On parmağında on marifet: Irmak Ecem'in heybesinden çıkanlar

Bursa Bülbülü'nün Deli Ayten'i Irmak Ecem'le müzik listelerinde hızla tırmanan ilk teklisi I'yı, Bursa'dan İstanbul'a uzanan yaşantısını, sanatın farklı dallarına yatkınlığını ve müzikle oyunculuğu buluşturan kariyerini konuştuk

Irmak Ecem, şarkılarının yaratım sürecinden bahsederken "Her şeyiyle topyekûn duyuyorum ve onu çıkartmak için elimden geleni yapıyorum. Yani ben ona hizmet ediyorum" diyor (Ece Latifaoğlu)

Yeteneklerinin farkında olmasına rağmen bunu asaletle taşıyabilen, övgüler karşısında yanakları pembeleşecek kadar mütevazı, heyecanı sesinin titrekliğine yansırken bir yandan kendinden emin durabilen bir sanatçıyla tanıştım. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

On parmağında on marifet varken mütevazı davranabilen insanlara oldum olası hayranlık duymuşumdur. Irmak Ecem Aydemir'le tanıştığımda ona istemsizce hayran oldum. Birden çok enstrüman çalan, besteler yapıp söz yazacak kadar üretken, müziğin yanı sıra resim yapan ve oyunculuk alanında da başarılara imza atmış, sanatın birden fazla alanında var olmayı başaran bir kadın. Hepsine ucundan kıyısından bulaşan değil, dahil olduğu her alanın hakkını veren bir sanatçı.

"Kendi yolunu buldu"

İlk teklisi I'yı ocak sonunda yayımlayan Aydemir, "İçim kıpır kıpır" diyerek ekliyor: 

Beklentilerimi de aşan pozitif durumlar yaşıyorum. Heyecanımı dengelemeye çalışıyorum, çok güzel geri dönüşler var ve çok eğleniyorum. Müzik listelerine girdi. İki sene önce her şeyiyle benim yaptığım bir şarkıydı, kendi yolunu buldu.

Prodüktör Mete Birgören'in kendisine çok yardımcı olduğunu söyleyen Aydemir, bu projedeki her deneyimin onun için ilk olduğunu ama çok kısa sürede harika geri dönüşler aldığını vurguluyor:

İki gün sonra Fresh Finds ve Apple listelerine girdi. Sonra ardından gazete haberleri geldi ve bunlar hep arka arkaya oldu. 'Ben yürüyorum, kendi yolumdayım' diyen bir şarkı haline geldi. Şaşkınlıkla I'yı izliyoruz. Sürekli yükselen bir grafik var, bir yandan da teklifler var, değerlendiriyoruz.

Irmak Ecem, müzikal yolculuğunda nasıl ilerleyeceğine dair planını çoktan çizmiş. "Aralıklarla tekliler yayımlamayı planlıyorum. Aşağı yuları iki ayda bir" diyor. Aklında hazır olan üç dört şarkısı var ama bunlarla sınırlı kalmayı da düşünmüyor. Yayımlandığı günden beri istikrarlı şekilde yükselen I'nın akustik, canlı ve remix versiyonlarını da dinleyiciyle buluşturmayı hedefliyor.  

"Benim için sihirli bir andı"

Irmak_5.jpg
Irmak Ecem'in ikinci yazdığı parça olan I'nın kayıtları Kadıköy'deki Vibes Studio'da gerçekleşti (Ece Latifaoğlu)


Aydemir'in insanı anında avcunun içine alan şarkılarından biri de Parça Parça. Irmak Ecem, bu şarkıyı ilk kez 16 Nisan 2023'te Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu'nda canlı olarak seslendirmiş. 

Çok güzel bir organizasyondu. Deprem için 27 ayrı sanatçıyla birlikte gerçekleştirdiğimiz bir dayanışma organizasyonuydu. Sanatçılar çıkıyor, enstrümanla tek başlarına sahnede bestelerini, şarkılarını icra ediyorlar. Benim için bir ilkti. Hem ilk kez kendi şarkımı seslendirdim hem de Harbiye gibi bir yerde... Benim için çok sihirli bir andı.

Çocukluğunu Bursa'da geçiren Irmak Ecem Aydemir, liseye geçiş döneminde müzik okumaya karar vermiş. "Birdenbire yani, neden olduğu meçhul. Vahiy gibi geldi" diyor.
 


Annesinin müziğe yetenekli olduğunu, babasınınsa edebiyata meraklı olduğunu ve şiirler yazdığını anlatan Aydemir, müziğe olan ilgi ve yatkınlığının ne zaman ortaya çıktığı üzerine kafa yormuş:

Yalnız bir çocuktum. Çalışan bir annenin tek çocuğuyum. Evde yalnız vakit geçirmek çok hoşuma giden bir şeydi. Çok klasik ama elimde deodorant şişesiyle şarkı söylerdim. Hâlâ gözümün önünde, annem sabahları önlüğümü giydirip beni okula hazırlarken Maurice Ravel'den Bolero'yu açardı. Her sabahımız böyleydi. Annem kulağımı müthiş eserlerle doldurdu. Sonra kendi kendime albüm kapakları çizerdim. CD'lere, plaklara göre kapaklar... Oyunculuk da yapardım, Oscar kazanmışım gibi konuşma yapardım.

"Bursa bana dar geliyordu"

Bir noktadan sonra Bursa'ya sığmadığını hisseden Irmak Ecem, "Bursa bana dar geliyordu, bir hissiyatım vardı, sanki Bursa'da durmamam lazım gibi" diyerek ekliyor:

En önemlisi ben güzel sanatlar okumalıyım, müzik okumalıyım bilinci geldi. Müzik hocamdan beni çalıştırmasını istedim ve sınavlara girdim. İstanbul'da Avni Akyol Güzel Sanatlar Lisesi'ni dereceyle kazandım. Annemle bir anda hayatlarımızı değiştirip İstanbul Erenköy'e taşındık.

Burada piyano ve keman eğitimi alan Irmak Ecem, müzikle geçen dolu dolu yılların ardından oyunculuğa da yeteneği olduğunu hissederek Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nin sınavlarına girme kararı almış:

Sınava ilk girişimde 'Senin kafan karışık, sen müzisyensin, müzikten devam et' dediler. Sırf o sebepten olmadı, kazanamadım. İngiltere'ye gittim ve orada birkaç ay kaldım. Oyunculuk içimde kaldığı için İngiltere'den döndüm ve enstrümanları sattım, bütün enerjimle buna kanalize oldum, bir kumar oynadım, başka hiçbir okulu denemedim ve kazandım.

"Deli Ayten'i oynamak hayalimdi"

Irmak_1.jpg
I'nın mix ve mastering'i Memet İncili'ye ait. Irmak Ecem, "Şarkıya çok şey katan bir süreçti" diye anlatıyor (Ece Latifaoğlu)


Hem dizilerde oynayan hem de tiyatro yapan Aydemir'in yolu, Ata Demirer'le kesişmiş ve ardından Bursa Bülbülü'nde bir hayalini gerçekleştirmiş:

Ben yıllardır Ayten'i oynamak isterim. Bursa'da Deli Ayten diye bir karakter var. Hatta ona özel olarak film çekilmesi gerek, o derece malzemeli. Çok dramatik bir hayatı olmuş. Kendi heykeli bile var Bursa'da. Hikayesini herkes bilir, müzisyen bir aile. Bursa Bülbülü'nün cast'ı bitmiş durumdaydı. Ata Demirer'le tanışmak üzere buluşmuştuk. Sohbet ederken, 'Deli Ayten var filmde, sen oynar mısın?' dedi. 'Tabii oynarım' dedim.

Irmak Ecem müziği oyunculuğun, oyunculuğu müziğin önüne koymuyor. Biri önde diğeri geride demiyor. "Ortada bir donanım var, bugün olmazsa yarın" diyerek ekliyor:

Benim ruhuma göre bütün bu disiplinler o kadar iç içe ki. Şu anda müziğin peşindeyim ama burada ilerlerken insanların Irmak'ı tanıması ve Irmak'ın heybesindeki diğer şeyleri görmesi kaçınılmaz olacak. Aslında doğru teklif, doğru proje, doğru takvim ve doğru ajandayla birinin peşinden gittiğinde diğerinden kopacağın bir durum yok.

"Küçük yerin büyük adamı olmak bana göre değil"

Irmak_2.jpg
Irmak Ecem'in bir ilke imza atarak Ella Fitzgerald'dan All the Things You Are'ı seslendirdiği bir O Ses Türkiye macerası da var (Ece Latifaoğlu)


Bir yıl kadar Kıbrıs'ta yaşayan Aydemir, aslında burada da bir kırılma yaşamış. Çeşitli mekanlarda sahne almasıyla profesyonel vokal hayatı Kıbrıs'ta başlamış ve 2018'de İstanbul'a döndüğünde de devam etmiş.

İstanbul biraz yormaya başlamıştı. Annem de Kıbrıs'ta yaşıyordu, onun yanına gelmemi, bir denememi istedi. 2017'de oraya gittim ve sahneyle vokal olayı orada başladı aslında. Caz ve rock gruplarıyla birlikte söyledim, Kıbrıs'ta kaldığım 16 ayda sahneye çıkmadığım yer kalmadı. Deneyim kazandım. İşler devam ediyordu, her şey güzel gidiyordu ama doğru yerde değilim gibi hissediyordum. Benim büyük denizde olmam lazımdı, küçük yerin büyük adamı olmak bana göre değildi.

Sahneye çıkmaya başlamadan önce hep oyunculukla ilgili projeler beklediğini anlatan Aydemir, Kıbrıs'a gidince bir yandan da Yakın Doğu Üniversitesi'ndeki sahne derslerinde hocalık yapmış. Ama Bursa'ya sığmadığı gibi Kıbrıs'a da sığmamaya başladığında "Koşa koşa İstanbul'a döndüm" diyor.

"Kararlılık benim tabiatım"

Yıllardır sanatın içindeyim, uğraşıyorum. Hiçbir şey tepeden inmedi. Girdim, kazandım, çok uğraştım. Yanlış insanlar tanıdım, doğru insanlar tanıdım ama kovalamayı bırakmadım. Yani inadımı bırakmadım daha doğrusu. Bir yanda ülkenin durumu var. Dış koşulları gördükçe umudunu diri tutmak daha da zor oluyor. Bunun iyi tarafı da var. Dayanıklılığın ve kuvvetin çok daha fazla oluyor bence. Yani benim açımdan öyle olduğunu düşünüyorum. Ama bir yandan artık meyvelerini de görmek istiyor insan.

İnattan bahsederken, "Kararlılık benim olayım, tabiatım, yapım" derken ekliyor Aydemir:

Bir şeyleri de yavaş yavaş sindirmeye ve anlamaya başlıyorum. Her zaman problem olacak, sorunlar çıkacak. Ama üretmeye devam et, yüzünü aydınlığa dön. Sanat hep vardı, hep devam edecek. Tek nefes alabildiğim yer orası. Müzik ve oyunculuk bunun sadece en görünür kısmı. Ama hep orada. Sanatla kurduğum ayrı bir durum var. Bir nefes alma şekli gibi, can suyu gibi.

"Çember tamamlanıyor"

Ve sohbetimizin sonunda, başladığımız noktaya, I'ya döndüğümüzde Irmak, "Kendimi açık ettiğim, her şeyimi açtığım, çırılçıplak kaldığım, her şeyi olduğu gibi ortaya koyma cesaretini sembolize ediyor" diyerek ekliyor:

Yıllardır işin içinde olmama rağmen farklı bir heyecan tattırdı bana. İnsanı ayrı bir yerden motive ediyor. Var olduğunu, dünyayla, evrenle bağlantı kurduğunu gördüm. Bana verileni veriyorum ve bunu vermeye devam etmek istiyorum.

Konserler ve yeni parçalar için heyecanlı olduğunu da ekleyen Aydemir, "İnsanlara temas etmek de bizi üretmek kadar doyuran bir şey. Çünkü tamamlayan bir şey, çember tamamlanıyor" diyor ve arkasına yaslanıp şarkısının yaptıklarını izlemenin nasıl da keyifli olduğunu anlatıyor:

Bakalım şimdi neler yapacak? Bu şarkı şimdi nereye gidecek? Kendi kendine onu da mı yapmış?

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU