BAE-İsrail normalleşme anlaşmasına yönelik İran'dan gelen tepkiler: Tarihi hamakat, utanç, İsrail sömürgesi...

İki ülke arasında varılan iş birliğinin bölgede büyük bir jeopolitik değişime yol açacağı yorumları yapılan anlaşmaya tepki gösteren ülkelerin başında İran geliyor

Fotoğraf: AA

ABD'nin arabuluculuğunu yaptığı görüşmeler sonrasında, İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), 13 Ağustos'ta normalleşme anlaşmasına vardıklarını duyurdu.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bu anlaşma karşılığında, Batı Şeria'nın bazı kısımlarındaki ilhak planını ertelediğini açıkladı.

Normalleşme anlaşması sonrası iki ülke arasında yatırım, turizm, kültür, güvenlik, telekomünikasyon, teknoloji, enerji ve sağlık gibi konularda ikili anlaşmalar yapılması bekleniyor.

Doğrudan uçuşların başlayacağı iki ülkede karşılıklı elçiliklerin açılacağı da iddialar arasında. 

Bölgede büyük bir jeopolitik değişime yol açacağı yorumları yapılan anlaşmaya tepki gösteren ülkelerin başında İran geliyor.  

Ruhani: İsrail bölgeye çekilirse farklı bir muamelede bulunuruz 

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, 15 Ağustos'ta bakanlarla gerçekleştirdiği toplantıda, anlaşmanın ''Filistin halkına ihanet'' olduğunu ileri sürdü.

Halkı Müslüman olan BAE'nin yöneticilerinin yanlış bir siyaset izlediğini iddia eden Ruhani, ''ABD ve İsrail'e yapışarak ülke güvenliğini temin edeceklerini ve ekonomiyi geliştireceklerini düşünüyorlar, bu tamamen yanlış. Bu adımları Filistin halkına ihanettir. Washington'da birinin daha fazla oy alması için ülkemize, Müslümanlara, Filistin'e ve Arap dünyasına ihanet edilir mi? Bu hatadan dönmelerini ümit ediyorum. İsrail'i bölgeye çekmemeleri için uyarıda bulunuyorum, aksi halde farklı bir muamelede bulunacağız'' dedi.

Ruhani'nin bu açıklaması, BAE ile ilişkilerini normalleştiren İsrail'in bu anlaşmayla Basra Körfezi'nde varlık göstermesi ihtimaline ilişkin duyulan kaygıların dışa vurumu olarak yorumlandı.

BAE Dışişleri Bakanlığ ise Ruhani'nin bu sözlerine "Basra Körfezi bölgesinde güvenlik ve istikrar açısından tehlikeli sonuçlar doğuracak kabul edilemez ve kışkırtıcı sözler" ifadelerinin yer aldığı bir açıklamayla cevap verdi.

BAE'nin tepkisi bununla sınırlı değildi. İran Cumhurbaşkanı'nın BAE'ye "İsrail'e bölgede alan oluşturmama" uyarısına tepki gösteren Abu Dabi yönetimi, İran ülkedeki Maslahatgüzarını Dışişleri Bakanlığı'na çağırdı

Devrim Muhafızları Ordusu: Utanç anlaşması 

''Normalleşme anlaşmasına'' ilişkin Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) da topa girdi.

DMO'dan yapılan açıklamada, BAE için "İsrail sömürgesi altındaki topraklar" nitelendirmesinde bulunulurken anlaşmaya yönelik "tarihi hamakat" ve "utanç anlaşması" ifadeleri kullanıldı. Açıklamada ayrıca bu anlaşmanın İsrail'in yok oluşunu hızlandıracağı iddia edildi.

Öte yandan İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri de "Körfez'de İran'ın güvenliğini tehlikeye atacak her türlü gelişmeden BAE sorumlu tutulacaktır" dedi. 

''İran'ın BAE'ye olan yaklaşımı değişiyor'' açıklamasında bulunan Bakıri, söz konusu anlaşmayı "büyük felaket" olarak nitelendirdi.

İran Dışişleri Bakanlığı ise ise söz konusu anlaşma için "stratejik ahmaklık" benzetmesinde bulunurken bu anlaşma ile birlikte ''direniş ekseninin'' bölgede daha çok güçleneceği vurgulandı.

Kayhan gazetesi: BAE meşru bir hedeftir

İran lideri Ayetullah Hamaney'in temsilcisi Hüseyin Şeriatmedari'nin yönetiminde yayınlanan Kayhan gazetesindeki bir makalede, "BAE, direniş cephesi için meşru ve kolay bir hedeftir artık" ifadesine yer verildi.

Bu makalede, BAE "Bu anlaşmanın tek bir sonucu varsa, o da bu küçük ve zengin ülkenin bundan sonra güvenliğe son derece ihtiyaç duyacak olmasıdır" sözleriyle tehdit edildi. 

Kayhan gazetesi, 2017 yılında Husi Ensarullah Hareketi‘ne dayandırdığı haberinde Riyad Havalimanı'na düzenlenen füze saldırısının Husilerce gerçekleştirildiğini belirtmiş ve "Sırada Dubai var"  demişti. 

"BAE ve İsrail Müslüman Kardeşlere düşmanlıkta müttefik"

Tahran Belediyesi'ne bağlı Hemşehri gazetesinde çıkan bir ''görüş'' yazısında, BAE'nin İran tehdidi sebebiyle İsrail'e yakınlaştığı iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunan Ürdünlü uzman Hasan Berari, buna en büyük delilin BAE-İran arasında yıllık 14 milyar doları aşan ticaret hacmini örnek gösterdi.

Berari'ye göre BAE, ideolojik anlamda iki ana konuda aynı çizgide olduğu İsrail'e bölgede ihtiyaç duyuyor: 

  1. Siyasal İslam'a özellikle Müslüman Kardeşler'e olan düşmanlık
  2. Mısır'da Sisi ve Libya'da Halife Hafter gibi askeri darbe rejimlerini desteklemek 

"Arapları korkutarak İsrail'e yakınlaşmalarına sebep olduk"

İran Meclis Başkanı Eski Yardımcısı Ali Mutahhari, sosyal medya hesabından yapmış olduğu açıklamada,"BAE'nin Israil'le olan ilişkilerini normalleştirmesinde bizim de kusurumuz var. Arapları korkutarak Israil'e gitmelerine sebep olduk. Bunun bir örneği Suudi Arabistan elçiliğini ateşe vermemizdir" ifadelerini kullandı. 

İran'ın başkenti Tahran'daki Suudi Arabistan Büyükelçiliği ile Meşhed'deki konsolosluk binası ateşe verilmişti. 

"Tahran'ın en büyük kaygısı askeri tehdit"

İranlı yetkililerin yaptığı açıklamalar, İsrail-BAE anlaşmasına yönelik Tahran'ın en büyük kaygısının askeri temelli olduğunu gösteriyor.  Nitekim İran Cumhurbaşkanı Ruhani, BAE'li yetkililere yönelik yaptığı açıklamada, "İsrail'in bölgeye çekilmesi halinde davranışlarının değişeceği" tehdidinde bulunmuştu.

İsrail'in Basra Körfezi'nde varlık göstererek İran'ın güney kıyılarına yaklaşması, Tahran'ın kırmızı çizgisi haline geldi. 

İranlı askeri yetkililerin yaptığı benzer açıklamalar da bu durumu doğruluyor. 

Mevcut anlaşmaya yönelik paylaşılan raporlara göre, yakın gelecekte İsrail'in körfezde BAE ile birlikte askeri tatbikat düzenlemesi ve  silah satışı yapması da ihtimal dahilinde. 

Bu iddiaların dile getirildiği günlerde, ABD Başkanı Donald Trump'ın başdanışmanı ve damadı Jared Kushner, İsrail ve BAE arasındaki anlaşmayla BAE'nin F-35 satın alma ihtimalinin arttığını açıkladı.

BAE'nin İsrail'in Demir Kubbe füze savunma sistemini satın almakla ilgilendiği de iddialar arasında.

İsrail'i İran sınırlarına yaklaştıracak bu tür gelişmeler Tahran-Abu Dabi arasındaki gerginliği arttıracak.   

Tahran için kaygılandırıcı bir diğer gelişme ise diğer körfez ülkelerinin de benzer şekilde İsrail ile ilişkilerini normalleştirmesi olarak öne çıkıyor. Arap basınında çıkan iddialara göre, Umman ve Bahreyn'in BAE'yi takip edeceği konuşuluyor.

Basra Körfezi'ne kıyıdaş diğer ülkelerin de İsrail'e uyum sağlaması İran adına tehdidin katlanması anlamına geliyor. 

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU