Suriyeli mülteciler ve geri dönüş sorunu!

Anavatanlarına duydukları özlemin derinliğini ve evlerine dönme özlemlerinin boyutunu öğrenmek için Suriyeli mültecilerle konuşmanıza gerek yok

Fotoğraf: Reuters

Geçtiğimiz günlerde Şam'da düzenlenen Suriyeli mültecilerle ilgili uluslararası konferans, yeni bir şey ortaya koymazken, kararları da kağıt üzerinde mürekkep gibi görünüyordu.

Bu durum, yalnızca insani ve ahlaki nedenleri hafife alması ve rejimi genelleştirmedeki siyasi amacı nedeniyle değil.

Aynı şekilde mültecilerin dönüşü için güvenli uluslararası koşullar sağlama önceliğine hala bağlı olan Batı ve Arap ülkelerinin yokluğu ve uluslararası katılımın da zayıf olması dolayısıyla da değil (Mültecilerin, Cenevre Beyannamesi ve Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) 2254 sayılı kararı uyarınca bir siyasi değişim süreciyle ülkelerine geri dönüşü sağlanmaya çalışılıyor).

Daha ziyade mültecilerin çoğunluğunun, kendilerini daha fazla endişe ve sıkıntıların beklediği bir vatana geri dönme korkularından, hayatlarını ve çocuklarının güvenliğini tehdit eden çeşitli tehlikelerden kaynaklanıyor.


Mülteciler, yaşananların dehşetinden sonra, insan aklıyla alay eden ve Suriyelilerin yerinden edilmesindeki ana sorumluluktan kaçınmak için hile ve kaçakçılıkta ustalaşan bir rejimi kendi gözleriyle görmeye devam ettikleri sürece nasıl geri dönsünler!?

Bu rejim, ayrıca sorunların, ardında yıkım ve yerinden edilmelere neden olan en ölümcül ve şiddetli istismarların yapıldığı kontrolsüz şiddetten değil, ülkeye müdahaleden kaynaklandığını, ekonomik ablukanın ve İslamcı terörizmin bir ürünü olduğunu iddia ediyor.

Aynı şekilde rejim, ekonominin ve yaşam koşullarının kötüleşmesi sorumluluğundan da kaçarak, bunların sebebinin 'yıkım, yolsuzluk ve gasp olmadığını', aksine Suriye parasının Lübnan bankalarında tutulması olduğunu savunuyor.

Rejimin iddiasına göre Lübnan krizinin gelişmesiyle birlikte birkaç milyarı geçmeyen bir meblağ geri çekildi.

Mültecileri geri dönmeye ne teşvik edebilir!? Ufkun engellendiğine dair güçlü bir hisleri var ve yakın bir kurtuluş umutları yok.

Ya da en azından güvenlik durumunda bir iyileşmeye ve temelleri ihlal edilmiş bir kamusal yaşamın restorasyonuna dair umutları da yok.

Özellikle siyasi gözaltı ve kaybolma meselesi, hala muğlak. Ona yaklaşmak ise yasak.

Baskı ve terörizmi sıkılaştırmak ve insan haklarını ihlal etmek dışında, ortaya koyulanların ardından yönetemeyeceğini anlayan otoriter bir yapı altında çoğu mülteci, bir sonrakinin daha kötü olacağından emin.

Şüphe yok ki Rusya'nın 2018 ortalarında mültecilere güven vermek için başlattığı girişimden bu yana, çoğu Lübnan kamplarından olmak üzere Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği'ne (UNHCR) göre 6,6 milyon mülteciden birkaç yüzü geri döndü.

Lübnan kamplarında, acıları yoğunlaşan mülteciler, çok sayıda zarar, istismar ve suçlamaya maruz kalmışlar, ayrıca hareketlerine, çalışmalarına ve barınma yerlerine dayatılan sert koşullardan mustarip olmuşlardı.

Ancak hatıraları, ülkelerine geri dönen ve adamları hala istihbarat tünellerinde kayıp olan onlarca aile örneğiyle dolu olduğu sürece, ayrıca özellikle de uzun süren kuşatmalara tanık olmuş bölgelerde rejim haydutları tarafından evlerinin çalınmış olması ve topraklarını geri alma fırsatlarının bulunmaması çerçevesinde bugün geri dönmeleri için hiçbir sebep yok.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Daha da kötüsü mültecilerin mülkleri, bir demografik değişim şemasının parçası olarak belirli mahalleleri ve kasabaları ele geçirmeyi amaçlayan mezhepçi grupların emelleri altına girdi.

Türkiye'deki yaşamlarına ve acılarının sömürüldüğünü fark etmelerine rağmen çoğunluğu, ülkelerinde kendilerini bekleyenlere kıyasla en az kötü veya daha az kötü bir seçenek olarak, kalma seçeneğine bağlı kalabilir.

Zira uluslararası ve Avrupa mali yardımı elde etme, sınırlar boyunca güvenli bir bölgede yaşama, refah sağlama ve aralarındaki sermaye sahipleri ile bilimsel ve mesleki yeterliliğe sahip olanları barındırma hususlarında mültecilerin Türkiye'deki yaşam şartları kötüleşti ve iş olanaklarını azaldı.

İnsanların kaderi, yaşamları ve malları ile ilgili her şeyde, hesap vermeksizin, karar alabilen komutan oldu.

Kanıt ise silahlı kimi muhalif grupların hak ihlallerinin boyutu ve çeşitliliği hakkındaki hikayelerin sıklığında görülebilir. Öyle ki rejim veya muhalefetin yanında olmalarının önemi yok.

Bu hikayeler, faillerin herhangi bir cezaya maruz kalmadığı, önemsiz nedenlerle onurları ihlal edilen, gasp edilen, zarar gören ve cinayete maruz kalan masum vatandaşlar hakkında, hayatından ve güvenliğinden sorumlu kişilerce ağır dayaklar sonucu öldürülüp kampüs kapısında bırakılan bir öğrenci hakkında, kontrol noktasında kendisini taciz etmeye çalışan silahlı bir adama isyan ettiği için öldürülen genç bir kadın hakkında, herhangi bir taciz veya aşağılamadan kaçınmak için üç küçük kızını öldürmeye zorlanan bir baba hakkında, kaçırılan oğlunu kurtarmak için fidye ödeyemeyen ve baskı altında harap olan bir baba hakkındaydı!


Son olarak mülteci, yaşam zorluğundan, fahiş fiyatlardan, iş imkanlarının olmayışından ve gıda, giyecek ve ilaç gibi yaşamın en temel ihtiyaçlarını karşılayamama, su ve elektrik kesintilerinden mustarip olma, yakıt ve gaz edinmek üzere aşağılanma durumundan kaçarak nasıl geri dönsün!?.

Geri dönmeden önce, aç ve aciz olan kardeşlerinin tanık olacaklarını, eğitim ve sağlık hizmetlerinin kötü olacağını düşünmeleri normal değil mi?

Okulların ve sağlık tesislerinin yarısından fazlasının kısmen ya da tamamen yıkılmasından, en iyi doktorların ve bilimsel yeterliliğe sahip isimlerin göç etmesinden sonra çocuklarını nelerin beklediğini düşünmeleri normal değil mi?

Temel ihtiyaçlarını karşılamak için uzun kuyruklara itilen kişilerin saflarına katılmak için mi yoksa bir lokma ekmek almak için akın edenleri örgütleme bahanesiyle, fırınların önlerinde özel olarak yapılan demir kafeslerde alıkoyulanlardan biri olmak için mi geri dönsün?

Ya da yardımlar olmadan hayatta kalamayacaklarını bilerek, ailesini ve sevdiklerini, harcamalarından kesip onlara gönderdiği paradan mahrum bırakmak için mi geri dönsünler?


Anavatanlarına duydukları özlemin derinliğini ve evlerine dönme özlemlerinin boyutunu öğrenmek için Suriyeli mültecilerle konuşmanıza gerek yok.

Ailelerinin ve akrabalarının Suriye'de yaşadıklarının kötüleşmesinden sonra acıyla dolan gözlerinde memleketleriyle ilgili mutlu bir haber alma heveslerinde bunu hissedebilirsiniz.

Otoriter güvenlik kavramının 'iddia edilen zaferi' sonrasında kargaşanın ve devlet ile yaşam eklemleri üzerindeki mezhepçi kontrolün artmasının ardından kurtuluş umutsuzluğuyla dolu, kahrolan benliklerinde bunu görebilirsiniz.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Türkçe için çeviren: Büşra Abay

Şarku'l Avsat

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU