Fatma Şengül, 30 Mart 2019 günü Maltepe’deki evinin önünde iş arkadaşı Zeynel Akbaş tarafından öldürüldü.
İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “Tasarlayarak kasten öldürmek” suçlamasıyla yargılanan Akbaş, dünkü karar duruşmasında kendisini şu sözlerle savundu:
Fatma hanımla karşılaştığımda, 'Sen mi karşıma çıktın geri zekalı' demesiyle kendimi kaybettim. Beş dakika sonra da kendi kalbime ateş ettim. Rahatsızlığım nedeniyle ani tepkiyle yaptım. Pişmanım.
Bu iddialarının ardından mahkeme heyeti, Akbaş’ı önce “Kasten öldürmek” suçlamasıyla müebbet hapse mahkum etti.
Ardından mahkeme, Şengül’ün sanığa hakarette bulunduğunu, sanığın bu kızgınlıkla hareket ettiğini ileri sürüp "Haksız tahrik" indirimi uygulayarak cezayı 18 yıla düşürdü.
Mahkeme başkanı Adem Kahriman’ın muhalefet şerhi koyduğu karar oy çokluğu ile alındı.
Şengül ailesinin avukatından tepki: Hakaret iddiasının tanığı yok
Söz konusu karara tepki gösteren Şengül ailesinin avukatı Aylin Mert, olayın üç görgü tanığından ikisinin Şengül ile Akbaş arasında bir konuşma geçmediğini söylediğini öne sürüp, şöyle devam etti:
Sadece o sırada olay yerinden arabayla geçen üçüncü tanık Yücel B., saldırganın Fatma Şengül’ü vurduktan sonra ‘Bana niye hakaret ettin’ dediğini ileri sürdü. Yani Şengül’ün Akbaş’a hakaret ettiğini kendi beyanı dışında duyan birebir tanık yok. Bu durumda her önüne gelen kişi ‘Bana hakaret etti, küfür etti’ diye iddia ederek indirim mi alacak?
Hakaret iddiası cinayetlerde tahrik sayılıp indirim nedeni olabilir mi?
Zeynel Akbaş’ın kendisi dışında bir görgü tanığının doğrulamadığı hakaret iddiasında bulunarak müebbet hapisten kurtulmasını sağlayan karar "haksız tahrik" indiriminin hangi hallerde uygulandığı sorusunu gündeme getirdi.
Bir diğer merak edilen konu ise hakaret ve küfür iddiasının cinayet gibi sonuçları ağır olan suçlarda indirim nedeni olarak uygulanıp uygulanamayacağı.
Bu konuyu hukukçulara sorduk, ilginç cevaplar aldık.
“Cinayetlerde tahrik unsuru sayılmasını doğru bulmuyorum”
Emekli Ağır Ceza Hakimi Mustafa Bağarkası, bu konunun daha önce çokça tartışıldığını söyledi.
Bağarkası, "Bence basit bir hakaret belki ufak tefek suçlar sebebi ile tahrik sebebi kabul edilebilir ama cinayetlerde tahrik unsuru sayılmasını doğru bulmuyorum. Çünkü eylemler arasında bir orantısızlık var. Diyelim ki bu kişi gerçekten hakaret etti. Niye öldürüyorsun. O zaman sen de cevaben hakaret ettin bilemedin bir iki tane vurdun. Hakareti gerekçe göstererek tahrik indirimi vicdanları sızlatan bir durum oluşturuyor" dedi.
“Tahrikten istifade etmek için uydurulan mizansenler de oluyor”
Bağarkası, ilginç bir tespitte bulunarak şunları kaydetti:
İşin bir de şu yönü var. O zaman her cinayet işleyen bana hakaret etti diye savunma geliştirir ki geliştiyor da. Cinayetlerde tahrikten istifade etmek için uydurulan mizansenler de oluyor. Hakaret ettiğini iddia etmek için bence tanık ifadesi bile tek başına yeterli olmaz. Çünkü taraflardan biri bir tanık ayarlayarak istediği yönde ifade verdirebilir de.
“Yasalarda tahrik indirimi var”
Emekli Başsavcı Durmuş Yargı ise Türkiye'deki yasalarda tarhik altında suç işleyen kişinin cezasında indirim yapılacağı hükümleri bulunduğunu hatırlattı.
"Bir kişi kendisine uygulanan haksız eylem nedeniyle suç işlerse haksız tahrik indirimi yapılabilir" diyen Yargı, şunları söyledi:
Bu tahrikin ağırlığına ve hafifliğine göre değişebilir. Ağır tahriklerde ceza 1/4’e kadar düşebilir. Yani 20 yıl alan birinin cezası beş seneye kadar düşebilir. Bu davanın içeriğini bilmemekle birlikte anladığım kadarıyla hafif tahrik indirimi yapmış mahkeme. Doğruluğu yanlışlığı tartışılır. Sonuçta dosya önce İstinaf Mahkemesi’ne sonra Yargıtay’a gittiğinde mahkemenin haksız tahrik indiriminin uygun olup olmadığı da incelenecektir.
Tahrik indiriminin yasal bir gereklilik olduğunu söyleyen Yargı, “Diyelim ki biri size yolda durduk hiçbir sebep yokken yerde gelip küfürler edip, tekme tokat girişti. Siz de o an elinizdeki bıçağı savurup bu kişiyi öldürüyorsunuz. Mahkemenin bu durumda haksız tahrik indirimini uygulaması gerekir” diye konuştu.
“Tanık ve delil yoksa sanığın beyanı esas alınır”
“Peki başka bir görgün tanığının olmadığı ortamda öldüren kişi kendisine hakaret edilirse bu yine kabul edilir mi?” sorusuna Yargı, şu cevabı verdi:
Şüpheden sanık yararlanır ilkesi evrensel hukuğun bir parçasıdır. Yani sanığın savunmasının aksini ispat edecek bir delik yoksa mahkeme sanığın savunmasını kabul etmek zorunda"
“Küfür nedeniyle cinayette haksız tahrik olmaz”
Avukat Celal Ülgen de tasarlayarak öldürme olaylarında haksız tahrik olmadığını belirtti.
Ülgen, "Küfür ile öldürme arasında bir orantı olabilir mi? Öldürme olaylarında haksız tahrik sayılabilmesi için o an çok infial yaratacak bir olayın olması gerekir. Diyelim ki bir kişi evine girdi o sırada eşini yatakta başka bir kişiyle yakaladı gibi. Küfür nedeniyle cinayette haksız tahrik olmaz. Küfür etse bile onun karşılığı öldürmek değildir. Tasarlayarak öldürme olaylarında haksız tahrik yoktur" ifadelerini kullandı.
“Tahrik nedeni kabul edilebilir ama tanık ya da kanıt lazım”
Avukat Mehmet Kadıoğlu, Ceza Kanunu'nunda tahrik nedeniyle cezayı hafifleten hüküm bulunduğunu belirterek şu görüşleri dile getirdi:
Tahrik indirimi kabul edilebilir ama bu tahrikin ya bir tanığı ya da bir kanıtı olması lazım. Sadece sanığın savunmasıyla olacak iş değil. Sokakta karşılaşmıştır küfür etmiştir. Bunun duyulmuş olması lazım. Öyle geçmişte husumetimiz vardı görünce vurdum olmaz. Tahrikin anlık olması lazım. Hakaret, cinayet dahil bütün suçlarda tahrik unsuru sayılabilir. Ceza Kanunu’muzda tahrik nedeniyle cezaları hafifleten bir hüküm var. Hatta bazen cezasızlık nedeni bile olabilir işlenen suça göre.
© The Independentturkish
