Yüksek Şii İslam Konseyi ve 'Caferi Fetvası', Beyrut Limanı'ndaki patlama konusunda iş çevirme hükümeti lideri Hassan Diyab ve 3 eski bakan aleyhindeki adli kovuşturmaya yönelik eleştiri hattına dahil oldular. Yargıyı siyasi hedefler amacıyla kullanmama çağrısı yaptılar.
Beyrut Limanı'ndaki patlamaya ilişkin soruşturma kararnamesi, 4 Ağustos'ta Savcı Fadi Savvan tarafından eski bakanlar Ali Hasan Halil, Gazi Zuayter ve Yusuf Finyanus aleyhlerine gündeme getirildi. Siyasi kriz, eski bakanlar Halil ve Zuayter'in davayı bir başka savcıya devretme talebi sonrasında Savvan'ın soruşturmalarını on gün süreyle askıya almasıyla sona erdi.
Siyasi partiler, Yargıç Savvan'ı 'seçici' olmakla suçluyor. Eski başbakanlar iddiaları daha önce 'başbakanın pozisyonunu hedef aldığı' yönünde nitelerken Diyab'ın soruşturulması hususunda ise 'anayasayı ihlale' karşı da uyardılar.
18 Aralık'ta Şii din adamları, savcının kararına saldırıda bulunurken, Yüksek Şii İslam Konseyi Başkan Yardımcısı Şeyh Ali el-Hatib, "Siyasi otorite, ülke tarihinden bu tehlikeli anında yargıyı bir iç siyasi intikam oyununda kullanıyor" dedi.
Geçen cuma günü, "İddialar ilk bakışta net bir şekilde siyasi hedeflemede ortaya çıktı. İş çevirme hükümeti başkanı Hassan Diyab ve bakanlar Halil, Zuayter ve Finyanus, anayasaya aykırı olarak suçlandı" ifadelerini kullandı.
Hatib, 'iddianın seçici, takdire dayalı veya misilleme niteliğinde olmaması, düzeltilmesi ve geri çekilmesi' yönündeki ümitlerini dile getirirdiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
Yargıyı siyasi intikam için bir araç haline getirmek çok büyük, tehlikeli ve kabul edilemez bir hatadır. Yargı, bunun içine düşmemelidir. Aynı şekilde siyasi güçler de adalete aykırı olduğu için ona müdahale etmemeli ve tatsız sonuçlara yol açmamalıdır.
Hatib, yargının siyasi hedefleme için kullanılmasını kınarken, siyasi güçleri de bu tehlikeli oyuna karşı uyardı. Ayrıca siyasi güçleri 'bu kullanımdan doğacak her türlü etkiden sorumlu tuttuğunu' belirtti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Diğer yandan Caferi Müftüsü Mümtaz Şeyh Ahmeh Kablan, yargıyı hedef alarak yargının 'bir intikam yöntemi veya siyasi feodalizm değil, hukuk otoritesi olması gerektiğini dile getirdi.
Müftü, "Yargının en büyük sorunu yargının siyasete bağımlılığında yatıyor" dedi. Kablan, meseleyi sert bir dille kınarken, 'kötülüğe, zulme ve yolsuzluğa' karşı da uyarıda bulundu.
"Yargı, bazı siyasetçilerin kötülüklerinden, psikolojik ve siyasi komplekslerinden kurtarılmalı, böylece barikatlara ve temas hatlarına dönüşmemelidir" ifadelerini kullandı.
Şeyh Ahmeh Kablan, cuma hutbesi sırasında şunları söyledi:
Bazı insanlar, ülkenin çökmekte olduğunu, bir yarı devlet, yarı hukuk, yargı ve güvenliğin geri kalanı dışında başka hiçbir şey bırakmadığını hatırlamalıdır. Bu yüzden yargı gasp, talihsizlik ve siyasi hizmet yöntemlerine göre hareket ederse savcı, bir devlete değil, bir çiftliğe hükmeden bir feodal efendinin yararına zorla çalıştırılan bir köleye dönüşecektir. Ülkemizdeki mantığa göre iki özgür savcı ve bir komisyoncu savcı vardır. Özgür savcı, hukukun üstünlüğünün en büyük ayağıdır, ancak nadirdir. Komisyoncu savcı ise ülkenin ve halkın en büyük hainidir. Maalesef kendisi korunuyor, destekleniyor ve gözü devlete değil, siyasi yeteneklere bakıyor. Çünkü devlet düğümünü yaşıyor. Bu durum, Lübnan için en büyük tehdittir.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Şarku'l Avsat
© The Independentturkish