Adalet Bakanı Tunç'tan TÜSİAD'a tepki: Yargıyı ve siyaseti yönlendirme çabası olduğunu görüyoruz

Tunç, “Geçmişte de vesayetçi anlayışın yanında duran, sicili bu anlamda kötü olan bu iş adamları derneğinin yöneticisinin ifadelerini kabul etmek mümkün değildir” dedi

Fotoğraf: ANKA

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, bugün Bartın'daki Ulus Adalet Sarayı Temel Atma Töreni'ne katıldı.

Törende konuşan Tunç, TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Ömer Aras'ın açıklamalarına tepki gösterdi.

"Herkes sözlerini sarf ederken yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı noktasındaki hassasiyetlerini korumalı"

Aras'ın açıklamalarını “yargı ve siyaseti yönlendirme çabası” olarak nitelendiren Bakan Tunç, şunları kaydetti:

"Dün iş adamlarının oluşturduğu bir dernek, maalesef sicilinin de bozuk olduğunu hepimiz hatırlıyoruz. 28 Şubatlarda, beşli çetenin içinde nasıl bulunduklarını, darbecilere ve vesayetçi anlayışa nasıl destek verdiklerini dün gibi hatırlıyoruz. Maalesef dün genel kurullarında yapmış oldukları talihsiz açıklamalar hukuk devletiyle bağdaşan açıklamalar değildir. Hiçbir organ, makam, mevki veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde dahi bulunamaz. Anayasamızın 138. maddesi böyledir. Tavsiye ve telkinde bile bulunamayacağınız noktada yürüyen soruşturmalarla ilgili, dosyanını içeriğiyle ilgili hiçbir bilginiz olmadan, tamamen ideolojik düşüncelerle, birtakım siyasi düşüncelerle, özellikle birtakım karşıtlıklarla kürsüye çıkarak bazı ifadeler kullanmanız, ‘Suç vardır ya da yoktur bilmeyiz ama bunlar yanlıştır’ dememin nasıl bir mantığı olabilir. Böyle bir mantık olabilir mi? Hem diyorsunuz ki, ‘Suç vardır ya da yoktur, neden böyle soruşturmalar yapılıyor?’ Suç varsa değerlendirecek olan tarafsız ve bağımsız yargıdır, ona yargı karar verir. Bir suç şüphesi, somut delil ortaya çıktığında cumhuriyet savcıları harekete geçer ve dava açılması gerekiyorsa dava açılır ve yargı huzurunda tarafsız ve bağımsız mahkemelerde herkes kendi savunmasını yapar. Ya beraat eder ya da işlediği suç varsa bunun karşılığını yargı huzurunda görür. Dolayısıyla herkes sözlerini sarf ederken yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı noktasındaki hassasiyetlerini korumalıdır. Yargı yetkisinin kullanılması ile ilgili olarak yasama meclisinde soru dahi sorulamaz, araştırma önergesi verilemez. Bu derece yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına anayasamız vurgu yapmıştır ve bu hukuk devletinin gereğidir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Yürüyen soruşturmalarla ilgili yargıyı etkilemeye yönelik beyanlardan kaçınmak gerekir"

Maalesef son zamanlarda yargının yürüttüğü soruşturma ve kovuşturmalar üzerinden adalet sistemimize yönelik, yargı teşkilatımıza yönelik sözlü saldırıların arttığına şahit olmaktayız. Dün de geçmişte de vesayetçi anlayışın yanında duran, sicili bu anlamda kötü olan bu iş adamları derneğinin yöneticisinin ifadelerini kabul etmek mümkün değildir. Milletimiz de bundan rahatsız olur. Yargı bağımsızlığını hedef alan bu sözleri reddediyoruz. Yürüyen soruşturmalarla ilgili ‘Hem suç vardır, hem yoktur.’ Ya vardır ya yoktur. Söyledikten sonra eleştiriye devam etmenin gerçekten bir mantığı yoktur. Bu  sözler yargıyı, hukuk devletini hedef alan, yargıyı ve siyaseti yönlendirmeye çalışan söylemler olduğunun ve artık bunların eski Türkiye’de kaldığını söylüyoruz. Bunlar hala eski Türkiye’de kalmışlar maalesef. Sivil toplum kuruluşları görüşlerini sonuna kadar açıklayabilir, özgür bir ortam var ama bu açıklamayı yaparken Anayasamız ve kanunlarımız çerçevesinde de yürüyen soruşturmalarla ilgili yargıyı etkilemeye yönelik beyanlardan kaçınmak gerekir. Bu sözlerin eleştirinin ötesine geçen, yargıyı ve siyaseti yönlendirme çabası olduğunu görüyoruz. Yürüyen soruşturmaları etkileme çabası olduğunu görüyoruz. Bu hukukun üstünlüğüne zarar veren bir tutumdur. Yargı süreçleri üzerinde hiçbir baskıyı kabul etmediğimiz gibi yargıyı etkilemeye yönelik her türlü girişime karşı olduğumuzu herkesin çok iyi bilmesi gerekir. Türkiye, eski Türkiye değildir. Ayrıcalıklı kesimlerin yön verdiği Türkiye’nin artık geride kaldığını hala olduğunu az da olsa görüyoruz. Şunu bilmelidirler ki onlar, hiç kimse veya hiçbir kuruluş kendisini millet iradesinin ve hukukun üstünde göremez. Hukuk düzenine yönelik her türlü müdahale girişimine karşı bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hukuk çerçevesinde en güçlü şekilde karşılık vereceğimizden milletimizin asla şüphesi olmasın. Milletimiz adına yargı karar verir ve çalışmalarını fedakarca sürdürür.

İş adamları 22 yıl önceki Türkiye’deki yatırım ortamıyla bugünkü yatırım ortamını kıyasladığımız zaman arada dağlar kadar fark vardır. Türkiye’deki hukuk düzeni ve güvenliğinin tahkim edilmesi sayesinde bu yatırım ortamı gelişmiştir ve gelişmeye devam etmektedir. Eğer Türkiye’de yatırım ortamı gelişmeseydi, hukuk güvenliği sağlanmasaydı bugün gerek ihracatta, gerek yabancı sermayenin ülkemize çekilmesinde bu denli başarı sağlanabilir miydi? Bu güven ortamı sayesinde 2002’de 36 milyar dolar olan ihracatımız, bugün 260 milyar doların üzerine nasıl çıkmıştır? Türkiye’deki üretim, yatırım ortamı, hukuk güvenliği olmasa üreticileri organize sanayi bölgelerini fabrikalarla doldurabilir miydi? Bunu en net görecek olan iş adamlarımızdır, sanayicilerimizdir ve görüyorlar ve özellikle o söylemleri tasvip etmeyen geniş bir sanayici kitlesi var.

 

ANKA 

DAHA FAZLA HABER OKU