Muhalif grupların Devlet Başkanı Beşşar Esed'i devirmeye yönelik açıklamalarına Arap dünyasından gelen resmi tepkiler, Şam'daki gelişmeleri izleme ve Suriyelilerin tercihlerine destek vurgusunun yanı sıra bütüncül bir siyasi sürece yönelik talepler ve kaosa sürüklenmeye karşı uyarılar şeklinde oldu.
Şarku’l Avsat'a konuşan uzmanlara göre, ‘geleceğine dair belirsizlik ve muğlaklıkla’ çevrili mevcut Suriye sahnesine dayanarak, resmi Arap tepkisi tek bir pozisyona doğru ilerlemeyecek ve vizyonun daha da netleşmesini bekleyerek çoğunlukla zamanla gelişecek ve etkileşime girecektir. Uzmanlar, Arap senaryoları için iki olası yol olduğuna dikkat çektiler: Birincisi, kurumların ve geçiş sürecinin desteklenmesi. İkincisi, Arap varlığını yeniden tesis etmek, gerçekliği tanımak, gelişmeleri takip etmek ve Arap Birliği koltuğu konusundaki görüş ayrılıklarının ortasında Arap olmayan müdahalelere yer bırakmamak ve mevcut geçiş dönemi liderlerini kabul etmek.
Suriyeli muhalifler dün (Pazar) Şam'ı kurtararak Devlet Başkanı Beşşar Esed'in 24 yıllık iktidarını devirdiklerini duyurdu. Muhalif gruplar başkente girdiklerini duyururken Suriye Başbakanı Muhammed el-Celali, halk tarafından seçilecek herhangi bir liderle ‘iş birliği yapmaya’ ve iktidarın ‘devredilmesine’ hazır olduğunu söyledi.
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada, uluslararası toplumu Suriye'nin içişlerine karışmadan yanında durmaya ve Suriye'nin birliğini ve halkının bütünlüğünü korumak, kaosa ve bölünmeye sürüklenmesini engellemek için çabalara katılmaya çağırdı.
Gelişmeleri büyük bir ilgiyle takip ettiğini belirten Mısır Dışişleri Bakanlığı ise ‘Suriye devleti ile halkına ve Suriye'nin egemenliğine olan desteğini yinelediğini’ ifade ederek, ‘yeni bir uzlaşı ve iç barış aşamasını tesis edecek entegre ve kapsamlı bir siyasi sürecin başlatılması’ çağrısında bulundu.
Katar Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada Katar'ın ‘Suriye'deki gelişmeleri büyük bir ilgiyle takip ettiği’ belirtilerek, ülkenin ‘kaosa sürüklenmesini’ önlemek için ulusal kurumların ve devletin birliğinin korunması gerektiği vurgulandı. Katar ayrıca, Suriye halkına ve onların tercihlerine olan sarsılmaz desteğini vurguladı.
Ürdün Kralı Abdullah dün yaptığı açıklamada, ülkesinin ‘Suriyeli kardeşlerinin yanında olduğunu ve onların irade ve tercihlerine saygı duyduğunu’ yineledi. Dışişleri Bakanı Eymen Safadi X platformunda yaptığı bir paylaşımda, ülkesinin ‘Suriye'deki gelişmeleri takip ettiğini, kardeş Suriye halkına ülkelerini ve kurumlarını yeniden inşa etme çabalarında mümkün olan her türlü desteği sağlayacağını ve Suriye halkının haklarını korumak için başlattığı her türlü siyasi süreci destekleyeceğini’ vurgulayarak ‘Suriye'nin kaosa sürüklenmesinin önlenmesi gerektiğini’ ifade etti.
Esed'i destekleyen Irak, Hükümet Sözcüsü Basim el-Avvadi aracılığıyla yaptığı açıklamada, ‘Suriye'deki gelişmeleri takip ettiklerini ve istikrara yönelik çabaları ilerletmek ve güvenlik, kamu düzeni ve kardeş Suriye halkının can ve mal güvenliğini korumak amacıyla kardeş ve dost ülkelerle uluslararası temaslarını sürdürdüklerini’ belirtti.
‘Suriye'nin içişlerine karışmamanın ya da bir taraf lehine diğer tarafı desteklememenin önemini’ vurgulayan Avvadi, ‘herhangi bir müdahalenin Suriye'deki durumu sadece daha fazla çatışma ve bölünmeye doğru iteceğini ve ilk kaybedenin Suriye halkı olacağını’ söyledi.
Lübnanlı yazar Beşara Hayrullah, “Beşşar Esed rejiminin sona ermesi ve düşmesi Araplar ve uluslararası toplum tarafından memnuniyetle karşılanıyor” dedi.
Mısırlı entelektüel Dr. Amr eş-Şobaki'ye göre Suriye'ye ilişkin Arap senaryoları için iki yol var: Birincisi, kurumların ve barışçıl otorite yolunun desteklenmesi. İkincisi ise Arap varlığının yeniden tesis edilmesi ve Arap olmayan hiçbir müdahaleye izin verilmemesi, gelişmelerin Suriye'nin istikrar ve bütünlüğü ile bölgenin güvenliğini koruyacak şekilde ele alınmasıdır.
Eş-Şobaki'ye göre mevcut göstergeler, uygulamalar temelinde ele alınacak olan silahlı gruplarla ilgili endişeler ne olursa olsun, Suriyelilerin tercihlerinin tanındığı yönünde. Eş-Şobaki, Suriye'deki gelişmelerle ilgilenmenin Arap ülkeleri için devletin bekasını destekleyen Arap pozisyonu çerçevesinde en önemli şey olduğunu, böylece Arapların yokluğunda Arap olmayan müdahalelerle Irak ve Libya'da olanlara şaşırmayacağımızı vurguladı.
Ürdünlü siyasi analist Munzir el-Havarat'a göre Arap senaryolarının uygulanmasının önündeki engel, bölgede kaosun ortaya çıkması ve silahlı örgütlerin yeniden canlanmasıdır.
Bu zorluklara rağmen Arap ülkeleri yaklaşık bir hafta önce Suriyeli muhaliflerle iletişim kurmaya başladı. El-Havarat'a göre Araplar, muhalefeti bölgesel hegemonya ya da iç çatışma yolundan uzaklaştırmak ve Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yıllar önce ortaya konan ve şimdi uygulanması gereken siyasi haritaya dayalı bir siyasi yol izlemeye yönlendirmek için çaba sarf edecek.
Ürdünlü bir siyasi analist olan Salah el-İbadi, Arap ülkelerinin Suriyeli mülteci krizinin başladığı 2011 yılından bu yana Suriye halkının yanında olduğunu söyledi. El-İbadi, “Suriye rejiminin düşmesinin ardından Arap ülkeleri şimdi Suriye'ye güvenlik ve istikrarın geri dönmesi ve istikrara yönelik umut verici bir aşama için geçici başkanlık seçimlerinin yapılması yoluyla olayların hızla kontrol altına alınmasıyla ilgileniyor” dedi.
El-İbadi'ye göre durum istikrara kavuştukça dikkatler mültecilerin geri dönüşüne ve Suriye'nin yeniden inşasına çevrilecek. Bu aşamada en büyük yük mültecilere ev sahipliği yapan komşu ülkelerin üzerinde olacak ve bu ülkelerin mültecilerin geri dönüşünü kolaylaştırmada rol oynamalarını gerektirecek. El-İbadi, Arap rolünün Suriye muhalefetini birleştirmeye ve siyasi çözüm için bir yol haritası sağlamaya odaklanmasını bekliyor. Zira içerideki herhangi bir bölünme yabancı güçlerin nüfuzlarını güçlendirmesine olanak sağlayabilir.
Uzmanlara göre Esed'i devirme hamlesinin açıklanmasından önce Arapların tutumu, gelişmelerin kesin olmaması gibi nedenlerle hızlandırılmış adımlar konusunda ‘kararsızdı’. Bu ayın başındaki Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Zirvesi’nin sonuçlarında Suriye'ye ilişkin genel söylemden ve dün yapılması planlanan Suriye konulu Arap Birliği bakanlar toplantısının ileri bir tarihe ertelenmesinden anlaşılan bu durum, cumartesi günü Doha'da Arap dışişleri bakanlarının Astana grubuyla yaptığı toplantıda daha da netleşti.
Eş-Şobaki, “Bir tür ihtiyat, tereddüt ve meşru korkular olması doğaldır. Ancak şimdi Suriye'de yeni bir yol başladı ve bu mesele aşılmaya başlandı. Arap pozisyonu Suriye'ye daha fazla angaje olmalı ve destek vermelidir” ifadelerini kullandı.
Eş-Şobaki’ye göre bu tutum Suriye'nin Arap Birliği'ndeki koltuğunu etkilemeyecek ve bu koltuk Suriye halkının tercihleri doğrultusunda yeni rejimin temsilcisine devredilecek. Hayrullah da Suriye'nin Arap Birliği'ndeki koltuğunun kim oturursa otursun var olduğunu ve önümüzdeki günlerin tabloyu daha da netleştirmek ve belirginleştirmek için yeterli olduğunu söyledi.
Öte yandan el-İbadi, Arap ülkelerinin Suriye'nin Arap Birliği'ndeki koltuğunu dondurmasının ya da resmi olarak bir başkan seçilene kadar boş kalmasının doğal olduğunu, ancak bunun için en az bir yıllık bir süreye ihtiyaç olduğunu düşünüyor.
Arap Birliği Şam'ın üyelik statüsü hakkında yorum yapmazken, dün yapılan basın açıklamasında, “Suriye'de hız kazanan gelişmeleri büyük bir ilgiyle takip ediyor ve tüm tarafları hoşgörü ve diyalog kavramlarına bağlı kalmaya çağırıyoruz” ifadesi yer aldı. Arap Birliği ayrıca, Suriyeli taraflara ‘ülkenin birliğini korumaları ve her türlü dış müdahaleyi reddetmeleri’ çağrısında bulundu.
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.