Karaciğer yetmezliği tedavisi gören Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Doktor Öğretim Üyesi Kerim Karagöz için canlı donörden yapılacak nakil talebinin reddedildiği iddia edildi.
İddiayı ilk olarak Karagöz ile aynı fakültede görev yapan Doç. Dr. İhsan Karlı, Kocaeli'nde yerel basınına yaptığı açıklamada gündeme getirdi.
Karlı, açıklamasında Etik Kurulu'nun hiçbir somut gerekçe göstermeden Karagöz'ün nakil talebini reddettiğini öne sürdü.
Karlı'nın açıklamasının ardından konu hakkında bilgi almak üzere Karagöz ile aynı okulda öğretim üyesi olan eşi Prof. Dr. Emel Karagöz'ü aradık.
Kadavradan nakil bulamayınca, canlı donör arayışı başladı
Emel Karagöz önce sürecin nasıl başladığını anlattı. Karagöz, kocasının 2017'den beri karaciğer sirozu rahatsızlığıyla mücadele ettiğini ve 2 yıldır da nakil beklediğini söyledi.
Kadavradan nakil bulamayınca canlı donör arayışına başladıklarını belirten Karagöz, "Önce akraba çevrelerinde aramaya başladık. Ancak uygun donör bulamayınca bu sefer de yakın çevremizden arayışa girdik. Dekan bir arkadaşımızın öğrencisinin ağabeyi nakil için gönüllü oldu" dedi.
Akraba olmayanlar arası nakilde organ ticareti şüphesiyle kurul onayı gerekiyor
Ancak bu sefer de Etik Kurulu'ndan onay alınması gerekiyordu.
Çünkü Karagöz'ün verdiği bilgiye göre Türkiye'de dördüncü dereceye kadar akrabalar arasında yapılan nakillerde izin gerekmezken akraba olmayanlar arasında yapılacak nakillerde mutlaka Etik Kurulu'nun onayı gerekiyor.
Alıcı ve vericinin önceden birbirlerini tanıyıp tanımadığına bakılıyor
Etik Kurulu, akraba olmadıkları halde nakil yapacakların arasında maddi ilişki olmaması için daha önceden tanışıp tanışmadıklarını, tanışıyorlar ise kaç yıldır tanıştıkları gibi soruların cevabını araştırıyor. Kimi zaman alıcı ve vericinin en az 10 yıl tanışıklıkları olması gibi kriterlere dikkat ediyor.
Bunun nedeniyse organların parayla satılır, alınır hale gelmemesi ve organ mafyasının önünün açılmaması.
Nakil talebine maddi çıkar şüphesiyle ret iddiası
Bu şartlar altında Karagöz'e vericiden alınacak naklin yapılabilmesi için hastane aracılığıyla Etik Kurulu'na başvuru yapıldı.
Ancak Emel Karagöz'ün iddiasına göre nakil talebi, 15 Nisan Perşembe günü Bakırköy İlçe Sağlık Müdürlüğü'nde toplanan Etik Kurulu'nca reddedildi. Bu durum önce hastaneye, hastane tarafından da kendilerine şifahen bildirildi. Karagöz, bu tür durumlarda alıcı ile verici arasında organ karşılığı maddi çıkar şüphesi durumunda ret kararı çıktığını öğrendiklerini belirtti.
"Kerim Hoca, hazirana kadar ameliyat olmazsa yaşama şansı yok"
"Etik Kurul, şüphe üzerine reddediyor" diyen Prof. Dr. Emel Karagöz, şöyle konuştu:
"Tamam. Mahkemeye gidince kazanıyorsun ama Kerim Hoca'nın bunu bekleyecek durumu yok. Çünkü son aşamada. Hazirana kadar ameliyat olmazsa yaşama şansı yok. Bu şekilde reddedilip dava açanlar oluyor ama kazanana kadar ölenler de oluyor. İnsan hayatı en kutsal haktır. Şüphe üzerine insan hayatı hakkında karar verilmez. Bu ülkenin polisi, MİT'i var. O zaman araştırsınlar bütün hesap hareketlerimiz kontrol edilsin. Bu çok saçma bir kriter. Ben bir insanı 10 yıldır tanıyorumdur gelir bana canlı donör olur. Yine borcum var diye benden para talep edebilir. Kaldı ki kriterleri uysa bile akrabalar da organını vermeyebilir."
"Şüphe üzerinden insan hayatı üzerine karar veriliyor"
Dertli eş Karagöz, "Öyle bir ülkedeyiz ki şüphe üzerine insan hayatı üzerine karar veriliyor" dedi ve şöyle devam etti:
Hiçbir somut delile dayanmaksızın böyle bir karar veriliyor. Yargı sürecine gidebilirsiniz deniyor. Yargıda kazanıyorsunuz ama o sürede ölüyorsunuz. Etik Kurulu’nun bizi muhatap almaması da ayrı bir skandal. Yukarlardan ulaşınca bize dilekçenizi yazın o zaman gerekçesini yazılır denildi. Ne var ki bize verecekleri dilekçedeki gerekçenin de hukuki bir gerekçesi olmadığından mahkemeyi biz kazanacağız da o sürede adam yaşayacak mı o zamana kadar. Dünyanın hiçbir yerinde görülmemiştir şüphelendim diyerek ameliyatın olmamasına izin vermemek. Böyle bir şey insan haklarına aykırı bir durum.
"Kararın gözden geçirilmesini istiyoruz"
Kararın gözden geçirilmesini talebiyle girişimlerde bulunduklarını ve dava açabilmek için de Etik Kurulu'ndan kendilerine yazılı bildirim yapılması talebiyle dilekçe verdiklerini söyleyerek, kararın yeniden gözden geçirilmesini beklediklerini belirtti.
"Müfredata göre karar veriliyor. Hukuki itiraz yolu açık"
Konuyla alakalı olarak bilgi almak üzerine Etik Kurulu'nun bağlı olduğu İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü'nü aradık.
Adının açıklanmasını istemeyen bir yetkili, Etik Kurulu'nun bir kişiden değil, konunun uzmanlarından oluşan bağımsız bir heyet olduğunu belirterek, söz konusu olayda da kararlarını mevcut müfredata göre verdiklerini, buna karşın hukuki itiraz yolunun açık olduğunu kaydetti.
Yetkili, yasal bir değişiklik yapılmadıkça kendilerinin mevcut müfredata uymak zorunda olduklarını, burada kişilere özel uygulama yapma şanslarının olmadığını, aksi takdirde ciddi suiistimallerin de olabileceğini belirterek, Karagöz ailesinin de en kısa sürede itirazını yapması gerektiğini söyledi.
"Kişinin menfaat için bağışlamıyor olması gerekiyor. Şüphe varsa onay verilmiyor"
Sağlık hukuku üzerine çalışan İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Adalet Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi Dr. Kemale Leyla Bingöl ise sorumuz üzerine organ nakillerinde uygulanan prosüdür üzerine şu bilgileri verdi:
Türkiye'de nakillerin çoğu canlı vericiden yapılıyor. Ancak akraba dışı canlıdan organ naklinde etik kurulları devreye giriyor çünkü organ ticareti şüphesi söz konusu olabilmektedir. Her iki insanın sağlığı için vericinin menfaat ilişkisi neticesinde bu organı bağışlamıyor olması gerekiyor. Etik kurulun bu konuda ikna olması gerekiyor. Bu konuda ciddi bir çalışma ve çapraz sorgu yapılıyor, gerçekten bu insanlar tanışıyorlar mı, iradesi bu mu diye. Etik kurul bir şüphe görürse onay vermiyor.
İlgili kanun ne diyor?
Bingöl, bu hususta Organ ve Doku Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanun’un ilgili hükmünün şu şekilde olduğunu kaydetti.
"Canlıdan organ alınması ve etik komisyonları:
Ek Madde 2- (Ek:15/11/2018-7151/16 md.) Canlıdan organ nakli; alıcının en az iki yıldan beri evli olduğu eşi ile dördüncü dereceye kadar (dördüncü derece dahil) kan ve kayın hısımlarından yapılabilir. Organ nakli gereken hastalığın evlilikten sonra teşhis edildiği durumlarda eşlerin en az iki yıllık evli olması şartı aranmaz.
Birinci fıkrada yer alan hususların dışında kalan canlıdan organ nakillerinin etik açıdan değerlendirmesi, organ nakli başvurusunun yapıldığı ilde oluşturulan Organ Nakli Değerlendirme Etik Komisyonları tarafından yapılır. Organ nakli hizmeti sunan hastanelerin bulunduğu her ilde Organ Nakli Değerlendirme Etik Komisyonu kurulur. Komisyon başvurunun yapıldığı tarihten itibaren en geç 15 gün içinde, acil durumlarda ise derhâl toplanır ve oyçokluğu ile karar alır.
Organ Nakli Değerlendirme Etik Komisyonlarının kararlarına karşı yapılacak itirazları değerlendirmek üzere Ulusal Organ Nakli Etik Kurulu teşkil edilir. Ulusal Organ Nakli Etik Kurulu, itiraz üzerine komisyon kararlarını inceleyerek onaylar, iptal eder veya komisyonun yerine geçip yeniden karar alır. Kurulun organ nakli başvurularına dair verdiği kararları kesindir. Ulusal Organ Nakli Etik Kurulu itirazın yapıldığı tarihten itibaren en geç 15 gün içinde, acil durumlarda ise derhâl toplanır ve katılanların üçte ikisinin oyuyla karar alır. Bu çoğunluk sağlanamadığında itiraz reddedilmiş sayılır.
Ulusal Organ Nakli Etik Kurulu ve Organ Nakli Değerlendirme Etik Komisyonlarının toplantıları gizli oturum şeklinde yapılır. Toplantıda alınan kararlara dair bilgi ve belgeler gizlidir; üçüncü kişi ve kuruluşlarla paylaşılamaz."
"Etik açıdan isabetli ama yetersiz bir hüküm"
Bu hükmün amacı organ ve doku ticaretinin önlenmesi olduğunu söyleyen Bingöl, buna karşın şu eleştiriyi getirdi:
Bilindiği üzere ülkemizde organ nakli çok sınırlı sayılarda yapılmaktadır. Yukarıda yer verilen hüküm etik açıdan isabetli olmakla beraber; yetersiz bir hükümdür. Etik Kurul’un yapacağı değerlendirmeyi sadece dosya üzerinden mi yapacağı, yoksa kolluk kuvvetlerinden hızlı bir araştırma yapmasını da talep edip edemeyeceğine yönelik bir düzenleme bulunmamaktadır. Ayrıca hastanın başvurusu sonrasında yapılan işlemlere ilişkin düzenlemelere bakıldığında, son derece bürokratik bir karışıklığın ve yavaşlığın bulunduğu, bunun da zaten acil gereksinim duyan ve zamana karşı yarışan hastalar için büyük sıkıntılar oluşturduğu kanaatindeyim.
© The Independentturkish