"Rahata alıştılar" ve "Boşa maaş alıyorlar" denilen öğretmenler bu iddialardan rahatsız: Uzaktan eğitimde daha çok yoruluyoruz

Gazeteci Nagehan Alçı'nın "Rahata alıştılar" iddiasına tepki gösteren öğretmenler, uzaktan eğitimde daha çok yorulduklarını öne sürerken, sosyal medyada zaman zaman çıkan "Öğretmenler boşa maaş alıyor" şeklindeki paylaşımları maksatlı buluyorlar

Öğretmenler uzaktan eğitimin yüz yüze eğitim vermekten daha zor olduğunu öne sürdü / Fotoğraf: AA

Habertürk Yazarı Nagehan Alçı'nın dün kaleme aldığı "Okulları kapalı tutarak bir nesli mahvetmek üzereyiz" başlıklı yazısındaki "Öğretmenler rahata alıştı" ara başlığının ardından dile getirdiği şu sözleri tartışma yarattı.

Öğretmenler olduğu yerden uzaktan eğitime devam ediyor. Onlar da farkında uzaktan eğitimin neredeyse hiçbir geri dönüşünün olmadığının. Ne sınav var, ne sağlıklı bir kontrol. Hele Anadolu'da, köylerdeki durumu unutun! Ama öğretmenler de öğrenciler de okulsuzluğa, rahata alıştı sanki…

Sosyal medyada özellikle eğitimcilerin tepki gösterdiği bu yazıdan sonra Alçı, bugünkü "Öğretmenler de yüz yüze eğitime dönülsün istiyor" başlıklı yazısında tepkileri hatırlattıktan sonra "Yazımdan sonra şunu gördüm: Evet, uzaktan eğitim sayesinde memleketlerine döndükleri için memnun olan bir kesim var ve bu nedenle durumdan şikayetçi değiller. Öte yandan öğretmenlerimizin en az yüzde 90'ı okulların bir an önce açılmasını istiyor" dedi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


Tartışmayı Alçı'nın yazısı alevlendirse de benzer iddialar daha önce de farklı kimseler tarafından dile getirilmişti. Daha da ileri gidip öğretmenlerin boşa maaş aldığını öne sürenler de oldu.

Bu ve benzeri iddialar eğitimcileri rahatsız ediyor.

"Öğretmenlerin çalışmadan maaş aldıkları iddiası maksatlı"

Eğitim Sen 4 Nolu Şube Başkanı Yurttaş Yıldırım, son zamanlarda sosyal medya platformlarında ''Öğretmenler çalışmadan maaş alıyor'' başlıklı paylaşımların maksatlı olduğunu düşünenlerden.

Yıldırım, Alçı'nın iddiasının da bu paylaşımlardan farksız olduğunu iddia etti.

Bu tür iddiaların toplumda artan işsizliğin ve ekonomik sorunların üstünü örterek dikkatleri başka yerlere çekmeye yönelik olduğunu savunan Yıldırım şunları söyledi:

yurttaş.jpg
Yurttaş Yıldırım / Fotoğraf: Independent Türkçe


"Birçok öğretmen yüz yüze eğitim yapmayı tercih ediyor"

Öğretmenler salgının başından beri bırakın oturmayı, rahata alışmayı, uzaktan eğitimde daha zor koşullarda çalışıyor. Birçok öğretmen evde canlı ders yapmaktan ise yüz yüze eğitim yapmayı tercih ediyor.

"Öğretmenlerin ve öğrencilerin çoğu yeterli alt yapıya sahip değil"

Öğretmenlerin uzaktan eğitimde her gün en az altı saat ekran başında ders verdiğini söyleyen Yıldırım, neden yüz yüze eğitimi tercih edeceklerini ise şöyle açıkladı:

Çünkü gerek öğretmenlerin gerekse öğrencilerin çoğu uzaktan eğitim için yeterli alt yapıya, teknik imkanlara sahip değil. Eğitim Sen'in tespitlerine göre altı milyon öğrenci bilgiayarı ya da interneti olmadığı için uzaktan eğitime katılamıyor. Katılanların yüzde 60'ı cep telefonu kullanıyor.. Sık sık yaşanan bağlantı sorunları da unutmamak lazım.

"Ne mesleki tatmin yaşanıyor ne de çalışmalar planlanabiliyor"

Bu koşullar altında öğretmenler için uzaktan eğitimin daha zor olduğuna değinen Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı:

Öğretmenler ne mesleki tatmin yaşıyor ne de çalışmalarını planlayabiliyor. Sürekli yeniden hazırlık yapmak gerekiyor. Evdeki alt yapı sorunları da hesaba katıldığında  Alçı'nın iddiasının gerçekle ilgisi olmadığını,  en büyük mağdurun eğitimciler olduğunu görebiliriz.

 

şükran pakkan.jpg
Yasemin Pakkan / Fotoğraf: pakkan.com.tr


"Küçük bir ekrandan eve giriyorsunuz. Anne babalar da sizi dinliyor"

Öğretmenlikten yetişerek Pakkan Okulları'nı kuran bir eğitimci, Yasemin Pakkan da Alçı'nın eleştirisine ''asla'' katılmadığını belirtti.

Öğretmenlerin yüz yüze eğitimde daha çok yorulduğunu söyleyen Pakkan, bunun nedenini şöyle açıkladı:

Küçük bir ekrandan evin içine giriyorsunuz. Anne ve babalar da sizi dinliyor. Her konuştuğunuz kayıt altına giriyor. Her şeye dikkat etmek durumundasınız. Sınıfta sadece çocuklar ve siz varsınız ama uzaktan eğitim ile ekrandan eve giriyorsunuz. Bu o kadar zor ki... Hem çocukları online olarak bir arada tutmak, hem bir şeyler öğretmek hem de disiplini sağlamak zorundasınız. Bu durum çocuklar için zor ama öğretmenler için çok daha zor.

Pakkan, kendisinin de okulların açılmasını istediğini ancak artık uzaktan eğitimin de günümüzün gerçeği olduğunu ve  zamanla daha da artacağını belirtti.
 

ali taştan.jpg
Ali Taştan / Fotoğraf: Independent Türkçe


"Uzaktan eğitim yapmak evde yapmaktan daha zor"

Birleşik Kamu İş Sendikası MYK Üyesi ve CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na eğitim politikalarında danışmanlık yapan Ali Taştan da Alçı'nın görüşüne katılmadığını söyledi.

Hem kendisinin hem de eşinin de öğretmen olduğunu hatırlatan Taştan, şu tespitlerde bulundu:

Uzaktan ders yapmak evde yapmaktan daha zor. Sadece okula gitmek için evden çıkmıyorsunuz ama daha zor şartlarda ders yapılıyor. Her şeyden önce materyal eksiklikleri var. Çocukların tabletleri eksikse derse giremiyorlar.. Çocuklar bir türlü toparlanamıyor. Öğretmen bu koşullarda hem çocukları bir araya getirmeye hem de ders anlatmaya çalışıyor. Öğretmenlerin bu nedenlerle ''okullar açılmasın, uzaktan eğitim olsun'' diye bir beklentisi yok. Tam tersine önlemler alınarak okulların açılmasını istiyorlar.

"Öğretmenler okula gitmeyelim, maaş alalım diyecek kitle değil"

"Öğretmenler okula gitmeyelim ama maaş alalım diyecek bir kitle değil. Öğretmenler toplumu yönlendiren, öncü bir kesim" diyen Taştan, öğretmenlerin uzaktan eğitimde bir yandan kendi evlerindeki sorunlarla bir taraftan da öğrencilerin evlerindeki sorunlarla uğraştığını belirterek, "Öğretmen ne yapacağını şaşırmış vaziyette" ifadelerini kullandı.

"22 Ocak'ta özel okullar ile devlet okulları arasında 30-40 puanlık farklar olacak"

Uzaktan eğitimde yaşanan en büyük sorununun öğrencilerin değerlendirilmesinde kendini gösterdiğini kaydeden Taştan, bu konuda yaşanabilecek sorunu şu sözlerle ifade etti:

En büyük sorun dönem sonunda değerlendirme yaparken yaşanacak. 22 Ocak'ta özel okullardaki çocuklar ile devlet okullarındaki çocuklar arasında 30-40 puanlık fark olacak. Çünkü özel okullardaki çocukların her türlü donanımı var. Dersleri takip edebiliyor. Bir de özel okullarda puanların daha yüksek verildiği biliniyor. Ama aynı durum devlet okullarında söz konusu değil. Dersleri takip edemeyen bir çok çocuk var. Öğretmen tableti olmayan, dersleri olmayan çocuğu nasıl değerlendirecek.

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU