Dünyanın son dönemde en çok ilgilendiği bölge kuşkusuz Basra Körfezi.
Uzun süredir ABD’nin yaptırımları ile karşı karşıya olan İran’ın nükleer anlaşma çerçevesindeki bazı taahhütlerini resmen durdurması bölgedeki siyasi gerilimi yükseltmişti.
Son olarak İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif konuyla ilgili açıklama yaptı.
Zarif Japonya’dan Çin’e geçişi sırasında İran İslam Cumhuriyeti Haber Ajansı’na (IRNA) konuştu.
İran nükleer programı imzacılarının destekleyici açıklamaları için “Yeterli değil” yorumu yaptı.
İran Dışişleri Bakanı Zarif, “Nükleer anlaşmayı korumak pratik önlemler almaktan geçer” dedi.
İran bu çerçevede 2015 yılında imzalanan nükleer anlaşmada imzası bulunan ülkelerin büyükelçilerine de 60 günlük süre ve ardından uranyum zenginleştirme konusundaki niyetini iletmişti.
AB ülkeleri İran'a karşı Basra Körfezi'nde askeri varlığını güçlendiren ABD'yi uyarmış, Washington'ın gerginliği tırmandırmamasını istemişti.
Hürmüz Boğazı'na alternatif olabilir mi?
Hem İran ile ilgili nükleer kriz hem Suudi Arabistan ile Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) yönelik petrol gemisi ve istasyonlarına saldırıların ardından Basra Körfezi’nde savaş senaryoları tartışılıyor.
Bölge enerji ve siyasetle iç içe geçmiş durumda.
Enerji kaynaklarının kullanımı haricinde enerji taşımacılığı da özellikle son olaylar ışığında tartışma konusu.
Küresel petrol ağının yaklaşık beşte birinin taşındığı Hürmüz’de İran’ın etkisini kırmak için bölge ülkeleri alternatif yolları konuşuyor.
AFP’ye konuşan Kuveytli petrol uzmanı Kemal el-Harami petrol ticareti için alternatif rotaların kullanılmasının hem elverişli olmadığını hem pratik bir yöntem olarak görülemeyeceğini belirtiyor.
El-Harami’ye göre Hürmüz yerine farklı rotaların kullanılması aynı zamanda Asya piyasaların da uzak kalmak demek anlamına geliyor.
Suudi Arabistan ile BAE’nin başını çektiği körfez ülkeleri boğazı by-pass etmek için farklı rotalar üzerinde çalışıyor.
Dünyanın en büyük 2. petrol rezervine sahip olan Suudi Arabistan yönetimi bin 200 kilometre uzunluğundaki Doğu-Batı boru hattını inşa etmişti.
Bu hat sayesinde Suudi Arabistan’ın doğusundan Kızıl Deniz’deki limanlara günlük beş milyon varil petrol taşınması mümkün.
Suudi Arabistan kapasiteyi yedi milyon varile yükseltmeye çalışıyor.
Benzer şekilde BAE’nin Abu Dabi’den Füceyre Limanı arasına inşa ettiği 406 kilometre uzunluğundaki boru hattı bulunuyor. Bu boru hattının ise günlük kapasitesi 1.6 milyon varili buluyor.
Hürmüz’ün ise günlük 18 milyon varillik kapasitesi olduğunu biliniyor.
Kuveyt: ABD-İran arasında savaş çıkabilir
ABD Başkanı Donald Trump, şahin kanadın önde gelen isimlerinden, ulusal güvenlik danışmanı John Bolton’un aksine ABD’nin İran ile savaş yolunda olmadığına dair Perşembe günü açıklama yapmış, Twitter'da yazdığı mesajda “Umarım İran yakında diyalog kurmak isteyecektir” ifadesini kullanmıştı.
Bölge ülkelerinden Kuveyt ise ABD-İran arasındaki savaş olasılığını işaret etti.
Kuveyt Meclis Başkanı Merzuk el-Ganim, ABD, İran ve Körfez ülkeleri arasında yaşanan son gelişmeler nedeniyle bölgede savaş çıkma ihtimalinin yüksek olduğunu belirtti.
Ganim Meclis’te bölgesel gelişmelerle alakalı oturumun ardından gazetecilere konuştu.
Her ihtimale karşı hazırlıklı olmanın önemine vurgu yapan Ganim, Kuveyt’in tüm olasılıkları değerlendirdiğini ve bölgedeki gelişmelere karşı hazırlıklı olduğunu aktardı.
"Devletimizin herhangi bir olağanüstü duruma karşı hazırlıkları konuşuldu. Meclis çoğunluğun onayıyla gizli bir oturum düzenledi. Dışişleri Bakanı durumun ne kadar tehlikeli olduğuna ilişkin bir buçuk saatlik bir sunum yaptı."
AP: Hizbullah İran'ı yalnız bırakmaz
Amerikan haber ajansı AP de Washington-Tahran arasında bir savaş halinde İran’ın yalnız kalmayacağını yazdı.
Haberde İran’ın savaş halinde, başta Lübnan’daki Hizbullah olmak üzere; Suriye, Yemen, Gazze ve Irak’ta güçlü müttefikleri olduğu vurgulanıyor.
Suudi Arabistan’ın terörist olarak tanımladığı HAMAS ve Yemen’deki Şii Husi isyancılar İran’ın bölgedeki destekçileri olarak gösteriliyor.
İran’ın söz konusu örgütleri eğittiği, finanse ettiği ve silahlandırdığı belirtiliyor.
Hizbullah lideri Hasan Nasrallah en son 6 Şubat’ta yaptığı açıklamada olası bir savaş veya çatışma halinde İran’ın yanında olacaklarını, bölgenin kaderinin İslam Cumhuriyeti’ne bağlı olduğunu açıklamıştı.
ABD’nin Irak’taki personeline yaptığı çağrı
Bölgedeki dikkat çekici gelişmelerden biri de ABD'nin İran’ın sınır komşusu Irak’taki diplomatik misyonlarıyla ilgili aldığı karar.
ABD’nin Basra Körfezi’ndeki askeri varlığını son dönemde artırmasının ardından İran’ın savaş gemilerini vuracağı açıklaması sonrası Washington Irak’taki diplomatik temsilciliklerine ülkeyi terk etmeleri yönünde çağrı yaptı.
Acil durumda çalışmayan tüm hükümet çalışanlarının ülkeyi terk etmesi talimatının ardından Almanya ile Hollanda Irak’taki askeri eğitim faaliyetlerinin durdurulması kararı aldı.
İngiltere’nin de ülkedeki askeri birlikler ve diplomatlar için tehdit seviyesini yükselttiği öne sürülüyor.
Irak Meclisi Güvenlik Komisyonu’na göre ise son bu gelişmeler ABD’nin Irak’a daha çok asker göndermek için uydurduğu bir bahane.
Irak Meclisi Güvenlik Komisyonu üyelerinden Kerim Uleyvi konuyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı.
Uleyvi ABD’nin aldığı son kararın asıl amacının Irak’ta hala istikrarın sağlanmadığını gerekçesiyle ülkeye daha fazla asker sevk etmek olduğunu belirtti.
Irak ile İran’ın birbirine en yakın noktaları arasında Basra ve Abadan kentleri yer alıyor, iki kentin birbirine uzaklığı sadece 54 kilometre.
1980’deki Irak-İran savaşı sırasında Irak Abadan kentini abluka altına almıştı.
Independent Türkçe