Karar gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın “eşcinselliğin virüs yaydığına” dair verdiği hutbe üzerinden başlayan tartışmayı yazdı. Taşgetiren, Ankara Barosu’nun Erbaş’ın ifadelerine tepki gösteren metnini ilk eleştirmesi gerekenin CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu söyledi.
Taşgetiren, “Fırtınanın analizi” başlıklı köşe yazısında “Ankara Barosu adına yayınlanan metni hazırlayan kişi her kimse asıl hedefi Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş değildir. Ali Erbaş’ın üzerinden tanıdık bir kin seslendirilmektedir” dedi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
“Evet, o metin İslam’a daha kategorik olarak “çağdışı” diyen zihniyetin 2020’ye kadar sarkan versiyonudur” ifadesini kullanan Taşgetiren, şöyle devam etti:
Bu metne tepkiyi öncelikle, bu tür bagajlardan arınma arayışında olan mesela CHP’nin, mesela Kılıçdaroğlu’nun göstermesi gerekirdi. Çünkü muhafazakâr camialarda keskin tepkilere sebep olacağı açık olan bu çıkış, öncelikle onlar için bir karartma zeminine dönecekti. Ama bunu okumak da bir siyasi hassasiyet gerektiriyor. Henüz o hassasiyet sergilenmiş değil. Ayrıca Baro’nun içinden bir tepkinin çıkması da Baro için bir sağduyu işareti olurdu.
İkinci olarak, Başkan Erbaş’ın minbere taşıdığı konu, evet Kur’an ikazlarıyla ilgilidir. Kur’an’da zina yasaklanıyor. Eşcinsellik, Lut kavmi vesilesiyle toplumları felakete sürükleyen bir fiil olarak anlatılıyor. Kur’an’da yasak kapsamına alınan başka işler de var. Mesela “Faiz Allah’a savaş açma” gibi değerlendiriliyor. “Yetim malını yemekle ateş yemek” aynı nitelikte görülüyor. “Sarhoş edici şeyler” yasaklanıyor. “Günah neden günah?” diye bir başlık açıldığında bunların “Hikmet”leri üzerinde durulabilir. Kur’an, “Günahlar”la toplumsal felaketler arasında irtibat bulunduğu kanaatini de veriyor.
“Siyasi kamplaşma” uyarısı yapan Taşgetiren, yazısını şöyle sonlandırdı:
Bu tartışmanın zaten mevcut olan siyasi kamplaşmayı besleyen bir araç haline gelmesi, Baro metnini hazırlayan zatın ötesinde kitlelerin dışlanmasına dönüşmesi “Din dili” açısından problemlidir. Bazen birisine “Kör müsün” dersiniz, hedef aldığınız kişiyi değil körleri incitirsiniz. Dini metinlerimizin de, Diyanet gibi kurumlarımızın da siyasi kamp uzantısı haline gelmemesi hem Diyanet’in hem de “Din konusunda duyarlı” siyasetçilerin özen göstermesi gereken konudur.
Karar, Independent Türkçe