Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bağlı Tabiat Varlıklarını Koruma Müdürlüğü, define için boşaltılmasına izin verilen Dipsiz Göl ile ilgili bir rapor hazırladı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Hürriyet gazetesinden Musa Kesler'in haberinde yer verdiği raporda, gölle ilgili tahribata dikkat çekilirken şunlar ifade edildi:
Söz konusu göl, özgün habitatları ve floristik çeşitliliği ile günümüzde dikkat çeken, jeolojik ve biyolojik açıdan korunması gereken hassas bir ekosistemdir. Dünyanın farklı bölgelerinde oldukça değişik yüksekliklerde bulunan Alpin bölgeler genellikle orman üst sınırının üzerinde oluşan ve ekstrem iklim şartlarına sahip alanlardır. Bu alanlar bünyesinde çoğu kez turbalık ve küçük sulak alan sistemlerini de bulundurmaktadır. Alpin bitkiler genel olarak bu alanların ekolojik koşullarına adapte olabilen ve doğal olarak yetişen bitki topluluklarını oluşturur. Biyolojik çeşitlilik ve doğa koruma açısından önem taşıyan Alpin alanlar endemik bitkiler yönünden zengindir. Dünyada artan çevre kirliliği ve insan baskısı nedeniyle Alpin bölgeler, ekolojik denge unsuru ve insan faaliyetlerinden uzak kalması gereken doğal bölgeler olarak önem kazanmaktadır. Bu bölgeler özellikle antropojenik (insan) faaliyetlerden olumsuz etkilenmeye açıktır. Göle yapılan bu olumsuz müdahale, alanda ekolojik anlamda tahribata yol açmıştır.
Gölle ilgili restorasyon çalışmalarının kış aylarında yapılmasının Dipsiz Gölü eski güzelliğine kavuşturmayı kolaylaştıracağı ifade edilen raporda şöyle denildi.
Göl, doğusunda bulunan yaklaşık 1625 hektar büyüklüğünde bir doğal sit alanı olan Santa Harabeleri ile birlikte birleştirilip, alan bütüncül bir şekilde koruma statüsü altına alınarak, doğal sit alanı olarak tescil edilecektir. Bu sayede hem Santa Harabeleri doğal sit alanı sınırları büyütülerek tescil edilecek hem de Dipsiz Gölü de barındıran bu bölge ekolojik ve bilimsel anlamda üst düzeyde bir koruma statüsüyle tekrar eski doğal güzelliğine kavuşturulacaktır.
TÜBİTAK’ın da göl için devreye girdiği belirtilen raporda “Gölün eski haline gelmesi için akademik ve bilimsel yaklaşımla çalışmalar devam etmektedir" bilgisi paylaşıldı.
Alpin kuşak bitki toplulukları
Alpin kuşağı Avrasya'nın güney kenarı boyunca uzanan bir sıradağ sistemidir.
Kültür Bakanlığı’nda yer alan bilgiye göre alpin kuşağı bitki toplulukları orman ekosistemlerinin üst sınırından başlayıp kar örtüsünün devamlı olduğu (ortalama 2. 000 - 3. 500 metreler arasındaki) yüksekliklere kadar uzanırlar. Engebeli ve dağlık bir ülke olan Türkiye'nin, üç bin metreyi aşkın 129 adet zirveye sahip olduğu hatırlanırsa Alpin kuşak bitkilerinin ülkede oldukça geniş bir alan kapladığı hatta 'yayla' olarak bilinen otlakların hep bu bitki kuşağı içinde yer aldığı söylenebilir.
Definecilere ÇED belgesi zorunluluğu geldi
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, son zamanlarda gerekli izinler alınmış olsa bile define aramaları sırasında topoğrafyayı bozacak şekilde ekosisteme müdahalede bulunulduğu, göl, dere, orman gibi alanların tahrip edildiği yönünde örneklerin çoğaldığı belirlendi.
Bu nedenle "Define Arama Projeleri"nin ÇED değerlendirmesine dahil edilmesinin gerekliliğinin ortaya çıktığı tespit edildi.
Bu kapsamda, Bakanlıkça "Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik" ile Define Yönetmeliği'nin 7'nci maddesine ekleme yapıldı.
Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlanan düzenleme uyarınca, define aramak isteyenler artık müracaat dilekçelerinin ekinde ÇED belgesini de sunacak.
Independent Türçe