İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda annesine hakaret eden bir kişinin mahkemeye çıktığını ve adli kontrolle serbest bırakıldığını belirterek karara tepki gösterdi.
Soylu, annesinin 45 gündür hastanede tedavi altında olduğunu aktardığı Twitter mesajında, "Annemle fotoğrafımın altına küfreden alçak mahkemeye çıkıyor ve adli kontrolle serbest. Ne yapmalıyım?" diye yazdı.
Soylu'nun bu çıkışı sosyal medyada tartışmaya yol açtı. Birçok kişi Soylu'nun çıkışını haksız gördüğünü belirtti.
Ayrıca Adalet Bakanı Abdülhamit Gül de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun belirtmeden bu duruma tepkisini "Klavye başına geçip bana tutuklama siparişi verenlere sesleniyorum" diyerek gösterdi.
Bakan Gül, "2 yıla kadar hapis gerektiren suçta tutuklama yasak. Hakaret suçu da bu yasak kapsamında. Yargı kimsenin sıfatına bakmaz, herkes yargı önünde eşit. İster yürütme ister yargıda görev üstlenmiş olalım" ifadelerini kullandı.
Peki hükümetin iki bakanın arasında polemiğe yol açan Soylu söz konusu tepkisinde haklı mı?
Hakaret içerikli ifadeler kullanan kişinin tutuklu mu yargılanması lazım yoksa mevcut yasal düzenlemeler kapsamında durum farklı mı?
Bu soruları hukukçular yanıtladı.
"Hakaret suçundan dolayı tutuklu yargılama yok"
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Yüksek Disiplin Kurulu Üyesi Avukat Tuba Torun, Soylu ile annesinin fotoğrafının altındaki bir ifadeden meydana gelen olayda kamu görevlisine hakaret suçunun söz konusu olduğunu belirtti.
"Hakaret suçundan dolayı tutuklu yargılama zaten Türk hukuku uygulamasında yoktur" diyen Torun, "Tutukluluk çok kuvvetli bir tedbirdir. Ancak ağır suçlarda veya kamunun güvenliğinin tehlikeye girmesi gibi konularda söz konusu olur. Kamu görevlisine veya sıradan bir yurttaşa hakarette çevreyi tehlikeye düşüren bir durum söz konusu değil. Dolayısıyla pratik anlamda tutuklu yargılanması zaten mantıklı değil. Hakaret suçlarında hapis cezası 2 yılın altına indirilerek düşürülür ve para cezasına çevrilir" dedi.
"Mağduriyet yaratma çabası. Hukuki imtiyaz istiyor"
Torun, Soylu'nun olayı bu şekilde duyurmasını hukukçular olarak bir mağduriyet yaratma çabası olarak sezinlediklerini kaydederek şöyle konuştu:
En alt kademeden en üsttekine kadar birçok siyasetçiye bu tarz küfürler geliyor ve bu çok sık oluyor. Ancak hiçbiri bunu kamuoyuna açıklayarak mağduriyet yaratmayı düşünmez. Burada Soylu'nun bu tavrında bir politik tutum yatıyor. 'Bakın bana hakaret edenler bile tutuklanmıyor, bizim hukuku etkilememiz söz konusu değil' demek istiyor. Bunu inandırıcı ve samimi bulmuyoruz. Ayrıca bu tweet ile hukuki imtiyaz istediği sonucu ortaya çıkıyor. Ancak hakaret suçu kamu görevlisine dahi işlense tutuklu yargılanmayı gerektirmez.
"Yargıtay, benzer olayları hakaret olarak tanımlıyor"
Avukat Yankı Büyüksezer ise burada suçun öncelikle ne olduğuna bakılması gerektiğini söyledi.
Yargıtay'ın benzer olaylarda suçu hakaret olarak tanımladığını anımsatan Büyüksezer, "'Burada tehdit suçu vardır' diyemeyiz. Buradan hareketle de bu suçun Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 100. maddesi uyarınca tutuklu yargılamaya sebep verip vermeyeceği önemlidir" dedi.
"Katalog suçlar dışında tutuklu yargılama çok istisna olmalıdır"
Hangi suç tiplerinin tutuklu yargılamaya yol açacağının katalog suçlarda düzenlendiğini aktaran Büyüksezer, "Kimi suç tipleri vardır ki, kanun hakime zanlıyı tutuklama ve tutuklu yargılatma noktasında geniş takdir yetkisi verir" ifadelerini kullandı.
Büyüksezer, sözlerini şöyle tamamladı:
Ancak katalog suçlar dışında tutuklu yargılama çok istisna olmalıdır. Zanlının kaçma şüphesi var mı, şikayetçiyi veya tanıkları tehdit edebilir mi, delilleri karartabilir mi? Tüm bunlar değerlendirilir ve tutuklama kararı buna göre verilir. Bu noktada şüphelinin durumunu koşullarını bilmeden doğrudur/yanlıştır deme şansımız yoktur. Ancak tutuklu yargılamanın istisna olduğunun unutulmaması gerekir.
"Hakaret suçunun tutuklanmaya söz konusu olması mümkün değil"
Avukat Mehmet Zengin ise "Hakaret suçunun tutuklamaya konu olması mümkün değil" diye konuştu.
Zengin'e göre, ceza hukuku teorisyenleri ve uygulamacıları dünyadaki trend doğrultusunda hakaretin suç olmaktan çıkarılması gerektiğini konuşuyor.
Zengin kendisinin de bu görüşte olduğunu ifade ederek bakanın eleştirilerinin yargının işleyişiyle uyumlu olmadığını belirtti.
"Suç olmaktan çıkarılmasını dahi konuştuğumuz bir eylem bakımından tutuklamayı konuşmak dahi son derece ağır" diyen Zengin, "Sayın bakanımızın eleştirileri yargının işleyiş ve kurallarıyla uyumlu değil. Ben kendisine tazminat yoluna başvurmasını öneririm. Hakaret ile tutuklama aynı yerde konuşulamaz. Ayrıca merkezi otoritelerin yargısal iradesini de anlamak mümkün değil. Bir taraftan cezaevlerini boşaltmak için düzenlemeler yaparken, diğer taraftan her önüne gelenin tutuklanmasını istemek tutarlı olmuyor" değerlendirmesinde bulundu.
"Kanundaki en basit suçlardan biridir, gözaltı işlemi dahi yapılamaz"
Hakaret suçunun TCK 125. maddede düzenlenen şikayete tabi bir suç olduğunu hatırlatan Avukat Osman Bedri Bektaş ise şunları söyledi:
Uzlaştırmaya tabidir. Eğer şikayetçi uzlaşmayı kabul ederse uzlaşarak da ceza verilmesinden vazgeçilebilmektedir. Kanundaki en basit suçlardan biridir. Bu suçu işleyen şahıs asliye ceza mahkemelerinde yargılanır. Hüküm 3 aydan 2 yıla kadar olabilir. Bu değerlendirme ile kişinin sabıkası olmaması ve yahut suçu ilk kez işlemesi, zincirleme suç olmaması sebebi ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması ya da cezanın ertelenmesine karar verilebilir. Bu sebeplerle hakaret suçu için kişinin mevcutlu olarak yani savcının tutuklama talebi ile sulh ceza mahkemesine sevk etmek üzere gözaltı işlemi dahi yapılamaz.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Soylu'nun şikayeti ile gözaltı yapıldığı anlaşılıyor, bu bile usulsüzdür"
Bektaş, ayrıca söyle bir iddiada bulundu:
Bakan Bey'in şikayetiyle şahsa gözaltı yapılmış olduğu da anlaşılıyor. Bu bile usulsüzdür. Bütün bunların yanında suç daha yüksek cezayı gerektiren bir suç dahi olsa.
Devletin en üst makamlarındakiler bile yeni düzenlemeden habersiz mi?
"Yeni infaz düzenlemesi ile 105/A maddesi ve geçici 6. maddeye göre verilen hüküm 6 yıl ve altı ise 1/2 infaz oranı ve 3 yıl denetimli serbestlik sağlanabilmektedir" diyen Bektaş, sözlerini şöyle tamamladı:
Bu da 6 yıl hüküm yemiş bir kişinin doğrudan tahliyesinin önünü açmaktadır. Bu sebeple bakan beyin atmış olduğu tweet devletin en üst makamlarında olan kişilerin ne yazık ki bu konuları bilmediğini gösteriyor bu üzücü bir durumdur.
© The Independentturkish