Irak il meclislerinde karışıklık sürerken yeniden başlangıçtaki soruya dönüldü: 2013’te askıya alınan konseylerin, valilerin işlerindeki etkisi ne olacak?
2013’ten bu yana yerel seçim yapılmamasına rağmen valiler yetkilerini halkın denetimi olmadan kullanıyor.
Yerel gözlemcilere göre bazı valiler, çalışmalarında ilerleme kaydedemeyen diğerlerinin aksine, gerekli belediye hizmetlerini sağlamada ve altyapı projelerini hayata geçirmede başarılı oldu.
Oylama ile seçildikleri göz önüne alındığında, genel olarak valiler ile merkezi otorite arasındaki ilişki muğlak kaldı. Bu nedenle hükümetin onları atama veya görevden alma yetkisi bulunmazken, usul hususları dışında başbakan veya parlamento ile bağlantılı değiller.
Bu konseyler, ‘aşırı yolsuzluk olayı’ olarak değerlendirilen Ekim Protestosu nedeniyle 2019’da iptal edilmişti. Daha sonra Federal Mahkeme, geçen yıl konseyleri yeniden görevlendirip yeni yerel seçimlere gidilmesine karar vermişti.
Fikir; siyasi ve halk hareketini kontrol eden ekstra bir çevre olduğu yönündeydi. Ancak artık geçen aralık ayında yapılan seçimlerin sonuçlarının ortaya çıkmasıyla pozisyon dağılımına karar vermek zorunlu hale geldi.
Özellikle karma vilayetlerde mezhep ayrımına göre nasıl dağıtılacağı veya özellikle tek milliyet veya mezhebin bulunduğu vilayetlerde koltuk sayısı uyarınca ağırlıklara göre nasıl bölüneceği konusunda bu kez başka sorunlar ortaya çıktı.
Mevcut il meclisi seçimlerindeki en çarpıcı ironi, pozisyonların dağıtılma şeklinin büyük ölçüde kabile geleneklerinin anlatısına göre olmasıydı.
Bazı karma vilayetlerdeki Şii güçler, Ninova ve Selahaddin’de olduğu gibi valilik ve eyalet meclisi başkanlığı pozisyonlarını ele geçirmek için Sünni güçlere karşı birleşmeye karar verdi. Ancak Bağdat vilayetindeki iki ana makamın (vali ve il meclisi) Koordinasyon Çerçevesinde Şii güçler ile Sünni güçler arasında paylaşıldığı bir anlaşmaya varıldı.
Süreç mezhepsel olarak karışık vilayetlerde (Ninova, Selahaddin, Diyala) gerçekleşirken, Kerkük gibi karma bir vilayette Araplar, Kürtler ve Türkmenler arasında farklılıklar halen sürüyor. Bu durum ise Kürtler, valilik görevi bir daha Türkmenlerle anlaşmalı olarak bölgedeki Arap bileşenine gitmesin diye Kerkük üzerinde anlaşmak üzere farklılıklarını durdurduktan sonra gelişti.
Kabile baskısı
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Kerbela ve Basra vilayetlerinde mesele çözüme kavuşturulurken, listelerinin sandalyelerin çoğunu kazanması nedeniyle Kerbela valisi Nasif el-Hattabi ve Basra valisi Esad el-Aydani’nin görevleri bir kez daha yenilendi. Ayrıca bazı Çerçeve Güçler arasında, bu iki vilayetlerde kaybedenlerin, diğer vilayetlerde görevlendirilerek durumun telafi edilmesini öngören siyasi bir anlaşma imzalanmıştı.
Vasit valisi pozisyonuna listesi çoğunluğu kazanan aynı Vali Muhammed el-Mayahi’nin geçmesi kararı verilirken, Vali’nin seçim yönetimine meydan okuyan Koordinasyon Çerçevesi’nin bazı güçleri arasında ortaya çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle, Mayahi’nin yemin etmesi sonrasında durum değişti. Bu durum, yeni valileri onaylayan cumhuriyet kararnamelerinin çıkarılmasında aksamalara yol açtı.
Babil ve Maysan vilayetlerinde ise durum farklıydı. İl seçim süreci, silah tehdidi ve kabilelerin baskısı altında gerçekleşiyordu. Öyle ki bazı konsey üyeleri, oylarını etkili güçler lehine değiştirmek zorunda kaldı.
Hukuk uzmanı Ali et-Tamimi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“2008 tarihli 21 sayılı İl Meclisleri Kanunu, seçildiği tarihten itibaren 15 gün içinde atamasının yapılacağı cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılarak göreve başlaması gerektiğine dikkati çekiyor. Kanuna göre cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkana kadar görevini yapamaz.”
*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.