Barış zirvesi mi yoksa yeni savaş turlarına hazırlık mı?

NATO, Kiev'i silahlandırmaya devam edeceğini duyururken Moskova, Ukrayna'nın dört bölgesinin eski haline getirilmesi gerektiğini vurguladı

Kiev, Rusya ile "barış" müzakerelerine başlamak için belirtilen koşullara bağlı kalmaya devam ediyor / Fotoğraf: AFP

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski'nin 3 Şubat'ta Kiev'de yapılması planlanan Ukrayna-Avrupa Birliği (AB) zirvenin gerçek hedefleri merak ediliyor.

Bazıları, Zelenski'nin Washington ziyareti sırasında gerçekleştirdiği görüşmelerin sonuçları çerçevesinde 3 Şubat'taki zirvenin bir 'barış zirvesi' haline getirmeye çalışacağını söylerken, bazıları da zirvenin düzenlenmesinin gerçek hedefleri hakkında Zelenski'nin basın ofisinden yapılan açıklamanın geçerli olduğunu düşünüyorlar.

Ukrayna Devlet Başkanlığı Basın Ofisi'nden yapılan açıklamada, Zelenski ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile yaptığı telefon görüşmesinde, 3 Şubat'ta Kiev'de yapılacak bir sonraki Ukrayna-AB zirvesinin yapılmasının kararlaştırıldığı ve AB'nin Rusya karşısında Ukrayna'ya yönelik desteğini mümkün olduğunca uzun bir süre sürdürmek istediği belirtildi.

Avrupalı kaynaklar, AB'nin 2023'te Ukrayna'ya 18 milyar euro değerinde yardım ve kredi sağlayacağını ve Kiev'in ihtiyacı olan 'jeneratör, elektrik enerjisi ve okul servileri' sağlayacağını açıkladılar.

G7 ülkeleri liderlerinin 2022'nin Ekim ayında gerçekleştirdikleri toplantının ardından yapılan açıklamada Kiev'i insani, mali, diplomatik, askeri ve hukuki alanlar başta olmak üzere çeşitli alanlarda destekleme sözü verilmişti.

Rusya basını, AB'nin Ukrayna'ya 2014 yılından (Ukrayna krizinin patlak verdiği tarihten) bu yana 90 milyar euro destek sağladığına atıfta bulunduğunu aktardı. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ancak Kiev, bir yandan daha fazla mali ve askeri destek için Şubat ayında yapılması planlanan Ukrayna-AB zirvesinin sonuçlarına, diğer yandan da Rusya'ya karşı daha fazla ekonomik ve siyasi yaptırımlar uygulanmasına dair umutlarını korurken diğer yandan Rusya ile 'barış' müzakerelerine başlamak için başta 1991 sınırlarına dönüş, Ukrayna'ya tazminat ödenmesi ve hatta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in iktidardan ayrılması gibi hükümlerinden hiçbirinin yerine getirilmesinin mümkün olmadığını önceden bildiği bazı şartlara bağlı kalmaya devam ediyor.

Gözlemciler, Rusya'nın bu tür zirvelerin hedeflerinin kapsamı ve boyutları konusunda her zamankinden daha fazla farkındalığa sahip olması ve aslında 2014 ve 2015 yıllarında imzalanan Minsk Anlaşmaları'nda olduğu gibi, savaşa daha fazla hazırlık için gerekli süreci uzatmayı amaçladıkları sonucuna varması gibi nedenlerden ötürü barış müzakerelerinin önünü açmayı amaçlayan sloganlarla hazırlıkları yapılan zirvenin gerçek hedeflerine ulaşamayacağını söylüyorlar.

Gözlemciler, Almanya eski Başbakanı Angelina Merkel ve Fransa eski Cumhurbaşkanı François Hollande'ın Misk Anlaşmaları'nın 'Ukrayna Silahlı Kuvvetleri'ni Rusya'ya karşı savaşa hazırlamak için gerekli süreyi sağlamayı amaçladığını' kabul ettiklerini hatırlattılar. 


Müzakere masası

Belki de Moskova'nın NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in BBC'ye verdiği röportajda yaptığı açıklamalarla ilgili olarak bir yandan Ukrayna'ya daha fazla askeri destek için adımlar atılırken 'bu tür görüşmelerin hiçbir anlamı olmadığını' açıkça ilan etmesinin nedeni de budur.

Stoltenberg, söz konusu röportajında, 'Rusya'yı müzakere masasına oturmaya ve Ukrayna'yı bağımsız, egemen bir devlet olarak tanımaya ikna etmek' için Batı'nın Ukrayna'ya askeri yardım sağlamaya devam etmesi gerektiğini söyledi.

Rusya Federasyonu Devlet Duması Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Leonid Slutsky, "Ukrayna, kendi kendini yok etmesine rağmen hala bir ülke ve kimse bu statüyü ihlal edemez" dedi.  

Slutsky, 'egemenlik ve bağımsızlık' ile ilgili olarak ise "Ukrayna, Batılı destekçileri ve ülkeyi Rusya karşıtı bir sahaya çevirerek yaptıkları sayesinde hem bir ülke olmayı hem de bu statüyü kaybediyor" diye konuştu.

Rus yetkili, Ukrayna'yı 'Rusya'ya karşı zafer kazanabileceğine dair yanılsamalardan' kurtulmaya çağırdı.

Diğer Rus yetkililer ise Ukraynalı yetkilileri, Rusya Devlet Başkanı Putin'in daha önce çok eski olduğunu ve Washington'ın Kiev'e teslim etmesi halinde Rusya ordusunun yok edeceğini vurguladığı Patriot füze savunma sistemlerine fazla güvenmemeleri çağrısında bulundular. 

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise Moskova'nın mevcut kanallar aracılığıyla Amerikalılara, Patriot füze savunma sistemleri tedarik etme kararının, sistemin kullanımının karmaşıklığından ötürü, Ukrayna'da bu sistemleri kullanacak Amerikalı uzmanların olacağı anlamına gelip gelmediğini sorduğunu belirtti.

Lavrov, yanıtın ABD'li kaynakların, tam da Amerikalıların doğrudan Rusya ile savaşmak istemediklerinden Ukrayna ordusu bu teknolojiye hakim olana kadar Patriot füze savunma sistemlerini ancak birkaç ay sonra etkinleştirileceğini şeklindeki açıklamalarıyla özetlendiğini de sözlerine ekledi.

Gelecek yıl yapılacak başkanlık seçimleriyle ve Vietnam, Irak ve Afganistan'daki deneyimlerin tekrarlanmaması beklentisiyle birlikte ABD yönetiminin Ukrayna'ya ABD askeri gönderme işine bulaşmamak için büyük özen gösterdiğini söyleyenler de var.

Rusya'ya daha fazla yaptırım uygulanması meselesine gelince, onuncu yaptırım paketi çerçevesinde gerek bu yaptırımların birçoğunun Rusya ve 'istikrarlı' ekonomisi üzerindeki etkisinin zayıf olması, gerekse bazı AB ülkelerinin uzlaşıdan uzaklaşmasıyla bu yaptırımların boşa gitmesi gibi bir takım engeller söz konusu.

Macaristan Başbakanı Viktor Orban, birçok yönden Rusya'ya bağımlı olan ülkesinin çıkarlarına ve önceliklerine zıt olduğunu söylediği bu yaptırım paketlerini uygulamayacaklarını birçok kez dile getirdi.

Bu tutum, Birçok gözlemcinin, Rusya'ya yönelik yaptırımlara karşı çıkan ülkelerin her birinin, Moskova ile ekonomik ilişkilerini kesmenin neden olacağı maliyetin yükünü azaltmakta çıkarları olduğunu değerlendirmeleriyle de tutarlı.

Bu sadece nihai anlaşmaların etkinliğini azaltmakla kalmıyor, aynı zamanda Rusya'ya yönelik gelecekte uygulanması planlanan yaptırımlara uyum sağlaması için de zaman verirken Batılı şirketleri yaptırımlar yürürlüğe girmeden önce Rusya ile ticari faaliyetlerini yoğunlaştırmaya teşvik ediyor.

Eğer birileri, daha etkili ve daha iyi tasarlanmış yaptırımlar geliştirerek ya da Rusya'nın ekonomik olarak tamamen tecrit edilmesini amaçlayan daha kapsamlı yaptırımların uygulanmasıyla bu sorunların üstesinden gelinebileceğini düşünüyorsa 2014 yılında Rusya'nın ekonomisinin bu tür yaptırımlara göğüs germeyi başardığını ve karşı tarafların üzerinde olumsuz bir etki bıraktığını hatırlatmakta fayda var.

Batılı kaynakların söyledikleri, bu tür uygulamaların etkilerinin, faydalarından çok daha fazla olduğunu teyit ediyor.

Aynı kaynaklar, mevcut uluslararası ekonomik kurumların peş peşe yıkılmalarının ya da paralel yapıların oluşturulmasının, küresel ekonomik sistemin refahının büyümesini önemli ölçüde azalttığı değerlendirmesinde bulundular.


Dört bölgenin toprakları

Yeniden Kiev'in ev sahipliğinde 3 Şubat'ta yapılması planlanan Ukrayna-AB zirvesine dönecek olursak bu zirve bir takım kararlarla ya da yaptırımlarla sonuçlanabileceğinden, bir ülkenin AB'den çekilmesinden ya da çıkarılmasından daha tehlikeli şeyler olabileceğini düşünüyoruz.

Elde edilen veriler, Batı'nın böyle bir politikayı izlemenin büyük maliyetlerini üstlenmeye istekli olması durumunda, Rusya'nın ekonomik olarak tamamen tecrit edilmesi girişimlerinin, Rusya'nın askeri yeteneklerini 'göreceli' olarak etkileyebileceğini gösteriyor.

Ancak bu durum, topraklarını savunmak için nükleer silahlara sahip olan Rusya'nın imkanlarının bir şekilde küçümsendiği anlamına değil, böyle bir devletin bekasına yönelik açık bir tehdit oluşturan nedenin, gerilimin artmasıyla ve durumun nükleer silahların kullanımına doğru kayma olasılığıyla sonuçlanması gerektiği anlamına gelmeli.

Dünya, Putin'in daha önce söylediği, "Rusya'nın olmadığı bir dünyaya gerek yok!" ifadesini henüz unutmadı. Batılı ülkelerin başını çeken ABD'nin de bildiği ve işlerin dizginlerini daha sıkı tuttuğu durum da budur. Independent Arabia'nın daha önce Moskova'dan aktardığı haberlerde ele aldığı konu da buydu.

Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı 'özel askeri operasyonun' ulaştığı tüm sonuçlar ve anayasasının birçok yorumunda toprak bütünlüğünü ve egemenliğini ihlal etmenin kabul edilemez olduğunu öngören hükümlerinin korunmasına vurgu yapmaya devam etmesi yakın zamana kadar Ukrayna devletine ait olan ancak ilhak ettiği bölgelerden geri adım atmayacağının üstü kapalı bir ilanıdır.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov tarafından geçtiğimiz günlerde "Rusya 1" adlı televizyon kanalında yayımlanan 'Büyük Oyun' programında yaptığı açıklamada, Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetleri'nin toprakları ile Rusya'nın bir parçası haline gelen Herson ve Zaporijya bölgelerinin 'tamamen özgürleştirilmesi' gerektiğini söyledi.

Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı özel askeri operasyon, 1991 yılının Aralık ayında Sovyetler Birliği'nin dağıldığının duyurulması öncesindeki idari sınırlara ulaşana kadar devam edeceği anlamına geliyor.

Ukrayna Cumhurbaşkanlığı Basın Ofisi'nden yapılan açıklamalara göre Ukraynalı yetkililerin içinde bulundukları krizden çıkmak için büyük umut bağladıkları AB üyeliği konusunda büyük bir ilerleme kaydedildiği vurgulanırken Rusya ordusu da Lavrov'un bahsettiği dört bölgenin sınırlarının eski haline dönmesi konusunda 'göreceli' bir ilerleme kaydetti.

 

DAHA FAZLA HABER OKU