Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, bugünkü Ankara temasları kapsamında, ilk olarak Ankara büyükşehir Belediyesi’ni (ABB) ziyaret ederek ABB Başkanı Mansur Yavaş ile görüştü. İmamoğlu ardından, TBMM’de CHP Grup Başkanvekilleriyle bir araya geldi. İmamoğlu ardından CHP Genel Merkezi’ne gelerek CHP Lideri Özel’i ziyaret etti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Saat 14.00 itibarıyla başlayan görüşme yaklaşık bir saat 20 dakika sürdü. İmamoğlu, görüşmenin ardından basın açıklaması yaptı. Açıklamada kendisine CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke’nin eşlik ettiği İmamoğlu, şunları söyledi:
“Bugün Ankara programımız kapsamında, ilk olarak Sayın Mansur Yavaş Başkanımızı ziyaret ettim. Gerçekten kendisiyle hem çok kıymetli hem verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Mansur Başkanımız ve ben aynı ilkeleri paylaşan iki belediye başkanıyız ve iki yol arkadaşı olarak her zaman iş birliği ve dayanışma içerisinde olduk ve olmaya devam edeceğiz. Türkiye’nin en büyük iki şehrine belediye başkanlığı yapıyoruz. Nüfusun tam dörtte biri. Adaletle hizmet ediyoruz, milletin kaynağını sadece milletimize hizmet için harcamakta kararlı iki belediye başkanıyız. Şehirlerimizde geçmişten bugüne artarak devam eden israf dönemini bitirdik ve tabiri caizse tarihe gömdük. Bizler, 2019’da büyük bir umudu başlatan başarılara imza atmış iki belediye başkanıyız. Elbette bizimle beraber bir kısım büyükşehir belediye başkanımızı da burada anmaktan ve onlara teşekkür ve minnet duygularımı iletmekten geri durmam. 2023’te milletimizin sarsılan hayallerini, yine 2024’te umutla ayağa kaldırdık.
“Aramızda koltuğa, makama, rollere değil sadece milletin menfaatlerine odaklanan bir yol arkadaşlığı vardır”
Bugün iktidarda olanların milletin tercihlerine saygı duymak yerine, kendi gündelik çıkarları ve kendi fikirlerine hizmet etsinler anlayışı uğruna bizlere yönelik fütursuzca saldırılar başlattığını görüyoruz. Bu saldırılarla ne amaçladıklarının da farkındayız. Siyasi münafıklık yaparak, fitne ateşini yakarak çalışanlara söyleyecek sözümüz yok. Ancak milletimizin elbette bilgilendirilmeye ihtiyacı vardır. Milletimiz bilmelidir ki bizim aramızda koltuğa, makama, rollere değil; sadece ama sadece milletin menfaatlerine odaklanan bir yol arkadaşlığı vardır ve bundan asla vazgeçmeyiz. Biz kutuplaşmanın değil, beraberliğin tarafındayız. Birlikte güçlü olduğunun ve birlikteyken kazandığının bilincinde olan siyasetçileriz, belediye başkanlarıyız. Bize yapılan saldırıları tesadüf asla bulmuyoruz, tekil olarak asla değerlendirmiyoruz. Bunlar bizim ortak paydamız olan ve ülkemizin tek güçlü ve en önemli lokomotifine yani partimize, çatısı altında bulunduğumuz CHP’ye yönelik topyekun bir saldırı boyutuna ulaştığını da tespit ediyoruz ve halkımızla paylaşıyoruz. Bu saldırıları ilk genel seçimde tecelli edecek millet iradesini engelleme girişimi olarak da görüyoruz. Bir nevi, bugünden saldırıların başlamasının altında yatan gerçek budur.
“Meseleye asla kişisel pencereden bakmayız"
Tüm saldırılara karşı, partimizle ve milletimizle tek yumruğuz. Karşımızdaki, kesinlikle geçmişten bugüne tariflediğim şekliyle organize kötülüktür. Ancak bu kötülük ardına milletin iradesini alan bizlerle mücadele edemediğini ve açıkçası biçare olduklarını da yaşıyoruz. Mertçe bir mücadele için ne ahlaka ne kapasiteye sahip olmadığını ne yazık ki bize yaşatıyorlar. Her seçimden önce avaz avaz bağırarak ‘Mertçe mücadeleye sizi davet ediyorum’ demiş bir kişiyim. Milletimizin bize bağladığı umutların, bizden beklenen görevlerin farkındayız. Millete karşı görevlerimizi her zaman, her koşulda, bugünkü kardeşlik ve dayanışma duygularımızla ve tam bir sorumluluk içerisinde, el ele yerine getireceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Çünkü biz davaya hizmet eden insanlarız. Biz meseleye asla kişisel pencereden bakmayan ve bakmayacak insanlarız. Bizim bu yürüyüşümüzde CHP bünyesinden bulunan her arkadaşımız böyledir ve böyle davranmalıdır.
“Tüm siyasi parti liderlerine teşekkür ediyorum”
Mansur Başkan ile buluşmamızdan ve birliğimizi, dayanışmamızı tazeleyen samimi sohbetten hemen sonra TBMM’ye geçtim ve partimizin çok kıymetli grup başkanvekilleriyle buluştum. Sadece bir grup başkanvekilimizin başka bir önemli toplantısı olduğu için Gökhan Günaydın Başkanımız ve Ali Mahir Başarır Başkanımız ile birlikte oldum. TBMM’deydim ve partimizin grup başkanvekilleriyle yaptığımız toplantımızda önemli bir hususu değerlendirdik. Biliyorsunuz, iki hafta önce Ankara’ya gelmiş ve siyasi partilerin liderlerine ziyarette bulunmuştum. Bu kapsamda sırasıyla Meclis’te temsil olan partileri ziyaret ettim. Elbette önce bu süreci başlatırken sürece dair CHP’yi, Sayın Genel Başkanımızı ziyaret ederek, bilgilendirerek sürece başladım. Ve Demokrat Parti, DEVA Partisi, Gelecek Partisi, İYİ Parti, Saadet Partisi, DEM Parti, Yeniden Refah Partisi (YRP) ve Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanlarını ama aynı zamanda Meclis’te temsil edilmeyen Zafer Partisi ve Memleket Partisi Genel Başkanlarını ziyaret ettim veya görüşmeler yaparak sürecimi tamamladım. Tüm siyasi parti liderlerine bir kez daha huzurunuzda öncelikle teşekkür ediyorum.
“Oluşan fikir birliği zemini beni mutlu etti”
Bu ziyaretlerdeki temel amacımız, iktidarın giderek bir yönetim sistemine dönüşen ne yazık ki kayyum sürecine dair ortak bir tutum geliştirmek ve ülkemizi milletin iradesine darbe vuran bu antidemokratik yaklaşımdan kurtarmak için bir süreç aydınlatması yapmak, iki TBB çerçevesinde bu süreci tamamen bu ülkenin üzerinden kaldırabilecek bir kısım adımı, TBMM üzerinden atabilmenin tarifini yapmaktı. Bu manada bu yaptığımız çalışmalar çok değerli karşılık buldu ve açıkçası bu oluşan fikir birliği zemini de beni ziyadesiyle mutlu etti. Bu kapsamda partimiz, Meclis’te oluşan bu altyapıyla bir kanun tasarısı hazırlamak ve tüm partilerin katılımıyla ülkemizi bu kötü yükten kurtarmak üzere bir çalışma başlattı. Grup başkanvekillerimizle bu çalışma süreci hakkında görüş alışverişi yapma fırsatını bu vesileyle yakalamış olduk ve çok değerli bir sonuca doğru evrilmek üzere, elbette tümden bazı hususları değiştirmek ya da dönüştürmek mümkün olmuyor bugünkü Meclis çatısı altında. Ama bir yerden başlamak ve makul ölçüde bugünkü sorunları, en azından bir bölümünü, antidemokratik bir noktadan demokratik bir noktaya evirmek adına, adımların atılmasıyla ilgili süreç tarifinin öncü fikirlerini kendilerinden almış oldum.
Meclis’ten sonra, Sayın Genel Başkanımız Özgür Özel ile görüşmek üzere Genel Merkezimize geldim. Genel Başkanımız ile iktidarın izlediği kumpas politikalarını, vesayetçi düzeni, iktidarın başta ekonomi olmak üzere halkın gerçek gündemini görünmez kılan hileli adımlarının nasıl büyüdüğünü konuştuk. Bunlara karşı halkın gündeminden kopmadan halkımızla gerçek gündemi yakalayan ve kumpaslara da boyun eğmeden nasıl bir yol izlememiz konusunda çok kıymetli görüş alışverişlerinde bulunduk. TBB ve İBB Başkanı olarak Genel Başkanımıza belediyelerin iktidarın saldırıları karşısındaki dirençli, öz güvenli tutumlarını, milletin iradesini vesayetçilere kurban etmeme konusundaki kararlılığını anlattım. Bu doğrultuda izleyeceğimiz adımları ortak akılla tespit etmeye ve hayata geçirilmesi için sonuna kadar birlikte mücadele etmeye kararlı bir süreç gördüğümü ve bütün ülkenin her noktasında yerel yöneticilerin bu kararlılıkta olduğunu kendilerine ifade ettim. Bu vesileyle Genel Başkanımız ile bu çerçevedeki geniş anlamda görüşlerimi paylaştım. Bundan sonra da Genel Başkanımızla bir bütün olarak partililerimizle, belediyelerimizle birlikte çalışmaya kararlılıkla da devam edeceğiz.
“Yerel yönetimleri kayyumcu, vesayetçi anlayıştan kurtarmak"
Şehirlerimizi ve ülkemizi iktidarların atadığı şahıslar değil, milletin seçtiği siyasetçiler ve belediye başkanları yönetmelidir. Hükümetin yargı ve kayyumlar eliyle kendi iradesini millete dayatma politikası ne yazık ki demokrasimizi, kardeşliğimizi, birliğimizi baltalıyor, boynumuzu büküyor, başımızı öne eğdiriyor. Bakın, bugün hükümetin en büyük, ülkemizi en derinden sarsan ekonomi politikalarındaki, süreçteki yetersizlik, kapasitesizlik ve sıkıntıları çözme adına atmak istedikleri bir kısım adımları dahi dünya ölçeğinde itibarsızlaştıran bir sürece taşıyor. İşte milleti hiçe sayan bu anlayış yüzünden ekonomiden eğitime, sağlıktan adalete her alanda ne yazık ki çürümeler ve gerilemeler yaşanıyor. Bugün demokrasi ve hukuk için mücadele etmek, milletin iradesine sahip çıkmak kesinlikle ve kesinlikle aslında ülkemizin bugünlerine değil, geleceğine sahip çıkmaktır. Yerel yönetimleri kayyumcu, vesayetçi anlayıştan kurtarıp milletin egemenliğini kayıtsız, şartsız sağlamak için acilen atılması gereken demokratik ve hukuki adımlar vardır.
“Konser tartışması, SGK borcu tartışması, müfettişler, kayyumlar... Her biri birbirinden trajikomik hamleler”
Anlaşılıyor ki bugün iktidarda olanlar, ilk seçimlerde ortaya çıkacağı belirginleşen milletin kararını engellemek üzere her türlü hukuksuzluğa tenezzül eden adımlar atmaya karar vermiştir. Ve ne yazık ki bu adımları atma konusunda, belli hazırlıklar artık sokakta kahvehane dedikodusuna kadar ulaşmıştır. İşte yaşıyoruz; konser tartışması, SGK borcu tartışması, müfettişler, kayyumlar... Her biri birbirinden trajikomik hamleler. Kendi menfaatini, koltuğunu, iktidarını; milletin menfaatinin üstünde görenlerin çaresizliğini gösteren detaylardan ibarettir bu çalışmalar. Dolayısıyla biz belediyelerimize, millet iradesine karşı atılan adımları birbirinden kopuk, tekil vakalar olarak görmüyoruz. Milletimiz de bunu böyle görmemelidir.
“Güçlü bir millet cephesi tahkim edilecektir"
Bunlara karşı mevzi direnişiyle de yanıt veremeyiz. Bu organize kötülüğe karşı yanıtımız da topyekun olmalıdır. Milletimiz bu konuda en ciddi şekilde bilinçlendirilmelidir. Çünkü milletin iradesine karşı, devletin imkanlarıyla düşmanlık yapmanın karşılığı ancak milletin topyekun gücünün arkasına alan topyekun mücadeleyle verileceğini bilen bir ekibiz. Bu yönüyle vatandaşlarımızla, milletimizle ama pazarda ama çarşıda ama vatandaşlarımızı birebir evlerde ziyaret ederek, hizmetlerimizi yaparken onları bilinçlendirerek birlik ve beraberliğimizi her zamankinden güçlü bir seviyeye taşıyarak kesinlikle güçlü bir millet cephesi tahkim edilecektir. Ve oluşan milletin demokratik ve güçlü cephesi bugünkü organize kötülüğe karşı mutlak bir zafer elde edecektir. Ben de her zaman ifade ettiğim gibi, kendisini bu yola adamış hem partimizin bir evladı hem bir cumhuriyet vatandaşı ama bir yanıyla da kendi görevleri itibarıyla yılmaz bir mücadeleyi vermeye devam edecek bir siyasetçiyim.”
“Süreci takip edeceğimizi buradan duyururuz”
İmamoğlu, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. İmamoğlu, “DEM Partili Tunceli Belediye Başkanı Cevdet Konak ile CHP’li Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, ‘terör örgütüne üye olma’ suçlamasıyla yargılandıkları davada 6 yıl 3'er ay hapis cezasına çarptırıldı. Bir yandan da olası kayyum atamaları gelir mi, ne dersiniz” sorusuna şu yanıtı verdi:
Mahkemeyle ilgili detayları, -bu haberi Sayın Genel Başkanımız ile toplantıya girmeden önce almıştık- detayları takip ediyoruz. Sonuçta bir mahkeme var, mahkemede alınmış bir karar var. Muhtemeldir ki birinci derece mahkemenin itiraz süreçleri söz konusudur. Hukuki mücadelenin devam ettiği bir hususta hem bugüne kadar gelinen noktada süreç nasıl işlemiş onu irdeleyeceğiz hem de bundan sonraki mücadele nasıl yürütülmelidir, ona dikkatle bakacağız. Şu anda bu detaylara hakim değilim. Şimdilik bu şekilde süreci en ciddi biçimde; başta partimiz, sonra TBB olarak bizler, yerel yönetim adına takip edeceğimizi buradan duyururuz.
“Arbede güzel bir görüntü teşkil etmez”
İmamoğlu, “Bugün Meclis’te Plan ve Bütçe Komisyonu’nda İçişleri Bakanı ve CHP’li vekiller arasında bir arbede oldu. O görüntüleri izleyebildiniz mi, neler söylersiniz” sorusunu ise şöyle yanıtladı:
Her türlü arbede görüntüsü güzel bir görüntü teşkil etmez. Arbedeyi istemeyiz. Sadece böyle bir an gözüm ekranda gördü, o şekilde karşılıklı tartışma anını. Bu tür ortamlarda her iki tarafı da suhulete davet etmekten başka bir şey söyleyemem.
ANKA