Karagümrükspor, Cumhuriyet’in ilanının ardından kurulan ilk futbol kulüplerinden biri. İstanbul’un en eski semtlerinden biri olan Karagümrük’te futbol, mahalle aralarındaki boş alanlarda başlamıştı. Zaman içinde futbol oynayan semt gençleri Acıçeşme ve Karagümrük adı altında iki gruba ayrıldı. Bu ayrılık, farklı semtlerin takımlarıyla yapılan karşılaşmalarda ortadan kalkıyor, o maçlarda Acıçeşme ve Karagümrük birleşerek diğer semtlere karşı mücadele ediyordu. Bu karşılaşmalar semt sakinleri tarafından da ilgiyle takip ediliyordu.
Artık Acıçeşme ve Karagümrük’ün resmen birleşerek bir kulüp haline gelme zamanı gelmişti. 1926 yılında Karagümrük grubundan Abdullah, Mustafa İzmirli ve Cemil, Acıçeşme grubundan ise Aleattin, Nazmi, Bedri ve Minareci İzzet birleşme için önderlik yaptı. Karagümrük’ün unutulmaz ismi Muhtar Bey’in de ön ayak olmasıyla İşkembeci Malik Sokağı’nda bir lokal kuruldu. Karagümrük İdman Yurdu artık resmen kurulmuştu. Kulübün ilk başkanlığına Arnavut Fevzi Efendi seçildi.
Kulübün renkleri Karagümrük Tulumbacıları’ndan
Karagümrük kurulduktan sonra sıra renklerin seçimine geldi. Fakat burada bir anlaşmazlık vardı. Acıçeşmeli gençler siyah-beyaz renkler üzerinde duruyordu. Karagümrüklü gençler ise Kadıköy’de bulunan Union Club’ın lacivert-kırmızı olan renklerini kendileri de kullanmak istiyordu. Sorunu semtin ileri gelenleri çözdü. Karagümrük Tulumbacıları’nın (İtfaiye Teşkilatı) giydikleri kırmızı ve siyah renklerde karar verildi.
Karagümrük, kırmızı zemin üzerine siyah çubuklu formalarıyla ilk maçını Beyazıt Harbiye Nezareti sahasında yine aynı günlerde kurulmuş olan Davutpaşa Kulübü’ne karşı oynadı. Maç Karagümrük’ün 2-1 üstünlüğüyle sonuçlandı.
Aradan 93 yıl geçti. İstanbul’un en eski semt kulübü, 93 yıl içinde bazen başarılar gördü bazen sıkıntılar çekti. Şimdilerde Türkiye 2. Lig Kırmızı Grup’ta mücadele ediyor. Şampiyonluk yarışında bulunan Karagümrük, finansal sıkıntılarını büyük ölçüde aşmış durumda.
Kulübün şimdiki başkanlığını Kayserispor ve Trabzonspor gibi kulüplerde görev yapan Süleyman Hurma yürütüyor. Hurma, kulübün genel müdürlüğüne parlak bir kariyere sahip Cenk Özeker’i getirdi. Yüksek öğrenimini Amerika’da tamamlayan Özeker, kariyeri boyunca Unilever’de Orta ve Doğu Avrupa’dan sorumlu Finans Direktörlüğü, Sabancı Holding, Boyner Grup, Pepsi, Telpa gibi dünya çapında iş yapan şirketlerde üst düzey yöneticilik yapmış bir işadamı.
Fatih’e dönüş
Özeker, ABD’den Karagümrük’e dönüş hikayesini Independent Türkçe’ye anlattı.
O da tıpkı Karagümrük gibi Fatihli. İlk ve orta öğrenimini Yavuz Selim’de tamamlayan Özeker, “Genel olarak eğitimimi Yavuz Selim’deki ağabeylerimden aldım” diyor ve ekliyor, ”Zor zamanlardı. 80’li yılların öncesiydi. Biz Balkanlar’dan gelmiş bir aileyiz. Bu çevreyle uyumlu bir kültür yapısına sahiptik. Bu yüzden bizim için bir kültür şoku olmadı aksine çok rahat büyüdüm hatta şu anda da çok özlüyorum”
Lise eğitimini Nişantaşı’ndaki English High School for Boys’da alan Özeker, üniversiteyi İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde tamamlamış. Sonra yolu ABD’ye düşüyor:
“Amerika’da North East Louisiana Universty’de burslu olarak okumaya başladım. Burada hem araştırma görevlisi hem de öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladım. Bu okulun ismi sonradan University of Louisiana Monroe (ULM) olarak değişti. Masterımı burada bitirdim. Teröristlerin rehine eylemlerinin ardından konuyla ilgili yayınlanan haberlerle vardıkları bilinirlik seviyesi ile aslında bir reklam verilmesi durumunda sahip olunan bilinirlik seviyesini karşılaştırarak ortaya konulan ekonometrik modeli oluşturan ekibin içinde çalıştım. Bu araştırmamız Defence Economics’de yayınlandı.”
Bir “hayalin” kulübüyüz
ABD’de yaptığı akademik çalışmaların ardından bu ülkeden kendisine çalışma izni de verildiğini söyleyen Özeker, beyin göçüne karşı bir tavır olarak geri geldiğini anlattı. Dünya devi Unilever’in Türkiye’de kurduğu dondurma firmasında işe başlayan Özeker zamanla firmanın Ortadoğu ve Doğu Afrika’dan sorumlu finans direktörlüğüne kadar yükseldi. Birçok uluslararası firma deneyiminden sonra kendi deyimiyle beyaz yakalılığa ara verdiğini söyleyen Özeker şöyle devam ediyor:
“Karagümrük Başkanı Süleyman Hurma’nın bir hayali vardı. ‘Ben hep bir profesyonel takımda çalıştım. Bir gün profesyonel bir kulübün sahibi olup yapılan hataları yapmamak, bu işin farklı şekillerde de yapıldığını göstermek istiyorum’ dedi. Böylelikle Karagümrük hikayemiz başladı.”
Plaza insanı Özeker artık Fatih Karagümrük Spor Kulübü Genel Müdürü’dür.
Karagümrük’ün yakın geleceğine yönelik hedefleri şöyle:
“4 yılda UEFA'ya katılan bir semt takımı olma hayalimiz var. Tabii bu çok ciddi, oldukça agresif bir hedef. Çünkü 2 sene üst üste şampiyon olmanız gerekiyor. Ondan sonra Süper Lig'de ilk dörde girmeniz veya Türkiye Kupası'nı kazanmanız gerekiyor. Hiç kolay bir şey değil ama hedefleri böyle koymazsanız bizim burada olmamızın bir anlamı yok. Bir önceki işinde 800 milyon dolar yöneten bir arkadaştı. Onu da hayalimize ortak ettik. Ondan sonra başka arkadaşlara, ‘böyle böyle hayallerimiz var bizimle yürür müsünüz’ dedik. ‘Yürürüz’ dediler. Daha sonra futbol takımına geldik. Süper Lig'de senelerce oynamış tecrübeli arkadaşlarımızı Spor Toto 1. Lig’deki arkadaşlarımızı ve elimizde hali hazırda bulunan genç değerleri birleştirip bir takım yarattık.”
Bir kulüpten çok daha fazlasıyız
Özeker, Karagümrük’ün sadece bir futbol kulübü olmadığını, kulübün mahalleyle bir bütün olduğunu vurguluyor. Takımın yönetiminin profesyonellerde olduğunu söyleyen Özeker, kulüple ilgili alacakları her kararda eski yöneticiler, eski başkanları, mahalle sakinlerini mutlaka dinlediklerini ve ona göre bir karara vardıklarını anlattı:
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
“Karagümrük bir kulüpten çok daha fazla şey ifade ediyor. Neyzen Tevfik’in yaşadığı, Beşiktaş’ın efsane futbolcularından Baba Hakkı’nın (Hakkı Yeten) yetiştiği bir kulüpten bahsediyoruz. Dolayısıyla bunu kaybetmemek adına asli hedefimiz, buradaki kültürü yüceltmek, var olan güzellikleri daha farklı bir platforma taşıyarak bir örnek teşkil etmek. Kültürünü hiç bozmamış, mahalle yaşamını olduğu gibi korumayı başarmış bir camiayız. Adımızdan çok daha fazla anlam ifade ediyoruz. Kulübün isminin beraber anıldığı bir sürü önemli kavramı var; büyüğe saygı var, küçüğe sevgi var, korumak var, imece var, mahalleden birinin zorda kalmasına kesinlikle izin vermeyen bir kültür var. Takımına, kendi ailesine sahip çıkar gibi sahip çıkan bir mahallesi var.”
Stadın çevresi yaşam alanına döndü
Karagümrük’ün meşhur stadı bir yaşam alanına da dönmüş durumda. Stadın yanında yürüyüş parkuru kurulduğunu söyleyen Özeker, Karagümrüklülerin saha dışında stadı istedikleri gibi kullandıklarını anlatıyor:
“Sabah saatlerinde ya da akşam iş çıkış saatlerinde, aynı anda 50-100 kişiyi yürürken ya da koşarken görebilirsiniz. Toplumun her kesiminden insan var o çok keyifli. Hani mahalleyle, ilçeyle ve toplumla bütünleşmenin de bir parçası oluyor. Bizi arıyorlar, ‘kaçta yürüyüşe gelebiliriz’ diye soruyorlar. ‘Burası sizin, bizi aramanıza gerek yok’ diyoruz.”
Karagümrük Stadı, dünyanın ilk müze-stadı olacak
Karagümrük Stadı’nın tarihi bir su sarnıcının üzerine kurulduğunu söyleyen Özeker, tarihi kalıntıların hala canlılığını koruduğunu belirtiyor. İleriki dönemlerde burayı projelendirip müze-stad haline getirmek istediklerini anlatan Özeker şunları söyledi:
“Doğal yapısını bozmadan, sadece restorasyon yaparak burayı değerlendirmek istiyoruz. Dünyada böyle bir yer yok. Kulüplerin kendi tarihlerini anlatan müzeleri var ama yaklaşık 2000 yıllık tarihi dokusu olan bir stadyum yok. Burası keyifli bir yer. Suriçi’nden bahsediyoruz. Şimdiki gençlere de aynı bilinci aşılamaya çalışıyoruz. Bunlar insanları duygulandırsın, onları heyecanlandırsın istiyoruz.”
© The Independentturkish
