İlk defa dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2011 yılında "Çılgın Proje" olarak duyurulan Kanal İstanbul Projesi'yle ilgili tartışmalar büyüyor.
İstanbul'un Karadeniz kıyısıyla Marmara Denizi kıyısını birbirine bağlayarak Boğaz'a alternatif olarak gemilere geçiş yolu açmayı amaçlayan Kanal İstanbul projesiyle ilgili kamuoyu da ikiye bölünmüş durumda.
Kimi çevreler projenin Türkiye'ye uzun vadede ekonomik katkı sağlayacağını, Boğaz'ı güvene alacağını iddia ederken, kimi çevreler çok büyük çevre ve mali sorunlara yol açacağını, ayrıca hiç faydası olmayacağını iddia ediyor.
İstanbul Büyşükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun projeye yönelik eleştirilerinin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İmamoğlu'na tepki göstererek, projenin yapılacağını söylemesi tartışmaları iyice alevlendirdi.
Projeyi kamuoyu önünde eleştiren isimlerden biri de 1994 ve 1999 yerel seçimlerinde MHP'nin İBB Başkan adayı olan ve bir çok büyük projeye imza atan tanınmış yüksek mühendis, kent bilimci Prof.Dr. Ahmet Vefik Alp.
Alp ile projeye dair görüşlerini konuştuk.
Kiminin mega proje, kiminin ise felaket olarak nitelendirdiği Kanal İstanbul’a dair sorulara Alp hayli iddialı cevaplar verdi.
İşte sorular ve Alp'in cevapları..
"Akıllara ziyan, faydası olmayan bir projedir"
Kanal İstanbul projesine neden karşısınız?
En son da söyleyeceğimi en baştan söyleyeyim. Bilim ve mantığa aykırı, akıllara ziyan bir projedir. Bir megalomanidir. Tahribatı çok büyük olacaktır, geri dönüşümü yoktur. Birçok açıdan tartışılmaz biçimde olumsuz sonuçlar doğurabilecek ve bir faydası da olmayan projedir.
Destekleyenlerin görüşlerini de dinliyor musunuz?
Dinliyorum. Bunun partisel rekabete dönüşmesi üzüntü verici. Hükümeti destekleyenler yapılacak derken, desteklemeyenler ‘Sakın ha’ diyor. Hatta referandum diyenler başladı.
İmamoğlu da referandum teklif ediyor? Sizce referandum gerekli mi?
Referandum sakıncalı. Ekmek şu kadar mı olsun, bu kadar mı olsun diye halkın oyuna sunulacak bir konu değil ki. Referandumda oy kullanamaz bu konuda vatandaşlar. Bu bilimsel bir konu. Ne olacağına bilim insanları karar verebilirler.
Peki projeye karşı çıkmanızın gerekçeleri neler?
Kanal İstanbul stratejik açıdan sakıncalı. Buradan gemiler geçecekse 60 metre yükseklik lazım. Zeminin sıfır olduğu yerlerde en az 60 metre köprüler yapacaksınız.
Tepe olan yerlerde yükseklik 50 metreye çıkıyor. İki yanı sıfır kot olan yerleri çok uzaktan başlayan rampalarla geçmek lazım. Bunun ulaşım açısından olduğu gibi Trakya’nın savunulması açısından sakıncalı da olduğunu askerler benle de paylaştılar.
Maliyeti ne olur?
Bunun yanında finansal açıdan da sıkıntılar içeriyor. Maliyeti bilinmiyor. 75 milyar dolar deniyor. Türk bankalarının bu parayı toplaması zor. Uluslarası düzeyde de böyle bir destek alması da zor. Uluslararası medyada endişeler paylaşılıyor bu projeyle ilgili. Çevre, doğa, deprem, şehircilik,ekolojik açıdan hep sıkıntılar getirebilecek bir proje olduğunu düşünüyorum.
Kanal İstanbul’un olası depreme etkisi olumlu mu olumsuz mu olur?
İstanbul’un ciddi bir deprem riski var. Ulaşım sorununu çözemiyoruz. Ben Kore depreminden sonra Japonya’ya gitmiştim. Orada yetkililer ‘Deprem sırasında kaybettiğimiz insan kadar da ulaşamadığımız için kaybettiğimiz insanlar oldu’ demişti. Bir deprem olduğunda insanlar panikle İstanbul’dan kaçmaya çalışacak. Kanal İstanbul set oluşturacak. Yine diğer vilayetlerden burada yakınları olanlar gelmek isteyecek. Onlara da engel. Ulaşımın olası bir depremde açık olması lazım.
Deprem ve su sorununu olumsuz etkiler
Kanal İstanbul’un İstanbul zeminine bir etkisi olur mu?
Kimi yerlerde arazinin 90 metreye kadar kazılması gerekiyor, bıçak gibi. Bunun zeminde zafiyet yaratacağı ve oluşacak depremde orada depremin 9 şiddetinde hissedileceği konusunda endişeler var.
Kanal İstanbul, İstanbul’un su sorununu nasıl etkileyebilir?
Araziyi yardığınız zaman su akışını, yer altı su sistemini de kesip bozuyorsunuz. İstanbul’un ciddi su sıkıntısı var. Sürdürülebilir bir şehir olmaktan İstanbul çıktı. İstanbul’un su ihtiyaçlarını karşılamak için başka yerlerin su kaynaklarını kullanıyoruz. Melen’den Sakarya tarafından, Istıranca dağlarından suyu getirmeye çalışıyoruz. Melen’e baraj yapıldı daha açılmadan gövde çatladı. Kaldık Istıranca dağlarına. Kanal İstanbul ile burayı da kesince orası da sıkıntı olacak.
Süveyş, Panama gibi kanallar var. Neden Kanal İstanbul olmasın?
İhtiyaç var mı? Panama ve Süveyş kanalı var. Gemiler buraları geçince geçince günler sürecek yolculuklardan kurtuluyor, zaman kazanıyor. Kanal İstanbul’da ise öyle bir durum yok. Yanında Boğaz var. O açıdan tutar tarafı yok.
“Kanal İstanbul’da daha büyük risk var”
Tanker trafiğini engelleyecek, Boğaz’ı güvene alacak deniyor…
O doğru değil. Öncelikle Boğaz’da tanker trafiği artmıyor. Çoğaldı çoğaldı geldi 40 bin rakamında durdu. Çünkü petrol boru hatları kuruldu. Her yerde risk bir ölçüde var. Risk olsa bile Boğaz’da korkulacak risk yok. Yapılacak kanalda daha büyük bir risk olacak.
Nasıl bir risk bu?
Boğaz’ın derinliği 60-90 metre, burası ise 25 metre. Boğaz’ın en dar yeri 500-600 metre, burası ise 150 metre. Üstelik tek yön. Boğaz’ın sağında solunda kılavuzlar eşlik edebiliyor, burada o da olmayacak. Bir yangın olsa hemen etrafa sıçrayabilir. Bir geminin dümeni kitlense yolu kesecek. Burada daha çok tehlike var.
Para kazandırır mı Türkiye’ye?
Montrö anlaşması nedeniyle gemileri oraya zorlayamazsınız. ‘Gemiler oradan geçecek biz yılda 8 milyar kazanacağız’ deniyor, o hayal bence.
“Bu bir yalan rüzgarı proje”
Çinlilerin projeye talip olduğu iddia edildi…
Eskiden bir tane dizi vardı Yalan Rüzgarı diye. Bence bir yalan rüzgarı proje. Boğaz’dan bedava geçme imkanı varken neden oradan geçsin. Diyorlar ki sıra oluyor. Evet bekleyenler var. Ama bekleyenler kılavuz kaptan kullanmak istemeyenler. Kılavuz kaptan isteyen beklemeden geçiyor. İstemeyen bekliyor.
Peki bu kadar riski var ise bu iş kime yarıyor?
Bunu hükümete sor. Bana yaramadığı çok açık. Bu megalomani projesidir. İsim kullanmak istemiyorum ama hani rantsal yönü de var. Madem tankerler riskli, su yolu diyorsunuz o zaman niye etrafına şehir kuruyorsunuz? 2 milyon 800 bin metrekare alan imara açıldı. Niye? O zaman yap kanalı geçsin. Rant yönü var, bir de bana göre ağır basan megalomani yani büyük projeler yapmak dünyaya ismini duyurmak isteği var. Ben de öyleyim. Büyük projelerin insanıyım. Ama sayın cumhurbaşkanı beni geçti.
“İstanbul’u korku ve panik şehrine dönüştürür”
Kent nüfusunu nasıl etkileyebilir?
Yunanlı meslektaşım Konstantinos Doxiadis’in Ekümenopolis şehir kavramı vardır. Yani korku ve panik şehri. Tamamen betonlaşmış, yeşili olmayan şehir. Kanal İstanbul, İstanbul’u Ekümenopolis’e dönüştürür. İstanbul kendi kapasitesini 10 kat aştı. İstanbul üç milyon iken güzeldi. Artık bu kente bir kişinin bile yerleşmemesini istiyorum. Birkaç kurtarılmış yer dışında büyük bir köye dönüştü. Çarpık yapılaşma her yerde. Altımız çürük üstümüz çarpık.
“Çöplük Marmara’ya akacak, Marmara ölecek”
Çevreye nasıl etkisi olur?
Bu proje yapılırsa Marmara Denizi, Avrupa’nın lağımı olacak. Tuna Nehri bütün Orta Avrupa’nın pisliğini Karadeniz’e boşaltıyor. Zaten Boğaz’dan bir kısım geçiyor ama Boğaz’da yılların oluşturduğu bir doğa olayı var. Karadeniz’in suları üstten, Marmara’nın suları ise alttan diğer tarafa akıyor. Bu sayede çok fazla pislik Marmara’ya akmıyor. Buna rağmen Marmara Denizi komada bir deniz. Şimdi burayı açarsak hem Tuna’ya yakın hem de daha dar alan olduğu için debisi fazla olacak. Bütün Tuna’nın pisliği ve Küçükçekmece Gölü’nün altında olduğu belirtilen çöplük Marmara’ya akacak, Marmara bitecek.
Karadeniz’i nasıl etkiler?
Karadeniz’in 100-150 metre altında hidrojen sülfür gazı depolu. Bu dikkatli kullanılabilse iyi bir enerji kaynağı. Ancak su bütçesi iyi ayarlanamaz ise atmosfere kaçarsa sadece Türkiye değil bütün Karadeniz kıyısı araba tabiri ile pert olur, ölür. Çok zehirli bir gaz.
Boğaz’ın güvenliği için ne yapılabilir sizce?
Madem olay petrol tankerlerinin tehlikesi deniyor. Koyun Karadeniz’den Saros’a bir hat petrol borularla geçsin. Gemilerle Marmara’ya girmeden Saros’tan petrolü alsın gemiler. Onlar da tercih eder. Kanal İstanbul’dan geçen gemiler Çanakkale’den geçecek. O zaman Kanal Çanakkale’yi mi yapacağız? Zihni Sinir profesörün, akıl bilim dışı, megolaman bir proje. Karadeniz ile Marmara arasında 30 santim seviye farkı var. Nasıl bir durum oluşacak bilmiyoruz. Çevre bilimciler de tahmin edemiyor. Çevre bilimciler ‘Bizden onay yok’ diyor.
Peki ne yapılmalı bu aşamadan sonra?
Ne gerek var. Muhakak dönülmesi gereken bir konudur. Devlet başkanımız ‘Yapılacak dedi karşıdakiler yaptırmayacağız’ deyince çatışma başladı. Bu çok yanlış. Türkiye çok şey kaybeder. Bu bir yapay afet.
“Bu hastalıklı bir proje”
Son bir mesajınız olacak mı?
Ben büyük projeler adamıyım. Seviyorum büyük projeleri ama bu hastalıklı bir proje. Allah bizi korusun. İkna edelim devlet yöneticilerini. En azından şimdilik 20 yıl vazgeçsinler. Kağıt üstünde çalışsınlar. Doğa ile bu kadar oynamak yanlış. Doğayla oynandı sonuçları görüyoruz. Ceviz gibi dolu yağıyor. Doğa artık tepki veriyor. Yol yakınken bu inatlaşmayı bırakıp ülkenin diğer sorunlarına yoğunlaşalım.
© The Independentturkish