Kudüslülerin Filistin kimliğini silmeye yönelik adıma tepkiler artıyor

Kudüs’te yaklaşık 340 bin Filistinli olduğu tahmin ediliyor. Çoğu, İsrail’de ikamet etme hakkına da sahip. Ancak Filistin vatandaşlıkları bulunmuyor

Kudüs’te Filistin yönetiminin herhangi bir belge vermediği 340 bin Filistinli yaşıyor / Fotoğraf: Meryem Ebu Dakka

Tel Aviv ve Washington, Trump'ın barış planı kapsamında Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıma kararıyla yetinmekle kalmadı, aynı zamanda Kudüs'teki Filistinlilere karşı uygulamalarının düzeyini de artırdı. Son olarak söz konusu uygulamalar doğrultusunda Kudüs sakinlerinin Filistin veya İsrail vatandaşlıklarını iptal eden ve onlara 'Arap sakinler' diyen ABD Dışişleri Bakanlığı'nın bir raporu yayınlandı.

ABD Dışişleri Bakanlığı, Trump'ın barış planını ilanından önce Kudüs sakinlerini Filistinli sakinler olarak tanımlıyor ve Filistin Kurtuluş Örgütü'ne (FKÖ) bağlılıklarını tanıyordu.

340 bin Kudüslünün Filistin vatandaşlığı bulunmuyor

İsrail lehine olan söz konusu raporu, Kudüs halkının her zaman evlerinden çıkarılma olasılığının geçerli olduğunu ortaya koydu. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya göre bu adım, gerçeği yansıttı: Netanyahu ayrıca "Kudüs'teki Arap sakinleriyle mücadele için gerekli adımları atmalıyız" dedi.

Kudüs'te yaklaşık 340 bin Filistinli olduğu tahmin ediliyor. Bu vatandaşlar toplam 126 kilometrelik bir alanın 76 kilometrelik bir bölgesinde (Doğu Kudüs) yaşıyor. Çoğu, İsrail'de ikamet etme hakkına da sahip. Ancak Filistin vatandaşlıkları bulunmuyor.

Kudüs'te mimarlık, planlama ve tarih alanında çalışmalar yürüten Profesör Cemal Amr konuya dair şunları söyledi:

"Kudüs sakinlerinin hedef alınması tarihi bir olaydır. Trump, bu adımları atmaya cesaret edemez. Aksine İsrail'in şehri işgalinden bu yana yaşanan aşamalar, halkı bilinmeyen bir yola soktu. Bu, Filistin resmi organlarının kendilerine tam uyruk veremeyen zayıflığından kaynaklanıyor"

Kudüslülerin belgeleri

Amr, Filistin yönetimine göre Kudüs şehrinden tamamen dışlanmış olan Kudüslülerin koşullarına da değindi:

"FKÖ, Kudüs'ü İsraillilerle nihai statü müzakereleri masasına koydu. Sonuç olarak FKÖ ne kadar basit olursa olsun Kudüslülere hiçbir belge (evlilik sözleşmesi, doğum veya ölüm belgesi, kimlik ve milliyet) veremez."

Aynı şekilde İsrail tarafı da Kudüs'te yaşayan Filistinlilere herhangi bir vatandaşlık vermedi. Bunun yerine çoğuna, 'oturum' kartı verildi. Amr, söz konusu kartları İsrail'in "mavi kimliği" olarak adlandırırken bu kartla Kudüslere şehir dışına çıkış izni verilmediğine dikkat çekti.

İsrail tarafının Kudüslülere verdiği karta manyetik mavi kimlik adı veriliyor. Kart, GPS sisteminde çalışan akıllı bir çiple donatılmış durumda ve İsrail makamlarının Kudüs bölgesini ayrıntılı şekilde izlemesine olanak sağlıyor. Olası bir acil durumda, 2016 başında çalışmaya başlayan bir sistemle kolayca erişim sağlanabiliyor.

Cemal Amr, Filistinlilere geçici bir Ürdün pasaportu verildiğine dikkat çekerken bu pasaportun içeride kimlik belgesi yerine geçmediğini vurguladı. Pasaportun makineler tarafından okunamadığını belirterek bunların geçici olarak verildiğini de ifade etti.

Kudüs şehrinde yaşayan Filistinlilerin İsrailli, Ürdünlü veya Filistinli olarak tanınmadığını belirten Amr, "Tanınmış herhangi bir resmi belge, uyruk ve pasaportları olmadan bir mevcudiyetleri de yoktur" dedi. 

Tahrif etme girişimi

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Kudüslüleri Arap sakinler olarak nitelendirme kararı ise İsrail'in bu insanları Kudüs'ten zorla çıkarmasına izin veriyor. Amr, Ürdün'ün Kudüslülere pasaport vermesi nedeniyle ABD'nin bu terimi benimsediğini ve bu adımın vatandaşların aslen İsrailli olmadığını yansıttığını belirtti. Amr ayrıca Filistin vatandaşlıkları almamaları dolayısıyla bu insanların 'Arap sakinler' olarak anılmasının uygun olduğunu ifade etti.

Filistin liderliği, durumu kınamakla yetinirken Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne  "Bu tanım, tarihi ve gerçekleri tahrif etme girişimidir ve kimseyi meşrulaştırmaz. Kudüs'teki Filistin halkının tarihini de değiştirmeyecektir" dedi.

Yerinden edilme ve belgelerin geri alınması

İsrail'in Kudüslülere verdiği manyetik mavi kartı taşıyanların vatandaş değil, yerel bir sakin olarak görüldüğü çeşitli koşullar belirlendi. Aktarılana göre ikamet süresi sona erdiğinde bu sakin istenmeyen olarak kabul ediliyor ve Kudüs'ten çıkarılıyor. Bu kartı taşıyan ayrıca 3 yıldan uzun bir süre seyahat ederse Kudüs'e geri dönme hakkını da kaybediyor.

İsrail, Kudüslüleri şehirlerinden uzaklaştırmak ve tahliye etmek için 1967 yılından 2020 başına kadar yaklaşık 15 bin 400 kimliği geri aldı. Eğer bu sakinler Kudüs'te kalsaydı ve Filistin kimliği taşısaydı sayıları 50 binden fazla olacaktı.

Ayrıca Kudüs yaklaşık 15 bin Filistinliyi de kaybetti. Bu sakinler, İsrail vatandaşlığına başvurarak İsrail pasaportu aldılar. Amr, bu adımın Filistin halkının eksilmesine yola açtığını ve İsrail nüfusunu artırdığını söyledi. Profesör durumu 'çifte kayıp' olarak nitelendirdi.

Kudüs gerilimi

İnsan hakları kurumlarının yanı sıra Filistinli gruplar, ABD'nin bu adımının yasaları ihlal ettiğini duyurdu. FKÖ Yürütme Kurulu üyesi Hanan Aşravi, "ABD, Kudüslülerden Filistin kelimesini silmenin kimliğimizi, haklarımızı ve Kudüs'teki tarihimizi yok edeceğini düşünüyorsa yanılıyor" ifadelerini kullandı.

Hamas Hareketi de Tel Aviv'i Kudüs sakinlerine dokunması halinde askeri gerilimi artırmakla tehdit etti. Hamas Sözcüsü Hazım Kasım, "ABD'nin düşmanca davranışı, radikal İsrail'in sağ vizyonunu ve çıkarlarını temsil eden Yüzyılın Anlaşması'nda görülen büyük bir suçun bir parçasıdır" dedi.

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

independentarabia.com/node/102686

DAHA FAZLA HABER OKU