Çay tarımı, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde Rize, Trabzon, Artvin ve Giresun illerinde 800 bin dekarlık bir alanda 200 bin üretici tarafından yapılıyor.
Çaykur ve özel çay fabrikalarında çalışan işçiler ve mevsimlik işçiler de eklendiğinde yaklaşık 2 milyon kişi çay üretiminden geçimini sağlıyor.
Çoğunlukla ülke içindeki tüketimde değerlendirilen ve büyük ölçekte olmasa da ihracata da konu olan çayın hasatı, ilk sürümü mayıs ayında olmak üzere yılda 3 kez olmak üzere yapılıyor.
Üretim bölgesi olan Doğu Karadeniz’deki nüfusun yaşlı olması ve bölge gençlerinin işsizlik sebebiyle büyük şehirlere göç etmesinden dolayı çayın hasatı ve işlenmesi çoğunluğu göçmen işçiler eliyle yapılıyor.
Hasat öncesi hazırlıklar, hasat ve sonrasında işleme için gereken iş gücünün temininin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisi sebebiyle mümkün olmadığı çay üretiminde, büyükşehirlerden bölgeye akın eden çay üreticilerinin aileleri, bulaşı riskini artırıyor.
Söz konusu insan akınının bölgedeki birçok yerleşim alanına virüsü taşıdığı, pek çok bulaşı vakasına ve değişen ölçeklerde yerel karantina uygulamalarına sebep olduğu biliniyor.
Bu şehirlerin girişlerinde uzun araç konvoyları ve güvenlik/sağlık ekiplerinin kontrol noktaları gündem olmaya devam ediyor.
Koronavirüs pandemisi öncesinde de alım fiyat düşüklüğünden kota uygulamalarına kadar çeşitli sorunları olan çay üreticisi, salgın koşullarında ciddi bir tehditle karşı karşıya.
Çay üretiminin sürdürülmesinden bulaşı riskinin giderek artışına kadar pek çok durumla karşı karşıya kalan çay üreticisinin sorunlarını ve Türkiye hane halkının temel tüketim maddelerinin başında gelen çayın üretiminin farklı aşamalarında yer alan aktörlerin görüşlerini bu dosyada bütün olarak ele aldık.
Bu dosyada çay üreticisi olan çiftçi Süleyman Hacıbektaşoğlu’nun, bir Çaykur işçisinin, Çağdaş Gazeteciler Derneği Rize Şube Başkanı olan gazeteci Gençağa Karafazlı’nın, Rize Fındıklı Ziraat Odası Başkanı Mehmet Ali Özsoy’un, Çiftçi Sen Çay üreticileri temsilcisi, dönem sözcüsü Recep Memişoğlu’nun, Rize Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Erdoğan’ın, çay alanı üzerine Marmara Üniversitesi Kalkınma İktisadı ve İktisadi Büyüme Bilim Dalı bünyesinden kapsamlı bir tez çalışması bulunan araştırmacı-yazar Fatma Genç’in, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Elif Karaçimen Köse’nin ve Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Çay İhtisaslaşma Koordinatörü Prof. Dr. Ali Bilgin'in talep, uyarı ve görüşlerine yer verdik.
Trabzon’un Of ilçesinde çay üretimi yapan çiftçi Süleyman Hacıbektaşoğlu, çay üreticilerinin yaşadıklarını ve karşılaştıkları sorunları anlattı.
"Para elimizde kalacak söylemleri hamasetten başka bir şey değildir"
Pandemi ile birlikte bölgede yaklaşan çay hasatının nasıl olacağının üreticileri düşündürdüğünü belirten çiftçi Hacıbektaşoğlu, “Bu konuda çay tarımı ile ilgili kurumlar sadece sorunun üzerini kapatıyor, ‘Çayımızı kendimiz toplayacağız ve dışarıya gidecek olan para elimizde kalacak söylemleri hamasetten başka bir şey değildir” diyor.
Hacıbektaşoğlu şöyle devam ediyor:
Çayını toplayan üretici sayısı yüzde 30’lar civarındaydı, buna küçük üreticinin de katıldığı en iyimser şartları da eklersek yüzde 50 gibi bir oran oluyor. Hem insan yetersizliği hem de çayın fazlalığından dolayı işçi kullanıyordu. Bu durum bölgedeki çay hasatında soruna yol açacak.
Ortaya çıkabilecek sorulara karşı uyaran Hacıbektaşoğlu, kendi çözüm önerilerini ve kaygılarını şöyle anlatıyor:
Bu konuda yerel yönetimlerin bu sorunu çözmek için ilçe ilçe, köy köy organizasyonlar yapması gerekiyor. Köyün çay toplayabilecek gençlerinin SGK kapsamına alınıp ücretleri üretici tarafından ödenecek bir yöntem bulunmalı. Yoksa çayın büyük bir kısmı dalında kalmış olacak. Bunun hem sanayici hem de üretici için vahim sonuçları olacak. Bölgenin bir kısmının karantina altında olması, hasat öncesi hazırlıkların, yani gübreleme ve bakımın yapılamamasına neden oldu. Bu da verimi düşürecektir. Bölgeye virüs, büyükşehirlerden gelenlerin engellenmemesinden ve umrecilerden geldi. Bölge insaninin sorumsuz davranması yüzünden de iyice yayıldı.
"Belirsizlik ve umutsuzluk var"
“Yarın fabrikalarda işçiler, çay satım yerlerinde de üreticiler bir araya gelecek. Oralarda kimsenin sosyal mesafe kuralı uygulaması bu mümkün değil” diyen Hacıbektaşoğlu, bu sebeple kaygılı olduklarını söyledi.
Hacıbektaşoğlu, “Çaykur’un da bu konuda bir çalışması olduğu konusunda bize ulaşan bir bilgi yok. Kısacası, hiçbir yerde sezona hazırlık için somut bir adım yok. Belirsizlik ve umutsuzluk var” dedi.
"Çaykur nasıl bir önlem alacak, bilgimiz yok"
Çaykur fabrikasında mevsimlik olarak çalışan ve iş akdinin feshi de dahil karşılaşabileceği birçok sorun ve tepkiden çekinerek isminin yayınlanmasını tercih etmeyen çay işçisi ise, Çaykur’un yapacağı çay alımı ile ilgili net bir bilgilerini olmadığını ve henüz mevsimlik işçi alımı yapılmadığını aktardı.
Fabrika işçisi, yaklaşan çay sezonu için üretimdeki belirsizlikleri ve riskleri ifade ediyor şöyle anlattı:
Çaykur’un çay alım yerlerinde randevu sistemiyle toplu olarak alım yapılıyor. Çaykur’un buralarda koronavirüs bulaşmasını engellemek için nasıl bir önlem alacağına dair bir bilgimiz de yok. Çaykur fabrikalarında işçi eksikliği yaşanabiliyor ve ne zaman işe başlanacağı belli değil.
"Çay alımı ve fabrika vardiyalarında düzenlemeler yapılmalı"
Çaykur’un alım yerlerindeki çay satışı süreci ile fabrikadaki işleme sürecinin arasındaki zamanda çay alışverişi esnasında virüs bulaşı sorunu yaşanabileceğini belirten çay fabrikası işçisi, “Bu alım yerlerinde Çaykur’un bir eksperi ve bir işçi bu alımı yapıyor. Sonuçta çayı insanlar toplayacak, insanlar taşıyacak, insanlar satacak ve insanlar işleyecek. Bu süreçte ne kadar takip edilebilir ve ne kadar kendimizi kollayabiliriz” diye konuştu.
Her köyde 5-10 tane çay alım yeri olduğunu aktaran işçi, “Burada önlemler alınmalı, çay alımı ve fabrika vardiyalarında düzenlemeler yapılmalı. Şu anda bildiğimiz kadarıyla, fabrikalarda sadece ateş ölçme cihazları ile kontroller yapılıyor” dedi.
"Cumhurbaşkanın genelgesi yok sayıldı"
Geçen günlerde Çaykur ve koronavirüs hakkında yaptığı haberler sebebiyle savcılık tarafından ifadeye açığılan Çağdaş Gazeteciler Derneği Rize Şube Başkanı olan gazeteci Gençağa Karafazlı ise, çay üretiminde çalışacak işçilerin karşı karşıya olduğu tehlikeleri anlattı:
Mayıs çay kampanyası için Çaykur’a ait 46 çay fabrikasında tadilat onarım vs. çalışmaları mart ayı sonunda başlar. Salgın ise mart ayı sonunda özellikle Rize’de gözükmeye başladı. Çaykur fabrikalarında uyarılara rağmen ciddi bir önlem almadı, sadece kağıt üzerinde yazışmalar ile önlem almaya çalıştılar. Mesela 450 kişinin çalıştığı tek paketleme fabrikası İyidere paketlemede ciddi önlem alınmaması virüsün buradakilere bulaşmasına, yaklaşık 40 işçinin ise ev karantinasına alınmasına sebep oldu. İşçiler 3 servis aracı ile tıka basa taşındı. Sosyal mesafe kuralları uygulanmadı. En önemlisi Cumhurbaşkanı'nın genelgesi doğrultusunda hasta olanların idari izin hakları müdürler tarafından kullandırtılmadı, cumhurbaşkanın genelgesi yok sayıldı.
Kalecik ve Zihni derin fabrikalarında 12 işçinin testlerinin pozitif çıkmasının Çaykur işçilerini tedirgin ettiğini hatırlatan Karafazlı, “Mayıs kampanyası başlar ise 10 bin işçi iş başı yapacak. Bu tedbirlerle Çaykur adeta bir bomba olabilir” dedi.
Diğer yandan Rize İl Pandemi Kurulu adına Rize Valisi Kemal Çeber imzası ile muhtarlıklara iletilen yazıda ise, şehir dışından çay hasatı için gelen vatandaşların salgını yayma ihtimallerini önlemek amacıyla yapılacak çalışmalara, alınacak önlemlere esas teşkil etmek üzere şöyle denildi:
Mahalleniz veya köyünüze çay tarımı için gelecek olan komşularınızı tek tek aramak suretiyle, mümkünse gelmemelerini istemek, ancak mecburen gelmek zorunda olanların tespiti ile oluşturulacak listeleri (adres, telefon numarası, ad, soyad) en geç 15 Nisan Çarşamba tarihine kadar Kaymakamlık, İl/İlçe Tarım ve Orman Müdürlüklerine bildirilmesi gerekmektedir.
Söz konusu yazıda, bu süreçte dışarıdan gelen hiçbir vatandaşın mutlak izolasyon sürelerini tamamlamadan kesinlikle dışarı çıkamayacakları, tarımsal vb. faaliyetlerde bulunamayacakları belirtildi.
Mutlak izolasyon sürelerini tamamlamadan kesinlikle dışarı çıkamayacaklar
Çay üreticileri ile sürekli olarak irtibat halinde olan Rize Fındıklı Ziraat Odası Başkanı Mehmet Ali Özsoy, “Önümüzdeki güler Kovid-19’un ne oranda yayılacağını öngöremiyoruz fakat her şeye rağmen gerekli tedbirler alınarak çay hasatı muhakkak yapılmalıdır. Aksi taktirde çay bölgesinde sadece çay tarımından evini geçindiren çok büyük bir kitle perişan olur” şeklinde konuşarak çay hasatının önemini vurguladı.
Özsoy, şöyle devam etti:
Bizim Çaykur ve diğer özel sektörden taleplerimiz, birinci sürgün kampanya süresini en az 45 devam etmeli. Gürcistan’dan 33 bin işçi geliyordu, bu boşluk nasıl doldurulacak. 210 bin çay üreticisi var, bunun yüzde 30’u tarlaya girse 63 bin kişi yapar ve günde ortalama 200 kilo çay toplasa günde 12 bin 600 ton; 45 günde 567 bin ton çay yapar ki zaten sorun çözülüyor. Telefonlarımız susmuyor üretici endişeli, yaşlı çiftçilerimizin işçi ve yarıcı sıkıntıları var. Şehir dışındaki genç çiftçiler ilçeye gelmek istiyor. Komşu illerden gelerek yarıya çay toplayanlar gelmek istiyor.
Bakanlığın “Bitkisel Üretimin Geliştirilmesi” tedbirleri
Tarım ve Orman Bakanlığı Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından Çaykur’a “Bitkisel Üretimin Geliştirilmesi” başlığı ile iletilen belgede, bitkisel üretim faaliyelerinin aksatılmadan yürütülmesi için diğer kamu kurum ve kuruluşları ile iş birliği halinde ivedilikle alınması gereken tedbirler sıralanarak, herhangi bir aksaklık yaşanması durumunda ivedilikle Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü’ne bilgi verilmesi gerektiği belirtildi.
Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğü tarafından iletilen tedbirler şöyle:
- Bitkisel üretim faaliyetlerinin gereği olarak ekim, dikim, gübreleme, sulama, ilaçlama, çapalama, bakım vb. faaliyetlere kesintisiz devam edilmesi
- Çiftçilerin veya tarım işçilerinin, işletmelere (tarla, bahçe, sera vb.) alınan tedbirler çerçevesinde kolaylıkla erişimlerine yönelik çalışmaların yürütülmesi
- Gübre, tohum, ilaç vb. Tarımsal girdilere erişim veya dağıtımın her hangi bir aksaklığa meydan vermeyecek şekilde planlanması
- Kullanımı artan gübrelerin sevk ve tedarikinde sorun yaşanmaması için gübre bayilerinde etkin stok kontrolü ve denetimlerinin yapılması
- Tarım işçilerinin diyen ve koruyucu malzemelere erişiminde aksaklık yaşanmaması
- Mevsimlik tarım işçilerinin faaliyetlerine devam edecek şekilde nakilleri ve barınma koşullarının düzenlenmesi
- Hasat edilen ürünlerin aşırı fiyat artışlarına izin vermeyecek şekilde pazara arzını sağlayacak tedbirler
"Bu hasat bu şekliyle nasıl yapılacak, aksamaması ihtimali var mı?"
Çayın kesimi, yani budanması, gübrelenmesi ve çay bitkisinin tımarı gibi bakımlarının yapılmasının aksadığını belirten Çiftçi Sen Çay üreticileri temsilcisi, dönem sözcüsü Recep Memişoğlu, “Çaykur, hasatın aksamayacağı, yapılacağı konusunda bir açıklama yaptı ama bunu salgının seyri ve muhtemel ulaşacağı boyut belirleyecektir diye düşünüyorum” şeklinde konuştu.
Memişoğlu, “Çay gelirine bağlı yaşamını sürdüren yığınla insan vardır. Hatta bazı kooperatifler, üyelerine bu sezon satacakları çayın karşılığında market gıda ihtiyacı ve gübre vermişlerdir. Bu durumda kooperatifler bile zor duruma düşeceklerdir. Ki vatandaşın düşeceği sıkıntıyı varın siz hesap edin” sözleriyle bölge insanının yaşayabileceği ekonomik sorunlara dikkat çekiyor ve ekliyor:
Hükümetin aslında hiçbir konuda bir önerisi ve önlemi yok. Bugüne kadar muhtemel olasılıklar karşısında önerdiği ya da önerebileceği bir planı yoktur. Örneğin, bölgemizde çay, yoğunlukla gündelikçi, mevsimsel işçilere ya da yarıcılık sistemiyle toplatılmaktadır. Bu pandemi karşısında, Gürcistan’dan işçiler gelemeyecekse, başka illerden de il dışına çıkışlar olamayacaksa ki öyle gözüküyor, bu hasat bu şekliyle nasıl yapılacak, aksamaması ihtimali var mı?
"Çay üreticisi kazanmayınca haliyle hem kendisi mağdur olacak hem de esnaf"
Memişoğlu, "Ekonomik ve salgın açıdan bölgemizin de etkilenmemesi mümkün değil. Bölgemiz insanının ağırlıklı olarak geliri çay olsa da, her türlü esnafından, arıcısına, balıkçısına, kamyoncusuna kadar faaliyetlerin aksaması haliyle zincirleme bir birini de etkileyecektir. Esnaf vergisini, kirasını, kredisini nasıl ödeyecek, nasıl geçinecek. Çay üreticisi kazanmayınca haliyle hem kendisi mağdur olacak hem de esnaf" diye konuştu.
"Alınması gereken önlemlerde, yerelin yapabileceği bir şey yoktur" diyen Memişoğlu, şöyle devam etti:
Merkezi iktidarın yapacakları vardır. Daha doğrusu, iktidar tüm bunları ön görecekti ve başından daha sıkı tedbirlerle bu işi başından yayılmasını önleyecekti ki, bahara üretici rahat haşatını yapabilseydi. Büyükşehirlerden ve umreden gelen insanlar bölgemize virüsü de taşımışlardır. Tüm bu önlemler başından alınmalıydı, kriz yönetilemedi. Hatalar zinciri devam etmektedir.
Çay alanı üzerine Marmara Üniversitesi Kalkınma İktisadı ve İktisadi Büyüme Bilim Dalı bünyesinde kapsamlı bir tez çalışması bulunan araştırmacı-yazar Fatma Genç, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından çiftçilere yönelik kapsamlı önlemlerin alınmadığını savunarak, çay üretiminin tarladan fabrikaya, fabrikadan tüketiciye ulaştırılana kadar geçen sürecin salgın ortamında sağlıklı bir şekilde nasıl yürütüleceği konusunda herhangi bir açıklama olmadığını söyledi.
İlk sürgün toplanmadan ikinci sürgün çayın yetişmesi mümkün değil
Çaykur tarafından yapılan açıklamanın son tarihinin 13 Mart 2020 olduğunu söyleyen Genç, şu uyarıda bulundu:
Yapılan açıklama 2020 yaş çay sezonu hazırlıklarına başlanıldığı, yeni sezona eksiksiz başlama gayretinde olunduğu ile sınırlı kalmıştır. Üreticilere gönderilen mesajlarda ise koronavirüs nedeniyle budama dahil bütün üretici ile ilgili işlemlerin 6 Nisan tarihinden sonra yapılacağı belirtilirken salgınla ilgili hiçbir önlem belirtilmemiştir. Çay hasatının yapılıp yapılmayacağı konusunda bir belirsizlik söz konusu. Eğer üreticiler tarlaya giremez ve çayını toplayamazsa sadece bir hasatı değil bir sürgünü kaybeder. Zaten ilk sürgün toplanmadan ikinci sürgün çayın yetişmesi mümkün değil.
"Yaş çay taban fiyatı bu sene olası rekolte ve gelir kaybı göz önüne alınarak belirlenmeli"
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın sadece hazine arazilerinin tarıma açılması ve 21 il ile sınırlı tohum desteği verilecek olması dışında tatmin edici bir açıklama yapmadığı ifade eden Genç, açıklamalarına şöyle devam etti:
Çayla ilgili öncelikle çayın hasatının yapılıp yapılmayacağı netleştirilerek üreticinin kaygılarının giderilmelidir. Eğer hasat yapılmayacaksa çay üreticilerinin zararları karşılanmalı, çay fabrikalarında çalışan ücretli ve mevsimlik işçiler ücretli izne çıkarılmalıdır. Hasat yapılacaksa da çayın toplanmasından fabrikaya götürülmesi, fabrikadan tüketiciye ulaştırılana kadar geçen süreçle ilgili fiziksel temasın azaltılması, alımların güvenli şekilde yapılması gibi bir dizi önlemin alınması gerekmektedir. Çay Önlem Planı hazırlanarak hem işçiler hem de üreticiler için tüm süreç detaylandırılmalıdır. Çay alım yerlerinde yığılmanın önlenmesi, çay alımlarının sağlık koşullarının sağlanması için planlı bir şekilde yapılması, üreticilere girdi desteği sağlanması gibi bir dizi önlem sıralanabilir.
"En önemlisi bu süreçte çiftçiler devletin yanında olduğunu görmek ister" diyen Genç, "Çaykur üreticisine sahip çıkmalı, kota ve kontenjan uygulamadan üreticinin çayını almalı, üreticilere alım garantisi vermelidir. Diğer bir önemli konu ise yaş çay taban fiyatı. Yaş çay taban fiyatı bu sene olası rekolte ve gelir kaybı göz önüne alınarak belirlenmeli ve özel sektörün fiyat kırmasına kesinlikle izin verilmemelidir" şeklinde konuştu.
"Çay, aile içi emekle toplanırsa çay toplama kısmının salgın açısından önemli bir risk oluşturacağını düşünmüyorum"
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Elif Karaçimen ise, çay üretiminin salgından nasıl etkileneceğini değerlendirirken uzun zamandır çayda ücretli işçi çalıştırıldığının göz önünde bulundurması gerektiğini vurguluyor.
Dr. Karaçimen, çay hasatından çay fiyatlarına kadar farklı başlıklarda değerlendirmelerini ve uyarılarını paylaşıyor:
Son yıllarda çayda ücretli işçinin büyükçe bir kısmını Gürcü işçiler oluşturuyordu. Bu yaz sezonunda bu işçilerin gelemeyeceği aşikar. Ayrıca (bir kısmı gelmiş olsa da) şehir dışında yaşayıp sadece çay toplamak için köylerine dönenler de artık gelemeyecek. Rize’de işçi bulmak her zaman zor; zaten o nedenle Gürcü işçileri yüksek yevmiye ile çalıştırmak zorunda kalıyorlardı. Rize içinde işsizlik artacağı için (merkezdeki dükkanların çoğu kapandı) burada olanlar daha önceden ücretli işçi tuttukları halde şimdi çayı kendileri toplamayı tercih edebilir. Eskiden olduğu gibi çay aile içi emekle toplanırsa çay toplama kısmının salgın açısından önemli bir risk oluşturacağını düşünmüyorum.
"Çayı üreticisinin toplamasının toprakla tekrar bağ kurması açısından olumlu bir etkisi olabilir"
Karaçimen, "Ayrıca çayı üreticisinin toplamasının da toprakla tekrar bağ kurması açısından olumlu bir etkisi olabilir; çünkü uzun zamandır çay bahçesi sahipleri artık üretici değillerdi ve toprakla bağları kopmuştu. Toprağa verdiği zararın bilinmesine rağmen aşırı kimyasal gübre kullanımının bunun önemli bir göstergesi olduğunu düşünüyorum" ifadelerini kullandı.
Salgın açısından en riskli durum fabrikada çalışma koşullarında ortaya çıkacaktır diyen Karaçimen, "Tüm Türkiye’de önceliğimiz üretim denilen bir noktada bunun çok dikkate alınmayacağını öngörebiliriz. Hem özel hem de Çaykur fabrikaları çalışacaktır" dedi.
Dr. Elif Karaçimen, son olarak şu ifadeleri kullandı:
Biz Rize genelinde çok sayıda köyde yaptığımız bir ankette, ankete katılan çay üreticilerinden sadece yüzde 5’inin çay tarımıyla geçimini sağladığını tespit etmiştik. Eğer Çaykur düzgün bir açıklama yapar ve çay üretimi fabrikalarda da gerekli tedbirler alınarak yapılırsa çayın gibi bir ek gelir kaynağına sahip olmanın çay bahçesi sahiplerini ekonominin kötüye gittiği ve devletin işten çıkanlar için bir tedbir almadığı günümüz koşullarında olumlu etkileyeceğini düşünüyorum. Bu olumlu etki elbette Çaykur’un çayı kaç liradan alacağına da bağlı olacaktır.
"Devletimizin aldığı önlemlerle bunun önüne geçilmiş olundu; hasat kesinlikle yapılacaktır"
Çay hasatının salgından çok etkilenmediğini söyleyen Rize Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Erdoğan ise, sadece şehir dışındaki müstahsillerin gübre dönemi için Rize’ye gelmelerinin salgınının artmasına sebep olacağından, hemen Rize Ticaret Borsası Ziraat Odalı tarafından gübrelemenin daha sonrada yapılabileceğini şimdi gelmenin doğru olmayacağını içeren bir yazı hazırlanıp kamuoyuyla paylaşıldığı belirtiti.
Erdoğan, şu açıklamada bulundu:
Devletimizin de aldığı önlemlerle bunun önüne geçilmiş olundu. Hasat kesinlikle yapılacaktır. Çay bahçelerinde verimin düşmesine sebep olacak bir durum söz konusu değildir. Ülkemizin yıllık çay üretimi 1300- 1500 bin ton arasındadır. En düşük ihtimalle 1300 bin ton üretim yaparız. Bu üretimde bizim ülkemizin çay ihtiyacını karşılayabilir.
Çay fiyatlarının salgından nasıl etkilenebileceği ile ilgili de konuşan Erdoğan, “Sosyal mesafeden ötürü çay hasatı zamana yayılacağı için yaş çay fiyatları geçen yıllara nazaran düşük olmayacaktır. Kuru çay fiyatlarında ise imalat maliyetleri artacağı için dengeli bir artış olacaktır” görüşünü paylaştı.
"Bilgilendirme en kısa sürede yapılacaktır"
Detaylı bir tedbir planının hazırlandığını da söyleyen Erdoğan, “Rize Ticaret Borsası, Çaykur, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Tarım İl Müdürlüğü ve Ziraat Odalarının ortak çalışması sonucu korona salgınında çay üretiminin nasıl yapılacağı, çayın nasıl toplanacağı, alım yerlerinde nasıl satılacağı konusunda detaylı bir tedbir planı oluşturuldu. Bununla ilgili bilgilendirme en kısa sürede yapılacaktır” dedi.
"Devletimiz yerinde ve zamanında önlemler almıştır"
Rize Ticaret Borsası Başkanı Mehmet Erdoğan, şöyle devam etti:
Hasat döneminde çay fabrikalarında sosyal mesafeye dikkat edilerek şu anda 10 kişi çalıştıran bir fabrika yüzde 10 ila yüzde 20 daha fazla eleman çalıştırmak zorunda kalacaktır. Tabi bu durum maliyetlere yansıyacaktır. Ama bu absorbe edilebilir. Türkiye Cumhuriyeti devleti bu salgında ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Devletimiz yerinde ve zamanında önlemler almıştır. En kısa zamanda insallah çok az kayıpla bu salgını atlatacağımıza inanıyorum. Ekonomik piyasalar açısından Kobilere KOSGEB, DOKA vb kurumlar tarafından destek sağlanması gerekir. Ekonomimizi ayakta tutmak önemlidir. Devletin açtığı ekonomik paketlerle bu durumdan en az zararla çıkılır inşallah. Çay üretiminin düşük olacağını düşünmüyorum. Tabi ki salgının etkisini hissedeceğiz bu üretim maliyetlerine yansıyacaktır. Ama bu absorbe edilebilir bir etki olacaktır.
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Çay İhtisaslaşma Koordinatörü Prof. Dr. Ali Bilgin'in çay üretiminin çeşitli alanlarındaki faaliyetler ve görüşleri ile ilgili olarak aktardığı bilgiler ise şöyle:
Çay Doğu Karadeniz bölgemizde başta Rize olmak üzere, Artvin’den Giresun’a kadar toplam 31 ilçede yetiştirilen ve yaklaşık 200 bin ailenin geçim kaynağını oluşturmaktadır. Dünyada vaka sayısı iki milyona ulaşan, ülkemizde de yayılış gösteren Kovid-19 salgını nedeniyle, çayın bahçeden tüketiciye kadar olan tedarik zinciri boyunca, sosyal mesafe ile kişisel ve kurumsal hijyen gibi kuralları içeren acil durum planının hazır bulunması, çay tarımındaki olası kriz senaryolarının yönetilmesinde önemli rol oynayacaktır.
"Yapılması gerekenler ile ilgili hususlar ilgili paydaşlarla sürekli olarak müzakere edilmektedir"
Çay İhtisas Koordinatörlüğümüz pandeminin ülkemizde görüldüğü andan itibaren sektörün bütün paydaşlarıyla istişareler yaparak alınması gereken önlemler konusunda hem sektör paydaşlarını hem de kamuoyunu bilgilendirmiş ve bilgilendirmektedir. Bu süreçte Koordinatörlüğümüz tarafından ilk olarak sosyal mesafenin korunması ve evde kalmayı sağlamak amacıyla birinci sürgün öncesi gübrelemenin yapılmayarak, ikinci sürgün öncesinde veya daha sonra yapılmasına yönelik detaylı bir rapor hazırlanmıştır. Ayrıca benzer bulaşmaların önlenmesi için Çaykur’un, budama yapan müstahsillerin arazi tespitini birinci veya duruma göre ikinci sürgünden sonra yapması gibi hasat öncesi, hasat dönemi ve sonrasında yapılması gerekenler ile ilgili hususlar ilgili paydaşlarla sürekli olarak müzakere edilmektedir.
"Çeşitli öneriler ilgili paydaşlara iletilmiştir"
Çay hasat döneminin hava şartlarına bağlı olmakla birlikte mayıs ayının ikinci ya da üçüncü haftası başlayacağı düşüncesiyle pandemi niteliği kazanan yeni koronavirüs (Kovid-19) ile etkin mücadelenin yapılabilmesi için Koordinatörlüğümüzce, sürgün dönemlerinde üreticilerimize yönelik alınması gereken tedbirler, ilgili paydaşların görüşleri de alınarak belirlenmiştir. Öncelikli hedefimiz Hükümetimiz tarafından alınan kararlara da uygun olarak insanlarımızın öncelikle bulunduğu illerde ve mümkün mertebe evlerinde kalması ve sosyal mesafeye uymalarının sağlanmasıdır. Bunun için çayda sürgün dönemlerinin planlamalarının yapılması ve herhangi bir aksaklık ve olumsuzluk yaşanmaması için fabrikalarda kriz yönetimi birimlerinin oluşturulması ve alınacak bütün tedbirleri kontrol ve koordine etmeleri istenmiştir. Ayrıca çay alım yerlerinde alınması gereken önlemler ve uyulması gereken kurallar ile müstahsillerin uyması gereken kurallar ve kullanması gereken koruyucu ekipmanlar ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Bunun yanında bölge dışından çay toplamak amacı ile işçilerin gelemeyecek olması nedeniyle doğacak işgücü kaybının karşılanması noktasında makineli hasat dahil çeşitli öneriler ilgili paydaşlara iletilmiştir.
"Yaşanan bu sürecin fabrika sahipleri üzerine bir maliyet getireceği aşikardır"
İçinde bulunduğumuz durum sebebi ile çay üretimi yapan işletmelerin sürdürmekte oldukları kalite yönetim sistemlerine entegre olarak işletmelerde mutlaka Kriz Yönetim Ekibi/Pandemi Kurulu oluşturulmalıdır. Oluşturulan bu kurullar tarafından salgın süreci yakından takip edilerek ilgili önlemler ivedilikle alınmalıdır. Yaşanan bu sürecin fabrika sahipleri üzerine bir maliyet getireceği aşikardır. Bu yükü hafifletmek için Hükümetimiz tarafından çeşitli destek paketleri açıklanmıştır ve açıklanmaya da devam etmektedir. Bu anlamda DOKA tarafından çağrıya çıkılan proje başlıkları bu yükü hafifletme noktasında ciddi katkı sağlayacak niteliktedir. Çay İhtisas Koordinatörlüğü olarak bu projelerden yararlanma noktasında ilgili paydaşlara bilgilendirmeler yapılmaktadır. Bununla birlikte çay fabrikalarının esnek bir çalışma takvimi oluşturmaları ve birinci sürgün sürecinin uzatılması gerektiği vurgulanmıştır.
"Her türlü duruma karşı alternatif planların hazırlanması gerekmektedir"
Bütün dünyayı yoğun bir şekilde etkileyen bu salgının tarım üzerinde de ciddi anlamda olumsuz etkileri olacağı aşikardır. Bu olumsuz etkileri minimum düzeye indirmek için gerekli tedbirler bir an öne alınmalıdır. Bu anlamda çay hasadı ile ilgili gerekli önlemler gerek hükümetimiz gerekse ilgili paydaşlar tarafından alınmaktadır. Alınan bu tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanması durumunda şimdilik bir sorun yaşanmayacağı değerlendirilmektedir. Bununla birlikte salgının seyrine göre ilgili paydaşların her türlü duruma karşı alternatif planlarını hazırlamaları gerekmektedir.
"Sektöre gerekli desteği vermeye devam etmekteyiz"
Sonuç olarak dünya ve ülke olarak büyük bir salgın yaşamaktayız ve bu süreçten ancak el ele vererek ve kurallara uyarak çıkabiliriz. Bu süreçteki temel felsefe sosyal izolasyonu sağlamak ve gerekli koruyucu ekipmanla birlikte her türlü önlemi almaktır. Bu amaçla Çaykur, özel sektör ve ilgili tüm paydaşların birlik ve beraberlik içerisinde aynı ortak paydada buluşarak örnek bir dayanışma içerisinde olması ve üzerlerine düşen sorumlulukları en iyi şekilde yerine getirmeleri ile sektörde ciddi bir kaybın yaşanmayacağı değerlendirilmektedir. Bu noktada Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi, Çay İhtisas Koordinatörlüğü olarak dünyada bu salgını yaşayan diğer çay üretici ülkelerin uyguladıkları tedbirler dahil, yapılması gerekenlere yönelik detaylı araştırmalarımız devam etmektedir ve bu noktada ilgili sektöre gerekli desteği vermeye devam etmekteyiz.
Çay dosyasında yer alan, çay bitkisinin ekiminden tüketicilere ulaştırılmasına kadar çok farklı aşamalarda yer alan aktörlerin talep, uyarı ve görüşleri de göstermektedir ki içerisinde olduğumuz ve ne zaman sona ereceğini bilmediğimiz Kovid-19 pandemisi, çay üretimini ve bölge halkının sağlığını tehdit etmektedir.
Faklı başlıklarda gelişen bu tehdit dolayısıyla ciddi endişeler, talepler ve şikayetler mevcuttur ve bu tehdidi önlemek adına gerçekleştirilen çalışmalar bir iyimserlik oluştursa da henüz çay alanındaki risk ve endişeler ortadan kaldırılabilmiş değildir.
Dünyanın en çok çay tüketilen ülkesi Türkiye’de söz konusu riskin ve endişelerin ortadan kaldırılması toplumsal ve ekonomik olarak büyük önem taşıyor.
Independent Türkçe
© The Independentturkish