Manisa’nın Yunusemre ilçesine bağlı Muradiye Organize Sanayi Bölgesi’ndeki bir plastik geri dönüşüm tesisinde çıkan yangın 19 saat sonra kontrol altına alınabildi.
Fabrikadan yükselen dumanlar yalnızca Manisa’yı etkilemedi, kuzeyden esen rüzgarla birleşerek İzmir'in üzerine kül yağmasına neden oldu.
Plastik geri dönüşüm tesisinde çıkan yangının kişilerin sağlığına ve çevreye olası etkilerini, Akademik Solunum Derneği Başkanı ve Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu ve Çevre Mühendisi Prof. Dr. Mustafa Öztürk’le konuştuk.
"Yangın çıkmasa bile bu tip tesislerdeki kanserojenlere uzun süre maruziyet, kanser riski doğurur"
Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu'na göre plastik geri dönüşümü, tesiste yangın çıkmasa bile başlı başına sağlık açısından riskli bir durum teşkil ediyor.
Plastik geri dönüşümündeki kanserojen (kanser yapıcı) madde tehlikesine dikkat çeken Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bülent Tutluoğlu, bu duruma uzun süre maruz kalınması halinde, yangın çıkmasına gerek dahî olmadan hem kanser riskinin hem de sağlıkla ilgili başka sıkıntıların oluşabildiği uyarısı yapıyor.
"Hem plastik geri dönüşüm tesisindeki işçilerin hem de civardakilerin sağlığı açısından kontroller şart"
Özellikle kanser, kalp damar hastalıkları, solunum problemleri ve hormonel bozukluk riskine değinen Prof. Dr. Tutluoğlu ayrıca, kişilerin alerjisi varsa, bu kimyasalların ortama salımının tesiste çalışanların yanı sıra civardakilerin sağlığı açısından da tehlike arz ettiğine işaret ediyor:
Bakır, çinko gibi ağır metallerin ortama karışma ihtimali var. Bu duruma bir kere maruz kaldığınızda hemen kanser olmazsınız ama uzun vadede maruziyet, tetiklemeyi getirir. bir çok kanserojen madde solunum yoluyla ortama salınıyor. Yangın çıkmasa bile bu tip tesislerdeki kanserojenlere uzun süre maruziyet, kanser riski doğurur; yangınlarda ise bu risk büyür. Özellikle genetik yatkınlığı olanlar daha büyük risk altında. Astım, KOAH hastaları açısından daha riskli. Cilt problemleri, baş ağrısı, gözlerde yanma ve kızarma da olabilir"
Tutluoğlu, bu nedenle hem plastik geri dönüşüm tesisindeki işçilerin hem de çevre yerleşkelerdekilerin sağlığı açısından kontrollerin yapılmasının şart olduğunu vurguluyor.
Geri dönüşüm tesislerinin toksin yükünü artırırdığından çok sıkı denetim ve koruyucu önlemlerin üst düzeyde alınmasının şart olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Tutluoğlu, Sağlık Bakanlığı'nı bu konuda uyaran bir raporun bulunduğunu da gerekçe göstererek, denetimlerin artırılması çağrısı yapıyor.
"Türkiye'deki plastik geri dönüşüm tesislerinde bu ay 14 yangın çıktı"
2014-2018 Arası Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarlığı görevi de üstlenen çevre mühendisi Prof. Dr. Mustafa Öztürk de plastik geri dönüşüm tesislerinin sağlığa ve çevreye olumsuz etkileri konusunda uyarılarda bulunarak denetimsizliğe dikkat çekiyor.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Sadece haziran ayında Türkiye genelindeki bu tesislerde 14 yangının çıktığını anımsatan Öztürk, geçen sene ise bu rakamın toplamda 124'ü bulduğunu aktarıyor.
"Uluslararası normlarda yangın söndürücü sistemi olmayan plastik geri dönüşüm tesislerine izin verilmemeli"
Türkiye'nin plastik geri dönüşüm tesislerine ilişkin özellikle yangınla ilgili eylem planı yapmasının şart olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Öztürk, "Mutlaka uluslararası normlarda yangın söndürücü sistemlerin olması lazım. Olmuyorsa, bu plastik geri dönüşüm tesislerine izin verilmemeli" yorumunu yapıyor.
"Plastik dönüşüm tesislerindeki yangınlar kanseri tetikler"
Manisa Muradiye'de çıkan olayda 'dioksin furon' gibi kanser yapıcı, kalıcı, organik kirleticilerin oluştuğunu belirten Mustafa Öztürk, bunların rüzgarın yönüne göre toprakta, suda ve bitkilerin üzerinde birikebildiğini aktarıyor.
Bu nedenle bu tip yangınların olduğu yerlerde hâkim rüzgar yönündeki toprak, su ve bitkilerde, yetişen sebze ve meyvelerde analizlerin yapılmasının şart olduğunu vurgulayan Öztürk, AB uygulamalarının da bu yönde olduğunu hatırlatıyor.
"Bu tip kirleticiler, solunum yoluyla alındığında uzun vadede kanser yapar"
Prof. Dr. Öztürk, söz konusu yangınların beraberinde kanser riskini getirdiğini ise şöyle izah ediyor:
Ayrıca bu maddeler solunum yoluyla vücuda alınabildiğinden, hâkim rüzgar yönünde etki altında kalan insanların da bu kirleticilerden etkilenmesi muhtemeldir. Bu tip yerlerdeki kişilere maske takmamaları, takmayanların evden çıkmamaması gerekliydi. Pencere, kapıların kapatılması gerekliydi. Bu tip kirleticiler, solunum yoluyla alındığında uzun vadede kanser yapar"
İnceleme yapılarak yangının çevreye verdiği etkilerin -örneğin toprak ve su kaynaklarıyla ilgili zararın- hızla tespit edilebileceğini de belirten Öztürk; bu çevrede yetişen gıdaların yenilmemesi, toprağın da sağlıklı hale getirildikten sonra kullanılmaması gerektiğini söylüyor.
"Bu tip tesisler, sağlık ve çevre açısından tehlikeli ve riskli"
Bu tip tesisler, hem insan sağlığı açısından hem de çevreye olumsuz etkileri bakımından tehlikeli olduğundan, Prof. Dr. Mustafa Öztürk ortaya bir yol haritasının konulmasının şart olduğunu vurguluyor.
Benzere işletmelerde her an yangın çıkabileceği uyarısı yapan Prof. Dr. Öztürk, en büyük tetikleyicinin ise lityum bataryaları olduğunu aktarıyor.
Çöpün içindeki bataryaların kıvılcım meydana getirererek yangına neden olabildiğini belirten Öztürk, bu tesislerin çevresel etkiler ve yangın bakımından her türlü riski almış olma zorunluluğuna dikkati çekiyor.
© The Independentturkish