14 Mayıs cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin öne çıkanı milliyetçilik oldu.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) yüzde 10,1, İYİ Parti 9,7, Zafer Partisi 2,2, Büyük Birlik Partisi (BBP) ise yüzde 1 oy aldı.
Milliyetçi oyların yüzde 25'e yaklaşmasıyla her 4 seçmenden birinin bu ideolojiye sahip çıktığı görüldü.
'Seçimin kilidinin Kürt seçmen ve gençlerin elinde olduğu' görüşü ise yerini Türk milliyetçilerinin belirleyiciliğine bıraktı.
Milliyetçi oyların ulaştığı yüksek oran sonrası bir grubun gönlünde yatan ancak bastırılmış durumda olan "yeni ittifak" talebi de daha sık dillendirilmeye başlandı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Kimliksiz siyaset" sandıkta mağlup
Seçimin sonucu ayrıca Cumhur İttifakı'nın Millet İttifakı'na yönelttiği 'bir kimliklerinin olmadığı ve tek ortak paydalarının Erdoğan ve AK Parti karşıtlığı' yönündeki eleştirileri de hatırlattı.
Farklı ideolojilere sahip, "toplama" bir ittifakın toplumda beklenen karşılığı bulamadığı, milliyetçiliğin vatanseverlikle ikame edilmeye çalışıldığı tablo ve uzlaşı kültürünün tutmadığı yorumları yapıldı.
Seçim sonuçları siyasette kimliğin, matematikten üstün olduğunu bir kez daha ortaya koydu ve "kimliksiz siyaset" sandıkta mağlup oldu.
Seçimin bir kaybedeni de anket firmalarıydı. Pek çoğunun, yüksek sapmalarla sandıktan da toplumdan da ne kadar uzakta oldukları görüldü.
Sağ oylarının anketler ve sosyal medyadan çok sandığa yansıdığı görüldü.
14 Mayıs sonrası Millet İttifakı'nda "karşı mahalle"den alınamayan yani AK Parti'den koparılamayan oylar da tartışmaya açıldı.
Saadet, Demokrasi ve Atılım (DEVA), Gelecek ve Demokrat Parti'nin sağladığı düşük oy katkısına karşılık 37 vekil alması, beklentisi yüksek olanlarda tepkilere yol açtı.
Millet İttifakı'na yönelik terör suçlamaları ve Kavala ile Demirtaş söylemleri de milliyetçi oylarda hareketliliğe neden oldu.
"Ne Kandil dağı ne domuz bağı" diyenler ise kendilerine yeni bir alan bulmaya çalıştı.
ATA İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan, yüzde 5.17'lik oya ulaştı.
Sandığa yansıyan sonuçların nasıl okunması gerektiğini, özellikle hareketlenen milliyetçi oyların ortaya koyduğu tabloyu, seçim kampanyasını kısıtlı imkanlarla sürdürmesine rağmen hatırı sayılır oy oranına ulaşan ATA İttifakı adayı Sinan Oğan'ın çıkışını, Marmara Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Siyaset Bilimi Uzmanı Alihan Limoncuoğlu, Yazar- Siyaset İletişimi Uzmanı Bahadırhan Dinaçslan ve Siyaset Bilimi Uzmanı Enes Bahadır Kızak'la ele aldık.
"Seçimin kilidinin Kürtçülerde değil, Türk milliyetçilerinde olduğu görüldü"
14 Mayıs'taki seçimin öne çıkanının Türk milliyetçilerinin oyları olduğunu ifade eden Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Siyaset Bilimci Alihan Limoncuoğlu'na göre seçimin kilidinin Kürtçülerde değil, Türk milliyetçilerinde olduğu görüldü.
Özellikle MHP'nin aldığı oy oranının kendisini şaşırtmadığını vurgulayan Limoncuoğlu, "MHP bir siyasi parti olduğu kadar, duygusal bir birliktelik. Parti amblemi, hareket, konuşma tarzı, yaşayış tarzı adeta bir alt kültür gibi" yorumunu yaptı.
"Milliyetçi camiada helalleşme süreci yaşanmalı ve kırgınlıklar bitirilip güçler birleştirilmeli"
MHP, İYİ Parti, Zafer Partisi ve BBP'nin yüzde 23'ü bulan oy oranı sonrası daha yüksek perdeden dillendirilen "milliyetçi ittifak" talebini desteklediğini belirten Limoncuoğlu, Türk milliyetçilerinin birlik olması halinde kendilerine uymayan ittifaklarda bulunmak zorunda kalmayacaklarını ve kimsenin oyuna muhtaç olunmadığını vurguladı.
Limoncuoğlu'na göre camia helalleşmeli, kırgınlıklar bitirilip eski günlere dönülüp birlik içinde olunmalı.
"MHP daha ilerlemeci, daha kucaklayıcı bir tavır takınsın ve hep beraber eskisi gibi olalım"
Uzun süredir kavgalı durumdaki milliyetçiler arasında hali hazırda bir helalleşme çabasının bulunduğunu ileri süren Limoncuoğlu, şu yorumu yaptı:
MHP daha ilerlemeci, daha kucaklayıcı bir tavır takınsın ve hep beraber eskisi gibi olalım. Milliyetçi camiada büyük-küçük kültürü hakimdir. Büyükler büyüklüğünü, küçükler küçüklüğünü yaparsa bu birleşme olabilir. Tabandan doğan bir talep var, bir araya gelinmek isteniyor. Dışarıdan görünenin aksine milliyetçi camiada dinamikler, aşağıdan yukarıya ve yukarıdan aşağıya çalışabilir. Bu yüzden de bu gelişmelerin nasıl yaşanacağı o günkü hal ve şartlara göre değişiklik gösterebilir. Muhasebeye girecekler, sadece parti yönetimleri değil tabanları da ve bu muhasebe neticesinde milliyetçiler bir araya gelme isteklerini daha güçlü şekilde dile getireceklerdir. Zaten uzun zamandır birbiri içinde kavgalı haldeki milliyetçiler arasında bir helalleşme çabası var.
Milliyetçi camianın helalleşmesi çok önemli. Biraz ön plana çıkan insanlar, hemen birbirileriyle kavgaya başlıyorlar. İstenirse bu durum giderilir. Önümüzdeki 5 senede bir jenerasyon değişimi yaşanacak. Milliyetçi siyaset de bundan ayrı tutulamaz."
"Sinan Ateş cinayetiyle ilgili şüpheler var ama kanıt yok"
Sinan Ateş cinayetinin neden sandığa yansımadığını da sorduğumuz akademisyen Limoncuoğlu'na göre ortada şüpheye mahal veren durumlar olsa da kanıt yok. Mahkeme ve soruşturma süreci devam ettiğinden bu cinayetin seçmende büyük bir karşılık bulmadığını belirten Limoncuoğlu'na göre ikinci turda Erdoğan cumhurbaşkanı seçilmeye yakın olan taraf.
"'Sol'a taviz vermeden, anayasanın 'sağcılar' tarafından rahatlıkla değiştirilebileceği görüldü"
Türkiye Cumhuriyeti'ndeki sosyolojinin rahatlıkla 3 'sağ' partiyi kaldıracak durumda olduğunu savunan Limoncuoğlu, "Üçünün de oyu, tek sola karşılık gelecek oranda. Yüzde 75. Son seçim gösterdi ki, Türkiye'de 'sağ' seçmen oranı 65-70 bandında. Bundan sonra siyaset bu gerçek üzerinden yapılacak. Bugün Meclis'te 'sağ' partiler, 400 milletvekilinin üzerinde sandalyeye sahip, bu da sola herhangi bir taviz vermeden, Anayasanın 'sağcılar' tarafından rahatlıkla değiştirilebileceğinin göstergesi" yorumunu yaptı.
"'Sol' siyasetçileri, Türkiye'deki sosyolojiyi anlamakta başarısız"
Türkiye'de kültürel iktidar ve sosyal medya iktidarının hâlâ ‘sol' kesimin elinde olduğunu ifade eden Alihan Limoncuoğlu, "'Sol' siyasetçileri kendi kitlelerini manipüle etmekte, konsolide etmekte başarılılar ancak Türkiye'deki sosyolojiyi anlamakta bir o kadar başarısızlar" şeklinde konuştu. Limoncuoğlu, muhalefetin yanlı ve yanlış anketlerle halkı manipüle etmeye çalıştığını da ileri sürdü.
"Türk halkının yüzde 80'i Demirtaş'ı, yüzde 60'ı Kavala'yı sevmiyor ama Millet İttifakı bunu pompalıyor"
Devlet Bahçeli'nin ilerleyen yaşı da göz önünde bulundurulduğunda Sinan Oğan liderliğinde yeni bir yapılanmaya göz kırpıldığını ve CHP'ye entegre olmayan yeni bir sağ muhalefetin doğacağının görüldüğünü ifade eden Limoncuoğlu, eğer 14 Mayıs'taki seçimde alternatif oylama sistemi kullanılsa, Oğan'ın şimdikinden çok daha fazla oy alacağını savundu.
Limoncuoğlu sözlerini, "2018 genel seçimlerinde Türkiye'de sol öldü, şimdi yeni kuşağa bunu kurtaracaksınız diyorlar. İyi de bir ders aldılar, sol muhalefetin radikal sol söylemlerle, teröre ve teröristlere, en azından müsamaha göstererek başarılı olamayacağı gençler tarafından görüldü. Türk halkının yüzde 80'i Demirtaş'ı, yüzde 60'ı Kavala'yı sevmiyor ama Millet İttifakı bunu pompalıyor. Genç ve 'sağcı' muhalif bir kitle var, fakat bunlara çok alternatif oluşturulamadı" ifadeleriyle sürdürdü.
"Sinan Oğan ikinci turda taraf tutmamalı"
Sinan Oğan'ı 14 Mayıs seçimlerinin kazananı olarak niteleyen ve ikinci turda taraf tutmaması gerektiğini düşünen Limoncuoğlu'na göre yüzde 5,5 oy kontrolünün garantisi yok.
MHP kökenli Oğan'ın önümüzdeki yıllarda Türk siyasetinin önemli figürlerinden biri olmaya aday olduğunu, kendisinin ve ekibinin bundan sonraki süreci iyi yönetirse camiada genç yaştakilerin de taşın altına elini koyacağını dile getiren Limoncuoğlu, bir kez daha Türk milliyetçilerinin kırgınlıklarını bitirip helalleşip barışması talebini yineledi.
"İYİ Parti ön plana çıkan milliyetçi aktör çıkaramayan bir siyasi partiye dönüştü"
Alihan Limoncuoğlu'nun son olarak İYİ Parti'ye yönelik de eleştirileri vardı:
İYİ Parti'nin başladığı yer ile şu anki yer arasında ciddi farklar var. 4'te 3'ü MHP kökenlilerden oluşurken azaldı, büyükşehirlerde üst sıra adayları ya siyaset dışından ya da merkez dışından.
İYİ Parti ön plana çıkan milliyetçi aktör çıkaramayan bir siyasi partiye dönüştü, yeni dahil edilenlerin büyük çoğu merkez sağ ya da siyaset dışı aktörler. İkinci tur kaybedilirse büyük değişimlere gebe. Çünkü sağ muhaliflik üzerine ciddi manada görev talep eden kitleler oluşacak. Bilge Yılmaz ön plana çıkıyor ama o da milliyetçi kökenden gelmemiş bir isim ve Türk siyasetine biraz yabancı olması durumu söz konusu. Bu isimlerin yanına milliyetçi aktörler eklemlenerek, İYİ Parti yoluna devam edebilir.
Yeni bir sağ Kemalistlerin, sağ liberallerin, muhafazakarların bulunduğu bir sağ muhalefet doğacak. Belki İYİ Parti'nin daha derli toplusu olacak, belki de İYİ Parti kendini derleyip toparlayacak.
"Milliyetçi kesim birleşse güzel olur ama zor"
Yazar ve siyaset iletişimcisi Bahadırhan Dinçaslan'a göre de Türk milliyetçileri ittifak kursa güzel olur ancak bu durum iki noktada zorlaşıyor.
Birincisi, camianın bölünmüşlüğünden fayda sağladığı için helalleşip birleşmeyi istemeyenlerin varlığı.
Bir diğer husus ise milliyetçiliğin faktör olarak etkisi olsa da aktör olarak etkisinin bulunmaması.
Milliyetçilik vurgusuyla aday olmuş aktörler olsa da 3'e bölünmüş vaziyette olunması.
"Camianın bölünmüşlüğünden ziyade sosyolojik kırılma var"
Bahadırhan Dinçaslan'a göre milliyetçilerin helalleşip birleşebilmelerinin karşısındaki ikinci engel ise camianın bölünmüşlüğünden ziyade sosyolojik kırılma yaşanması.
Dünyaya farklı pencerelerden bakılması, yaşam tarzları ve Türklükten anlaşılan şeyin bile farklı olması gibi doğal bariyerlerin varlığı.
Dinçaslan, "Kadın elini sıkmayanlar var, ben sıkarım, aynı dünyadan bakmıyorum, ortada böyle sosyolojik bir kırılma da var" yorumunu yaptı.
Milliyetçi kesimin birleşmesini istese de bunu pek mümkün görmeyen Dinçaslan, "İYİ Parti'nin ya da MHP'nin çözülmesi, dağılması gerekir ki, o da mevcut aktörler varken çok zor. Kısa vadede İYİ Parti'nin kurumsal yapısı ve tabanıyla MHP tabanının birleşeceğini sanmıyorum" ifadelerini kullandı.
"Kılıçdaroğlu'na ve Sinan Oğan'a oy veren milliyetçilerde birleşme yaşanabilir"
Seçim sistemini de eleştiren Dinçaslan, pek çok İYİ Partilinin içine sinmeye sinmeye Kemal Kılıçdaroğlu'na oy verdiği görüşünde.
Cumhur İttifakı'nda yer alan milliyetçiler ile muhalif kesimdekilerin birleşeceğini sanmadığını belirten Dinçaslan'a göre Erdoğan'a oy verende değil, Kılıçdaroğlu'na ve Oğan'a oy verenlerde birleşme yaşanabilir. Çünkü zaten onlar, yaşam tarzı ve görüş olarak benzerlikler taşıyor.
Siyaset bilimci Dinçaslan, MHP özelinde ise şu yorumu yaptı:
MHP'de köklü bir büyük İslamcı müktesebat var, devletin neredeyse resmi ideolojisi haline de geldi. Milliyetçiliği daha çok devlete bağlılık, hiyerarşik yapıya biat ve güvenlikçilik olarak yorumluyorlar. Getto var, ne içeri giriş ne çıkış oluyor. 'Erdoğan tamam ama AKP'de sorun var' diyenlerin de ikinci partisi MHP oldu. MHP oylarında artış var ama bir yandan kaybettiğinde toplamda Cumhur İttifakı'nın kaybettiğini görmüyoruz. AKP'nin oy oranında düşüş var, Yeniden Refah ve MHP'ye kaydırmış. Erdoğan kültü söz konusu, AKP'yi aşan bir aktör."
"Türkiye'de milliyetçilik, terör ve güvenlik söz konusu olduğunda gündeme geliyor"
Milliyetçiliğin bir ideoloji olduğuna ve ideolojik gereklilikler dayattığına vurgu yapan Bahadırhan Dinçaslan, Türkiye'de milliyetçiliğin terör ve güvenlik söz konusu olduğunda gündeme getirilmesine tepki gösterdi.
Düzensiz göçün önünün alınamamasına ilişkin ise Dinaçslan, "Türkiye'ye milyonlarca kaçak göçmen girip demografisi değiştirilemeye çalışılırken buna karşı çıkılmamasına da tepki oyları geldi" değerlendirmesinde bulundu.
Seçimin kaderini Türk milliyetçilerinin oylarının değiştirdiği yorumlarına katılan Dinçaslan, "Irkçılık olarak söylemiyorum ama Kürt vurgusu üzerinden kimlik siyaseti yaparsan, kimliğin kadar güçlü olursun. Kalabalık seni döver, Kürt seçmen yüzde 8-9'luk oya sahip" yorumunu yaptı.
"Milliyetçi partiler bölündükçe toplam oy oranı artıyor"
İYİ Parti'nin şehirli ve seküler milliyetçiliğine Sinan Oğan'a oy veren tepkili ve reaksiyoner bir milliyetçi grup da eklendiğinde, kendine üçüncü bir yol arayan kesimin varlığına da dikkati çeken Dinçaslan, bu (milliyetçi) partiler bölündükçe aldıkları toplam oy oranlarının arttığına işaret etti:
İYİ Parti kurulmadan önceki seçimlere bakıldığında, örneğin 2013'te MHP'nin yüzde 12-13'lerde seyrettiğini, 2018'de ise MHP yüzde 11 oy alırken, İYİ Parti'nin de yüzde 10'u bulduğunu, milliyetçi oy oranının arttığını görmek mümkün."
"Sinan Oğan taraf seçmeli"
ATA İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Sinan Oğan aldığı oy oranı sonrası gündemin ilk sıralarından düşmüyor.
Kimi çevreler bu oranı doğal karşılarken, kimileri için sürpriz oldu.
Bu rüzgarın sürüp sürmemesinin Oğan'ın kendisine ve ekibine bağlı olduğunu kaydeden Dinçaslan'a göre MHP kökenli isim taraf seçmemesi halinde aktör olmaktan vazgeçmiş hale gelebilir, ancak bir taraf seçtiği takdirde insanların zihninde bir imaj yaratabilir:
"Sinan Oğan taraf seçmeli. Kişisel kariyeri için önemli bir fırsat yakaladı, göstereceği tutum 10-15 yılda etkili bir aktör olmasını da sağlayabilir, piyasadan silinmesine de neden olabilir."
"MHP seçmeni yaşananlardan etkilenmiyor, sembolik işleve bakıyor"
Soruşturması süren Sinan Ateş cinayeti ve geçmişte MHP ile ilişkilendirilen pek çok olayın seçmen üzerinde etkili olmadığına değinen Bahadırhan Dinçaslan, "Akşener'in evi de basıldı. Nefreti artıracak olaylar oldu ama MHP seçmeni yaşananlardan etkilenmiyor, sembolik işleve bakıyor" değerlendirmesinde bulundu.
"Kılıçdaroğlu seçilemezse Akşener'in liderliği sorgulanabilir"
Dinaçslan'a göre cumhurbaşkanlığı ikinci turunda Kılıçdaroğlu seçilemezse Meral Akşener'in liderliği sorgulanabilir.
İYİ Parti'deki liste rahatsızlığına değinen Dinçaslan, "Beklendiği gibi yüzde 13-14 oy alınsa ikinci sıralardakiler çıkacaktı, bir kısmı bu yüzden razı oldu. Bu isimler, partinin aktörüydü, teşkilat nezdinde ağırlıkları vardı. Unutulmasın ki İYİ Parti'yi MHP'ye meydan okuyanlar kurdu, biat etmelerini beklemeyin. Diken üstünde ve meydan okuyan insanlara dönüşüyorlar" yorumunu yaptı.
"Milliyetçilik hep yüksekti ama kendini ifade etme alanı arıyordu"
Siyaset Bilimci Enes Bahadır Kızak'a göre de Türk milliyetçileri seçimin kilidi olduklarını gösterdi.
Düşünüldüğü gibi Türkiye'de milliyetçiliğin yükselmediğini savunan Kızak, "Zaten hep yüksekti ama kendini ifade etme alanı arıyordu. Var olan milliyetçilik, mevcut seçim sistemiyle görünür hale geldi" yorumunu yaptı.
"Milliyetçilik yükselmiyor, var olan milliyetçilik mevcut seçim sistemiyle görünür hale geldi"
Kızak'a göre daha önce MHP içinde kendisini "dar kalıpla" ifade eden milliyetçilik hem seçim sistemi hem İYİ Parti hem de daha sonrasında Zafer Partisi'nin de kurulmasıyla birlikte daha geniş kitlelere ulaşmaya başladı; daha fazla oy potansiyelini kendisine çekti.
Böyle bir milliyetçi zemin arayan seçmen grubu da bu partilere yönelerek kendilerini daha iyi ifade etti.
Kavala ve Demirtaş'a yönelik söylemlere Kılıçdaroğlu'nun tepkisizliği de rahatsızlığa neden oldu.
"Milliyetçilik çeşitlenmeye devam ediyor"
Seçim sonuçlarının da ortaya koyduğu üzere milliyetçiliğin çeşitlenmeye devam ettiğini ve seçmen açısından daha cazip hale geldiğini savunan Enes Bahadır Kızak, 2019'daki yerel seçimde taşrada pek çok yerdeki kazanıma ve AK Parti içinden önemli bir seçmen grubunun çekilmesine işaret etti.
"MHP bir güvence olarak görüldüğünden seçmen kitlesinin bağlılığı var"
Seçim öncesindeki "ortak liste" tartışmalarına da değinen Kızak, MHP'nin kendi amblemi ve listesini kullanmasının Cumhur İttifakı'nın lehine sonuçlandığını belirtti:
MHP'nin seçmen kitlesinin bağlılığı var, özellikle taşra tartışmaları çok önemsemedi. MHP bir güvence olarak görüldüğünden oyunu alıyor, seçmeni kolay vazgeçmiyor. Resmi siyasal biri ideoloji haline gelmiş durumda, bir seçim ittifakı değil, ruhunu sağ siyasetin çok geçmişinden alan temel haline gelmiş durumda. Yerli, milli, güvenlikçi, devlet bekasını önceleyen söylem, Cumhur İttifakı'nın resmi siyasal bir ideoloji haline geldiğini ve MHP'nin de bir yapı taşı olduğunu gösteriyor. Cumhur İttifakı'nda AKP'ye yönelik tepki oyları, Millet İttifakı'na geçmiyor, kendi içinde dönüyor."
"Sığınmacılar, orta ve uzun vadede milliyetçi söylemi etkilemeye devam edecek"
"Türkiye'de milliyetçilerin aldığı oy, 'üçüncü yol' iddialarını yeniden gündeme taşıyabilir" diyen Kızak, Sinan Oğan'ın oylarının Zafer Partisi'nden de 3 puan yüksek olduğuna işaret etti. Milliyetçi oylardaki hareketlilikte sığınmacı politikasının da etkili olduğunu aktaran Kızak, bundan sonraki süreçte de yumuşak ya da sert ifadelerle bu tarz (sığınmacılara yönelik) söylemlerin süreceğini ve Türkiye'nin kontrolsüz yabancı yükünü daha fazla taşıyamayacağını savundu.
"Milliyetçiler kendi tabanından gelen, kendisini yansıttığını düşündüğü Oğan'a oy verdi"
ATA İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı Sinan Oğan'ın ikinci turda Cumhur ya da Millet ittifaklarından birini seçip seçmeyeceği ve dahası, aldığı oy potansiyelini bir lider edasıyla yönetip yönetemeyeceği, kitlesini yönlendirip yönlendiremeyeceği merak konusu.
Siyaset bilimci Kızak, "Milliyetçiler bir güvence istiyordu. Kendi tabanından gelen, kendisini yansıttığını düşündüğü adaya oyunu verdi. Sinan Oğan oyları, bir tepkiyi yansıttı ama bunu sürdürebilecek mi göreceğiz. Şu an bir Sinan Oğan rüzgarı yaşanıyor. Kendisinin iletişim kampanyası önemli" dedi.
"Siyaset matematikle olmuyor, işin sosyoloji tarafı ağır basıyor"
Saadet, DEVA, Gelecek ve Demokrat Parti'nin beklenen düzeyde oy getiremeyişine ilişkin olarak ise Kızak, "Siyaset matematikle olmuyor, işin sosyoloji tarafı ağır basıyor. Bizzat muhalefet tarafından iki aday sistemiyle yeni bir kutuplaşma yaratıldı ve milliyetçiler bu duruma tepki gösterdi. Ve sol liberalizm paradigması çöktü, bu paradigmayı bir strateji olarak kabul eden CHP'nin temel stratejisi de... Bu partilerin Millet İttfakı'na istenilen düzeyde oy getirmeden vekil çıkarması, toplumsal muhafelette tepkiye neden oldu. Bu durum, ittifaktaki bu isimlere listesinde yer vermeyen İYİ Parti'ye artı yazabilir" yorumunu yaptı.
© The Independentturkish