Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından 13 Ağustos 2005 tarihinde yayımlanan "Öğretmenlik Kariyer Basamaklarında Yükselme Yönetmeliği"ne göre, adaylık döneminden sonra "öğretmen", "uzman öğretmen" ve "başöğretmen" olmak üzere üç kariyer basamağı mevcut.
Meslekte 7 yılını dolduranlar uzman öğretmenlik sınavına başvurma hakkı kazanıyor. Bu yönetmenliğe dayanarak 2006 yılında bir sınav yapıldı.
Sınavda başarılı olanlar uzman ve başöğretmen unvanlarını alsa da yönetmeliğe yönelik kimi öğretmen sendikaları ve CHP'den tepkiler yükseldi.
Başvurular sonucu yönetmelik içinde bazı düzenlemeler Anayasa Mahkemesi'nce iptal edil fakat kazanılan haklara dokunulmadı.
2006'dan sonra da 2022'ye kadar yeni bir sınav da yapılmadı.
Şubat ayında yasalaştı
AK Parti milletvekillerinin imzasını taşıyan "Öğretmenlik Meslek Kanunu Teklifi", 4 Şubat 2002'de Meclis Genel Kurulu'nda kabul edilerek yasalaştı.
Getirilen yasal düzenleme kapsamında 10 yıldır çalışan, mesleki gelişime yönelik 180 saatten az olmamak üzere "Uzman Öğretmenlik Eğitim Programı"nı ve mesleki gelişim alanlarında uzman öğretmenlik için öngörülen asgari çalışmaları tamamlamış, kademe ilerlemesinin durdurulması cezası bulunmayan öğretmenler, uzman öğretmen unvanı için yazılı sınava başvuruda bulunabilecek.
Uzman öğretmenlikte 10 yıl geçirmiş, kademe ilerlemesinin durdurulması için cezası olmayan ve 240 saatlik mesleki eğitimi alanlar ise "başöğretmen" unvanı için sınava giriş başvurusu yapabilecek.
Kazananların maaşına fark yansıyacak
Gerek uzmanlık gerekse başöğretmenlik için yapılan sınavlarda 70 ve üzeri puan alan başarılı sayılacak.
Sınavı kazanıp sertifika alanlar yeni unvanlarını 0cak 2003'ten itibaren kullanmaya başlayacak.
Maaşlarına sadece öğretmen unvanına sahip meslektaşlarına oranla bir ek ücret yansıyacak.
Bu farkın uzman öğretmenlikte 1000, başöğretmenlikte 2 bin lira olacağı ifade ediliyor.
Yapılan son düzenlemelerle ödenecek farkın daha da yükseleceği ve uzman öğretmenlikte 3, başöğretmenlerde 5 bin liraya ulaşacağı vurgulanıyor.
Bu arada sınavı bir kere kazananların unvanlarını korumak için her yıl yeniden sınava girmesine gerek kalmayacak.
Sınava girip kaybedenler ise sonraki yıllarda da tekrar şanslarını deneme fırsatına sahip olacak.
Yüksek lisans eğitimini tamamlayanlar ve uzman öğretmen unvanı için öngörülen doktora eğitimini bitirenler ise başöğretmen unvanı için öngörülen yazılı sınavdan muaf tutulacak.
Sınava katılım zorunlu değil, katılacakları yoğun bir hazırlık bekliyor
Son olarak gerek uzmanlık gerekse başöğretmenlik için sınavlarda 19 Kasım 2022'de 81 ilde yapılacak.
Sınava katılım zorunluluğu yok. Ancak başvuranlar harıl harıl sınava hazırlanıyor.
Öğretmenlik kutsal meslek, öğretmenler de değerlimiz. Ömrünün yarısını evlatlarımızı yetiştirmeye adamış öğretmenlerimizi bile kariyer sınavına tabi tutmak istiyorlar. Bu onur kırıcı bir davranış. İktidarı öğretmen ve öğretme üzerinden eleştirmek istemiyorum…
— Kemal Kılıçdaroğlu (@kilicdarogluk) July 29, 2022
Destekleyen de karşı çıkan da var
Fakat düzenlemeye yönelik tepkiler de yok değil. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun iptali için Anayasa Mahkemesi'ne, Eğitim-Sen'de Danıştay'a başvuruda bulundu. Öğretmenler de bu konuda resmen ikiye ayrılmış durumda.
Kimileri düzenlemeyi desteklerken, kimileri de böyle bir sınıflandırmanın öğretmenler arasında ayrımcılığa yol açacağını, bunun mesleğin ruhuna aykırı olduğunu, velilerin ve öğrencilerin de bundan olumsuz etkileneceğini öne sürüyor.
MEB, 31 bin 885'i uzman öğretmenlik, 70 bin 437'si de başöğretmenlik olmak üzere toplam 602 bin 322 öğretmenin eğitim programlarına katılmaya hak kazandığını açıklamıştı.
Ancak kaç kişinin sınava katıldığı sonuçlar açıklandıktan sonra belli olacak. Düzenlemeye karşı olanlar günlerdir Twitter'da kampanyalar düzenliyor.
Yürütülen kampanyada meslekte 10 yılını dolduran her öğretmenin sınavsız uzman sayılması gerektiği de dile getiriliyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da attığı bir tweet ile öğretmenlerin kariyer sınavına tabi tutulmasına karşı çıktı.
Düzenlemeye öğretmen sendikalarından en net tepki Eğitim-Sen ve Eğitim-İş'ten geldi.
"Çalışma barışının bozulmasına neden olacak"
Tepkilerin nedenini Eğitim-Sen MYK Üyesi Sinan Muşlu'ya sorduk. Muşlu'ya göre, uzman ve başöğretmenlerin görev, yetki ve sorumlulukları diğer meslektaşlarından farklı değil. Üstelik bu yöntemle 'eşit işe eşit ücret' ilkesi ihlal ediliyor.
Aynı işi yapan öğretmenlerin statü farklılıkları üzerinden ayrıştırılmasının yanlış olduğunu ifade edn Muşlu, "Aynı işi yapanların kendi aralarında bölünmesi işyerinde çalışma barışının bozulmasına neden olacak. Eğitim sistemi bu durumdan kaçınılmaz olarak olumsuz etkilenecektir" dedi.
"Velilerin istekleri gerilim yaratacak"
Aynı işi yapan öğretmenlerin farklı statü ve maaş uygulaması üzerinden bölünmesi ve ayrıştırılmasının kabul edilemez bir durum olduğunu söyleyen Muşlu, "Nitelikli okul-niteliksiz okul' ayrımında olduğu gibi, kariyer basamakları üzerinden 'nitelikli öğretmen-niteliksiz öğretmen' algısı yaratılarak mesleğin saygınlığının daha da düşmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu durum ayrıca okullarda çocuğunun sınıfına uzman ya da başöğretmenin girmesini isteyen velilerle okul idaresi ve öğretmenler arasında gerilim yaratacak, okullarda oluşturulan 'özel sınıfları' daha yaygın hale getirecektir" diye konuştu.
"Ceza almama şartına bağlanması öğretmenleri sendikalaşmadan uzak tutacak"
Muşlu, düzenleme kapsamında kariyer basamaklarını 'kademe ilerleme cezası almamış olmaya' bağlamanın eğitim emekçilerini sendikal örgütlenmeden uzak tutmaya, yanlış uygulama ve tutumlara itiraz etmemeye yönelik tehlikeli bir adım atmaya doğru götüreceğini iddia etti.
"Hiçbir kriter koymadan sadece hizmet yılı gözeterek tanımlama yasaya göre mümkün değil"
Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) ise düzenlemeye daha olumlu bakan örgütlerden.
Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Latif Selvi, 10 yılını dolduran her öğretmenin sınavsız uzman sayılması yönündeki taleplerin gerçekçi olmadığını savundu.
"Uzmanlık için illa tek başına bir sınav kriter olmayabilir" diyen Selvi, "Ama hiçbir kriter koymadan da sadece hizmet yılı gözetilmek suretiyle uzman veya başöğretmen tanımlaması yapılması mevcut yasaya göre şu anda mümkün değil" ifadelerini kullandı.
"Diğer meslekler gibi öğretmenlikte de kademeleşme olması yadırganmamalı"
Akademide, doktorlar arasında, askeriyede ve daha pek çok meslek grubunda kademeleşme ve buna bağlı olarak maaş artışlarının olduğuna dikkati çeken Selvi, benzer bir düzenlemenin öğretmenlikte de olmasının yadırganmaması gerektiğini kaydederek, şöyle konuştu:
Yapılan düzenleme ile öğretmenlik de bir kariyer meslek olarak tanımlanıyor. Bütün kariyer mesleklerde kariyer tanımlamaları da hep sınavla yapılıyor. Örneğin doktorlar da uzman olmak için sınava giriyorlar. Uzman ve başöğretmen olan arkadaşlarımızın da bir takım ekstra hakları olacak ama sorumlulukları da olacak.
"Unvanlar gereksiz tartışmalarla itibarsızlaştırılmamalı"
Uzman ve başöğretmen unvanlarının gereksiz tartışmalarla itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını söyleyen Selvi, "Kıymetsizleştirmek doğru değil. Bu öğretmenler için yüzyılın düzenlemesi ama tabii bunu hak eden de buradan bir artı elde etmiş olacak. Bu da bizim meslekteki kariyer basamaklarımızın bir karşılığıdır. Mesela doktor öğretim üyesiyle profesörü ayrı tutabilir miyiz? Çünkü profesörün pek çok çalışması var. O çalışmalardan sonra hak ettiği bir unvan var. Bunun için profesör diyorum. Yoksa üniversitede hoca demiyoruz yalnız başına. Öğretim elemanı diye bir tanımlama var" değerlendirmesinde bulundu.
"Mevcut uzman öğretmenlerle diğerleri arasında bir dışlanma olmadı"
Düzenlemenin öğretmenler arasında bir ayrımcılığa, öğrencilerin öğretmenlere bakış açısında sorunlara yol açacağı görüşlerine katılmadığını vurgulayan Latif Selvi, "2006'da uzman ve başöğretmen olan arkadaşlarımız oldu. Halen de bu unvana sahipler. O günden beri onlarla diğer meslektaşları arasında bir dışlanma veya diğer öğretmenlere karşı velilerin, öğrencilerin olumsuz davranışı olduğuna dair bize yansıyan tek bir olay olmadı" diyerek sözlerini tamamladı.
© The Independentturkish