Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin haftalık grup toplantısında konuştu
Toplantıya katılanları selamlayan Hatimoğulları, idam edilmeleri üzerinde 52 yıl geçen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı bir kez daha andığını ve onları hiçbir zaman unutmadıklarını söyledi. Hatimoğulları özetle şunları söyledi
Dün 6 Mayıs’tı. Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan yoldaşlarımızın 12 Mart Cuntası eliyle idamlarının üzerinden tam 52 yıl geçse de onları asla unutmadık. Dün Karşıyaka Mezarlığında onları andık. Onlar emperyalizme karşı verdikleri mücadeleyle bu topraklara cesaret tohumları ektiler.
Türkiye Devrimci Hareketi’nin Filistin halkıyla omuz omuza mücadele ederek bizlere Filistin halkıyla güçlü dayanışma geleneği ördüler.
“Yaşasın Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi!” kutup yıldızımız olmaya devam ediyor. O gencecik fidanlar kısacık hayatlarına Türkiye Devrimci Hareketinin öncülüğünü sığdırdılar. Anıları ve mücadeleleri önünde saygıyla eğiliyorum.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
“Dersim başta olmak üzere insanlığa karşı gerçekleşmiş katliamlarla yüzleşilmeli”
4 Mayıs’ta Dersim’deydik. Dersim Katliamında yitirdiğimiz canlarımız andık. Buradan bir kez daha Koçgiri, Dersim, Çorum, Sivas, Gazi, İştibrak’ta katledilen Alevi canlarımızı saygıyla anıyorum. Orada söylediğimizin altını burada parlamento çatısı altında bir kere daha çizmek istiyorum, Dersim başta olmak üzere insanlığa karşı gerçekleşmiş katliamlarla yüzleşilmeli. Bu çatı altında hakikatleri araştırma, yüzleşme komisyonları oluşmalı. Dersim halkından özür dilenmeli. Farklı halklar ve inançların dil, inanç özgürlüğü, kültürel değerlerin korunması için eşit yurttaşlık haklarının Anayasal güvence altına alınması elzemdir. Bu taleplerin hayata geçmesi beklenirken Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Seher Şengünlü Yılmaz ve Düzgün Baba Cemevi Başkanı Sinan Kırmızıçiçek’e cezalar verildi.
İktidarın Alevi inancı üzerinde tekçi anlayışını dayatmak üzere asimilasyon politikalarına boyun eğmeyen, devletin çizdiği sınırları değil inançlarını özgür olarak yaşama konusunda mücadele eden kurumları ve temsilcilerini yine yargı yoluyla yıldırmaya çalışıyorlar. Bunu başaramayacaksınız. Bizler DEM Parti olarak Alevi canlarımıza geçmiş olsun dileklerimizi iletiyor; dün olduğu gibi bugün de yarın da Alevi canlarımızla yan yana, iç içe olmaya devam edeceğiz.
“Harun diye yola çıktılar ama Karun oldular”
Türkiye ekonomik, siyasal ve toplumsal bir çöküşün eşiğindedir. Ekonomik çöküşün diğer adı, dışa bağımlılıktır. Bir zamanlar etin, sütün, samanın vatanı olarak bilinen Türkiye, AKP’nin politikaları nedeniyle dış ülkelere muhtaç hale gelmiştir. Bir kilo et 700 TL’yi geçti. Kıyma yiyelim desek kesemiz yanıyor. İktidar ise bu soruna çözümü dışarıdan et ithal etmekte buluyor. Bunun adı iflastır, çöküştür. Ekonomik çöküşten en çok yoksullar ve asgari ücretle çalışanlar etkileniyor. Enflasyon dizginlenemiyorken, sadece dört ayda 17.000 TL olan asgari ücretin alım gücü 14.300 TL’ye düştü. Asgari ücret sabit ama yediğimiz içtiğimiz şeylere her gün zam geldiği için asgari ücret 2.700 TL azaldı. Defalarca söyledik. Ortada asgari ücret falan yok. Apaçık sefalet ücreti var. Ekonomik krizin faturası emekçilere kesiliyor. Buna asla müsaade etmeyeceğiz.
Bunlar Harun diye yola çıktılar ama Karun oldular. İşçinin emekçinin emeklinin yoksulun boğazından çalarak sermayedarın yandaşın cebine koydukları her kuruş para onlara haram olsun zehir zıkkım olsun
Bahçeli’ye Marx’ın sözü ile yanıt
1 Mayıs'ta AYM kararına rağmen Taksim Meydanı'nı kapatan ve onlarca yoldaşımızı tutuklayan iktidara sesleniyorum. Arkadaşlarımızı derhal serbest bırakın. Halk düşmanlarına karşı direnen arkadaşlarımızı buradan selamlıyorum.
Taksim Direnişi'ni hedef gösteren ve Marx'a dil uzatan küçük ortağa Karl Marx'ın sözüyle yanıt vermek istiyorum; İnsanca yaşamanın tek yolu, insanlığa düşman olan her şey ile savaşmaktır.
“Yolsuzluk, çete, rüşvet ağları yargının diğer adı oldu”
Yargı, yargıya darbe yapıyor. Erdoğan, AİHM’i tanımıyor, AYM AİHM’i tanımıyor, Yargıtay AYM’yi tanımıyor. Yolsuzluk, çete, rüşvet ağları yargının diğer adı oldu. Unutmayın ki, devletten adaleti çıkarırsanız geriye çete kalır. Çetelerin yargı üzerindeki savaşı, Sarayın yargıya müdahaleleri bugün Türkiye’de adaletin çöküşünün resmidir. AYM kararına göre sevgili Can Atalay serbest olmalı. AİHM kararlarına göre Gezi Davası tutukluları Osman Kavala ve arkadaşları serbest bırakılmalı. Yine AİHM kararlarına göre ve elbette Türkiye yasalarına göre Kobani Kumpas Davası çoktan beraatla sonuçlanmalı. 16 Mayıs’a bırakılan karar duruşmasında Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş ve burada ismini sayamadığım bütün Kobani davası tutukluları serbest bırakılmalı.
“Bizim yolumuz Üçüncü Yol ’dur”
22 yıllık AKP iktidarının ülkeyi getirdiği nokta, ekonomiden kültüre, yargıdan eğitime tam bir çöküş hali. Ancak asla ve asla çaresiz değiliz. Unutmayalım “gecenin en karanlık zamanı, sabaha-aydınlığa en yakın olandır”. Her gecenin ardından güneş doğar. Bu çöküşü toplumun çıkış yapması mümkündür. Bizler; bu ülkede yaşayan farklı halklar ve inançlar, işçiler, emekçiler, köylüler, kadınlar, gençler, engelliler, ezilenler olarak bu çöküşten çıkma gücüne sahibiz.
DEM Parti Türkiye’de gerçek değişimi gerçekleştirmeye adaydır. DEM Parti amasız-fakatsız gerçek demokrasi mücadelesi veren bir partidir. Siyasetten ekonomiye, toplumsal cinsiyetten ekolojiye, kültür-sanattan yargıya, eğitimden sağlığa kadar çözüm reçetemiz hazır. Bu çöküşten çıkış ortak mücadeleyle mümkündür. Üçüncü Yol siyaseti, işte bu ortak mücadelenin ve en geniş demokratik mücadelenin adıdır. Bizim yolumuz Üçüncü Yol ’dur. Üçüncü Yol ne statüko ne restorasyon diyenlerin. Demokratik Cumhuriyeti inşa edecek gerçek demokratik değişimin yoludur. Toplumu bir bütün radikal demokrasi paradigmasıyla yeniden inşa etmenin adıdır. Üçüncü Yol bu çöküşten çıkışın tek yoludur.
Independent Türkçe