Geride kalan 10 yıl, 600 bine yakın ölü ve milyonlarca mülteci…
Yakın tarihin en büyük trajedilerinden biri Suriye'de tüm bunlara rağmen hayat devam ediyor.
Devam eden bir şey daha var: Petrol ticareti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Halil el Alo 44 yaşında. Bu orta yaşlı adam ailesinin geçimini El Bab'ın Tarhin bölgesindeki petrol rafinerilerinden kazanıyordu.
Tabii ki burası Rusya ordusuna ait balistik füzelerle 10 gün arayla 2 kez vuruluncaya kadar…
Rafinerilerdeki üretim bu saldırıların ardından durduruldu. ''Can korkusu ağır bastı'' diyor el Alo.
Üretimin ne zaman tekrar başlayacağı ise bilinmiyor. Galiba açlık, can korkusuna galebe çalınca.
Binlerce ailenin geçim kapısı
Burası, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) 2016'da IŞİD'e karşı başlattığı Fırat Kalkanı Harekâtı'nın ardından kuruldu.
Burada işlenen petrol, Fırat Kalkanı bölgesine gidiyor. Geçimini bu işten sağlayan tanker şoförleri ve petrol istasyonları hariç sadece Tarhin'e yakın köy ve kasabalarda yaşayan 3 bin 700 aile, hayatını devam ettirebilmeleri için gereken parayı bu rafineriler sayesinde kazanıyor.
El Alo, ''Eğer üretim tekrar başlamazsa bu insanlar göç etmek zorunda kalacak'' diyor. Yani hiçbir uluslararası kurumda net rakamı olmayan ''Suriyeli mülteci'' sayısına bir çentik daha atılacak. Suriye savaşının ekonomi cephesinin bu mağdurları, mülteci çölünün küçük kumları olacaklar.
Aktarma bölgesine başka tankerler geliyor
Suriye kuzeyinde petrolün ilginç bir yolculuğu var.
ABD öncülüğündeki Uluslararası Askeri Koalisyon'un IŞİD'e karşı başlattığı operasyonların ardından ülkenin petrol bölgeleri Deyr ez Zor ve bir dönem IŞİD'in ilan ettiği halifeliğin başkenti olan Rakka, koalisyonun kara gücü olan Suriye Demokratik Güçleri'nin kontrolüne girdi.
Ham petrol bu bölgelerden tankerlere yükleniyor ve Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu'nun hakimiyeti altındaki alanlara doğru yola çıkıyor.
Her zaman açık olmayan ve sadece petrol ticareti için kullanılan ''serbest sınır bölgesinde'' duran tankerler yüklerini el-Bablı şoförlerin kullandığı tankerlere aktarıyor.
Buradan petrolü alan tankerciler rafineriye getiriyor. Benzin, mazot ve asfalt haline getirilen petrol buradan Suriye'nin kuzeyi bölgelerine dağıtılıyor.
Birbirine düşman silahlı güçler konu bu ticarete gelince ilan edilmemiş bir ateşkese uyuyor. Çünkü bu ticaretten her iki taraf da kazanıyor.
''Oradan tanker kabul etmiyoruz, çünkü onlara güvenmiyoruz''
Bir SMO yetkilisi Independent Türkçe'ye, petrol ticaretinin şirketlerle yerel yönetim arasında yapılan anlaşmalarla devam ettiğini ve tankerleri SMO bölgesindeki yolculuklarında kendilerinin korunduğunu söyledi.
SMO, ana omurgasını PKK'nın Suriye kolu olan YPG tarafından oluşturulan SDG bölgesinden tanker kabul etmemelerini ise şu sözlerle anlattı: "Çünkü onlara güvenmiyoruz. Petrol yerine bomba taşıyorlar. Geçtiğimiz yıllarda bölgemize 1 ton patlayıcı sokmaya çalıştılar."
Petrol tüccarları 1 ton ham petrolü 290 dolar karşılığında alıyor. Saldırılardan önce günde 50 tanker, Tarhin'deki rafineriden çıkan ürünleri bölgeye dağıtıyordu. Bölgeye en yakın rafineri ise yine SDG bölgesindeki Menbiç'te.
Ekonomik savaş denklemini anlatan Tarhin Beyaz Baretlilier Müdürü Ebu Salah'ın konuşurken yüzü düşüyor birden. O ve arkadaşları savaş boyunca onlarca ölü ve yaralı taşıdılar. Son taşıdıkları cansız beden ise, saldırının ardından yaşanan büyük patlamada can veren bir Beyaz Baretli arkadaşları olmuş. Söndürme çalışmalarına katılan 25 yaşındaki Ahmet Vaki, eşi ve yetim kalan 2 çocuğuyla bu stratejik saldırının son kurbanları…
© The Independentturkish