte taziyeye gittik, dert dinledik. Genelde işsizlikten kaynaklı intiharlar olduğunu söyleyebilirim. İş sahası açılıra gençlerin ne psikolojisi bozulur ne ihtikarı düşünür. İlçemizin bu şekilde gündeme gelmesi bizi de rahatsız ediyor ve psikolojimizi bozuyor” diye konuştu.
Silvan’daki intiharların birinci nedeni sosyal medya
AK Parti Silvan İlçe Başkanı Nedim Kılıçaslan’a göre intihar olaylarının işsizlikle bir alakası yok. Kılıçaslan şöyle konuştu, “Bu intiharların arkasında işsizlik yok. İntihar eden bazılarının üzerinde bir sürü uyuşturucu çıkıyor. Yine intihar edenlerden biri de aylık 7-8 bin maaş alan bir hemşirdi. Bu durumun yoksulluk ve ekonomiyle bir alakası yok. 3 kardeşin intiharında da yoksulluğun olmadığını düşünüyorum. Çünkü ailenin Batman’da büyük bir marketi var. Çocuk yüksek okul mezunu. Bu duruma bizde bir anlam vermiyoruz. Silvan’da bu özenti oldu. İntiharların artmasındaki birinci nedeni sosyal medyadır. Bazıları bu durumu abartmaya çalışıyor. Bu işin arkasında işsizlik yok” iddiasında bulundu.
Kaymakam ve Emniyetle görüşmek istedik, kapılar bize kapandı
‘”İntiharları tek bir nedene bağlamamak lazım” diyen Halkların Demokrasi Partisi (DHP) İlçe Başkanı Kenan Kaydu ise, “Bunların politik, işsizlik ve toplumsal boyutu olabilir. Toplum ne kadar manevi değerlerinden uzaklaştıkça farklı yollara başvurabiliyor. Biz dolaya suçlayıcı olarak yaklaşmıyoruz. Devleti bile suçlayamayız. STK’ların ve hepimizin sorumluğu var. Toplum bir kaos yaşıyor. Ekonomik ve politik bir kaos yaşıyor. Gençler önlerini göremiyor. En son hayatını kaybeden kadının kocası evden uzaklaştırma kararı almış ama yine kadının yakınlarında olmaya devam ediyormuş. Halbuki devlet bu tür kişileri rehabilite etmesi lazımdı. Sadece karakolda işlem yapıp salıvermekle olmuyor yoksa istenmeyen sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Evet ilçede işsizlik sorunu var. İlçede 150’e yakın kırathane, binin üzerinde işsiz var. İşkur’dan aynı aileden 4-5 kişinin alınması ciddi bir rahatsızlık yaratıyor. İntiharların olmaması kaymakam ve emniyete gittik bizi kabul etmediler. Biz bu işte arkaya geçmeye hazırız, yeter ki sorunları çözün. Ama çözülmüyorsa da işbirliğine hazırız” ifadelerini kullandı
İntiharların önüne nasıl geçilebilir?
Konuya ilişkin Independent Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Psikolog Duygu Berekatoğlu, pandeminin yarattığı birçok olumsuzluğun intihar davranışına yol açabileceğini ifade etti.
Berekatoğlu, "Çünkü son zamanlarda insanlara umut veren çok fazla veri yok. Bu nedenle kaygıları ağır basan ve bir çıkış yolu bulamayan kişilerin yönelebileceği bir davranış biçimi haline geldi intiharlar. Türkiye’de psikolojik nedenlerle intihar edenlerin oranları çok az, genellikle toplumsal sistemsel problemlerle baş edemeyenler intiharı tercih ediyor. Son zamanlarda madde bağımlılığı, alkol ve bunun yanında kumar bağımlılığı da artış gösterdi. Bunlara bağlı olarak da maddi sıkıntılar, suçluluk duyguları nedeniyle de intiharlar çok sık yaşanıyor" şeklinde konuştu.
"Psikolojik desteğe erişimi kolaylaştırmak gerekiyor"
İntiharların önüne geçilmesinde risk faktörü olan gruplara dair önerilerin oluşturulması gerektiğini, ayrıca ekonomik farktörlere yönelik devletin önlemler almasının önemli bir etken olduğunu ifade eden Berekatoğlu, "İntihar konusunda sosyal devlet ilkesine her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Sebebi ne olursa olsun intiharlarla ilgili acilen yapılması gereken şey insanların psikolojik desteğe daha kolay erişimini sağlamaktır. Bu süreçte STK’ların bu konuyla yakından ilgilenmesi gerekir" ifadelerini kullandı.
"Yoksulluk ve maddi sıkıntı yaşayan kesimleri yardımlara bağımlı hale getirmeyecek üretim ve paylaşımı merkeze alan projeler yapılmalı" diyen Berekatoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sosyal ve ekonomik adaletsizlik konusunda da çalışmalar yapılmalı. Özellikle psikolojik destek çok önemli, sivil toplum kuruluşları ve meslek odalarıyla özelde intihar ve genelde psikolojik sorunlarla ilgili çalışmalar yapılmalı, gerekirse merkezler kurulmalıdır. İntiharı önleme, sadece bireysel düzeyde kişilere müdahale etmekle olanaklı değildir. Bu yüzden devlet politikası çok önemlidir.
intihar konusunda topluma düşen görevler de var. Bu görevleri ”Sosyal medyada intihar vakalarına dair paylaşımların altına ‘intiharın çözüm’ olduğunu belirten yorumlar yapılmaması gerekir. Yaşadığı zorlukların neler olduğunu sorunca yargılamadan dinlemek ve yaşadığı sorunların önemsiz olduğunu ya da başkalarının daha önemli sorunları olduğunu söyleyip durumu normalleştirmemek gerek. Birlikte çözüm yolları araştırmak gerek. Kişilere tavsiye vermek yerine birlikte sorunları çözme yolları araştırılmalı."
© The Independentturkish