Milli Gazete yazarı Abdülaziz Kıranşal, “Bir gün Peygamberimiz (s.a.s.) ziyaretimize gelse…” başlığıyla kaleme aldığı yazıda bir dizi eleştirisini gündeme getirdi.
Kıranşal, bugünkü köşe yazısında “Ey ümmetim! Bir gün bir gece sizde misafir olmak istiyorum, hayatınızı, ekonominizi, siyasetinizi, ailenizi, çocuk eğitiminizi, ahlakınızı görmek istiyorum diye buyursa… Sonra şehirlerimizi ve sokaklarımızı gezse Rasûlullah (s.a.s.)” ifadelerini kullandı ve şunları yazdı:
Her köşe başında açtığımız tekel bayileri görse, bize kötülüklerin anasıdır, uzak durun diye emrettiği içkinin bakkallarda bile satıldığını görse, fabrikalarının ve meyhanelerinin açıldığını, içkiden vergi alınıp bütçe yapıldığını görse…
Sonra yürüse Rasûlullah (s.a.s.) her caddede açılan TOTO-LOTO bayilerini görse, kumarı millileştirip, Milli Piyango’ya çevirdiğimizi görse…
Hiç utanmadan sıkılmadan Sayısal Loto çekilişini besmele ile yaptığımızı ve bunu da canlı yayınlarda yayınladığımızı görse…
Yürüse Efendimiz (s.a.s.) sokaklarımızda, her çeşidi ayaklarımın altıdadır diye buyurduğu faizin her köşede bir faizli banka olarak geri döndüğünü görse… Evlerimizi, arabalarımızı faizle aldığımızı, düğünlerimizi faizle yaptığımızı görse, ekonomimizin faize dayandığını görse… Her şehirde özel zinahaneler açıldığını, zinanın suç bile sayılmadığını, zinadan vergi alındığını, resmileştiğini, kurumsallaştığını, reklâmının yapıldığını görse Efendimiz… Allah’ın Kur’an’da helak ettiğini bildirdiği Lut kavminin işlediği günahları işleyenlerin dernekleştiğini, özgürlük ve hürriyet adı altında sokaklarda yürüyüş bile yapabildiğini görse Efendimiz…
Sonra evlerimizi görse Rasûlullah (s.a.s.). Her akşam eşimizle, kızımızla, oğlumuzla ailecek izlediğimiz dizilerimizi görse, girdiğimiz internet sitelerini, abone olduğumuz YouTube kanallarını, takip ettiğimiz sosyal medya hesaplarını ve Youtuberları görse Efendimiz… Boşanma oranlarımızı, dağılan yuvalarımızı, ortada kalan çocuklarımızı, huzur evlerine terk edilen ana-babalarımızı, akraba ilişkilerimizi görse Efendimiz… Aile hayatımızı İstanbul Sözleşmesi’ne, cinsiyet eşitliği projesine, AB uyum yasalarına, pozitif ayrımcılığa göre düzenlenmeye çalıştığımızı görse Efendimiz…
Sonra ekranlarımızı görse Rasûlulllah (s.a.s.). Boşanmayı ve aldatmayı meşrulaştıran dizilerimizi, her türlü sapkınlığı normalleştiren kadın ve magazin programlarımızı, bütün haramları sıradanlaştıran yarışma programlarımızı, yalan, iftira ve algıya dayalı haber ve tartışma programlarımızı görse Efendimiz… Dışarıda savaştığımızı söylediğimiz yedi düvelin tüm kültür ve ahlaksızlığını içeride TV’ler ve diziler aracılığı ile kendi nesillerimize dayattığımızı görse Efendimiz…
Sonra çocuklarımızı görse Rasûlullah (s.a.s.). Marka başörtüleri, siyah gözlükleri, yüksek topukları ve lüks jipleriyle gecelere akan, bir konser biletine milyarlar saçan, hiçbir tesettür defilesini kaçırmayan… Pahalı telefonlarıyla TikTok videosu çeken, tüm özel hayatlarını Instagram’a açan, köşklerde “BabyShower” mevlitlere oluk oluk para akıtan, düğün sonrası “AfterParty’leri” ihmal etmeyen tesettürlü kızlarımızı görse Efendimiz…
Sonra kanunlarımızı görse Rasûlullah (s.a.s.). Yönetimimizin Fransız laiklik hukukuna, ticaretimizin Alman borçlar hukukuna, yargımızın İtalyan ceza hukukuna, evliliğimizin İsviçre medeni hukukuna göre olduğunu görse Efendimiz… Bize iki büyük emanet olarak bıraktığı Kur’an ve sünnetin tek bir emrinin bile ne bir kanun ne de bir yasada yer almadığını görse…,
Sonra madde bağımlısı olmuş Müslümanlarımızı görse Rasûlullah (s.a.s.). Makam arabasız, sekretersiz, özel kalemsiz, korumasız yaşayamayan, VIP umreden aşağı kabul etmeyen, Zemzem Towers’dan aşağı konaklamayan, rezidansların ve özel güvenlikli sitelerin dışında yaşayamayan, yurtdışı tatillerini ihmal etmeyen, sadece zenginlerle oturup kalkan ve bu dünyayı küçük bir cennete çevirmeye çalışan konfor ve madde bağımlısı Müslümanları görse Efendimiz...
Sonra camilerimizi görse Rasûlullah (s.a.s.). AVM’lerin, siyasi parti toplantılarının, mitinglerin, stadyumların, konferans salonlarının, çarşıların, pazarların dolu ama camilerin boş olduğunu görse Efendimiz…
Sonra kendimizi nasıl kaybettiğimizi görse Rasûlullah (s.a.s.). Hedef ve ideallerimizden nasıl vazgeçtiğimizi, adaletimizi, merhametimizi, ahlakımızı ve değerlerimizi nasıl ihmal ettiğimizi, dünya ve dünyalıklar için kardeşliğimizi nasıl katlettiğimizi, mal, makam, mevki ve servet peşinde nasıl da birbirimize düştüğümüzü, paramparça olduğumuzu ve eridiğimizi görse Efendimiz…
Kıranşal yazısını "Mevlid Kandili’miz mübarek olsun…" diye bitirdi.
Independent Türkçe, Milli Gazete