Kalaşnikof: Bir silahın doğuşu, efsanesi ve vicdan azabı

Neredeyse 80 yıldır hayatımızın içinde hayatlar alan meşhur silah AK-47, nam-ı diğer kalaşnikofun üretimine bugün başlanmıştı. Silahın, silaha adını veren yaratıcısının hikayesi, efsanesi ve vicdan azabını okumak için buyursunlar

Kalaşnikof, 1930'da Sovyet kolektivizasyonu sırasında ailesinin malını devlet tarafından elinden alınan fakir bir çiftçinin oğluydu, hastalıklı bir çocukluk geçiren ve şiir yazmayı seven Mikhail Kalaşnikof'un tasarladığı silah tüm dünyaya yayılacaktı / Görsel: Indy Türk Digital Lab.

Moskova'nın kenarında, Volga kıyısında,
Bir tüccar vardı ünlü, adı Kalaşnikof.
O mermiler, silahlar, tüfekler satardı,
Ticaretin efendisiydi, adı Kalaşnikof...


"Tüccar Kalashnikov'un Şarkısı" şiiri ilk bakışta herkesin adına sanına aşina olduğu Sovyet silah tasarımcısı Mihail Kalaşnikof'a ithafen yazılmış gibi görünebilir.

Ama bu şiir onun doğumundan tam yarım asır önce Çarlık Rusya'sı döneminde yaşayan bir başka Kalaşnikof'a ithafen kaleme alınmıştı.

Tüfeklerle haşır neşir olmaları belki ortak özellikleriydi.

Ama ikisinin arasındaki en belirgin fark Mihail Kalaşnikof'un biraz da tesadüfen icat edip adını verdiği AK-47 tüfeğin dünyanın en meşhur ve öldürücü silahlarından biri olması.

Hem 1800'lü yılların Kalaşnikof'undan hayli farklı olarak Mihail Kalaşnikof bir tüccar değil, 19 çocuklu bir ailenin yoksul oğlu olarak başladığı hayatını proloteryen bir kahraman olarak nihayete erdiren kişiydi.

"Kalaşnikof" olarak da bilinen, elinden çıkma AK-47 piyade tüfeğinin üretimine ise 76 yıl önce bugün Sovyetler Birliği'nde başlanmıştı.

Bir Silahın Efsanesi

Açıkçası az sayıda silah efsanevi statüye ulaşır.

"20. yüzyılın en ölümcül silahı nedir?" diye sorulsa buna verilecek ilk yanıt belki de atom bombası olacaktır.

ABD'nin 1945 yılında Hiroşima ve Nagazaki şehirlerine attığı iki atom bombasının tahminlere göre 200 bin insanın hayatını aldığı biliniyor.

Ancak Azrail ile ondan sıkı fıkı olan silah kalaşnikoftu.
 


Silahlar konusundaki uzmanlığıyla tanınan, "The Gun" kitabının Pulitzer ödüllü yazarı, Amerikalı savaş muhabiri Christopher John Chivers'e göre bir tenis raketi büyüklüğünde, sadece bir baltanın ağırlığındaki bu silah, tüm teknik özelliklerinin ötesinde savaşın doğası ve akışını değiştiren bir silah olarak tarihteki yerini çoktan aldı, hatta kültürel bir simge haline geldi.

Amerikan İç Savaşı esnasında kullanılan, ateşlenmesi için bir ekip gerektiren ilk çok namlulu silahlardan Gatling'e göre bu tüfek kullanışı kolay olduğu kadar yaklaşık 200 dolarlık bir fiyata temin edilebilecek kadar da ucuzdu.
 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)


Belki de AK-47'nin alametifarikası biraz da hem yük hem pahada rakiplerine göre hafif kalmasında saklıydı.

Mihail Kalaşnikof, şiirlere konu olan tüccar adaşının aksine Moskova'dan çok uzakta, Rusya'nın günümüzdeki Altay Krayı'ndaki Kurya köyünde dünyaya geldiğinde tarih 1919'du. 

I. Dünya Savaşı'nı sona erdiren Paris Barış Konferansı düzenleniyor, Milletler Cemiyeti'nin kuruluşunun temelleri atılıyor, ABD'nin Seattle kentinde 65 bin işçinin katıldığı grevler tertipleniyor ama hepsinden ötesi Bolşeviklerin Ekim Devrimi ile iktidarı ele geçirmesinin ardından başlayan Rus İç Savaşı yaşanıyordu.

19 çocuklu ailenin 17 numarası olarak doğan Kalaşnikof, 1930'da ailesinin mülkleri ellerinden alınıp Nizhnyaya Mokhovaya köyüne, Tomsk Oblastı'na sürgüne gönderildi.

Altı yaşındayken ölümün eşiğine geldi.

Çocukken buzun altında kaldığı için ömrü boyunca sudan korkacaktı.

Hastalığı atlatıp ayağa kalktığında Batı Sibirya ovalarında tarım ve avcılıkla geçen aile hayatının içinde buldu kendini.

Tüfek ve avcılıkla tanışması böyle oldu.

Öyle ki; 90'lı yaşlarına kadar bu alışkanlığını bırakamayıp avlanmaya devam edecekti.

Ancak aklında doğduğu köyü Kurya vardı.

Ailesinin izniyle memleketine yaklaşık bin kilometre yürüyerek geri döndü.

Eğer o çileli yolu göze almamış olsaydı, muhtemelen tarım ve hayvancılıkla ilgilenmeye devam edecek, mekanik ile tanışmaya hiç fırsat bulamayacaktı.

Önce Kurya'da, bir traktör istasyonunda mekanik işi edindi.

Fabrikadaki bir Komünist Parti görevlisi, genç adamın bu işe yatkınlığını fark edip kendisini silah tasarım bürosuna aldırdı.

Burada tüfeklerdeki montajlı dipçiklerin testçiliğini yaptı.

Yıllar sonra Hizbullah ve Mozambik bayraklarına kadar siyasi simgelemelere konu olan, Belfast sokaklarının duvarlarını süsleyen, ordulardan, özgürlük savaşçılarına, teröristlerden, radikallere ve hatta kişisel katliamlara kadar hemen herkesin eline düşecek tüfeğin yaratıcısının silah tasarımıyla tanışıklığı böylesi bir tesadüfle başlayacaktı.
 


1938'de Mikhail Kalaşnikof tank tamircisi olarak Kızıl Ordu'ya katıldı.

Eğitimi sırasında ilk birkaç icadını geliştirdi, çoğu tanklar ve küçük silahlarla ilintiliydi.

II. Dünya Savaşı'nın patlak verdiği zaman ise "Tank Komutanı" olarak terfi etti.

Sovyetler'in ilk kadın pilotu Marina Raskova'nın girişimiyle kurulan, 24. Alay'a katıldı.

Ekim 1941'de Bryansk Muharebesi sırasında omzundan yaralanıp hastaneye kaldırılması ise bir anlamda AK-47'nin icat edilmesinin yolunu açacak kıvılcım olacaktı.

Zira iyileşme döneminde bir silah tasarımcısı olarak kariyerine başlayacaktı.

Aslında hastanede yatarken hemen yanındaki askerin sorusu onun için bir nevi işaret olacaktı:

Hey Mihail! Almanların otomatik silahları varken, neden bizde iki veya üç kişiye sadece bir tane tüfek düşüyor?"

Bir Silahın Tarihi

II. Dünya Savaşı günlerinde Alman güçlerinin kullandığı Sturmgewehr 44 tüfeği sadece Sovyetleri değil dost düşman herkesi etkilemekteydi.

Makineli tüfeğin menzili ve ateş gücü Stalin'in Sovyetleri'nde de hayranlığa neden olmuştu.

Öyle ki; 15 Temmuz 1943'te "meşhur" Alman tüfeği SSCB Silahlar Halk Komiserliği önünde sergilenmişti.

Silahtan hayli etkilenen Sovyetler'in kendi orta kalibreli tam otomatik tüfeklerini geliştirme fikri biraz da böyle filizlenecekti.

Sovyet Ordusu PPSh-41 makinalı tabanca ve eski Mosin-Nagant cephane tüfeklerinden kurtulmak istiyordu.

Kalaşnikof, "Böylece bir tane tasarladım. Bir asker olarak bir asker için bir makineli tüfek yaptım. Adı Avtomat Kalashnikova, yani Kalaşnikof'un otomatik silahıydı. İlk üretim yılı 1947 idi. Adı da kısaltması da işte buradan geldi" diyecekti.

Aslında bu tüfek önceki tüfek teknolojilerinin yeniliklerle bezenmiş bir meleziydi.

Amerikan M1 Garand ve Alman StG 44'ün en iyi özelliklerini taşıyordu.

Bir başka deyişle Kalaşnikof ve ekibinin söz konusu yabancı silahlara erişimi olduğu için tekerleği yeniden icat etmeye ihtiyaçları olmadı:

Birçok Rus ordusu askeri bana nasıl bir tasarımcı olunacağını ve yeni silahların nasıl tasarlandığını sorar. Bunlar çok zor sorulardır. Her tasarımcının kendi yolları, kendi başarıları ve başarısızlıkları gibi görünüyor. Ancak bir şey açık. Yeni bir şey yaratmaya kalkışmadan önce, bu alanda zaten var olan her şeyi iyi anlamak çok önemlidir. Kendi deneyimlerim bunu doğrulayan birçok tecrübeyi işaret ediyor"

Sovyet askeri için gizli olarak geliştirilen bu tüfekten bugüne kadar yaklaşık 100 milyon AK-47 ve varyantı üretildi.

Tasarım çalışmalarına 1945'te başlanan AK-47, resmi askeri testlere 1947'de tabi tutuldu, bir yıl sonra sabit dipçikli versiyonu Sovyet Ordusu'nun seçkin birimleri için aktif hizmete alındı.

1949'a gelindiğinde resmen Sovyet Silahlı Kuvvetleri tarafından kabul edilen silah önce Varşova Paktı'nın üye devletlerine ardından dünya geneline yayıldı.
 


Hatta "Get out from my property!" diye bağıran birçok Amerikalı sivilin bile eline düştü.

Söylemler abartılı olabilir ama istatistikler yanılmaz.

Öyle ki; 2012 yılında Amerikalılar Rus polisi ve askeri kadar çok AK-47 satın aldı.

Indiana Üniversitesi'nde görev yapan Amerikalı hekim ve silahların tarihini anlatan "X-Ray Vision" kitabının yazarı Richard Gunderman "Bir hekim olarak, bu silahın insan vücudu üzerinde ne tür yıkım yaratabileceğine şahit oldum" diyor.

Zorlu koşullardaki güvenilirliği, çağdaş silahlara göre düşük üretim maliyeti, neredeyse her coğrafi bölgede bulunabilir olması onu küresel popülerliğe ulaştırdı.

2004'te gezegendeki tahmini 500 milyon silahın neredeyse 100 milyonu kalaşnikof ailesine aitti ve bunların 3'te 1'i biri AK-47'lerdi.

Bir Silahın Etkisi

AK-47, SSCB'ye savaş alanında ve uluslararası arenada avantaj sağladı.

Stalin'in hükümetinden sonra SSCB kendini yeniden yapılandırdığında, AK-47'nin büyüyen dünya gerilimlerinden yararlanmalarına izin verdi.

Silahlar benzer komünist veya anti-batı düşüncelere sahip çeşitli ülkelere ve isyancı gruplara sunuldu.

1950'lerin ortalarından bu yana neredeyse her çatışmada kullanıldı.

20. yüzyılın ikinci yarısında ve 21. yüzyılın başlarında pek çok savaşta etkili bir rol oynadı.

1950-1953 yıllarında Çin ve Kuzey Kore askerleri tarafından ABD ve Güney Kore güçlerine karşı ortaya çıktı.

ABD'nin M1 Garand ve M1 Carbine tüfeklerine karşı avantaj sağladı.

Asıl arz-ı endam edişi binlerce insanın hayatını kaybettiği Vietnam Savaşı esnasındaydı.

1955-1975 yılları arasında AK-47, Kuzey Vietnam ve Vietkong savaşçıları tarafından ABD ve Güney Vietnam güçlerine karşı kullanıldı.
 


AK-47'nin nemli ve kirli koşullarda bile çalışabilmesi, ABD'nin M16 tüfeğinin önüne geçmesini sağladı.

Hatta Kalaşnikof, ilerleyen yıllarda Amerikan ordusunun M-16 tüfeğine karşı olan üstünlüğüyle sürekli övünecek, 2007'de verdiği bir mülakatta şöyle diyecekti:

Vietnam Savaşı sırasında, Amerikan askerleri M-16'larını atıp ölü Vietnamlı askerlerden AK-47 ve mermi alırlardı. Irak'taki Amerikan askerlerinin de sıkça kullandığını duyuyorum"

Gerçekten de mimarı olduğu AK-47 daha birçok alanda çıktı sahneye.

2003-2011 yılları arasındaki ABD'nin Irak'ı işgali sırasında Irak ordusu ve direniş grupları tarafından nasıl koalisyon güçlerine karşı kullanıldıysa 1979-1989 yıllarında namlunun ucunun kendi vatanına çevrildiği de oldu.

AK-47, Sovyet işgaline karşı mücadele eden Afgan mücahitlerin de en etkili silahıydı.
 


Ömürleri 40 yılı bulan eski usul kalaşnikofların yeni nesil AKM ve AK-74 tüfeklerini geride bırakması bunun kanıtıydı.

2011'de başlayan ve hala devam eden Suriye İç Savaşı'nda da AK-47, Suriye ordusu, muhalif gruplar, Kürt güçler ve IŞİD gibi çeşitli taraflar tarafından kullanılıyor.

Libya'da, Güney Afrika Sınır Savaşı, Kolombiya İç Savaşı ve Kongo İç Savaşı sırasında da ellerdeydi...

1972 yılında Münih Olimpiyat Köyü'ne baskın düzenlendiğinde de...

Ya da ABD'nin Stockton, Kaliforniya ve Dallas'ta gerçekleştirilen kitlesel saldırılarda da...

20. yüzyılın sonlarından günümüze kadar bu silahtan çıkan kurşunların milyonlarca insanın ölümüne neden olduğu biliniyor.

Bir Silahın Vicdan Azabı

Silah değil silahı tutan ya da tutturan ölümlerin sorumlusu şüphesiz.

Peki ya uzun bir ömrün ardından 2013'te 94 yaşında hayata veda eden kalaşnikofun tasarımcısı Mihail Kalaşnikof?
 


O, hayatının neredeyse tamamında icadıyla gerçekleşen çok sayıdaki ölüm ve yaralanmadan dolayı kendisine yöneltilen suçlamaları reddetti.

Silahı saldırı için değil savunma amacıyla geliştirdiğini öne sürdü.

Hatta bir gazeteci 2007'de gece nasıl uyuyabildiğini sorduğunda, şu cevabı vermişti:

İyi uyuyorum. Sorun şu ki, asıl suçlu olan anlaşmaya varmak yerine şiddete başvuran siyasetçiler"

Yüzyılların tartışmasıydı aslında yöneltilen soru: Ne öldürür? Silahlar mı, yoksa onları taşıyanlar mı?

Kurya diye bir köyden çıkıp üç bin 400 kilometre ötedeki Moskova'da Sovyetler'in kahramanı ilan edilen, omuzlarına dört yıldız takılan Mihail Kalaşnikof her ne kadar sorumluluğu hiçbir zaman kabul etmese de yolun sonuna doğru manevi acı çektiğini gizleyemedi.

Ölümünden önce, Rus Ortodoks Kilisesi'nin ruhani lideri Patrik Kirill'e yazdığı mektupta şu cümlelere yer vermesi bunun açık kanıtı olsa gerek:

Ruhumdaki acı dayanılmaz. Kendime sürekli çözümsüz bir soru soruyorum: Eğer tüfeğim insanların hayatını aldıysa, bu demektir ki, onların ölümlerinden ben sorumlu olabilir miyim?"

Mektubun altına, "Tanrı'nın kölesi, tasarımcı Mihail Kalaşnikof" imzasını atmıştı.

Tahmin edileceği üzere icat ettiği silahlardan doğrudan kar elde etmedi, sadece standart bir Sovyet maaşı aldı.

Hayatının son yıllarında, torunu tarafından yönetilen bir pazarlama şirketinin yüzde 30 hissesine sahipti.
 


Bu şirket, Kalaşnikof adını bıçak, giyim ve hatta Kalaşnikof Votka gibi ürünlere lisanslamak için çeşitli fikri mülkiyet haklarına sahipti.

Dünyanın çeşitli yerlerinde düzenlenen silah fuarlarında boy gösterip iyi bir yıllık gelir elde ettiği söylendi.

AK-47 silah satışlarından bugüne kadar kazanılan para hakkında net bir bilgiye sahip olmak olası değil elbette.

Zira bir zamanlar politbüronun onayıyla üretilen bu silahların çoğu yasadışı yollarla satılıyor ve kayıt altına alınmıyor.

Ancak Forbes'ın 2022'deki haberine göre dünyada küçük silahlar ve hafif silahlar kaçakçılığının her yıl 1,7 milyar ila 3,5 milyar dolar arasında bir değere sahip olduğu tahmin ediliyor.

Bu da yasal silah ticaretinin yaklaşık yüzde 10 ila 20'sine denk geliyor.

AK-47, dünyanın en yaygın ve ucuz saldırı tüfeği olduğu için, söz konusu kaçakçılığın büyük bir kısmını oluşturuyor.

Kalaşnikof tüfeklerinin satışlarından bugüne kadar yaklaşık 37,5 milyar ila 75 milyar dolar arasında bir gelir elde edilmiş olabileceği düşünülüyor.

Bugün bu silahın namlusundan ilk resmi kurşunun çıktığı gün...

Mihail Kalaşnikof giderayak neden fikir değiştirip Tanrı huzurunda günah çıkarmaya soyundu? 

Milyonlarca ölümün sorumluluğunun kendinde olup olmadığını neden düşündü?

Bunu bilmek imkansız ama akıllara Victor Hugo'nun o sözü geliyor: Vicdan, insanın içinde tanrıdır.

Belki de bu yüzden mektubun altındaki imzasında sadece tasarımcı değil "Tanrı'nın kölesi" yazıyordu?

Kim bilir?

Nihayetinde Mihail Kalaşnikof, sudan bile korkan köy çocuğundan Sovyet kahramanlığına uzanan 1 yüz, silahıyla ise ölümün kapılarını daha hızlı aralayan, son demlerinde vicdanının esiri olmuş 1 insandı. 

 

Kaynakça:
 
AK-47 | Definition, History, Operation, & Facts | Britannica
The AK-47: Everything You Want to Know | Military.com
Mikhail Kalashnikov – Wikipedia
Mikhail Kalashnikov: The man behind the world's most famous gun - BBC News
A Song about Tsar Ivan Vasilyevich, His Young Bodyguard, and the Valiant Merchant Kalashnikov by Mikhail Lermontov - Poems | poets.org
C.J. Chivers: The Man Behind the Weapon | Esquire | OCTOBER 2010
The Gun: The AK-47 and the Evolution of War by CJ Chivers – review | History books | The Guardian
C.J. Chivers' The Gun explains how the AK-47 changed the world
The Gun: The AK-47 and the Evolution of War by CJ Chivers – review | History books | The Guardian
X-Ray Vision: The Evolution of Medical Imaging and Its Human Implications | JAMA | JAMA Network
https://networthpost.org/mikhail-kalashnikov-net-worth
https://www.forbes.com/sites/niallmccarthy/2017/03/30/the-cost-of-an-ak-47-on-the-black-market-across-the-world-infographic/
https://www.businessinsider.com/price-of-an-ak-47-around-the-world-2015-8

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU