12 Haziran 2011 genel seçimlerine iki aydan az bir süre kalmıştı.
Tarih 27 Nisan 2011.
Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, herkesin uzun süredir merak ettiği 'Çılgın Proje'yi tanıtmak için geniş katılımlı bir toplantı düzenliyor.
Kanal İstanbul'un neyi amaçladığı ve hayallerini anlatırken dilinde Yahya Kemal'in 'Deniz Türküsü' şiiri var.
“Çıktığın yolda bugün yelken açık yapayalnız / Gözlerin arkaya çevrilmeyerek pervâsız / Yürü! Hür maviliğin bittiği son hadde kadar..! / İnsan alemde hayal ettiği kadar yaşar.” mısralarını okuyor.
İstanbul Kongre Merkezi'ndeki bol slaytlı, fotoğraflı o tanıtımın üstünden 8 yıl geçti.
Erdoğan bu kez Cumhurbaşkanı sıfatıyla Haliç Kongre Merkezi'nde Kanal İstanbul için yakında ihaleye çıkılacağını duyurdu.
ÇED raporunun da yayımlanması ve halkın görüşüne açılmasıyla birlikte projeye karşı çıkanlar ve yanında duranlar sesini iyice yükseltmeye başladı.
Peki siyaset ve ekonomi dünyasının bu kadar sık, bu denli uzun süredir tartıştığı Kanal İstanbul ile ilgili halk ne diyor, projeyi ne kadar biliyor?
Konuyla ilgili veri toplama şirketi İstanbul Ekonomi Araştırma bir anket düzenledi.
Araştırmanın kısa adı 'Hayal mi, Cinayet mi?'
Sonuçlar halkın konuyla ilgili çok bilgisi olmadığını ve Türkiye'de bu kez Kanal İstanbul üzerinden yeni bir kutuplaşma ortamının doğduğunu ortaya koyuyor.
"Toplumun neredeyse yarısının Kanal İstanbul ile ilgili bilgisi yok"
Kamuoyu ve pazar araştırmalarının yanı sıra etki analizleri ile ilgili de çalışmalar yürüten İstanbul Ekonomi Araştırma kurumu son iki aydır yayımlamaya başladığı 'Türkiye Raporu' anketlerine son dönemin en çok tartışılan konusu Kanal İstanbul'u da dahil etti.
Finansmanı söz konusu kurumca karşılanan anketin tamamlanması 5 gün sürdü.
Anket analistlerinden İlkem Gök, çalışma için bin 537 kişi ile görüşüldüğünü söylüyor.
12 kentte görüşme yapıldı, Türkiye ortalaması hesaplandı
Kanal İstanbul, sadece İstanbullulara sorulmadı.
İstanbul dışında İzmir, Bursa, Adana, Trabzon, Malatya, Diyarbakır, Ankara, Balıkesir, Erzurum, Kayseri ve Zonguldak dahil toplam 12 kentte katılımcılar ile görüşmeler yapıldı.
Söz konusu anket, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Hayalim', projeye karşı çıkan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun ise 'Cinayet' nitelemesine ithafen 'Hayal mi cinayet mi?' başlığıyla paylaşıldı.
Kanal İstanbul ile ilgili tartışmaların iyice yükseldiği 15 Aralık tarihinde başlatılan ve 20 Aralık'ta tamamlanan anketin en dikkat çekici bulgusu görüşülen katılımcıların Kanal İstanbul hakkında ne kadar bilgi sahibi olduğu.
Toplumun neredeyse yarısı, yani yüzde 48.5'lik bir kesim "Kanal İstanbul ile ilgili hiç bilgim yok" diyor.
Biraz bilgi sahibi olanların oranı yüzde 40.2.
Kanal İstanbul ile ilgili fazlasıyla bilgi sahibi olduğunu düşünenlerin oranı ise yüzde 11.3 görünüyor.
Anketin belli bir standart sapmasının olduğu söyleyen İlkem Gök, çalışmanın 18 yaş üstü her yaş gruba, cinsiyete ve farklı siyasi görüş temsiliyetine hitap ettiğine işaret ediyor.
İstanbul Ekonomi Araştırma'nın Genel Müdürü Can Selçuki ise anketin artı/eksi 2 buçuk hata payının olduğunu, sonuçların yüzde 95 aralığında alındığını belirtiyor.
Kanal İstanbul'un ekonomik boyutu
Ankette dikkat çekici bir başka husus ise Kanal İstanbul'un ekonomik boyutu.
Buna göre "Projeye ihtiyaç var, ancak mevcut ekonomik durumunda böyle bir harcama yapılmamalı" ifadesine katılanların oranı yüzde 42.3'ü buluyor.
"Projenin Türkiye için yeni ekonomik gelir kaynakları yaratacağını düşünüyorum" ifadesine katılanların oranı ise yüzde 35.7.
"Projenin Türkiye için yeni ekonomik gelir kaynakları yaratacağını düşünüyorum" diyenlerin oranı yüzde 35.7'de kalıyor.
Bu görüşe katılmayanlar ise neredeyse Türkiye'nin yarısını, yüzde 49.2'lik bir kesimi oluşturuyor.
Kanal İstanbul'un para getirip getirmeyeceği, yeni gelir kapısı açıp açmayacağı ile ilgili yüzde 15.1'lik bir kesimin ise fikri yok.
Bir başka deyişle 5 yıl içinde kendini finanse edip 100 milyar dolara yakın bir gelir getireceği öne sürülen Kanal İstanbul projesi, toplumun gözünde vaat ettiği ekonomik canlanmadan çok Türkiye ekonomisi üzerinde oluşturabileceği yükümlülükler ekseninde karşılık buluyor.
Kanal İstanbul çevreye zararlı mı?
Projenin çevre üzerindeki etkisi konusunda toplum neredeyse ikiye ayrılmış durumda.
Katılımcıların yüzde 42.7'si "Projenin çevre için zararlı olduğunu düşünüyorum" ifadesini onaylarken yüzde 40.1'lik bir kesim yukarıdaki soruya "Katılmıyorum" cevabı veriyor.
Araştırmada en yüksek çevre hassasiyetinin 45-54 yaş grubunda bulunduğu dikkat çekiyor.
İstanbul Ekonomi Araştırma'nın genel müdürü Can Selçuki projenin yine bir siyasi kutuplaşmayı beraberinde getirdiği kanaatinde.
Montrö ve Kanal İstanbul...
Selçuki, Türkiye'de çok ciddi bir dezenformasyon ortamı olduğu yorumu yapıyor.
Belki de buradan hareket ile ankette 20 Temmuz 1936'da imzlanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile ilgili katılımcılara "Montrö anlaşmasını süresi dolduğu için, projeye mutlaka ihtiyaç olduğunu düşünüyorum" ifadesi hakkında ne düşündükleri soruldu.
"Montrö anlaşmasını süresi dolduğu için, projeye mutlaka ihtiyaç olduğunu düşünüyorum" tespitine yüzde 27.8 "Katılıyorum", yüzde 53.5 ise "Katılmıyorum" yanıtını verdi.
fazla oku
-
Kanal İstanbul sonrası Montrö Sözleşmesi tartışması sürüyorNode ID: 107366
Selçuki, Montrö sorusunu bilinçli olarak yönelttiklerini belirtip ekliyor: "Böyle bir iddia var ve toplumun önemli bir kısmı buna inanıyor gerçekten. Ama daha önemlisi toplumun mesele ile ilgili bir bilgisi yok".
Türkiye, Lozan Antlaşması'yla birlikte imzalanan Boğazlar Sözleşmesi'nin getirdiği kısıtlamalardan Montrö'de imzalanan anlaşma ile sıyrılmıştı.
Başlangıçta yürürlük süresi yirmi yıl olarak belirlenen sözleşmenin, bu sürenin bitim tarihi olan 9 Kasım 1956’dan itibaren sona erdirilme süresinin başlayabilmesi, imzacı devletlerin sözleşmeyi sona erdirme ön bildirim beyanlarına tabi.
Bununla birlikte bu süreç bugüne kadar hiç başlatılmadı.
Ayrıca sözleşmenin 1. maddesinde kabul edilen boğazlarda denizden geçiş ve ulaşım özgürlüğü ilkesinin sonsuz bir süresi olacağı belirtiliyor.
Kanal İstanbul'a hangi parti seçmeni, ne destek veriyor?
Kanal İstanbul Projesi'nin gerekliliğini öne sürenler arasında dile getirilen 'Montrö esareti' argümanı yüzde 40.1 ile en fazla AK Parti seçmeninde karşılık buluyor.
Bu oranı yüzde 31 ile MHP seçmeni takip ediyor.
CHP seçmenlerinin yüzde 62.8'i Montrö argümanını anlamsız buluyor.
Bu oran İYİ Parti seçmeninde yüzde 75.2'ye, HDP seçmeninde ise yüzde 76.1'e yükseliyor.
"Kanal İstanbul için referandum manasız"
Daha önce Dünya Bankası ve Avrupa Politikaları Çalışmaları Merkezi'nde ekonomist olarak görev yapan Can Selçuki'ye göre Kanal İstanbul'a karşı çıkan çevrelerin konu ile ilgili referandumu gündeme getirmesi anlamsız.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, 17 Aralık'ta yaptığı açıklamada "İlk söyleyen benim, gerekirse zaten referanduma gidilmeli. Tabii ki halka sorulmalı. Ama bu bir siyasi yarış değil" demişti.
Selçuki, Kanal İstanbul meselesi ile ilgili teknik gerçekliklerin bir halk oylamasıyla değiştirilemeyeceği kanaatinde:
Kanal İstanbul'a karşı çıkan çevreler içinde konu ile ilgili referandum yapılmasını dile getirenler oldu. Böyle bir durumda bunun da bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Çünkü İstanbul'da bir referandum olsa dahi bilgi seviyesi çok tartışmalı. İstanbullular 'Evet' ya da 'Hayır' dese de projenin teknik gerçeklikleri değişmiyor. Yani böyle korular referanduma götürülemez. Söz gelimi 'İstanbul'daki Taksim meydanına 200 katlı gökdelen yapalım' dediğiniz bir referandum sonrası şehrin yüzde 51'i buna 'Evet' diyor diye bu yapılmaz. Teknik gerçeklikler başkadır, halkın görüşü başkadır. Referandum siyasi konularda yapılır. Referandumun manasız olduğunu düşünüyorum. Kısacası Kanal İstanbul ile ilgili yapılması muhtemel bir referandumdan 'Evet' sonucu çıkması ortaya çıkacak çevre kirliliği gerçeğini değiştirmiyor.
© The Independentturkish