Irak Kürdistan Bölgesi'nin (IKB) en büyük vilayeti Süleymaniye'deki protestolar, şehirlerarası ulaşıma getirilen yasak ve bazı eylemcilerin evlerinden alınması sonra sona erdi.
Bölgeden gelen bilgilere göre gerginlik henüz tam anlamıyla bitmiş değil. Eylemlere katıldıkları gerekçesiyle dışarıdan geldikleri belirtilen yüzlerce kişi gözaltında tutuluyor.
Süleymaniye'de tansiyon büyük ölçüde düşmüş durumda ama protestoların perde arkasında İran ve PKK'nın olduğuna ilişkin tartışma da dipten devam ediyor.
IKB'nin Duhok kentinde PKK'nın odağında yer aldığı bir gerginlik daha yaşanıyor.
Aylardır PKK ile Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) arasında karşılıklı bir gerginlik çatışmalara dönüşüyor kimi zaman.
Her ne kadar eski IBK Başkanı Mesud Barzani, "Kürt'ün Kürt'e karşı savaşını haram kıldık" diyerek 1995'te yaşanan "kardeş kavgasına" müsaade etmeyeceğini belirtse de Kürtlerin eliyle Kürt kanı akıyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Sadece Barzani değil, bazı PKK üst düzey yöneticileri de Peşmerge ile savaşmak istemediklerini iddia etti.
Ancak son iki ayda PKK ile Peşmerge güçleri arasında 3 defa çatışma yaşandı. Bu çatışmalar sonucunda yaşamını yitiren Peşmergeler oldu.
Öldürülen Aslan, Türkiyeli
PKK'lıların kurşunlarıyla hayatını kaybedenlerden birinin de Abdurrahman Emin Aslan olduğu açıklandı.
Aslen Şırnak'ın Kumçatı beldesinde olan Aslan, IKB yönetimi tarafından eğitilip Suriye'ye gönderilmek istenen ancak Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) geçişine izin vermediği "Roj Peşmergeleri" arasında görev yaptığı belirtildi.
Can kaybı Peşmergeler arasında yaşansa da bazı PKK'lı militanları da yaralandığı belirtildi.
PKK ile KDP arasında karşılıklı suçlamalar devam ediyor. KDP açık şekilde PKK'nın köylülerin yaşam alanlarına kadar indiğini, sivil kıyafetlerle köylü gibi gezdiklerini bununda bölgede güvensizliğe yol açtığını savunuyor.
PKK ise IKB yönetiminin özellikle de Barzani ailesinin kendilerine karşı savaş başlatmak istediğini iddia ediyor.
Gerçekte gerginliğin temelinde ne var?
Gerginliğin asıl sebebi SİHA'ların vuruş gücü mü?
Aslında PKK ile KDP arasındaki gerginlik yeni değil. İdeolojik olarak birbirinden uzak olan bu iki gücün gerginliği geçmişe dayanıyor. Ve daha önce bazı dönemlerde aralarında çetin çatışmalar yaşandı.
Kürtler arasında "İç savaş" veya "Kardeş kavgası (Brakujî)" olarak bilinen 1995'teki çatışmaların sona ermesinden bu yana uzun süre çatışma yaşanmadı.
Irak'ın özellikle Türkiye ve İran'a yakın sınırlarındaki dağlık alanlarını yaşam alanları haline getiren PKK, Şengal (Sincar) Anlaşması'nın sağlanmasından bu yana kızgın ve öfkeli.
Ama IKB Peşmergeleriyle yaşanan ve zaman zaman çatışmaya dönüşen gerginliğin asıl nedeni tek başına Şengal olmayabilir.
Hatta Şengal'i, gerginliğin farklı bir reaksiyonu olarak görenler var.
Asıl meselenin Türkiye'nin silahlı insansız hava araçlarıyla (SİHA) örgütün yaşam alanlarını daraltmış olma ihtimali çok daha yüksek.
Şöyle ki: Türkiye ile Irak'ın hudut uzunluğu 380 kilometre. İki ülke arasındaki hududu belirleyen sıra dağlar ve derin vadiler var.
Özellikle Türkiye sınırından başlayan ve Irak'ta yer alan geçmişte tamamıyla PKK'nın kontrol ettiği güneye doğru 40 kilometre devam eden bu dağlık ve vadilerin yer aldığı sahibi değişmiş gibi.
Artık bu alanın İHA ve SİHA'lar sayesinde Türkiye tarafından kontrol edildiği, PKK'lıların ise bu alandaki kamplarını faal kullanamadıkları ifade ediliyor.
Silahlı gezen tüm grupların SİHA'lar tarafından etkisiz hale getirildiği iddialar arasında.
İletişim Başkanlığı'nın yayımladığı harita gerçek mi?
Hatta bu konuda Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından yayımlanan bir harita var.
Yıllardır Irak'ta askeri üsleri bulanan Türkiye'nin, asker bulundurduğu nokta sayısının 4-5'ten 38'e kadar çıkartıldığı vurgulanıyor.
Haritada açık bir şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bulunduğu noktalar ile PKK'nın etkinlik alanları renklerle belli edilmiş durumda.
Yani daha önce Amediye ve Bamerni gibi yerlerde askeri üsleri bulunan Türkiye'nin SİHA'larla alanda hakimiyet elde ettiği, artık istenilen yerlere hava indirme harekatlarıyla özel ekipler indirdiği bu yüzden de PKK'nın birçok bölgesini terk ederek güneye indiği köylülerle iç içe yaşayacak hale geldiği vurgulanıyor.
Hatta daha da ilerisi güneye inen örgüt militanlarının onlarla artık özdeşleşmiş kıyafetlerini çıkartarak sivil giysiler kullanmaya başladıkları ve askeri renkteki kimi araçlarını da sivillerin kullandığı araçlara dönüştürdükleri ileri sürülüyor.
Bu iddianın sahibi ise IKB Başbakanı Mesrur Barzani. Başbakan Barzani, PKK nedeniyle 700 köyün boşaltıldığını söylemiş, militanların Peşmerge kontrol noktalarında sivil şekilde gidip geldiklerini ifade etmişti.
PKK'lı yetkililer ise Peşmerge güçlerinin kendi alanlarına saldırıda bulunduğu iddiasında ısrarlılar.
Bir zamanlar PKK'nın elinde olan alanlar yeni sahibi Türkiye mi?
Örgüt tarafında ret edilen İletişim Başkanlığı'nın haritasına göre PKK artık yüksek dağlık alanlarda ve boşaltılan köylerde varlık gösteremiyor.
Buradaki haritaya göre eskiden beri PKK'nın büyük kamplarının bulunduğu Sidekan, Kanireş, Haftanin, Batufa, Metina, Sine, Avaşin, Basyan ve Hakurk'ta artık Türkiye hakim.
Bölge insanlarına göre artık bir hat bile oluşmuş durumda. Zaho'da başlayın Amediye, Soran, Behdinan, Çoman'dan devam eden ve Hacı Omeran'a kadar süren yolun kuzeyinde Türkiye istediği operasyonu yapabiliyor.
Onun için PKK'lı militanlar kuzeyde olsalar bile çok hareket edemiyor, ağırlıklı olarak da Zaho-Amediye-Soran-Çoman-Hacı Omeran yolunun güney tarafında faaliyetlerine ağırlık veriyor.
PKK-KDP arasındaki gerginliğin işte bu sıkışmışlıktan kaynaklandığı gelen bilgiler arasında. Zira kuzeyden Türkiye baskı yaparken güneyde ise KDP engel oluyor.
Barzani-Lahur çekişmesi
İki gücün arasında sıkışan PKK ise çatışarak KDP ya da Peşmergeyi caydırmak istiyor.
Bu tezin savunucular daha çok Kürdistan Demokrat Partisi'ne yakın kişiler. Onlara göre, PKK, Türkiye çıkışlı bir örgüt. Dolayısıyla faaliyetlerini Irak Kürdistan Bölgesi'nde değil Türkiye'de yapmalı
Bu konuda isim vermeden bilgi veren bir gazeteci, IKB yönetiminin zayıflatılması için İran, PKK ve eski Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani'nin yeğeni Lahur Şeyh Cengi arasında gizli bir anlaşma yapıldığı iddiasında bulundu.
Zira Lahur Şeyh Cengi, şu anda Kürdistan Yurtseverler Birliği'nin (KYB) Eş Başkanı olarak görev yapıyor. Yani KYB'nin politikalarının oluşmasında etkin biri.
PKK'nın Haşdi Şabi'nin yanında yer alarak İran'dan yana tavır aldığını belirten gazeteci, "Şimdiye kadar 6 kişi öldürüldü. Barzani ‘Kürt kanı dökülmeyecek' dedikçe PKK bundan cesaret alarak saldırmaya devam ediyor. İster kabul etsinler ister etmesinler, Türkiye'nin SİHA'larından kaçan PKK'lı militanlar öfkelerini bölge insanlarına yöneltiyorlar" dedi.
PKK nedeniyle boşaltılan köylere giden IKB'nın sivil vatandaşlarının bile SİHA'lar tarafından hedef alındığını vurgulayan gazeteci, "PKK girdiği her yeri stratejik bölge olarak kabul edip orada kalıyor. Dağlık kesimden kaçıp gelen militanlar şimdi yerleştiği köyleri ileride terk etmez. Bu gerçeği IKB yönetimi biliyor ve bu nedenle tepki gösteriyor" diye konuştu.
PKK militanları, Şerbajer'in birçok köyüne yerleşti
Erbil'de yaşayan değil Süleymaniye'de ikamet eden IKB'liler de PKK'lıların güneye doğru geldiklerini kabul ediyor.
Süleymaniyeli bir vatandaş, yüzlerce köye PKK'lıların yerleştiğini söyledi.
Süleymaniye'nin Şarbajer ilçesine bağlı birçok köye yerleşen PKK'lıların sivil şekilde gezdiklerini ve özellikle gençlere yönelik propaganda faaliyetleri yaptığını anlatan gazeteci şunları kaydetti:
"Şurası kesin: Mesud Barzani, Lahur Talabani'in siyasetini uygun bulmuyor. Bu zaten Kürt siyasetindeki en bariz gerginlik olarak biliniyor. Lahur da KDP'ye zarar vermek için PKK'yı devreye sokuyor. Hem PKK hem İran hem de İran'ın çıkarları benzerlik arz ediyor. Böyle olunca PKK ile KDP gerginliğinde başka sonuç elde edilmek isteniyor"
Türkiye-IKB ilişkileri uzmanı Dr. Zerevan Muhsin, PKK-Peşmerge arasındaki gerginliği çevre ülkelerin hesaplarından kaynaklandığı görüşünde.
Türkiye'nin KDP ile İran'ın ise PKK ile ilişki içinde olduğunu vurgulayan Dr. Muhsin, "PKK, KDP'nin siyasetini değiştirmesini istiyor. Bunun içinde Kürdistan halkının desteğin almak için çabalar gösteriyor. Aldığı yerleri de terk etmiyor. KDP de buna karşı. Durum böyle olunca zaman zaman çatışma kaçınılmaz bir hal alıyor" ifadelerini kullandı.
Muhsin: PKK girdiği yerleri daha sonra boşaltmıyor
Türkiye'nin SİHA'lar bölgede hakimiyet kurması nedeniyle birçok köyün boşaldığını, insanların artık çiftçilik ve hayvancılık yapamaz duruma geldiğini, ekonomik krizle boğuşan bölgen halkının bir de bu sıkıntıları yaşamasının da beraberinde yeni sorunlara yol açtığını anlatan Muhsin, sözlerini şöyle tamamladı:
"Türkiye ile PKK arasındaki sorunların faturasını bizler ödüyoruz. Halkla iç içe yaşamak zorunda kalan PKK'lılara tepki gösteriliyor. Her yeri kendi için stratejik gören örgüt, halkın kendisine destek vermesini istiyor. Ancak bu mümkün değil. Çünkü, Irak Kürdistan Bölgesi'nin halkı PKK'nin Türkiye kökenli bir yapı olduğunu sorunu başka bir ülkede değil, problemli olduğu devlette vermesi gerektiğini düşünüyor. IKB yönetimi de boşaltılan yerlerin köylüler için tehlike arz edecek konumdan çıkması için PKK'nın bölgeyi boşaltmasını istiyor. Bun nedenle çatışmalar yaşanıyor. Yanaşan çatışmalarda ise canı yanan hep Kürtler oluyor."
Şükrü: Aslında yaşananlar PKK-KDP savaşı değil
Sıddık Şükrü de yaşanan gerginliklerin faturasının her seferinde Kürtlere çıktığı görüşüne katılıyor.
Ancak gazeteci Sıddık Şükrü, Dr. Zerevan Muhsin'den farklı düşünüyor.
PKK ile KDP arasındaki gerginliği tarihsel bir geçmişe sahip olduğunu hatırlatan Şükrü'nün, İletişim Başkanlığı tarafından yayımlanan haritaya da itirazı var.
PKK'nın Kürtlerin yaşadığı her dağlık alanda bir şekilde varlık gösterdiğini anlatan Şükrü, "Bu aslında PKK ile KDP'nın savaşı değil. En nihayetinde çevre ülkelerde yaşanan krizlerden kaynaklanıyor bu gerginlik. Çevre ülkeler, PKK'yı gelecek açısından engel olarak görüyor. Özellikle Türkiye, PKK'nın bölgeden çıkartılmasını istiyor. Bu nedenle de baskısını artıyor. Baskı artıkça da bölgede tansiyon yükseliyor" değerlendirmesinde bulundu.
"Kürt halkı yeni bir iç savaşı onaylamaz"
Mesut Barzani'nin Kürt kanının dökülmemesi için bir söz verdiğini hatırlatan Şükrü, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Barzani, PKK'nın siyasetini hiçbir zaman onaylamadı. Geçmişte savaştı. Şimdi ise PKK'nın bölgeden çıkmasını istiyor. Bunu da zor kullanarak, saldırarak yapmaktan çekiniyor. Hatta cesaret edemiyor buna. Açıkçası Peşmerge de savaşmak istemiyor. Çünkü, Kürtler kardeş kavgasından çok çektiler. Yeni bir geniş kapsamlı iç savaşın başlamasına da Kürt halkı onay vermez. İlgili taraflar bunun farkındalar"
Bölgede yaşanan ekonomik krizi hatırlatan Şükrü, "Çalışanlarının maaşlarını bile ödemeyen bir yönetim ne ile savaşacak?" diye sordu.
"KDP'nin olduğu her yerde Türkiye var"
KDP'nin Peşmerge başta olmak üzere birçok kurumunda eski PKK'lıların yer aldığını ifade eden Şükrü, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bir savaşa karar verildiğini düşünmüyorum. Gerginlik yaşanıyor. Yitip giden canlar da oldu. Ancak daha büyük kayıpları kimse göze alamaz. Doğrudur, Türkiye SİHA ve İHA'larla belli bölgelerde alan hakimiyeti elde etmiş olabilir. Ancak yüksek dağların tepeleri PKK'nın hakimiyeti altındadır. Türkiye askeri ve silahıyla bölgede yer alırken İran ise sivil unsurlarıyla varlığını sürdürüyor. Ben hep şunu derim. KDP'nin olduğu her yerde Türkiye var. Eğer, çevre ülkeler olmazsa Kürtler savaşmaz."
© The Independentturkish