Ezidiler'in Sovyet sonrası Gürcü topraklarında kimlik bulma mücadelesi

Tiflis'ten Lemma Şehadi, Gürcü toplumundaki varlıklarını kaybetme tehlikesine yaklaşan Ezidi liderlerin inançlarını korumak için bir araya geldiğini buldu

Edik Pir Drbes, kutsal şilte yığınının önünde "Güneş görünmediğinde bu mihrabı açar ve ona dua ederim" diyor (Lemma Şehadi/The Independent)

Sovyet dönemindeki sessizlik ve Hristiyanlığın hakimiyeti sebebiyle yaşanan dışlanmışlık sonrası, Ezidi inancı şimdi Gürcü yaşamının dokuları arasında kendini yeniden var etmeye çalışıyor.

Başkent Tiflis'teki bir Ezidi tapınağı olan Kuba Sultan Ezid'in rahiplerinden Şeyh Nuri Şeknamati, "O dönem dine ihtiyacımız yoktu. Tanrımız Lenin'di" diyor.

"İnsanlar daha insancıldı. Bugünün vahşi kapitalizminde her gün yaşam mücadelesi veriyoruz. Dinin zamanı geldi. Din yardımcı olabilir. Herkesin bir çeşit maneviyat ihtiyacı var" diye ekliyor.

Bir yanı kalabalık Sovyet dönemi apartman bloklarıyla çevrili, diğer yanında Çinlilerin yeni inşa ettiği Kafkasya'nın en büyük alışveriş merkezinin yükseldiği tapınak, Tiflis'in eteklerinde bir tepenin üzerinde duruyor. Tapınakta alışılageldik sakin bir gündü, mutfakta otururken Şeknamati çay yaptı ve şekerleme ikram etti.

Kürtçe konuşan Ezidiler kuzey Irak kökenli dini bir azınlık. Bugün nüfuslarının büyük kısmının Irak'ta yaşamasına karşın, 19. yüzyılda ve 20. yüzyıl başlarında Kafkaslara iki göç dalgası gerçekleşti. Bazı Ezidiler kendilerini etnik Kürtler diye tanımlarken, bazıları da etnik Ezidi olarak niteliyor; ihtilaf yaratan bir tartışma.

Kutsal kitabı bulunmayan tek tanrılı bu dinin kutsal metinleri ruhban sınıfı mensuplarınca sözel biçimde aktarılıyor. Şeyhler olarak bilinen bir rahip ailesinde doğan Şeknamati de bunlardan biri. Usulen Ezidi rahipler dinlerini takipçilerine öğretmezken, birçok kutsal metin de Ezidi olmayanlardan gizleniyor. Yakın zamana kadar Irak'taki Ezidi toprağı dışında inşa edilmiş hiç tapınak yoktu.

Kafkaslar'da, Sovyetler Birliği'nin modernleşme güdüsü ruhban sınıfının birçok mensubunun sözel olarak aktarılan bilgi birikimini yitirmesine sebep oldu.

 

nuri-jpg.jpg
Tiflis'teki Ezidi Kuba Sultan Ezid Tapınağı rahiplerinden Şeyh Nuri Şeknamati (Lemma Şehadi/The Independent)

 

Şeknamati, "(Kutsal) metinleri ileri yaşlarda, yirmili yaşlarımın ortalarında öğrenmeye başladım" diye hatırlıyor.

Profesyonel kariyerime daha çok ilgi duyuyordum ama insanlar dini öğrenmemi istiyordu. Bir şeyhin oğlu olduğum için reddetme hakkım yoktu.

Böylece, trenler ve metro sistemleriyle çalışmak için elektrik mekaniği okudu ve tapınağa katılmadan önceki son işinde sokak lambalarını tamir etti. Şeknamati, tapınaktan pek de uzak olmayan eski bir apartman dairesinde eşi, oğlu, gelini ve torunlarıyla beraber yaşıyor.

Sosyal karışıklıklar ve siyasi değişimler Ezidi dininin Gürcistan'da hayatta kalmasını zorlaştırdı. Tapınağın manevi lideri Dimitri Pirbari, "Toplumumuz yok oluyordu" diyor. Ancak kitabı, kurumları ve merkezi bir yapısı olmayan bir toplumu harekete geçirmek en büyük zorluktu.

Kuba Sultan Ezid Tapınağı, 2015'te hizmete girdiğinde Irak dışındaki ikinci Ezidi tapınağıydı. Tek kuleli ve çıplak duvarlı iç mekanıyla tapınak, kuzey Irak'taki ana Ezidi hac bölgesi olan Laliş türbesinden esinlenmiş.

Alanın diğer tarafında, piramit şekilli cam bir bina Gürcüce ve Kürtçe dil eğitimi merkezi işlevi görüyor. Tüm halka açık olarak başlayan yeni bir kursta ise Ezidi dini ve tarihi öğretiliyor. Merkezin duvarlarına asılı arşiv niteliğindeki fotoğraflardan birinde, Ekim Devrimi'nin 1938'deki yıldönümünde anma yürüyüşü gerçekleştiren Tiflis Ezidi toplumu yer alıyor.

Bu, Gürcü toplumu içindeki varlığını yitirmeye tehlikeli biçimde yaklaşmış bir toplumun tepkisiydi.

Tiflis'te yaşayan, kadın hakları ve eğitim aktivisti olan ve tapınağın hayat bulmasında en başından beri dahili bulunan Lili Safarova, "Toplumumuzdaki asimilasyon süreci gerçekten belirgin" diyor.

Dilimizi ve dinimizi yitiriyoruz. Bir vatanımız yok. Dilimizi ve geleneklerimizi sürdürebileceğimiz bir alana ihtiyacımız vardı.

Sovyetler Birliği dağıldığında Gürcistan'ın Ezidi topluluğunun nüfusu 33 bin civarındaydı. Gürcü milliyetçiliğinin yükseliği ve 1990'larda süren iç savaş Rus şehirlerine ve daha sonra Avrupa'ya göç dalgalarına neden oldu. 2002'ye gelindiğinde Gürcistan'da yaşayan Ezidilerin sayısı 18 bine gerilemişti. Bu sayı 2014'te 12 binin altına indi.

Ortodoks Kilisesi'nin güçlü bir siyasi role sahip olduğu dindar muhafazakar Gürcistan'da Tiflis'teki Ezidi toplumuna özgü bir yer açma fikrinin gerçekleşmesi 20 yıldan fazla sürdü.

Tapınak ve kültür merkezi fikri 1990'lı yıllar gibi erken bir tarihte ortaya atılmıştı. 2007'de devletten alınan arazide tapınak inşası izni Patrik İkinci İlya tarafından 2010'da verildi. 2011'de Gürcistan, Ezidi dinini kamu tüzel kişiliği olarak resmen tanıdı.

 

2.-dimitri-pirbari.jpg
Tapınağın manevi lideri Dimitri Pirbari, "Toplumumuz yok oluyor'' diyor (Lemma Şehadi/The Independent)

 

Gürcistan'da 2003'te yaşanan Gül Devrimi'ni izleyen siyasi reformlar, süreci kolaylaştırdı. Gürcistan birçok azınlığa ve dine ev sahipliği yaparken, Tiflis de tarihi bakımdan çeşitli ve kozmopolit bir merkez kent olagelmiştir.

Ancak Sovyetler Birliği'nin çöküşünden 2005'e kadar Gürcü Ortodoks Kilisesi dışında hiçbir din resmen tanınamıyordu. Medeni kanunda 2011'de yapılan değişiklikle azınlık dinlerinin kamusal varlıklar olarak tanınmasına imkan sağlandı.

Tapınağın ve ruhani konseyin resmi kayıt sürecine dahil olan Tiflisli kamu avukatı Agit Mirzoeb, "Bu konuyu savunduk çünkü böylece tüm kuruluşlarımız yasal statü kazandı. Daha önce böyle bir ihtimalimiz yoktu" diyor.

Sovyetler Birliği dini baskılarken, Tiflis'in çoğunluğu Ezidilerden oluşan Kürtçe konuşan toplumunun Kürt kültür ve folklorunu destekledi. Tiflis'te düzenli oyunlar sergileyen bir Kürt tiyatrosu Gürcistan'ın bağımsızlığı sonrası 1990'ların başlarında faaliyetlerini durdurdu.

Şimdilerde Fransa'da yaşayan Tiflisli Ezidi gazeteci Vitali Nabiev, "Tiyatro o zamanlar bizim için gurur kaynağıydı" diyor.

Büyük kısmı okuma yazma bilmeyen bir kuşağın çocukları açısından kültürümüzü ve tarihimizi yazılı kayıt altına alıyor olmak...

Özel bir alanın yokluğunda oluşan boşluğu Ortadoğu'dan Kürt ulusalcısı gruplar doldurdu. PKK'nın Tiflis'te 1990'larda faal olan, aşırılık yanlısı yayınlar yapan, örgüte militan kazandıran ve Moskova üzerinden Türkiye'ye girişi kolaylaştıran bir bürosu vardı. Radyo istasyonları ve gazeteler gibi kültürel faaliyetleri destekleyen Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi liderleri de mevcut tapınağa bağışta bulundu.

Bugün, 1990'lardan bu yana ülke içi etnik gerilimin yumuşadığı Gürcistan'da Ezidi toplumun ekonomik ve sosyal sorunları devam ediyor.

Gürcü parlamenter ve Ezidi toplumu mensubu İsko Daseni, "Yoksulluktan kurtulan Gürcü Ezidilerin sayısını parmaklarımla gösterebilirim. Birçoğu yüksek öğrenim görmüyor. Yakın zamana kadar çoğunun seçim sistemine inancı yoktu, seçimlere katılmıyorlardı" diyor.

Ancak toplum için en büyük tehdidi kimliğin yitirilmesi teşkil ediyor.

Açılışından bu yana tapınak faaliyetleri Tiflis'teki Ezidilerin hayatına yavaşça tesir ediyor. Tiflis'te yaşan bir genç Rafael Adcamyan, "Buraya ayda 3-4 kez ailemle birlikte geliyorum" diyor.

Çocukluğumda böyle bir yeri ancak hayal edebilirdik. Dinimize dair çok fazla söylenti var. Doğru ve güvenilir bilgi alabileceğimiz bir yere ihtiyacımız vardı.

Ancak genel ziyaretçi sayısı belirsiz. Şeknamati, "Ne kadar insan geldiğini söylemek zor" diyor.

Yoğun günlerde 100 kadar kişiye ulaşıyoruz. Ama dün kimse gelmedi, ondan önceki gün ise 20 ziyaretçimiz vardı.

Şeknamati, bölgede yaşadığını tahmin ettiği bin civarındaki Ezidi'den sadece 300 kadarı tapınağı ziyaret ediyor.

 

10.inside-temple.jpg
Kuba Sultan Ezid Tapınağı, 2015'te hizmete girdiğinde (Irak dışında) dünyanın yalnızca ikinci Ezidi tapınağıydı (Lemma Şehadi / The Independent)

 

Öte yandan Kafkaslardaki Ezidilerin gelenekleri evler ve mezarlıklar etrafında örgüleniyor. Dindeki katı sınıf sistemi, dini eğitim verme rolünü Kürtçe'de yaşlı anlamına gelen "pirlere" veya şeyhlere veriyor. Pir ve şeyhlerin kendisi de dahil, her Ezidi'nin kendi piri ve şeyhi var. Düğün, cenaze ve diğer kutsal günlerde Ezidiler pirler ve şeyhlerden oluşan ruhban sınıfından liderleri ziyaret ediyor.

Tapınağa komşu Varkatili mahallesindeki konut yığınlarından birinde yaşayan emekli temizlikçi Emma Kalaşov, "Ruhani işler için pirimin yanına giderim" diyor: "Benim tapınağım pirimdir." Kalaşov devamla, fiziki tapınağa ziyaretlerinin sınırlı olduğunu söylüyor.

Yılda dört kez, yurtdışındaki ailem ziyaretime geldiğinde gidiyorum.

Emma'nın piri Edik Pir Drbes, onunla aynı apartmanda yaşıyor. Dairesinin giriş kapısında üzerinde Laliş'in konik kulelerinin yer aldığı bir etiket, oturma odasının duvarlarında ve raflarında ise tavus kuşu şeklinde büyük süslemeler yer alıyor.

Ezidilerin bir kitabı olmasa da, Pir Drbes'in oturma odasında duvara dayalı bir kaidenin üzerinde, tavus kuşu süslemeli ve kitap şeklindeki büyük bir kasa yükseliyor.

Pir Drbes, dinin ve dilinin kalbindeki mistisizmi tanımlıyor:

Kimse Tanrı'nın kendisini göremez. Tanrı'yı güneşle ilişkilendiriyorum ve güneşe bakarak dua ediyorum.

Ezidiler ayrıca tavus kuşu formunu alan Melek Tavus liderliğindeki 7 kutsal varlığa da inanıyor. Pir Drbes, "Melek Tavus, Tanrı'dan gelen, güç sahibi olan ve dünyadaki her şeye hükmeden bir melektir" diyor.

Kültürümüzde, Tanrı'dan sonraki en saygın kimseler ebeveynlerimizdir.

Pir Drbes, "Bir pir veya şeyh olmadan dini hiçbir olay gerçekleşemez" diye açıklıyor.

Dua okumak için düğün ve cenaze törenlerinde bulunuruz. Ölüler için gömülmeden önce kendi ellerimizle beyaz kıyafetler dikeriz.

Pir Drbes, genç yaştan itibaren dinin kutsal sözlü geleneklerini öğrenmeye başladı. "10 yaşındaydım. Babam genç yaşta öldü, bu yüzden dedemden öğrendiklerini bana ağabeyim öğretti. Onunla birlikte aileleri ziyaret ederek öğrendim."

Bize yatak odasındaki, Kafkasya'daki Ezidilerin evlerinde bulunan türden, istiflenmiş şilte yığınlarından oluşan mihrabı gösteriyor. Akademisyenler bu geleneğin Kafkas Ezidilerinin aslen göçebe doğasından kaynaklandığına inanıyor.

Pir Drbes, "Irak'tan koparıldığımızda evlerimizdeki bu yerel sunakları yarattık" diye açıklıyor.

Güneş görünmediğinde, bu mihrabı açıp ona dua ediyorum.

Şiltelerin arasından, Irak'a yaptığı son gezilerde topladığı toprak, pamuk ipi ve inci şeklindeki kil topları içeren plastik bir torba çıkarıyor.

Pirler ve şeyhler genellikle takipçilerinden sadaka alır. Ancak Kafkasya'daki ezici yoksulluk, birçoklarının ruhani meselelerden uzaklaşmasına neden oldu. Pir Drbes, "Kilise hizmetleri için çok yüksek ücretler talep ediyor, ancak biz Ezidi rahipler olarak inananlar bize ne verebiliyorsa onu kabul ediyoruz" diyor.

Uzayıp giden bina yığınları arasından bizi "P-IR" plakalı deri koltuklu Alman 4x4 aracıyla yakınlardaki yerel bir mezarlığa götürürken, ruhani rolü haricinde bir işi olmadığını belirtiyor. "Halka hizmet etmeyi tercih ediyorum."

Pir Drbes'in ifade ettiği resmi ve yazılı olmayan geleneklerin aksine, tapınaktaki liderler aktif biçimde manevi, eğitimsel ve siyasi bir strateji izliyor. Pirbari bunu, "İlk amacımız kurumsallaşmış bir din olarak tanınmak. Bu olmadan diğer dinlerle diyalog kurmamız zor" diye açıklıyor.

Ezidi dininin kurumsal bir hiyerarşisi bulunmuyor. Irak'ta siyasi bir lider olan Mir ve ruhani bir konsey oluşturan bazı önemli dini figürler var. Fakat Gürcistan Ezidi Ruhani Konseyi 2011'de tanındığında kendi ruhani liderini atadı.

Pirbari, Irak kırsalından tipik bir rahip gibi beyaz pamuklu elbiseler giyiyor ve kafa bandı takıyor. Misafir odasında bizi karşılarken, büyüdüğü Tiflis mahallesi Dighomi'ye dair nostaljik anılarını hatırlıyor. Şehrin çoğu gibi Dighomi de süregelen kontrolsüz inşaattan etkilenmiş. Arkasındaki duvarda Laliş'teki türbenin bir tablosu, bitişik duvarda ise bir kuzey Irak halısı asılı.

Pirbari, "Ezidi dininin manevi içeriğinin Ezidilerin günlük hayatını ilgilendirmesini istiyorum" diyor.

Tapınak da benzer biçimde, daha önce Kafkas Ezidileri arasında var olmayan ritüellere yeniden hayat verdi. Pirbari'nin Irak'taki ruhani liderlikle kuvvetli bağları bulunuyor. Bu yıl Haziran ayında sadece Irak Laliş'te yaşayan ve Ezidi ruhani sınıf mensuplarından görevleri kutsal ilahiler söylemek olan kevvaller Tiflis'teki tapınağı ziyaret etti. Pirbari, "Onlara çok fazla hayranlık besleniyordu" diyor:

Geleneklerimizi canlandırma yollarımızdan biri de bu.

Bazıları Tiflis'teki tapınağı dinin çağdaş bir ifadesi olarak görüyor. Ezidi rahibesi ve Berlin Özgür Üniversitesi'nde doçent Kanna Ömerkali, "Ezdiliğin daha 'sistematik' görülen ve genç nesil için anlaşılabilir 'modern' bir versiyonunu yaratmaya çalışıyorlar" diyor.

Tapınak, Ezidilerin farklı bir etnik grup olduğu görüşünü ön plana çıkarıyor. Pirbari ısrarcı:

Etnoloji alanındaki çalışmalarım Ezidiliğin bir etnisite ve din olduğunu gösteriyor. Biz Kürt değiliz. Kendimizi tanımlama hakkımız var.

Bu kısmen, Ezidi toplumunun onlarca yıldır Ortadoğu'daki Kürt mücadelesinin farklı tarafları arasında sıkışıp kalmasına verilen bir tepki. Mirzoev, "Bu siyasi oyunların bir parçası olmak istemiyoruz" diyor:

Gürcistan vatandaşları olarak barışçıl hedeflerimiz var.

Din, dil ve tarih eğitimi veren "Teoloji Akademisi" isimli merkez bu açıdan dünyada türünün ilk örneği. Tiflis İlya Devlet Üniversitesi Doğu Araştırmaları Enstitüsü'nde yakında Pirbari başkanlığında bir Ezidilik Bölümü kurulacak.

Ancak dinin sözel doğası göz önüne alındığında, bu eğitimsel boyuta karşı bir şüphecilik de söz konusu."Ezidi rahipler dinlerini okulda öğrenmiyor" diyor Tiflisli esnaf ve genç bir rahip olan Rıza Muradyan: "Bilgiyi ebeveynlerimizden ve aile büyüklerimizden alırız." Ömerkali de devamla, "Ezidiler arasında açık bir teoloji hakkında konuşamayız, yani en azından şimdiye kadar konuşamazdık. Çünkü her şeyden önce kutsal bir yazıt yok" diye ekliyor.

Manevi konsey ayrıca siyasi bir motor görevi de üstleniyor. "Her zamankinden daha mobilize ve kendinden örgütlü bir haldeyiz" diyor Mirzoev: "Devletle ve Gürcistan'daki diğer dinlerle, özellikle de Gürcü Ortodoks Kilisesi'yle iyi iletişime sahibiz."

Pirbari de, "Farklı dünya dinleri arasındaki barışçıl ilişkileri kolaylaştıran bir sürecin parçası olmak istiyoruz" diyor.

İnsani değerler olan karşılıklı saygı ve sevgiyi açıkça ilan ediyoruz.

Pirbari, Irak'taki Ezidi ruhani liderliğiyle aralarında Vatikan ve Rus Patrikliği'nin de bulunduğu diğerleri arasında toplantılar tertipledi. Ofisindeki masasının üstünde, İranlı din adamı Ayetullah Şahrestani'nin hediyesi olan tavus kuşu şeklindeki altın kaplama bir kabartma heykel var.

Ancak tapınağın Ezidi kültürünün dini yönlerine vurgu yapması bazı "mahalleden" kişilerin tepkisini de çekiyor.

Şehir merkezinde yer alan Sovyet döneminden kalma idari bir bina olmakla beraber özenle hazırlanmış modernist bir görünüşe sahip Tiflis Dostluk Evi'nden kadın hakları aktivisti Safarova, kaygılarını şöyle dile getiriyor:

Bugün bu tapınak alanı özellikle gençlere yabancı az sayıdaki dindar insan tarafından yönetiliyor.

Tapınağın ana sponsoru ve ev güvenlik sistemleri satan bir şirketin sahibi olan işadamı Suliko Simaev buna katılıyor.

Başkent'in kuzey banliyölerindeki ofisinde buluştuğumuz Simaev, "Esas fikir, halka açık bir kültür merkezi ve küçük bir tapınağa sahip olmaktı" diyor.

Gençler kültür merkezine gelecek, eğitim faaliyetlerine katılacak, bu arada da dinlerini öğrenecekti.

Ezidilerin etno-din olduğu görüşü topluluğu kısmen bölüyor. Pirbari, Sovyetler Birliği'nin Kürt kültürünü desteklerken dini yasakladığı gerçeğine atıfla, "Bizi eleştirenlerin çoğu eski kafa kızıl yıldız entelijansiyalar, çoğu ateist" diyor. Bununla birlikte, bu makale çerçevesinde görüştüğümüz her yaştan katılımcı kendini etnik Ezidi, Kürt veya Ezidi Kürt olarak tanımlıyordu.

Dahası, karma evliliklerden gelen Gürcü Ezidiler dahil topluluğun birçok üyesi tapınak tarafından tanınmıyor. Pirbar, "Tapınağımızda tüm dinlerden herkesi ağırlıyoruz" diyor:

Ama dinimize göre karma evliliklerden doğan Ezidileri Ezidi olarak tanıyamıyoruz. Onları başka bir dinin mensupları olarak ağırlayacağız.

Pirbari, "Radikalizm için değil, hayatta kalmak savaşıyoruz" diye ısrar ediyor. Ama diğerleri aynı fikirde değil. Safarova, "Bizi birleştirecek bir alan istemiştik ama şimdi bölündük" diyor.

 

 

NOT: Shehadi'nin tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir:Ezidiler Sovyet sonrası Gürcü topraklarında kimlik bulma mücadelesi veriyor: Toplumumuz yok oluyordu

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

https://www.independent.co.uk/news

Independent Türkçe için çeviren: Kerim Çelik

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU