Belçika, Avrupa'nın küçük ama en zengin ülkelerinden biri.
2019 rakamlarına göre nüfusu, 11 milyon 515 bin 793.
Belçika da dünyadaki diğer ülkeler gibi koronavirüsle boğuşuyor.
Dünyadaki koronavirüs verilerini yayınlayan worldometers sitesine göre, Belçika en fazla vaka tespit edilen 18. ülke.
Belçika önceki gün 4 bin 659 yeni vaka ve 118 can kaybı bildirdi.
Nüfusu Belçika'dan yaklaşık 7,5 kat fazla olan Türkiye'nin dün bildirdiği koronavirüs rakamları Belçika'ya göre daha düşük.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın önceki gün açıklamasına göre Türkiye'de 3 bin 223 kişi bu hastalığa yakalanırken 89 kişi de vefat etti.
Türkiye, Belçika'nın yer aldığı listenin 25. sırasında yer alıyor. 83 milyonluk ülkede vaka ve can kaybının 11,5 milyonluk Belçika'da az olması inandırıcı bulunmuyor.
Zaten "vaka" ve "hasta" ayrımı yapıldığından bu yana artık neredeyse kimse rakamlara takılmıyor.
Hatta kimisi ironi yapıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu gibi.
İmamoğlu, önce "11 milyonluk Belçika'dan 2-3 kat az verimiz varsa ya dünyaya insanlık namına bu mücadeleyi öğretelim, ya da doğruları konuşalım" dedi.
Ardındansa İBB Mezarlıklar Müdürlüğü'ne gelen sayıları paylaştı. İmamoğlu'nun paylaştığı bilgilere göre sadece İstanbul'da bile bir günde 164 kişi yaşamını yitirdi.
Belçika 18, Türkiye 25. sırada
Bakan Koca, koronavirüs konusunda şeffaf olduklarını belirtirken her seferinde tedbirlere uyulması gerektiği uyarısını yapıyor.
Ancak bu uyarıların ne olduğunu tüm halk ezberlemiş olmasına rağmen salgın sınır tanımıyor.
Hasta, ağır hasta ve can kayıpları sürekli artıyor. Bilim insanları hareketliliğin kısıtlanmasından yana.
Kimisi 14 günlük tam kapanmadan (karantina) yana olurken kimisi de bunun artık çözüm getirmeyeceği görüşünde.
İşte o bilim insanlarından biri de Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol.
Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Bölümü Öğretim Üyesi Şenol, "Türkiye'de maske dışında uygulanan tedbir yok" dedi ve ekledi: Salgın için 14 günlük kapanma artık yeterli olmayacak.
Şenol Hoca argümanlarını sıralamadan önce bir hatırlatmada bulundu.
"Türkiye'de tam karantina uygulaması ilk başta da uygulanmadı"
"Türkiye ilk baştan beri tam kapsamlı bir kapanma tedbirine başvurmamıştı zaten" diyen Şenol, "Sınırların, okulların kapanması, hareketliliğin azaltılması, hafta sonu sokağa çıkma yasakları ve 65 yaş ve üzerindekilere yönelik kararlar almıştı" dedi.
İlk başta uygulanan bu tedbirlerle koronavirüsün kısmen kontrol altına aldığını anımsatan Şenol, "Ama gerçekten kısmen almıştı diyorum. Salgın hiçbir zaman istenilen düzeye yani açılma tarihindeki duruma gerilemedi" diye konuştu.
Söz konusu tedbirlerin uygulanmasından sonra açılma düzeyine gelinmeden çok katmanlı bir açılış yapıldığını vurgulayan Şenol, şöyle devam etti:
Ondan sonra da vaka sayılarıyla ilgili rakamlara ulaşamaz olduk. Şu anda gördüğümüz şeyin sağlık sisteminin tıkanıp tıkanmayacağını ya da sağlık sistemi tıkanmazsa bile iyi bakım verip veremeyeceğini ölçen bir değerlendirme. Aslında toplumdaki salgın yükünün de bir göstergesi. Yani bu, buzdağının altını gösteriyor. Aslında şu an gördüğümüz buzdağının üstü. Ama altına ilişkin de fikir veriyor. Altında ise çok yüklü bir salgın seyri var. Ağır hastalarımız var. Bu ağır hastalarla ilgilenmemiz gereken sağlık sistemimiz var.
"Şu veya bu kadar kapanma olur' diyemiyorum"
"Bu görüntüyle çok etkin ve kapsamlı önlemler alınmalıydı" diyen Şenol, "Üstelik bu uyarılarımızı ağustostan itibaren yapmaya başladık. Yaklaşık 3 ay kadar önceden bir kapanma olması gerektiğini belirtti. Acı reçete olsa da insanlar, fiziksel, madden ve psikolojik olarak desteklenerek bir etkin kapanma ve hayatın çok da gerekli olmayan hareketli alanlarının kapanması ve Türkiye'de nerede bulaş oluşuyor, onun anlaşılması ve o bulaşma trafiği izlenerek açma-kapama stratejisinin yürütülmesinin yapılması gerekiyordu. Ama hiçbir metodoloji aslında metodolojinin parçası olarak kapanma süresini anlama ve nereleri kapatacağınızı bilmek için tam kapanmaya alternatif olarak bir metodoloji olması lazım. Biz o metodolojiyi görmüyoruz. Onun için etkin ve kapsamlı kapama diyebiliyorum. Ama şu kadar kapanma veya bu kadar kapanma diyemiyorum. Ama şunu söyleyebilirim ki, 14 günlük kapanma artık yeterli olmayacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Nelerin yapılması gerektiğin konusunda gerçek verilerin görülmeden hiçbir bilim insanının önerilerde bulunmayacağını kaydeden Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, "Bu durum biraz şuna benziyor: Bana çok ağır bir hasta var deniliyor. Ama ben bu hastanın kan tetkiklerini görmeden bir reçete yazamam. Ama daha önce tarif edilmiş önlemler var. Bu pandemi süresince kapanmaları yapan ülkelerin tarif ettikleri önlemler var. Hangi aşamada hangi önlemlere başvurulacağına dair formüller bulunuyor" ifadelerini kullandı.
"Türkiye'de maske dışında şu anda uygulanan hiçbir önlem yok" diyen Prof. Dr. Şenol sözlerini şöyle sürdürdü:
Onun için alınan her önlemin bir parça faydası olacaktır. Ama bu, salgının kontrol altına alınması gibi bir fayda sağlamayacaktır. Hastane yükünü azaltmak ve süreci yumuşatmak bakımından alınacak her önlemin bir faydası olacaktır. Türkiye'de maske dışında bir önlem yok. Fakat etkin önlemin ne olacağını anlamak için veri dağılımını bilmek gerekiyor.
"Gördüklerimiz sadece buzdağının görünen kısımları"
Bu veriler Sağlık Bakanlığı'nın elinde midir ve öyle ise niye paylaşılmıyor?" sorusuna "Bu konuda bir fikrim yok" diyen Şenol, "Paylaşılmama konusunda hiçbir yorum yapamam. Bu tamamıyla onların tasarrufunda tamamen. Aslına bakarsanız paylaşılması gerekiyor. Veriler ellerinde midir, bilemiyorum. Çünkü kapalı kutudur orası" yorumunda bulundu.
Açıklanan veriler üzerinden artık bir tartışmanın yapılmasını anlamsız bulduğunu ifade eden Şenol, gidişatın çok tehlikeli olup olmadığın hususunda ise yorum yapmak istemedi.
"Türkiye'de salgının gidişatı kontrol altına alınmak zorunda"
Dünyada yürütülen aşı çalışmalarına da değinen Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol, aşının da çok yakında dağıtılmasını mümkün görmediğini ifade ederek sözlerini şöyle tamamladı:
'Gidişat çok tehlikeli' cümlesini ifade etmek istemem. Çok tehlikeli durumda çağrısı yapacak durumda değilim. Ancak gidişatın kontrol altına alınması gerektiğini söylüyorum. Türkiye'de salgının gidişatı kontrol altına alınmak zorunda. Bunun yolu ve yöntemi de belli. Polemikler salgın sürecini etkiliyor.
© The Independentturkish