Takvimler 2017 Şubat'ını gösterdiğinde ABD'nin yeni başkanının Beyaz Saray'a girmesinin üzerinden henüz sadece birkaç hafta geçmişti ki ABD'nin büyücüleri ve cadıları, yeni Başkan Donald Trump'ı Beyaz Saray'dan uzaklaştırmak için büyü ritüelleri gerçekleştiriyordu.
Belki de olanlarla ilgili en ilginç nokta, Facebook'taki özel sayfaların on binlerce tıklama ve beğeni almasıyla, bu sihirbazlar ve ABD'nin geri kalanı arasındaki iletişimin sosyal medya aracılığıyla gerçekleşmesi ve ayinin #Magic_Resistance (#Büyü_Direnişi) etiketiyle başlatılması oldu.
Ayinde Trump'ı büyüyle ortadan kaldırmak isteyenlerin turuncu bir mum, başkanın ürkütücü bir resmi ve oyun kartları kullanması gerekiyordu.
Büyü gecesine katılmak isteyenlerden bir iğne ile muma Trump'ın adını kazımaları, sonra muskayı okumaları ve resmi ateşe atmaları istendi.
Ayinin sonunda katılımcılar, Trump'ın sunduğu eski TV programı 'The Apprentice'da kullandığı kelimeye atıfla "Kovuldun" diyorlardı.
Fakat bu eylem, ABD yaşantısında büyük ve önemli bir rol oynayan Hıristiyan sağcı akımlar tarafından kabul edilmeyecekti.
Bu yüzden büyücüleri ve cadıları yeni Başkan'a uğursuzluk getirmeye çalışmakla suçlayarak, büyücülüğün kaldırılması için dua ayini yaptılar.
Büyü girişimleri Trump'ı Beyaz Saray'dan uzaklaştırmayı başaramadı ve şimdi yeniden geri dönmeye çalışıyor.
Ancak akıllarda şu soru var:
Laikliğin beşiği ve batıl inanç ve büyücülükten uzakta olan ABD, nasıl olur da böylesine metafizik bir düşünceye sahip olabilir?
ABD'de büyüden bahsetmek yeni mi yoksa onlarca yıl öncesine uzanan eski bir olay mı?
Yahut en azından Avrupa'da olup bitenler kadar heyecan verici hikayeler mi?
Öyleyse büyü ve büyü düşünceleri ABD'nin iç kesimlerine nereden ulaştı?
Eski Kızılderililerden mi geliyordu yoksa Latin Amerika'dan gelenlerden etkilenen Avrupalıların ve belki de Afrikalılardan mı kaynaklanıyordu?
Peki nedeni kimdi?
Önünde büyük bir dikkatle durmamızı gerektiren bölüm ise Amerikan siyasi yaşamı ile zeka ve büyü arasındaki ilişki ve Amerikan hegemonyası ile dünyanın geri kalanı üzerindeki kontrolü lehine olan belirli arzulara ulaşmak için bundan nasıl yararlanılacağı arasındaki ilişkidir.
Salem ve "cadı avı"nın başlaması
Eski ABD Başkanı Trump'ın görev süresinin son yılında, dönemin Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi liderliğindeki Demokratlar tarafından görevden alınması amacıyla yürütülen kampanya sırasında Trump, "cadı avı" ifadesini kullandı.
Salem kasabasında büyücülükle suçlananların daha adil bir yargılama süreci geçirdiklerini söyledi.
Salem'in bağlı olduğu Massachusetts eyaletinin Vali Yardımcısı Kim Driscoll, bu benzetmeyi kullanmadan önce biraz tarih dersi alınması gerektiğini söyledi.
Öyleyse ABD tarihinde Salem ve cadıların hikayesi ne?
17'nci yüzyılın sonlarında, özellikle 1692 yılında, henüz emekleme döneminde olan ABD, henüz bağımsız olmadığı için, Avrupa'da cadılığa ve cadılara karşı yürütülen kampanyadan etkilenmiş görünüyordu.
O yıl, Salem sakinleri arasında 'Püritenler' ortaya çıktı. Onları bugün radikal dincilere en yakın olanlar olarak tanımlayabiliriz.
Püritenler, şeytanın aralarında yaşadığını iddia ederek, genel olarak ABD'nin iç kesimlerinde ve özel olarak Salem'de cadıları tutuklamak için şiddetli bir kampanya yürüttüler ve büyücülükle ilişkisi olduğundan şüphelenilen herkesi öldürdüler.
Hikaye, iki kızın sürekli kasılma, garip sesler çıkarma ve anlaşılmaz kelimeler telaffuz etme gibi garip semptomlar göstermesiyle başladı.
Daha sonra dört kadının büyücülük yapmakla ve kızların hastalığına neden olmakla suçlanmalarıyla mesele tüm şehre yayıldı. Bu da Salem'deki yangının ilk kıvılcımı oldu.
Püritenlerin yaklaşık 200 büyücü ve cadı hakkında ürkütücü soruşturmalar yürütmesi ve sanıkların yaşlarının 5 ile 80 arasında değişmesi nedeniyle eldeki rakamlar yaşananlarla ilgili tam olarak doğru görünmüyor.
Bu durum, kitlesel bir panik, saldırı ve büyücülük korkusunun yaygınlaşmasına ve yayılmasına yol açtı.
Haziran-eylül ayları arasında yürütülen soruşturmalar sonucunda 14'ü kadın, 5'i erkek 19 kişi ve iki köpek infaz edildi.
Büyücülerin yargılanması, Salem'de ve belki de komşu kasabalarda büyük bir kaosun başlangıcı oldu. Panik, kocaların karılarını, erkek kardeşlerin kız kardeşlerini, çocukların annelerini suçlamadığı bir boyuta ulaştı.
Cadılar ve büyücüler adil bir şekilde mi yargılanmıştı yoksa davalar endişelere ve şüphelere mi dayanıyordu?
Kasabadaki katliamın haberi büyük ilgi çekti. Çünkü karar, bu heyecan verici karara varılırken elde edilen bir dizi delil ve ispat dayanıyordu:
- Karar, sanıkların itirafları sonucu alındı, fakat son zamanlarda bunların işkence altında yapılan itiraflar olduğundan şüphe duyanlar vardı. Bu yüzden itiraflar geçersiz sayılabilirdi.
- Sanığı büyücülük yaparken gördüklerini söyleyen birkaç görgü tanığı vardı.
- Günümüzde aklın kabul edemeyeceği bir şey olan hayali kanıt. Bu kanıt bireylerin gördüğü rüyalara ve doğaüstü kabul edilen olaylara dayanıyordu.
Büyü ve köktendincilik arasında ABD
ABD'deki bu şiddetin birçok sahnesinin, sağcı köktendinci akımın kamusal yaşama sızmasından kaynaklandığını herkes bilir.
Belki de Salem kasabasında büyücülükle suçlananlara asılmak, yakılmak, suda boğmak ve hem Eski Ahit'te hem de İslam hukukunda gördüğümüz bir ceza yöntemi olan taşlamak gibi çeşitli yöntemlerle idam cezaları verilmesinin nedeni buydu.
Belki de ABD Anayasası'na vakıf olanlar, bu anayasanın Yahudiliğin mirasından açıkça esinlendiğini bilirler.
Örneğin, daha sonra ABD Anayasasında da yer alacak olan, 1641 yılında Massachusetts'te kabul edilen ilk yasa, hakları korumaktan ve özgürlükleri garanti altına almaktan ziyade daha çok ölüm cezası verilmesini gerektiren cezalar üzerinde durulmuş ve bunların başında da putperestlik ve ardından cadılık gelmiştir.
Yasa, bir erkek ya da bir kadının büyücülükle uğraştığı yahut bir sihirbazla iletişim kurduğu veya onların hizmetlerinden yararlandığı kanıtlanırsa, ölüm cezasına çarptırılmasını öngörüyor.
İşin ilginç yanı, listede büyücülükten sonra ateizm, cinayet, zehirleme ve son olarak hayvanlara tecavüz gibi suçların sıralanması.
Salem'deki cadılık davası, 1688 yılında benzer infazlara yol açan benzer davalardan önce görülse bir ilk değildi.
ABD'nin kurulduğu ilk yıllarda akıl hastaları yanlış anlamanın ve yanlış yorumlamanın kurbanı mı olmuşlardı?
Bir yanlış anlamanın bedelini hayatlarıyla mı ödemişlerdi?
Aslında, bunlar olmuş olabilir. Bir din adamının, bir kadının ibadetlerini vaktinde yerine getirmemesi nedeniyle, görünürde hiçbir sebep yokken zaman zaman sinir krizi geçirdiği suçlamasında bulunması bunun bir delilidir.
Boston'da meydana gelen bir başka vakada, aynı aileden teşhisi konulamayan bir hastalığa sahip olan dört çocukla ilgiliydi.
Günümüz psikiyatristlerinin tahminine göre çocuklarda psikotik bozukluk vardı. O yıllarda ABD'li din adamları ise sadece dini ritüellerin bu çocukların içlerindeki kötü ruhları kovabileceğini düşünüyorlardı.
Salem'de Cadılar Bayramı... ABD'nin yeni büyüsü
Düşündürücü sorulardan biri, büyünün ABD'de festivalleri, eğitim kurumları ve televizyon kanalları olduğu için kabul edilmesiyle ilgili.
Dahası, büyü ABD'nin siyaset ve istihbarat alanlarına da girmiştir. Mesela büyü Savunma Bakanlığı'na nasıl girmiş olabilir?
Derinlere dalmadan, ABD'nin zıtlıkların aynı ruhtaki denkliğinden etkilenen kısmının burası olduğu söylenebilir.
Yani ABD, bir yandan köktenciliğine batmış bir Hıristiyan dini yönelimine sahip bir devletken bir yandan da artık bir tür özel özgürlük olarak kabul edilen bir şarlatanlık ve yarı yasallaştırılmış büyü halini aynı anda barındırıyor.
ABD'nin modern tarihinde ünlü Cadılar Bayramı hikayesi de dahil olmak üzere bazı dini ritüellerin büyücülük ve cadılar için tuzaklara dönüşmesine neden olan bir olay yaşandı.
Cadılar Bayramı hikayeleri, geleneksel Hıristiyanlığı her yıl kasım ayının ilk gününü azizleri kutlamaya ve aynı ayın ikinci gününü uyuyan ölülerin ruhları için dua etmeye adayan özel bir tür Roma Katolik Kilisesi'yle birleştirir.
Ancak dinî düşüncenin gafletinden, Latin Amerika medeniyetlerinden özellikle o gece mezarlardan kötü ruhların çıktığına, insanlar arasında dolaştığına ve bazen onları sakinleştirmek ya da uzaklaştırmak için bir tür kurban veya adak gerektirdiğine inanan Kelt medeniyetinden bazı pagan âdetler ve büyü mahiyetindeki gelenekler, ABD'nin iç kesimlerine kadar sızdı.
Bugün ABD'nin iç kesimlerinde büyücülüğe olan inanç, daha önce cadı katliamının yaşandığı Salem kasabasına kadar ulaştı.
Salem artık ABD büyücülerinin her yılın kasım ayının ilk günü özel bir şekilde toplandığı bir kasaba haline geldi.
Sayıları bazen 20 bine ulaşırken genellikle burada yaşayan bu büyücüler, ABD'nin başka hiçbir eyaletinde ya da şehrinde olmayan haklara sahipler.
Ayin, 1 Kasım arifesinde Salem'İn eteklerindeki geniş bir vadide başlıyor ve ertesi gün, tam bir sessizlik içinde büyük bir tören düzenleniyor.
Böylece orada bulunanlar ile ölülerin gezgin ruhları arasında doğrudan iletişim kuruluyor.
Salem ile ilgili rivayetler arasında, oradaki baş cadının, dileyenlere, daha sonra uygulayacaklara, her birinin yeteneğine göre büyü öğrettiği kitaplar tuttuğu anlatılır.
Ancak Salem'in cadılarından birinin "Sahip olduğumuz doğaüstü yetenekleri kullanırsak, dünyadaki doğal denge bozulur" demesi de heyecan verici ve bir o kadar da tehlikelidir.
Bu rivayette herhangi bir doğruluk payı var mı, yoksa parapsikoloji dünyasında bir ihlal meselesi mi?
Belki de cadı, eski tarihte bir zamanlar Afrikalı ve Latin Amerikalılara aktarılan çok tehlikeli başka bir büyü akımından bahsetmek istemişti?
Vudu (Voodoo) inancı ABD'ye nasıl sızdı?
ABD'nin iç kesimlerindeki büyü ile ilgili söylemler, Kolomb'un keşfinden belki de yaklaşık iki bin yıl önce, ABD topraklarına yerleşmiş eski halklarla olan ilişkilere kadar uzanıyor.
ABD iç dünyasının sırlarını bilenler, özellikle bugün Amerikalıların hayat yolunda önemli bir gerçeği temsil eden firavunların birçok sembolü bulunduğundan Amerikalılar ile eski Mısırlılar arasında bir ilişki olduğunun gayet iyi biliyorlar.
Buna inanmayan bir kişinin ABD dolarına bakması yeterli olacaktır. Çünkü doların üzerinde üst kısımda antik Mısır'ın simgelerinden şeffaf piramit ve Horus'un gözü bulunuyor.
Şu an konumuz bu olmasa da ruhlarla ilgili bazı uygulamaların tam olarak ne zaman olduğunu kimse bilmese de Afrika Mısır'ından ABD'ye taşındığı görülüyor.
Antik Mısır ile ilgili filmlerinde ve dizilerinde, kıskançlıkta ve diğer zamanlarda bir kişiye zarar vermek için bez bebek kullanıldığına sıkça rastlayabilirsiniz.
Bir zamanlar büyülü bir inanca dönüşen ve bugün halen ABD'nin iç kesimlerinde var olan vudu büyüsü buradan geliyor.
Vudu, bir dinden çok doğayı ve ataların ruhlarını kutsayan bir doktrin gibi. Sözde tanrılar ile onlara tapanlar arasında arabuluculuk rolü oynayan büyücüler ve kahinlere dayanıyor.
Bu büyücüler ve kahinler, büyüyü, kefaret ödemenin, çıkar sağlamanın ya da başkalarına zarar vermenin bir yolu olarak görürler.
Voodoo (vudu) kelimesi büyücülük anlamına geliyor. Ruh anlamına gelen 'vodun' kelimesinden türetilmiştir.
Vudu, Paganlık ve Hristiyanlık ritüellerinin bir karışımı mı?
Belki böyle olduğu söylenebilir ve tamamen İbrahimi inanca sahip olmayan pagan kabileler ve halklar adına Hıristiyanlığı yozlaştırma girişimi olarak görülebilir.
Bu büyü ritüelleri, ABD'ye özellikle doğu kıyısına inen Afrikalı kölelerle geldi ve oradan da Pasifik Okyanusu'nun batı kıyısına taşındı.
Vudu, doğrudan kara büyüyle ve büyülü sözlerin kullanımıyla ilişkilendirildi. Vudu büyüsünü iyi bilenlerin sayısı az olsa da bilen kahinler de bu konuda oldukça maharetlilerdi.
Vudu büyüsünün zarar vermek, hastalığa yola açmak ve öldürmek için olmak üzere üç farklı versiyonu bulunur.
Bu büyü için kağıttan, tahtadan, hasırdan, kumaştan ya da balmumundan bir oyuncak bebek yapılır. Sonra düşmanlarını temsil eden o bebeğe iğneler ya da toplu iğneler batırılır.
Sonra antik Mısır'dam kalma bir düşünce olan lanetlemek için bebeği yakarlar.
Bu sembolik türden alt işler, ünlü İskoç antropolog James Frazer tarafından 'The Golden Bough' (Altın Dal) adlı kitabında sınıflandırılmıştır.
halklar arasında büyü en temel ritüellerden biri, sadece gerçekliği simüle etmeye dayalı büyüdür.
Bugün ABD'de, belirli bir numarayı çevirmek için sabit telefonunuzun üzerindeki tuşlara basarak ya da gelişmiş cep telefonunuza dokunarak vudu büyüsü yapanlardan biri ile konuşup, tarifeniz üzerinden size mal olacak ciddi bir meblağ karşılığında istediğiniz büyü yapmasını isteyebilirsiniz.
Büyünün ABD siyaset sahnesinde ve devlet kurumlarında bir rolü var mı?
Beyaz Saray ve büyücülere ve falcılar danışma
Neredeyse tüm dünyaya hükmeden Beyaz Saray'da büyü, cadılar, büyücüler ve falcılar referans olabilir mi?
Beyaz Saray'ın sakinleri olan ABD başkanlarının büyücülük dünyasıyla ilişkilerinin, ayrıntılı bir okuma gerektirdiğine şüphe yok. Ancak biraz buna değinebiliriz.
Sosyologlar bunu, insanın gaybı bilme ihtiyacı ve arzusu olarak yorumladılar. İnsanın ağzında tatlı, midesinde acı da olsa bilgi arzusunu hemen söndürecek, ama daha sonra, geleceğin onun için ne getireceğini bilerek bedelini gönül rahatlığıyla ödeyecektir.
Özellikle okültizme (gizlicilik) düşkünlükleriyle bilinen eski Cumhuriyetçi Başkan Ronald Reagan ve eşi Nancy'den sonra son on yıllardaki Beyaz Saray'a bir bakalım.
Eski Başkan Reagan'ın yıllarında Varşova Paktı ile ürkütücü çatışmalar yaşandı. Reagan, o zamanlar İncil'de öngörülen Armagedon Savaşı'nın kendi yönetimi sırasında gerçekleşeceğine inanıyordu.
Bu nedenle, manevi dünyayla iletişim kurmak için ABD'de ve dünyada ünlü falcıların yardımına başvurdu.
Bazılarının tavsiyelerine dayanarak ABD tarihinde önemli kararlar aldığını defalarca kez itiraf etti.
Reagan'ın 1983 yılında ortaya attığı balistik füze programı 'Yıldız Savaşları' ya da diğer adıyla Stratejik Savunma Girişimi, bazılarının tavsiyelerine verilen doğrudan bir yanıt mıydı?
Büyük olasılıkla, özellikle o zamanlar bu fikir emsalsiz olduğu, hatta ruhani ve semavi şeylerle, yıldızlarla ve gezegenlerle ilişkili olduğundan mesele gerçekten bu şekilde gerçekleşti.
ABD'nin Sovyet füzelerinin ABD'nin iç kesimlerine ulaşmasından önce uzaydan gelen yolunu kapatarak kendisini tehdit eden tehlikelerden koruyan yapay yıldızlardan (füzelerden) bir ağ oluşturulması öngörülüyordu.
Bill Clinton'ın ailesi de Beyaz Saray'da büyücülükle ilgilenenlerdendi. Bu da sadece Cumhuriyetçilerin değil, aynı zamanda Demokratların da falcılık ve büyücülükle ilgilendiği anlamına mı geliyordu?
Beyaz Saray'in ziyaretçi defterine göre ABD'nin batısındaki, özellikle Kaliforniya'daki bazı cadılar ve büyücüler, Hillary Clinton'ın eşi Beyaz Saray'ın efendisiyken ziyaret edip onu desteklediler.
First Lady onlarla okült ayinler düzenledi.Tüm bunlar belki de kocasının gönül maceraları nedeniyle ya da uzun süredir etrafında dönen ve özel avukatının öldürülmediği takdirde intihar etmesine neden olan ahlaki skandal şüphelerini ortadan kaldırmak içindi.
Clinton ailesine yakın bir kaynak, onun bir grup kadınla ayda bir kez Kaliforniya'daki sihirli bir tapınağa gittiğini söyledi.
Peki ya eski başkanlardan Barack Obama, Beyaz Saray'da geçirdiği sekiz yıl boyunca büyücülük ve falcılıktan uzak kalmış mıydı?
Basında Obama'nın kayınvalidesinin Beyaz Saray'da vudu ve santeria ayinleri yaptığından Afrika büyüsünün bazı inançlarıyla ilişkilendiren bazı haberler yer aldı.
Michelle'in annesi, belki de bu şekilde damadına özellikle maruz kaldığı taciz suçlaması, ABD'li olup olmadığı ve başkanlığı yapıp yapamayacağının sorgulanması nedeniyle başkanlık koltuğunda kalmasına yardımcı olmaya çalışıyordu.
Obama'nın Beyaz Saray'da vudu ayini düzenlendiği iddialarını reddetmesine ve dindar bir Hıristiyan olduğunda ısrar etmesine rağmen, görev süresinin yasadışı ruhani ritüellerle bağlantılı olduğu konusunda şüpheler vardı.
Beyaz Saray sakinleri büyücülükle ve cadılıkla ilgilenmişler miydi?
Amerikan arşivleri, ABD'nin en ünlü başkanı Abraham Lincoln'ün eşi Mary Todd Lincoln'ün ve onun Beyaz Saray'ın üst katındaki odalardan birinde nasıl ruh çağırma seansları düzenlediğiyle ilgili haberlere yer veriyor.
Nihayetinde tüm bunlardan çıkarılacak kesin bir sonuç var ki Ulusal Güvenlik Teşkilatı'nın belirli birimleri telepatik bilimlere tahsis eden ve onlardan yardım isteyen programlarının yanı sıra, ABD istihbarat teşkilatları ile özellikle merkezi olanlar arasındaki büyük ve tehlikeli bir ilişkinin olduğudur.
ABD Savunma Bakanlığı'ndan (Pentagon) ve onun iblislerle, cinlerle ve hatta diğer insan olmayan varlıklarla uğraştığına dair duyumlardan bahsetmeye dahi gerek yok.
Bir Latin deyişi der ki;
Gerçek her zaman iki aşırı uç arasında bir ara durumdur.
Bu söz doğru olsa bile, araştırmaya ve incelemeye değer birçok benzer durum söz konusu.