Merkez Bankası'ndan iki yıl sonra ilk faiz artışı

Son üç Para Politikası Kurulu toplantısı sonrası politika faizinde değişikliğe gitmeyen Merkez Bankası, eylül toplantısı sonrası politika faizini 200 baz puan artırdı. Faiz yüzde 10,25 oldu

Fotoğraf: tcmb.gov.tr

Haziran, temmuz ve ağustos aylarındaki Para Politikası Kurulu toplantıları sonrası faizlerde değişikliğe gitmeyen Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) politika faizini 200 baz puanlık artışla, yüzde 10,25'e kadar çekti. 

Faiz oranının yüzde 24 seviyelerinde olduğu Temmuz 2019'dan bu yana politika faizi 1475 baz puan indirilmiş, mayısta yüzde 8,25'e kadar çekilmişti. 

Merkez Bankası, son olarak 13 Eylül 2018'de bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını yüzde 17,75’ten yüzde 24’e yükseltmiş, Haziran 2019'a kadar da bu seviyede tutmuştu. 

Haziran 2019'da Murat Uysal'ın TCMB Başkanlığı'na getirilmesinin ardından yapılan ilk toplantıda faizler, yüzde 24’ten yüzde 19,75’e çekilmiş, daha sonra Mayıs 2020'ye kadar devam eden faiz indirim süreci başlamıştı. 

Karar öncesi 7,70-7,71 lira aralığında değerlenen Dolar/TL, karar sonrası 7 lira 55 kuruş seviyesine kadar geriledi. 

Gün içerisinde en yüksek 9,01'e kadar çıkan Euro/TL ise 8,82 lirayı gördü.

TCMB: Enflasyon öngörülenden daha yüksek bir seyir izledi

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) internet sitesinden yayınladığı faiz kararı açıklamasında, ağustosta yapılan açıklamadan farklı olarak “enflasyonun tahmin edilenden daha yüksek seyrettiği” vurgulandı. 

TCMB’nin 20 Ağustosta yayınlanan açıklamasında salgına karşı alınan tedbirlerle birlikte kısa vadede, arz yönlü unsurların kademeli olarak ortadan kalkacağı öngörülüyordu. 

Ancak Merkez Bankası, bugünkü açıklamasında şu ifadelere yer verdi: 
 

Enflasyon üzerinde etkili olan salgına bağlı arz yönlü unsurların, normalleşme sürecinde kademeli olarak ortadan kalkacağı ve talep yönlü dezenflasyonist (Fiyat artış hızının, yani enflasyon oranın zaman içinde azalması) etkilerin daha belirgin hale geleceği öngörülmüştü. 

Ancak, güçlü kredi ivmesiyle ekonomide sağlanan hızlı toparlanma ve finansal piyasalarda yaşanan gelişmeler neticesinde enflasyon öngörülenden daha yüksek bir seyir izlemiştir. 


TCMB’nin açıklamasında ayrıca enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınması ve enflasyon görünümüne yönelik risklerin sınırlanması amacıyla ağustostan itibaren atılan sıkılaştırma adımlarının güçlendirilmesi gerektiğinin değerlendirildiği hatırlatıldı. 

Merkez Bankası  200 baz puan faiz artışının gerekçesini “dezenflasyon sürecini yeniden tesis etmek ve fiyat istikrarını desteklemek” olarak açıkladı. 

Karar ne anlama geliyor?

Bloomberg HT’ye değerlendirmede bulunan Bilkent Üniversitesi İktisat Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Kara, kararla ilgili olarak “Merkez Bankası’nın risklerin farkında olduğunu gösteriyor. Döviz kurunun enflasyona geçiş etkileri ve enflasyon görünümü hakkında Merkez Bankası’nın kaygılı olduğunu gösteriyor. Merkez Bankası, fiyatlama davranışında belirgin bir bozulma görmüş olmalı ki böyle bir kararı verdi diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı. 

Karara “olumlu yönde şaşırdığını” söyleyen Kara, şöyle devam etti: 
 

Merkez Bankası’nın teknik inisiyatifi ile bu metinleri yazıp, o kararları alabileceğini konusunda soru işaretleri olduğu için tahminler de buna göre oluşuyor. Bu metne ve karara baktığımda gerçek bir Merkez Bankası metni ve gerçek bir Merkez Bankası kararı görüyorum. 

Merkez Bankası kendi teknik birimini yansıtarak ne yapılması gerektiğini değerlendirmiş, gerekli adımı atmış. Bu, sorunu tam olarak çözecek bir adım olmayabilir ama doğru yerde atılmış doğru yönde bir adım. 


Karar metnindeki talep ve güçlü kredi ivmesi vurgusunun çok önemli olduğunu söyleyen Hakan Kara, Merkez Bankası’nın talep artışı ile birlikte maliyetlerin yükselmesine ve enflasyonist risklere atıfta bulunduğunu aktardı.  

Hakan Kara, “Tam da bir merkez bankasının yapması gerektiği gibi enflasyon baskılarından kaygılandığı için doğrudan net bir faiz artırımı kararı almış gibi görünüyor” diye konuştu. 

“Enflasyonda artış olmaması bile zor görünüyor” 

İş Portföy Genel Müdür Yardımcısı Nilüfer Sezgin ise Merkez Bankası’nın daha önceden talebin enflasyonu düşürücü yönde etkisi olduğuna dikkat çektiğini, hatta orta vadede bu etkinin baskın geleceğine yönelik beklentisi olduğunu hatırlattı. 

Sezgin, “Ancak bu metinde gördüğüm kadarıyla, özellikle kredi gelişmeleriyle de bağlantılı olarak talebin de enflasyonda düşüş etkisini yaratmadığı değerlendirilmesi var. Ki faiz artırımı kararı bu gerekçeye bağlanmış” dedi. 

“Merkez Bankası’nın daha önce ‘Biraz daha gelişmeleri izlemek istiyoruz, belirsizlik var. Talebin ne olacağını hâlâ bilmiyoruz’ gibi söylemleri vardı” diyen Sezgin, “Ancak demek ki son dönemdeki gelişmelerden onlar da ikna olmuşlar ki enflasyonda artış olmaması bile zor görünüyor. Daha kalıcı bir sıkılaştırma kararı almaya karar verilmiş. Bu aksiyonun alınmayacağı bekleniyordu genelde. O anlamda bence sürpriz ve pozitif bir karar” ifadelerini kullandı. 


Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU