Bakırhan, Erdoğan'a seslendi: Artık sıra iktidarda

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Meclis'te grup toplantısında konuştu

Sözlerine Akdeniz Belediyesine atanan kayyuma yönelik tepkisini ifade ederek başlayan Bakırhan; "Bu iktidar siyasi pusu kurmaya devam ediyor" dedi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Sandıkta alamadığını kumpasla alıyor, böyle bir iktidar mı olur, kazanamadığın yeri gasp etmek nedir?" diye soran Bakırhan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Siyasi darbe devam ediyor"

Dünyada ve Ortadoğu'da ciddi bir kaos var ve her gün giderek artıyor. Bizler Türkiye halklarını bu krizden korumak için ciddi bir mücadele yürütüyoruz. Demokratik mücadelenin öncülüğünü yapıyoruz. Fakat iktidar ve yargı tam tersine huzursuzluklar yaratmaya çalışıyor. Bir kez daha halkın iradesine el koydular, siyasi bir darbe gerçekleştirdiler. Darbenin siyasi olanını son 10 yıldır büyük bir yoğunlukla yaşıyoruz. Bu darbe diğerleri gibi değil, diğerleri 2-3 yıl sonra siyasi zemine geçiyorlardı ama bu devam edip gidiyor. Bunu kınıyoruz. Seçilen arkadaşlarımız, 31 Mart'tan sonra, iki eşbaşkanımız da makam odalarının kapılarını söktüler. Mersin'i ziyaret ederken Akdeniz ilçemize giderken o tabloyu gördük.

Bizler barış inancını büyütmeye çalışıyoruz. Bu kayyumcu anlayışı şimdi Batı'ya da taşıyorlar. Beşiktaş Belediyesi'nde dün bir gözaltı vardı. Yerel yönetimi tasfiye etmek istiyorlar. Sandıkta alamadığını hileyle alıyor, kumpasla alıyor, oyunla alıyor. Böyle bir iktidar mı olur! Kendine güveniyorsan yarış, al! Beşiktaş Belediyesi'ne yönelik operasyonu da kınıyorum.

"Ülke uçurumun kenarında"

Ülkenin en önemli sorunlarından biri ekonomidir. Ülkeyi uçurumun kenarına getirdiler. Siyasi darbeler, ekonomik ve gerilim Türkiye ekonomisini uçurumun kenarına getirdi. 2024 yılı TÜİK'in açıkladığı enflasyon yüzde 44,38. Ama asgari ücrete yüzde 30 zam yaptılar. Vergi ve harçlara yüzde 44, emeklilere yüzde 11 zam yapılıyor. Yandaşlara öyle ihaleler veriyorlar ki, dolar garantisi ve yılda 4 kez enflasyon zammı vererek Kuzey Marmara Otoyolunda garanti araç sayısını 344 milyona çıkardılar.  Kur Korumalı Mevduat diye bir şey icat ettiler. Dolar düşecekti, Türk lirası daha değerli olacaktı diye reklam yapıyorlardı. KKM'nin Türkiye'ye maliyeti ne biliyor musunuz, 900 milyar Türk lirası. Diyorlar ki, bunun ceremesini vatandaş çeksin. Neden ekonomistim diyenler, bunun zararını karşılamıyor? Akıl sır ermiyor bunların yaptıklarına. Suriye'de besledikleri SMO çetelerine, öğretmenlerden daha fazla maaş veriliyor.  İşsizlik fonu niye olur, işsizliği desteklemek için. Bu fonda toplanan paranın yüzde 13'ini işsizlere harcıyorlar, geri kalanını sermayeye veriyorlar.  Önümüzdeki dönem ekmek, adalet ve barış buluşmalarını daha da yaygınlaştıracağız. Ekmek olmadan barış olmaz, adalet olmadan toplumsal barış hiç olmaz. 

"Ölüsüne saygı duymadığınız bir halkla nasıl barışacaksınız?" 

Sadece bunlarla uğraşmıyoruz, başta Rojava olmak üzere Türkiye ve Ortadoğu'da barış için de mücadele ediyoruz. Ama iktidar umudu kırmak konusunda çok mahir. Kuzey Doğu Suriye'de halkın haber alma hakkı için katledilen Nazım Alpman ve Cihan Bilgin'in cenazeleri kendi memleketlerinde gömülemedi. Ölüsüne saygı duymadığınız bir halkla nasıl barışacaksınız? Kuzey Doğu Suriye'de halklar Tışrin Barajı'na canlı kalkan olmak için gittiler, sivilleri iha ve sihalarla katlediyorlar. Bir yandan barış diyorsunuz, Dışişleri Bakanı her gün Rojava halklarını tehdit ediyor, HTŞ sözcüsü bile böyle konuşmuyor. Türkiye Türklerindir, Suriye Araplarındır diye yüz yıllık ezberleri tekrar ediyorlar. Türkiye Türkiyelilerindir, Suriye de Suriyelilerindir. 

"Suriye'de Alevi katliamlarına karşı çıkanlara 'siyasal Alevi' diyorlar" 

Bu akıl sadece onların yükünü artırır, bu akıldan vaz geçtikleri zaman barış imkanı doğar. Suriye'de güven, huzur ve istikrarı sağlamanın tek yolu, müzakerelerden geçiyor. Suriye'de Alevi toplumu büyük katliamlarla karşı karşıya. Alevilerin öldürülmesine karşı çıkmadan, Suriye halklarına barış ve huzuru nasıl getireceksiniz? Türkiye'de buna itiraz edenlere 'siyasal Alevi' diyerek bir tepkiyi örgütlüyorlar. Elbette bir Alevi ya da bir Kürt, Suriye'de katliam tehdidi altında olursa buna itiraz etmeyecek miyiz? Size düşen, Kürt ve Alevi katliamına karşı itiraz edenleri duymaktır, Suriye'nin herkesi kapsayan bir zemine sahip olması gerekiyor. DEM Parti olarak, Suriye'deki Alevilerle dayanışma içinde olduğumuzu belirtmek istiyorum. 

"Nasıl bir Suriye istiyorsunuz?"

Suriye'nin bir fotoğrafını çekersek; biri tekçi-ulus devletçi bir anlayış, diğeri de Suriye'de yaşayan halkların eşit-özgür şekilde bir arada yaşamasını sağlayan anlayıştır. Siz iktidarın Suriye'ye, Ortadoğu'ya yönelik bir önerisini duydunuz mu? Kürt fobisi dışında bu iktidarın bir duygusu, bir düşüncesi var mı? Suriye'de nasıl bir zemin istiyorsunuz, soruyoruz. 100 yıldır oradaki mezhepçi, tekçi anlayışa insanları mahkum ederseniz, mücadele ederiz. Bizim bir Suriye'ye ilişkin bir fikrimiz var. Biz ulus devletlerin kötülük ürettiğini biliyoruz, artık bu ezberleri bozmanın gerektiğine inanıyoruz. Demokratik Ortadoğu için tehdit odaklı bir pencereden bakmaktan vazgeçin, fırsat odaklı bakın. Gelin Dicle-Fırat havzasını bir barış havzasına çevirelim. 

Bizler Kürt sorununun demokratik, barışçıl çözümünü stratejik bir temelde görüyoruz. Kürt sorunu dar, taktiksel, partisel olarak görüyorsa büyük yanılır. Kürt sorunu, bir adalet sorunudur. Kürtler 1930'larda devletin Tunç elini gördü. 90'larda devletin karanlık yüzünü gördük. Bugün de kadife eldiven içinde demir eli yaşıyoruz. Peki bunlar Kürt sorununu çözdü mü, aksine derinleştirdi. 

 

"Bizim yolumuz üçüncü yol"

Kürtler gömülme hakkı için bile mücadele ediyor. Partimize ithamda bulunmak, gerçek dışı iddialarla sürecin ciddiyetine halel getirmek... Hepimiz büyük bir sorumluluk taşıyoruz, Kürt sorununun çözümü toplumun bütün kesimlerini rahatlatır. Kimse reyting uğruna ucuzluk yapmasın. Kürt sorunun çözümü, Türkiye'de otoriterliği geriletir. Yoksulluğa karşı refahı getirir. Bizler Kürt sorununu, bir bütün olarak Türkiye'nin demokratikleşmesi olarak görüyoruz. Hala birileri çıkıp, iki dil, iki bayrak gibi yalan, saçma sapan şeyler söyleyerek, üç beş oy almak için yanlış algı oluşturmaya çalışıyor. Şüpheniz olmasın DEM Parti ne yaptığını çok iyi biliyor. Bizim yolumuz üçüncü yol, pusulamız demokrasidir, kimse bizi buradan alıkoyamaz. 

Geçen gün sayın meclis başkanı Numan Kurtulmuş çok önemli bir şey söyledi. Kürtlerin onurunu, Türklerin gururunu gözetecek bir sürecin yürütülmesi gerekiyor dedi. İyi bilinmelidir ki, kayyum gurur duyulacak bir şey değildir, zehirli dil gurur duyulacak bir şey değil. Ama barış ve çözüm hem onur hem de gurur duyulacak bir şeydir. Herkesi devletçi akla karşı, demokratik akıl etrafında birleşmeye çağırıyoruz. 

 

"Öcalan'ın mesajlarının arkasındayız"

Bizler bu bilinçle sayın Öcalan'ın mesajlarının arkasında durduğumuzu bir kez daha yinelemek istiyoruz. Barış inşası için hepimize çok büyük görev ve sorumluluklar düşüyoruz. Devir, eşit temelde barış elinin uzatılması devridir. Ellerin barışa açılması devridir, el ele verip barışı inşa etme devridir. Bugüne kadar sayın Bahçeli'den, muhalefete ve toplumsal kesimlere kadar iyi niyetli her adıma olumlu karşılık verdik, toplumda bir ortaklaşma gerçekleşti. İlk defa siyasi partilerin büyük çoğunluğu dönemsel çıkarlarını bir kenara bırakarak, demokratik çözüme büyük destek verdi. Sayın Abdullah Öcalan gönderdiği iki mesajda da, barışı inşa etme gücünün olduğunu ifade etti. Artık sıra iktidardadır. İktidar bir an önce demokratikleşme ve Kürt sorunu eksenindeki sorunları giderecek adımlar atmalıdır. Sayın Erdoğan, Amed'de "Diyarbakır'ın huzuru, Türkiye'nin huzurudur" dedi. Türkiye'nin de, Diyarbakır'ın da ortak huzuru demokratik çözüm ve barıştır. Demokratik çözüm ve barış sağlanırsa, Diyarbakır ve Türkiye de huzurlu olur. Barış ve çözümün kaderi, Türkiye'nin kaderidir. Barışı büyütelim, barış korkulacak bir şey değildir, demokratik çözüm ve barış 85 milyona kazandırır, bu gerçeği anlatmak hepimizin sorumluluğundadır. 

Gazetecilerin sorularını yanıtladı

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, grup toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakırhan, "Sayın Bahçeli ‘İkinci çağrıdan sonra ikinci gidişten sonra silah bırakma çağrısının yapılmasını bekliyoruz’ dedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu şöyle yanıtladı:

Sayın Bahçeli’nin söylediği şu söz önemli. Sorunlar yok sayılarak çözülmez. Kürt meselesi, Kürt sorunu,Türkiye’nin demokratikleşmesi diye Türkiye’nin sorunları var. Bunlar yok sayılarak çözülmez diyorum. Dolayısıyla İmralı’dan nasıl bir çağrının geleceğini biz de bilmiyoruz. O çağrının gelebilmesi için heyetin gitmesi gerekiyor. O kapıların açılması gerekiyor. Bence bunu biraz hükümete, iktidara sormak gerekiyor.

Bir gazetecinin "İkinci İmralı ziyaretine ilişkin takvim belli mi? İmralı Heyeti ne zaman açıklama yapacak?” sorusunu Bakırhan, “İmralı’ya ne zaman gidecek biz de bilmiyoruz. Biz de izliyoruz. Umarım en yakın zamanda giderler. Bizim de talebimizdir. Açıklama olacak denilmişse demek ki açıklama yapacak tarihi de belirlerler” diye yanıtladı.

Bakırhan, İmralı Heyeti’nin ikinci ziyareti için başvuru yapılıp yapılmadığına ilişkin soruya “Bir heyetimiz gidiyor. Zaten başvuruları da var” diye cevapladı.

“İmralı Heyeti dışında liderler bazında bir görüşme beklemeli miyiz?” sorusunu ilişkin Bakırhan, “Biz daha önce de söylemiştik. Zemin, şart ve koşullar uygun olursa biz herkesle görüşürüz” dedi.

 

Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU