İslam hukuku profesörü ve Yeni Şafak gazetesi yazarı Hayrettin Karaman, laik ülkelerde Müslümanların “kime itaat edeceğine” dair bir köşe yazısı kaleme aldı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Karaman, “Yönetim İslâmî değilse” başlıklı yazısında Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelerde İslam’ın genel olarak dışlandığını öne sürerken özetle şu ifadeleri kullandı:
Şu halde açıkça laik olan halkı Müslüman ülkeler ile sözde şeriatla yönetilen ama uygulamada ondan büyük ölçüde sapmış ülkelerde yaşayan Müslümanlar ne yapacaklar, kime ne ölçüde itaat edecekler?
Öncelikle şunu hatırlamamız gerekiyor: Dinin emir ve yasaklarına uygun davranılmasını temin, gücü ve imkanı ölçüsünde bütün Müslümanlara farzdır. Müslümanların teşkilatları gerektiğinde en az zararla değişimi sağlamaktan aciz ise sözlü ve yazılı muhalefet yapılacaktır. Buna da güç yetmiyorsa niyet, bilgi, zihniyet, inanç, duygu olarak muhalefete devam edilecek, bu aşamadan sözlü ve sonra fiilî değişim aşamasına geçebilmek için planlı, programlı, danışmalı, bilgiye ve hikmete dayalı faaliyetler yürütülecektir.
Bu tabloda “gücün yetmemesi” ne demektir?
Değişim için gerekeni yapmaya kalkışıldığında hem sonuç alamamak hem de bir yandan ümmetin can, mal, vatan, bağımsızlık gibi varlığının, diğer yandan kazanımların kaybedilmesi demektir. İşte böyle durumlarda ehl-i sünnete göre tahammül (sabır) gösterilerek beklenecektir. Tahammül ve sabır ise içte muhalefet, dışta itaat demektir.
Ne beklenecek, beklerken ne yapılacaktır?
İşte bir yazı konusu daha.
Independent Türkçe, Yeni Şafak