Bir muhabir, 12 Şubat'ta Beyaz Saray Basın Sekreteri Jen Psaki'ye yeni Joe Biden yönetiminin kötü şöhretli Guantanamo Körfezi Hapishanesi’ni ilk görev süresi sonuna dek kapatmayı planlayıp planlamadığını sordu. Psaki’nin çekimser cevabı "Bu kesinlikle amacımız ve niyetimiz" oldu.
Psaki’nin sözleri kulağa, bu Amerikan gulag'ında çoğu kesinlikle masum yüzlerce kişinin çektiği tarifsiz acının sonunda biteceğine dair güven verici gelmiş olabilir. Bununla birlikte, Guantanamo'nun tarihi ve Barack Obama yönetiminin tutmadığı vaatler göz önüne alındığında bu son "amaç ve niyet" pek de cesaret verici değil.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bu yeni dili, Obama'nın Guantanamo'dan her söz ettiğinde kullandığı insanlık, adalet ve Amerikan değerleri hakkındaki ateşli sözleriyle karşılaştırın. Mayıs 2013'te Ulusal Savunma Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada Obama, "Gitmo, dünya çapında hukukun üstünlüğünü hor gören bir Amerika’nın sembolü haline geldi" demişti.
Obama'nın her sözüne hayran kalan izleyicileri onu coşkuyla alkışlamıştı, ancak bu konuşmayı yaptığında görevdeki ikinci dönemindeydi. Uluslararası denetim olmaksızın ABD ve uluslararası yasaların tamamen dışında faaliyet gösteren hapishaneyi kapatmak için çok zamanı ve fırsatı olmuştu.
Obama muhtemelen eylemlerinden değil sözlerinden dolayı hatırlanacak. 2002'de selefi George W. Bush tarafından inşa edilen hapishaneyi kapatmayı başaramadı, Beyaz Saray'da geçirdiği süre boyunca da Guantanamo endüstrisi gelişmeye devam etti. Örneğin Obama konuşmasında “her yıl 166 kişiyi hapsetmenin 150 milyon dolarlık’” yüksek maliyetine atıfta bulunmuştu. 2016 tarihli New Yorker'a göre, Guantanamo'nun bütçesi Obama görevdeyken "445 milyon dolara" çıkmıştı.
Bütçe hızla büyürken Guantanamo mahkumlarının sayısı azaldı. 1903'te ABD tarafından "kiralanan" Küba'nın doğu ucundaki arazide bulunan Amerikan deniz üssündeki metal, beton ve dikenli telden büyük binada şu anda sadece 40 mahkum var.
ABD hükümetinin hapishaneyi yalnızca uluslararası hesap verme sorumluluğundan kaçınmak ve muhtemelen Amerikan yasalarına aykırı bir eylem olan işkence yoluyla bilgi almak için açık tuttuğu sonucuna varmak kolay. Ancak bu doğru olamaz. Afganistan ve Irak'a yönelik savaşlar uluslararası hukuka göre yasadışıydı. Ancak bu durum, ABD ve müttefiklerini hukuki veya ahlaki argümanları hiçe sayarak ülkeleri vahşice işgal etmekten, tüm nüfusu aşağılamaktan ve onlara işkence etmekten alıkoymadı.
Dahası Guantanamo, dünyanın her yerinde en acımasız taktiklere göre ve kural kitabı olmadan faaliyet gösteren çok sayıda Amerika hapishanesi ve gözaltı merkezinden yalnızca biri. Bağdat'taki bir ABD askeri gözaltı merkezi olan Ebu Gureyb’deki trajedi ancak duvarları arasında meydana gelen aşağılayıcı ve inanılmaz derecede şiddetli uygulamaların doğrudan kanıtları üretilip kamuoyuna duyurulduğunda ün kazandı. Buna ek olarak o dönem görevde olan birçok ABD yetkilisi ve Kongre üyesi, 2004'teki Ebu Gureyb skandalını ABD’nin başka yerlerdeki suçlarını örtbas etmek ve yeniden nitelendirmek, hapishane içindeki suiistimali “birkaç çürük elmanın” dahil olduğu münferit bir olaymış gibi sunmak için bir fırsat olarak kullandı.
Bu argüman George W. Bush tarafından üretildi. Obama'nın Guantanamo'nun kapatılmasını savunurken kullandığı mantık da aşağı yukarı aynıydı. Aslında her iki başkan da, Ebu Gureyb ve Guantanamo'nun Amerika'nın gerçekte neyi temsil ettiğini göstermemesi gerektiğinde ısrar etti.
Obama, Guantanamo'nun kapatılması konusunda konuşurken tutkuyla ve tüm tesisi derhal kapatma yetkisine sahip bir başkomutandan ziyade bir insan hakları savunucusuymuş gibi konuşarak “Biz bu muyuz?” diye soruyordu. Gerçek şu ki Ebu Gureyb işkenceleri "birkaç çürük elma" değildi ve Guantanamo da aslında ABD'nin tam olarak ne olduğu veya ne hale geldiğinin bir mikrokozmozu.
Afganistan'daki Bagram'dan Irak'taki Abu Gureyb’e, Küba'daki Guantanamo Körfezi'ne ve haberleri 2014'te ABD medyası tarafından sızdırılmış birçok "yüzen hapishaneye" kadar ABD hükümeti, uluslararası ve insani kanunlarla alay etmeye devam ediyor. Guantanamo'nun kapatılmasını gerçekten savunan birçok Amerikalı yetkili, hapishanenin ülkelerinin uzlaşmazlığının bir sembolü olduğunu ve dünyadaki herhangi bir ülke gibi uluslararası hukuka karşı sorumlu olduklarını kabul etmeyi reddediyor.
Bu hesap verebilirlik eksikliği, ABD hükümetinin "tek başına hareket etme" ve uluslararası yetkiler olmaksızın savaş başlatma ısrarının ötesine geçmiş durumda. Birbiri ardına ABD yönetimleri, savaş suçlarıyla karşı karşıya olan Amerikan vatandaşlarının Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) önünde yargılanmak bir yana soruşturulmasına dahi hiçbir koşulda izin vermeyeceklerini açıkça ortaya koydu. Buradaki mesaj, Amerika'daki "birkaç çürük elmanın” bile suçlarının iğrençliğine bakılmaksızın dışarıda serbestçe gezebileceği yönünde.
Trump yönetimi Afganistan'daki olası ABD suçlarını soruşturma cüreti gösterdiği için UCM yargıçlarına cezai yaptırımlar uyguladıktan sadece aylar sonra, Irak'ta korkunç suçlar işleyen hüküm giymiş suçluları serbest bıraktı. Trump, 22 Aralık'ta özel bir askeri şirket olan Blackwater'dan 4 paralı Amerikan askerini affetti. Bu hüküm giymiş katiller 2007’de Bağdat'ta ikisi çocuk 14 sivilin öldürülmesinde rol almıştı.
"Nisur Meydanı katliamı" olarak bilinen olayda hükümet yetkilileri ve ana akım medyanın katliamın münferit bir olay olduğu konusunda ısrar etmesi ve hatta yasadışı cinayete öfke göstermesi örtbasın başka bir örneğiydi. ABD işgali sonucunda çoğu sivil yüzbinlerce Iraklının öldürülmüş olması, hiç bitmeyen "teröre karşı savaşını” sürdüren Amerika'nın çarpık mantığına göre alakasız görünüyor.
Biden Guantanamo'yu kapatma sözünü yerine getirse de getirmese de, ABD uluslararası hukuku küçümsemeye ve evrensel hakların üzerinde bir ülke olduğu yönündeki haksız görüşe bağlı kalmaya devam ederse çok az şey değişecek.
Bununla birlikte Guantanamo tek başına insanlığa karşı bir suç ve yüzlerce insanı yargılamadan, yasal işlem yapmadan, uluslararası gözlemciler olmadan, ailelerini ve sevdiklerini göstermeden süresiz tutmanın hiçbir rasyonel açıklaması veya gerekçesi olamaz. Guantanamo yanlısı uzmanların sık sık dile getirdiği açıklama, hapishanedeki mahkumların tehlikeli kişiler olduğu. Eğer durum gerçekten böyleyse bu sözde suçluların mahkemeye çıkmasına neden izin verilmedi?
Geçen sene mayısta Uluslararası Af Örgütü'nün yayımladığı bir rapora göre hapishaneye götürülen 779 kişiden "sadece 7’si hüküm giydi". Daha da kötüsü, 5 kişi "serbest bırakılma olasılığı karşılığında suçunu kabul ettikleri bir ön duruşma anlaşması sonucu" mahkum edildi. İnsan hakları grubuna göre askeri komisyon tarafından yapılan böyle bir yargılama "adil yargılama standartlarını karşılamadı".
Başka bir deyişle Guantanamo, suçlulara ve teröristlere hesap sormak ve daha fazla suçu önlemek gibi bir niyeti olmayan sahte bir operasyondur ve her zaman öyle olmuştur. Guantanamo kazançlı bir endüstridir. Birçok yönden, Amerikan askeri hapishane kompleksine benziyor ama ironik bir şekilde "cezai adalet sistemi" olarak adlandırılıyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü, ülkenin adaletsiz "adalet sistemine" atıfta bulunarak ve "dünyanın bildirilen en büyük hapishane nüfusuna" sahip olduğunu belirterek ABD’yi kınıyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) web sitesinde "(ABD) cezai adalet sistemi polis faaliyetleriyle dava ve cezalandırma dahil tüm süreçlerde ırksal eşitsizlikler, aşırı sert cezalar ve suçlamayı uygunsuz bir şekilde vurgulayan uyuşturucu ve göçmenlik politikaları gibi adaletsizliklerle boğuşuyor" deniyor.
Yukarıdakiler aynı zamanda Obama'nın "Biz bu muyuz?" şeklindeki retorik sorusuna bir cevap olarak düşünülebilir. Evet Sayın Başkan, siz tam olarak busunuz.
Guantanamo potansiyel olarak masum yüzlerce kişiye dünyanın en sefil tutukluluk koşullarını sunarken aynı zamanda kariyer fırsatı, askeri ikramiyeler ve itibar da sunuyor. Yabancı bir ülkede birkaç sıska ve zincirlenmiş adamın başında duran küçük ordunun sonsuz bir bütçesi var.
Biden ordudan, CIA’den ve Kongre'den gelen baskının üstesinden gelip Guantanamo'yu kapatmayı başarsa bile, sadece sonsuza dek paramparça olan sayısız hayat yüzünden değil Amerika'nın hatalarından ders almayı reddetmesi nedeniyle de adalet yerini bulmayacak. Guantanamo Körfezi Hapishanesi gerçekten de Amerika'nın bitmeyen utancıdır.
* Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir. Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
middleeastmonitor.com/20210305
Independent Türkçe için çeviren: Ahmet Delal Tüy