Acı dolu bir dünyaya giriş

Kesin olan şu ki bu acı verici olgu büyük olasılıkla genişleyecek. Çünkü yoksulluktan, baskıdan ve yolsuzluktan kaçan gençlerini denizin pençelerine iten başarısız devletler ders almadılar ve almayı da reddediyorlar

İllüstrasyon: Alberto Miranda/Atlantic

Bir arkadaşım bana şöyle dedi:

Politikacıların peşinde koşarak veya onlarla röportaj yaparak zamanını boşa harcama. Dünyanın geleceğini şekillendirmedeki rolleri azaldı. Son sözü artık hükümetler, cephanelikler ve filolar söylemiyor. Dünyanın geleceği laboratuvarlarda üretiliyor.

Darbelerin, cumhurbaşkanlığı sarayını ve devlet televizyonu ve radyosunu ele geçirmenin artık bir değeri yok. Sonucu belirleyici savaş, teknolojinin koridorlarında ve birbirini izleyen bilimsel devrimlerde yaşanıyor. Yapay zeka kalkınma, sağlık, eğitim, ekonomi ve hizmetlerde her şeyi değiştirecek. Bu büyük fetihlere katılmayanlar, ne kadar füze ve kitle imha silahına sahip olurlarsa olsunlar geçmişin kenarında oturup kalacaklar.

Akıllı telefonun ortaya çıkışının bireylerin ve toplumların hayatında büyük bir değişiklik yarattığını ve nihayetinde bunun yapay zekanın sağlayacaklarına kıyasla basit bir olay olduğunu iyi hatırla. Acı sahneler ve kötü haberler seni aldatmasın. Doğum sancısı yaşanması normal ve dünya daha iyi olacak.


İyimserliği ve iyimserleri severim. Onlar olmasaydı insanlar umutsuzluklarının ve hayal kırıklıklarının enkazı altında kalırlardı.

Deneyimler, teknolojinin medya dahil birçok alanda insanlara hayal ettiklerinin kat kat fazlasını sunduğunu gösteriyor.

Sınırları ve ufukları genişletti, fikir ve görüntü akışını sağladı, gazeteci ve yazarları uzak diyarlara taşıdı.

Ancak haber kovalama mesleği, bazen daha iyi bir dünyaya doğru gidildiğinden şüphe duymanıza neden oluyor.

Özellikle de orduların şu an savaş yeteneklerini geliştirmek için yapay zeka kullandığını, bu yeteneklerin daha sonra milislerin, mobil orduların ve organize suç çetelerinin de emrinde olacağını okuduğunuzda...

Arkadaşımın hayallerini ilgiyle dinledim ve işimin başına döndüm. Acı vermekten de geri kalmayan komik bir haber dikkatim çekti.

Habere göre Kuzey Kore'deki yetkililer, yaklaşan Khanun tropik fırtınasında beklenen kuvvetli rüzgarlara ve şiddetli yağmurlara karşı hazırlık kapsamında, vatandaşlardan 'Kim hanedanına' ait portreleri korumak için mümkün olan her şeyi yapmalarını istemiş.

İktidar partisinin resmi gazetesi Rodong Sinmun, halkın önceliğinin görevdeki lider Kim Jong-un, babası Kim Jong-il ve Kuzey Kore'nin kurucusu olan dedesi Kim Il-sung'un portlerinin yer aldığı propaganda afişlerinin 'güvenliğini sağlamak' olması gerektiğini belirtti.

Kuzey Kore Haber Aajnsı'na göre ülkede her evde ve ofiste Kim Jong-un ve Kim Il-sung'un portreleri asılı ve herhangi biri bunlara yanlışlıkla dahi zarar verirse ölüm cezasına çarptırılabiliyor.

Haber bana Birleşik Krallık'ta yaşamanın zevkini hatırlattı. Burada bir fırtına yaklaşırken hükümet sizden herhangi bir portreyi kurtarmanızı istemez.

Aynı şey, yaşadığı çöküşe ve gittikçe daha dibe batmasına rağmen Lübnan'da için de geçerli.

Dahası, füzelerinin dünyanın farklı yerlerindeki etkisi ve dokunuşu inkar edilemeyecek olan Kuzey Kore liderinin de yapay zekayı çeşitli yollarla ithal ederek cephaneliğinin hizmetine sunmakta gecikmeyeceğinden eminim.

Sayın başkan ve lider ya da dedesi gülüşlerinizi izlemeden ve nefeslerinizi saymadan kendi evinizde yaşayabilmek ne güzel...


Kesinlikle daha iyi bir dünyada değiliz. Kim Jong-un'un durumunun, rejiminin bir tür izolasyon içinde yaşadığı birkaç yıl öncesine göre daha iyi olduğu söylenebilir.

Saygıdeğer lider, yoldaş Vladimir Putin'in Ukrayna topraklarında başlattığı 'özel askeri harekâtın' yankılarıyla doğan dünyada kendisine hayati bir rol buldu.

Tüm dünya iki hafta önce, Kuzey Kore liderinin Güney Kore ile ateşkesin yıl dönümünü İHA'ların ve nükleer başlıklı kıtalararası balistik füzelerin parıldadığı bir askeri geçit töreniyle kutlayışını izledi.

Daha da önemlisi, yüzünde bir gülümseme ile geçit törenini izlerken, yanında Çinli bir yetkili ile sıcak bir şekilde karşılanan ve özel bir konuk olan Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu da vardı.

Yakın bir zamanda Ukrayna'da savaşan Rus ordusunun şu anda yoldaş Kim'in cephaneliğine daldığına dair haberler yapılmıştı.

Kuzey Kore'nin bu parlak rolüne denizlerden gelen ölüm botlarının batması ve denizlerde yüzen mülteci cesetleriyle ilgili sahneleri de ekleyebiliriz.

Kesin olan şu ki bu acı verici olgu büyük olasılıkla genişleyecek. Çünkü yoksulluktan, baskıdan ve yolsuzluktan kaçan gençlerini denizin pençelerine iten başarısız devletler ders almadılar ve almayı da reddediyorlar.

Buna ilaveten, küresel ısınmanın özellikle çölleşme ve kuraklık tehdidi altındaki ülkelerden milyonların göçüne neden olacağını doğrulayan çalışmalar var.

Buna rağmen söz konusu ülkelerde güçlüler yaklaşan felaketleri göz ardı ederek iktidarı ele geçirmelerini kutluyorlar.

Cezayir, Kanada, Yunanistan, Portekiz ve diğer ülkelerde sanki dünyanın eti yanıyormuş gibi korkunç görüntülerle ormanları yiyip bitiren yangınlar daha az acı verici değil...
 


Sahnenin bir devamı var; o da Afrika'da tanık olduklarımız. İki generalin savaşının alevleri arasında kıvranan Sudan'da milyonlarca insan açlıktan kırılıyor.

Bir zamanlar bize halkı ve çevresi için bir gıda sepeti olabileceği söylenen bir ülke açlık yaşıyor.

Afrika'nın generaller ve darbeler diline döndüğünü, savaşları seven, madenlere aşık Wagner liderinin katkılarına güvendiğini de unutmamalıyız.

Fidel Castro'nun bir zamanlar Angola ve Etiyopya'ya asker gönderdiği doğru ama o Castro'ydu ve askerlerini başka bir dünyada göndermişti.

Oyundaki en tehlikeli şey, Afrika'yı istikrarsızlaştırmanın DEAŞ örgütüne ormanlara ve çöllere yerleşme fırsatı verecek olması ve bunun da kıtaya daha fazla savaş, yoksulluk ve acı vaat etmesi.

Küresel ısınma ve artan yoksulluk. Ölüm botları. Tehdit altındaki gıda güvenliği. İstikrarsızlaştırma. Güç diline geri dönüş. Ukrayna-Rusya kan nehri.

Tayvan ve çevresinde yeniden alevlenmekle tehdit eden küller. ABD'nin Çin'in yükselişinden duyduğu korku.

Hindistan'ın Çin cininden korkusu. Küçük ülkelerin fillerin tepişmesinden duyduğu korku. Tüm bunlar, frenler ve emniyet supapları olmayan çok tehlikeli bir dünyaya doğru ilerlediğimizi gösteren uyarıcı faktörler.

Dünyanın yapay zekayı kutlamaya hakkı var, ancak müthiş teknolojik ilerlemenin, insani ilerlemedeki apaçık bir yoksullukla el ele gittiğini de hatırlamalı.

Guterres'in rolünün uyarılar yapmak, ağıtlar yakmak ve cenazeler düzenlemekten öteye gitmediğini belirtmekle yetinelim.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

Şarku'l Avsat

DAHA FAZLA HABER OKU