Kış mevsimi geç de olsa kendini gösterirken hava sıcaklıkları bir hafta içinde 10 dereceden fazla düştü.
Çocuk hastalıklarındaki yoğunluk alarm verirken, poliklinikler ve acillerdeki doluluk tehlikenin boyutunu gözler önüne serdi.
Geçen günlerde açıklama yapan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyeleri de çocuk acillerinde yüzde 25'lik artış olduğunu kaydetti.
Pek çok aile, çocuklarında ateş, halsizlik, göğüs ağrısı ve solunum sıkıntısı şikayetiyle hastanelere başvurdu.
"RSV, Influenza A, Kovid, beta hemolitik streptokoklar ve adenovirüs enfeksiyonları çocukları etkiliyor"
Independent Türkçe'nin konu hakkında görüş aldığı Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Elif Dağlı'ya göre solunum yolu hastalıklarındaki artışın önüne geçilmesi için ivedilikle okullarda maske takılması zorunlu hale getirilmeli.
"Çocuk hastalığı" denildiğinde çocuk hekimlerinin ağırlıklı olarak kızamık, boğmaca ve su çiçeğini algıladığını ancak aşılar sayesinde bu hastalıkların çoğunun pek görülmediğini belirten Dağlı, bu sene farklı hastalıklarına öne çıktığına dikkati çekti.
Erişkinlerde sık görülen RSV (Respiratuar Sinsityal Virüs), Influenza A (domuz gribi), Kovid-19, Beta Hemolitik Streptokoklar ve Adenovirüs enfeksiyonlarının çocukları da etkilediğine vurgu yapan Prof. Dr. Dağlı, ayrıca solunum virüs panelini araştırdıkları çocuk hastalarda çok farklı virüslerin birlikte yer aldığını da aktardı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Bu yıl çocuklarda üst solunum yolu hastalıkları neden daha ağır geçiriliyor?
Bu virüslerin çoğunun solunum yoluyla geçen ve solunum sisteminde yer alan hastalıklar olduğunu aktaran Elif Dağlı, RSV'nin eskiden daha çok yenidoğan bebeklerde ve alerjisi olan küçük çocuklarda görülen bir mikropken günümüzde dünya geneline yayılan, çocuk ve erişkin ayırmaksızın hastalık yapabilen etkin bir virüs haline geldiğini söyledi.
"Virüsler, bildiğimiz kuralların dışında bazı oyunlar oynuyor" diyen Dağlı, Influenza A ve RSV'nin birleşiminden meydana gelen farklı virüs proteinlerinin de hastalık meydana getirdiği uyarısı yaptı.
Virüslerin solunum sisteminin farklı yerlerini işgal etmeleri ve orada hastalık yapmaları söz konusuyken birlikte hastalık yaptıklarında solunum sisteminin her tarafını hastalandırabildiklerini kaydeden Dağlı, bu nedenle hastalıkların bu yıl biraz daha ağır geçtiğini ifade etti.
"Grip vakalarını engellemek için 6 ayın üzerindeki bütün çocuklara aşı yapılması öneriliyor"
Prof. Dr. Dağlı, sözlerini şu ifadelerle sürdürdü:
Hem çoklu hastalık görüyoruz hem de uzun zaman pandemi sırasında içeride kalmış ve immün (bağışıklık) sistemi bu mikropları tanımayan çocukların aniden okullara başlaması ve özellikle koruyucu tedbirlerin hiç alınmamış olması yani maske gibi tedbirlerin kaldırılmış olması, bir taraftan da çocuklara grip aşısının çok fazla uygulanmamış olması. Dünya Sağlık Örgütü ve Amerikan Hastalık Kontrol Merkezi de her yıl grip vakalarını engellemek için 6 ayın üzerindeki bütün çocuklara aşı yapılmasını öneriyor. Maalesef bizim ülkemizde son birkaç senedir grip aşısının yönetimiyle ilgili yani aşının gelmesi ve bulunmasıyla ilgili ciddi sorunlar yaşanıyor. Aileler yeterince bilinçlendirilmediği ve duyurular yapılmadığı için de hastalıklar maalesef biraz ağır ve sık görülmeye başlıyor."
"Aileler hasta olan çocuklarını okula göndermesin"
Yalnızca Türkiye'de değil, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki (ABD) hastanelerde de çocuklara ayrılmış hasta yatakları ve yoğun bakımların doluluk oranlarının çok yükseldiğini belirten Elif Dağlı, salgının tehlikesinin boyutları bilinmediğinden ailelerin bu duruma önlem olarak özellikle çocukları hastayken onları okula göndermemeleri konusunda uyardı.
Dağlı, son dönemde çocuklarda sıkça görülen solunum yolu enfeksiyonlarının belirtilerine ilişkin "Bu hastalıkların semptomlarının hepsi solunum sistemiyle ilgili. Burun tıkanıklığı, burun akıntısı -ki şeffaf da olabilir, daha sonra ilerleyen günlerde sarı ve daha sonra da yeşil rengi alarak koyu hale geçebilir, durmaksızın devam eden, gece gündüz boğulur gibi yapan öksürükler" şeklinde konuştu.
Çocukların boğulur gibi öksürmelerinin genellikle astım nöbetleriyle karıştırılabildiğine de işaret eden Prof. Dr. Dağlı, son dönemdeki hastalıklar ve tedavilerine ilişkin şu bilgileri verdi:
Bu çocuklarda yüzde 10 oranında astım veya solunum hassasiyeti olma ihtimali de dikkate alınırsa hastalık belirtileri karıştırılabiliyor. Diğer taraftan resmi bir solunum sistemini çok uyararak, bronşit tablosu meydana getirdiği için astımlı hastalarda tabloların ağırlaşmasına ve hastane yatışları gerektirmesine sık gördüğümüz durumlar arasında. Dolayısıyla solunum sistemini ilgilendiren her belirti, kulak ağrısından tutun burun akıntısına, boğaz yanması ve öksürük nöbetlerine kadar hepsi şu anda gördüğümüz hastalıklar arasında. Bu hastalıkların çoğu virüs hastalığıyken beta hemorolitik streptokok dediğimiz, boğazda tonsilit veya farenjit yapan boğaz enfeksiyonuyla giden ve yüksek ateşe neden olan bir bakteri enfeksiyonu da var. Bu bakteri enfeksiyonu antibiyotikle tedavi edilir. Influenza A yine kendisine spesifik bir virüs tedavisi mümkünken diğer saydığımız hastalıklarda bu söz konusu değil. Adenovirüs de sık görülen hastalıklardan biri. Bu hastalıkta karın ağrısı, gözlerde hassasiyet, mide bulantısı ve kusma ile birlikte solunum problemlerini geçiriyor. Özetle tedavide, eğer bakteriyse yani özel ilacı var. Onun dışındaki bütün hastalıklarda semptomatik tedavi dediğimiz yani ateşin düşürülmesi, burnun açık tutulması, öksürüğün azaltılması gibi tedbirler söz konusu."
"Aile içinde hasta çocuğa bakan kişinin ayrılıp maske takması ve yakın temasların engellenmesi şart"
Genellikle çocukların enfeksiyonu okuldan alıp eve getirmesi nedeniyle buradaki bulaşmayla herkesin aynı anda hastalanabildiğine dikkati çeken Prof. Dr. Dağlı, bu durumda çocukların bakım kalitesinin de düştüğünü belirtti. Bu nedenle özellikle aile içindeki bulaşı durdurmanın kritikliğine dikkati çeken Dağlı, hasta çocuğa bakan kişinin ayrılıp maske takması ve yakın temasların engellenmesinin şart olduğunu vurguladı.
Odalar arası geçişin kısıtlanmasını da diğer bireylerin hastalanmaması açısından etkili bir yöntem olarak sayan Dağlı, özellikle çalışan annelerin hasta olan çocukları okula göndermeyi tercih edebildiğini belirterek, bu durumun tehlikeli olduğunu da sözlerine ekledi.
"Belirtileri görülmeye başlanmış ancak daha hastalığı oturmamış çocukları da okula göndermeyin"
Belirtileri görülmeye başlanmış ancak daha hastalığı oturmamış, nesi olduğu belli olmayan çocukların da okula gönderilmemesi gerektiğini vurgulayan Elif Dağlı, aksi takdirde toplum içinde bulaşın önüne geçilemeyeceği uyarısı yaptı. Dağlı; "Ateşi olan çocuklar, hastalık nedeniyle ilaçlarını almayı sürdürenler ya da tam iyileşmeyenler, hiçbir şekilde okula gönderilmemeli" şeklinde konuştu.
"Maske bütün enfeksiyonlara karşı korur"
Tedbirler arasında maske kullanımını ilk sıraya koyan Prof. Dr. Dağlı, şöyle konuştu:
"Okullarda tekrar maske kullanımı zorunlu hale getirilmeli. Çünkü maske sadece Kovid-19 için değil, tüm enfeksiyonlara karşı korur. Bunun sağlanabilmesi için bütün hijyenik önlemler; el yıkama, mesafeli durma gibi durumların, kısacası Kovid pandemisi sırasında yaptığımız şeylerin şu anda devrede ve uygulanıyor olması lazım."
Bu süreç zarfında çocukların beslenmesiyle ilgili zorluklara da dikkati çeken Dağlı, mümkün olduğunca zengin içerikli sıvılar, özel yapılmış çorbalar ya da süt, yoğurt ve ayran gibi besleyici gıdaların tüketilmesi tavsiyesinde bulundu.
© The Independentturkish