HÜDA PAR Genel Başkanı Sağlam: Hukuk işletilirken öncelikle insan sağlığı ve onuru hassasiyetle korunmalıdır.
Cezaevlerindeki şartlara ilişkin değerkendirmelerde bulunan Sağlam, "Cezaevlerinin ıslah misyonunu yitirmesine ve zorlayıcı tedbirlerle suçluluğu pekiştirmesine müsaade edilmemelidir" dedi
HÜDA PAR Genel Başkanı İshak Sağlam, ülke gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu.
Sağlam, yaptığı haftalık iç gündem değerlendirmesinde; tarım politikaları, vergi yapılandırması, cezaevlerinde büyüyen çocuklar, değeri düşen TL, yükselen enflasyon ve hayat pahalılığı gibi konularda konuştu.
"Tarım politikaları ihtiyacı karşılamaktan çok uzaktır"
Ülkedeki tarım politikasını eleştiren Sağlam, “Türkiye, sanayileşme alanında ilerleme kaydetmiş olsa da temelde bir tarım ülkesi olma vasfını korumaktadır" dedi.
Tarım ürünlerine gelen zamların her kesimi mağdur ettiğine dikkat çeken Sağlam şunları kaydetti:
Tarım üreticilerinin en çok karşılaştığı zorluklar; tohum, gübre, ilaç, akaryakıt ve tarım aletlerinin çoğunlukla ithal ürünler olmasıdır. İthal ürünler kur artışlarına bağlı olarak maliyetleri artırmakta, bu artışların etkisi tüketici sofralarına kadar yansımaktadır. Stratejik ürünlerden yoksun plansız üretim, arz talep faktörünü görmezden gelerek aşırı fiyat hareketliliğine neden olmaktadır. Aralarında herhangi bir koordinasyonun olmayışı satış ve pazarlama alanında üreticileri, komisyoncu ve aracı şirketlere mahkûm etmektedir. Tüm bunlar tarım sektörünü kısır bir döngüye mahkûm etmiştir.
"Vergi yapılandırması adil olmalıdır"
Yeni vergi yapılandırması yasasını değerlendiren Sağlam, “Ekonomik kriz ve salgın nedeniyle hem işletmelerin finansman dengeleri bozuldu hem de devletin gelirlerinde ciddi düşüşler yaşandı. Esnaf ve vatandaşlar kamuya olan borçlarını ödemekte ciddi anlamda zorlanmaktadır. Bu nedenle borç yapılandırması ciddi bir ihtiyaç olmuştur. Ancak vergisini zamanında ödemeyenlerin önemli bir kısmının büyük mükellefler oldukları göz ardı edilmeden; iş yapamayan esnaf ile yıllardır vergisini ödemeyip af bekleyen ve o parayı hazine bonosuna yatırarak devletten- faiz alanlar aynı kefeye koyulmamalıdır” dedi.
Sağlam, işsiz öğrencilerin KYK borçları ile dar gelirli vatandaşların belediyelere olan borçlarının silinmesi gerektiğini söyledi.
"Cezaevinde doğan ve büyüyen çocuklara yenileri eklenmektedir"
Cezaevlerinde doğan ve büyüyen çocukların durumlarına ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Sağlam, “Yargılamalar ve yargılama neticesinde verilen cezaların infazı hukukun temel ilkelerine göre yapılması gerekir. Bu ilkelerin uygulanmasında gösterilen zaafiyet, yeni toplumsal problemlere yol açmaktadır. Özellikle FETÖ yargılamaları ile ilgili ciddi şikayetler devam etmektedir" dedi.
Cezaevinde doğan ve büyüyen çocuklara yenilerinin eklendiğini kaydeden Sağlam, "Kadın şüphelilere yönelik yapılan abartılı gece baskınları aile mahremiyetini çiğnediği gibi çocukların psikolojilerinde de ciddi tahribatlar oluşturmaktadır. Oysa ifadeye davet etme mekanizması hakkıyla işletilirse bu operasyonlara hiç gerek kalmayabilir” ifadelerini kullandı.
"Cezaevlerinin ıslah misyonunu yitirmesine ve zorlayıcı tedbirlerle suçluluğu pekiştirmesine müsaade edilmemelidir" diyen Sağlam, şunları kaydetti:
Hasta mahkûmların, ‘infazın durdurulması’ mekanizmasından yararlandırılması neredeyse durmuştur. Adli Tıp Kurumu mahkûmun hastalığından ziyade suçunu önemsemektedir. Hasta mahkûmların tedavilerinin tıbbın gereklerine göre yapılması ile ağır hastaların infazlarının durdurulması süreçleri çok ağır işlemektedir. Hukuk işletilirken öncelikle insan sağlığı, insan onuru ve masumiyet karinesi hassasiyetle korunmalıdır.
"TL’deki bu değer kayıpları hayat pahalılığı, yoksulluk ve büyük çaplı iflaslar şeklinde tezahür etmektedir"
Hükümetin ekonomi politikalarına ilişkin konuşan Sağlam şöyle devam etti:
Merkezi yönetimin 134 milyar 553 milyon dolar olan borcuna, dolardaki her bir kuruşluk artış ile 1 milyar 345 milyon TL ek yük getirmektedir. Doların üç gün içinde 7.97 TL’den 8.32 TL’ye yükselmesi ile bu borca tam 47 milyar 75 milyon TL ek borç binmiş oldu. Bu borç, temel tüketim malzemelerine, elektriğe, doğalgaza ve diğer ürünlere yapılan zamlarla ödenmeye çalışılıyor. TL’deki bu değer kayıpları hayat pahalılığı, yoksulluk ve büyük çaplı iflaslar şeklinde tezahür etmektedir. Fiili bir ekonomik kriz olan mevcut durum ne toplum ne de devlet yönünden sürdürülebilir. Ekonominin kara deliği haline gelen bütçe açıkları, yüksek borçlanma ve ağır faiz yükü ne şekilde olursa olsun bitirilmeli ve küresel sermayenin ülke ekonomisine tesiri minimize edilmelidir.
Independent Türkçe