Başkanlık sistemi, Türkiye siyasi tarihinde uzun yıllardır tartışılıyor. Necmettin Erbakan, Turgut Özal, Süleyman Demirel gibi siyasetin önemli aktörleri başkanlık sistemini arzuladıklarını bir şekilde dile getirmişlerdi.
Ancak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi olarak Temmuz 2018'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde Türkiye, parlamenter sistemden ayrıldı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Nisan 2007'de Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in görev süresinin dolmasına bir ay kalmasıyla seçim sürecine girildi.
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, o zaman AK Parti Kayseri Milletvekili ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ü 'bu davada beraber yol aldığım kardeşim' sözleriyle 11. Cumhurbaşkanı adayı olarak açıkladı.
Mecliste yapılan ilk tur oylamasında Abdullah Gül, 357 oy aldı fakat toplantı yeter sayısı olan 367 vekil meclise katılmadı. AK Parti'nin mecliste 363 sandalyesi bulunuyordu. Yani muhalefetten destek gelmesi gerekiyordu.
CHP'nin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi, TBMM'de yapılan ilk tur oylamasını iptal etti. Anavatan Partisi önderliğinde AK Parti, 'cumhurbaşkanını halk seçsin' önerisini Anayasa değişikliği içerisinde TBMM'ye getirdi.
Meclisten geçen yasa dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in vetosuna takıldı. Ekim 2007'de halk oylamasına gidilince halkın yüzde 69'unun 'evet' demesiyle başkanlık sisteminin ilk somut adımı atılmış oldu.
Halk oylamasından önce '367 krizi' mecliste MHP desteğiyle aşıldı. MHP'nin bir sonraki tur cumhurbaşkanı seçimlerine katılacaklarını açıklamasıyla Abdullah Gül, 11'inci ve meclisin seçtiği son cumhurbaşkanı oldu.
"Türkiye sağının her zaman bir 'başkanlık' hayali vardı"
Başkanlık tartışmasının yeni olmadığını söyleyen Doç. Dr. Murat Sevinç, Türkiye sağının başkanlık sistemine bir sempatisi olduğunu söyledi.
Necmettin Erbakan, Turgut Özal ve Süleyman Demirel'de bu sisteme geçme hayali olduğunu ifade eden Sevinç, "Ama hiçbirinin yapamadığını o sisteme benzemeyen bir yapıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adını vererek yapmak bu iktidara kısmet oldu" dedi.
Bu sistemin ilk adımının 2007'de atıldığını söyleyen Sevinç, o seneki halk oylamasını hatırlatarak, "2007'de bugün artık pek kimsenin hatırlamadığı bir halk oylaması yaşandı. 4-5 maddelik bir anayasa değişikliği yapılmıştı. Anayasa değişikliği kabul edildi. Orada önemli olan cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi kuralının getirilmesiydi. O halk oylamasıyla aslında Türkiye sağının bir hayali gerçekleşti. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi kuralı getirilerek" diye konuştu.
"Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerisinde de sorun var"
28 Kasım 2022'de CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, DEVA Partisi, Demokrat Parti ve Gelecek Partisi'nin oluşturduğu Millet İttifakı, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerisini duyurdu.
Eski sisteme dönüşün olmadığı vurgulanan öneride, meclisin güçlendirilmesi amacı yer alıyor.
Doç. Dr. Murat Sevinç Millet İttifakı'nın önerdiği parlamenter sistemin yarı başkanlığa dönüşeceğini belirtti.
"Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem dedikleri sistemde de cumhurbaşkanını halk seçiyor" diyen Sevinç, şöyle devam etti:
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçildiği ama daha sembolik yetkililerle donatılmış bir parlamenter sistemden söz ediyorlar. Bana kalırsa bu sakıncalı. Zaten bu sistemi yarı başkanlığa evirtecek bir şey."
"Parlamenter sistemde cumhurbaşkanı tanınmaz"
Diğer ülkelerdeki hükümet sistemlerinden örneğin Fransa'da yarı başkanlık sisteminde cumhurbaşkanın, başbakana kıyasla daha çok bilindiğini söyleyen Doç. Dr. Murat Sevinç, parlamenter sistemde de cumhurbaşkanlarının tanınmadığını dile getirdi.
Sevinç, şunları söyledi:
"En bilinen örneğiyle Fransa yarı başkanlık sisteminde hem parlamenter sistemdeki gibi meclise karşı sorumlu bakanlar Kurulu ve başbakan vardır. Ama bir yandan da çok güçlü bir cumhurbaşkanı vardır. O yüzden mesela Fransa'da başbakanın adını bilen pek yoktur. Klasik bir parlamenter sistem örneği olarak Almanya'da ise herkes şansölyeyi yani başbakanı tanır ama cumhurbaşkanının adını kimse bilmez. Çünkü klasik bir parlamenter sistemdir. Cumhurbaşkanı sadece temsil görevini yerine getirir."
"Amerika'nın parlamenter sistem, İngiltere'nin bir anda cumhuriyet ilan ettiğini düşünün"
Uzun süren rejim geleneklerinin bir anda değiştirilemeyeceğini savunan Sevinç, Türkiye'nin Osmanlı'daki 1909 Kanun-i Esasi'den 2017'ye kadar parlamenter ilkeleri kabul ettiğini vurguladı.
Doç. Dr. Murat Sevinç sözlerini şöyle tamamladı:
Amerika'nın, 'biz sorunları aşamıyoruz, hadi hükümet biçimini değiştirelim' deyip birdenbire parlamenter sisteme geçtiğini düşünün. Ya da İngiltere'nin monarşiyi lağvedip hemen bir yıl içinde cumhuriyet ilan edip üstüne bir de başkanlık sistemine geçtiğini düşünün. Bu uzun yıllara yayılmış geleneklerin terk edilmesi demektir. Bu ister istemez büyük bir kaosa neden olacaktır. Türkiye ise eşi benzeri olmayan bir şekilde 5-6 kişinin yönetimde söz sahibi olacağı bir şey denenecek."
Siyaset bilimci Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu da Millet İttifakı'nın hayata geçirmeye çalıştığı "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi"nin yarı başkanlık olacağını iddiasında.
"Yarı parlamenter olacağız" diyen Kalaycıoğlu, "Çünkü halkın doğrudan oyuyla seçilen bir cumhurbaşkanı ve meclis olacak. Meclisin içinden çıkan ve meclisin güven oyuna karşı meclise sorumlu olan bir hükümet uygulaması yarı başkanlıktır" ifadelerini kullandı.
"Yapı olarak yarı başkanlık, işlev olarak parlamenter olunabilir"
Kalaycıoğlu'na göre yarı başkanlığın en yaygın hayata geçirildiği ülkelerden biri Fransa. Yarı başkanlık sisteminde halk tarafından seçilen bir cumhurbaşkanı ama aynı zamanda bir başbakan ve bakanlar kurulu bulunuyor. Parlamenter sistemde meclisin ve başkanlık sisteminde tek kişinin daha fazla üstünlüğü bulunuyor. Yarı başkanlık sistemi güçlü cumhurbaşkanlığı makamı yaratsa da meclise üstünlük sağlanamıyor.
Bunun gücün iki parçaya ayrıldığı bir sistem olduğunu dile getiren Kalaycıoğlu, Türkiye'nin de bu sistemi uygulayabileceğine dikkati çekerek, şunları görüşlerini paylaştı:
Yapı itibariyle yarı başkanlık sistemi gibi olacaktır. Ama ondan sonra bir adım daha atılabilir. Anayasa bir daha değiştirilebilir. Veya o değişim içerisinde cumhurbaşkanının yetkileri daraltılabilir. Onun yerine başbakan ve bakanlar kuruluna daha fazla yetki verilebilir. Cumhurbaşkanı halk oyuyla da seçilse yetkileri çok daraltıldığı zaman yapı itibariyle yarı başkanlık, işlev itibariyle parlamenter rejim olarak kabul edilebilir."
Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu yarı başkanlığın uygulandığı ülkeler olduğunu anımsatarak Türkiye'nin de bu yöne gidebileceğini aktararak, "Birçok böyle halk oyuyla seçilmiş yetkisi son derece sınırlı başkan mevcut. Hem Avrupa'da hem de Doğu Avrupa ülkelerinde var. Singapur ve İzlanda gibi örnekler bulunuyor. Olmayacak bir şey değil. Biz de bu yöne gidebiliriz" değerlendirmesinde bulundu.
© The Independentturkish