Sökülen gemilerden Fikirtepe'de yıkılan evlere kadar her yerde var... Asbest nedir, nasıl sökülür? Brezilyalı Nae Sao Paulo gerçekten kaç ton asbest içeriyor?

Aliağa'da sökülmesi planlanan savaş gemisi Nae Sao Paulo, henüz Brezilya'dan yola çıkmadı. Gemiyle ilgili en büyük bilinmez, kaç ton asbest içerdiği. 900 ve 9 ton asbestten bahsedilirken, geminin ikizi Clemenceau'dan 760 ton çıkmıştı

İzmir'in Aliağa limanında gemi söküm ve geri dönüşüm operasyonları 1976'dan beri devam ediyor. Sağlık ve çevre koşullarındaki iyileştirmeler ise 2000'lerden sonra başladı/ Fotoğraf: Reuters

Nae Sao Paulo, yapımına 1957'de başlanıp, 1963'te suya indirilen Fransız yapımı bir uçak gemisi. 

260 metre uzunluktaki gemi, 2000 yılında 30 milyon dolara Brezilya donanmasına satıldı. 

Eski Brezilya Devlet Başkanı Fernando Henrique Cardoso, "kilometre taşı" olarak duyurduğu bu olay hakkında, "Fransız denizcilere çok şey ifade eden bu gemi, artık Brezilya donanmasına değer katacak" demişti. 
 

Nae Sao Paulo brezilya gemi wikipedia
Brezilya donanmasından emekli olan Nae Sao Paulo/ Fotoğraf: Wikipedia


Cardoso'ya göre o dönem "ordudaki modernleşmenin bir parçası" olan Nae Sao Paulo, bugün ise bir emekli. 

İki ülke için vaktiyle çok büyük anlam taşıyan Nae Sao Paulo'yu 65 yaşında Türkiye gündemine düşüren şey ise asbest içeren geminin, İzmir Aliağa'da sökülecek olması. 

Bakanlık: Havada solunur hâle geldiğinde öldürücü

Asbest (ticari adıyla amyant), kimyasal maddelere oldukça dayanıklı, yapısal özellikleri açısından esnek, lifli yapıda bir mineral. 

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın internet sitesinde yer alan bilgilere göre, tekstilden çimentoya, inşaattan gemi yapımına kadar pek çok sektörde kullanılan asbestin lifleri havada solunur hâle geldiklerinde tehlikeli ve öldürücü oluyor. 

Türk Toraks Derneği, akciğer zarında sıvı birikmesi, akciğer dokusu içerisinde asbest liflerinin birikmesi (asbestozis), akciğerleri ve karın boşluğunu saran zarın kanseri ve akciğer kanseri gibi hastalıklara neden olduğunu söylüyor. 
 

Asbestli akciğer
Uluslararası Gemi Sökümü Platformu'nun hazırladığı grafik

 

Asbest üretimi ve kullanılması 31 Aralık 2010 tarihinde yürürlüğe giren yönetmelikle yasaklandı.

Ancak özellikle eski inşaatlarda, yaşlı gemilerde hâlâ asbest içeriği olduğu biliniyor. 

Merdivenlerden fren balatalarına kadar kullanılıyor

Riskin en yüksek olduğu iş kollarından biri de gemi sökümü. 

Türkiye'de pek çok limanda önemli bir sektör olan gemi sökümünün esas amacı geri dönüşüm. 

Ancak yaşlı gemilerin geri dönüştürülmesi ve tersanelerdeki bakım/onarım işleri sırasında açığa çıkabilecek asbest, uygulama mevzuata uygun yapılmadığı takdirde çalışanlarda mesleksel hastalıklara yol açabiliyor, o bölgede yaşayan insanların sağlığını da tehlikeye atabiliyor. 

Türk Toraks Derneği, gemilerdeki asbest mineralinin nerelerde olduğunu, 2017 tarihli raporunda şöyle açıklıyor: 
 

Gemilerde ana makine ve jeneratör egzoz borularında, yağ, yakıt ve ısı ileten borularda, aşçı hane, revir vb. özel alanlarda, merdiven ve döşemelerde, türbinlerde, kazanlarda ve borularında, yaşama yerlerinin tavan ve koridorlarında, kablo geçişlerinde, havalandırma ve ısıtma sistemlerinde, buhar taşıma ve tankerlerde tank temizleme boru sistemlerinde, tank kaidelerinde, tank alabandalarında, ırgat fren balatalarında ve her çeşit boru flançlarındaki conta ve salmastralarda, kısacası yalıtım gerektiren her alanda asbeste rastlanır. 


Yani bazı haberlerde yer alan bilgilerin aksine asbest, taşınan bir yük değil, gemilerin gövdesinin içerdiği bir madde. 

Bakanlıktan asbestli gemiye "şartlı izin" 

Nae Sao Paulo gemisinin Brezilya'dan İzmir Aliağa'ya söküm için getirileceği haberi ilk kez, 16 Temmuz'da Anka Haber Ajansı'nın haberiyle gündemdeki yerini aldı. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Habere göre bünyesinde 900 tondan fazla asbest barındıran geminin sökümü için Sök Denizcilik ve Tic. Ltd. Şti.'ye, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 30 Mayıs 2022'de izin verildi. (Bazı internet sitelerinde asbest miktarı 600 ton olarak belirtiliyor/ Ortalama bir Asya filinin ağırlığı 4 tondur)

Firmaya "şartlı izin" veren bakanlık, yazısında, "Bakanlığımızın, planlanan taşımanın Basel Sözleşmesi hükümlerine uygun yapılması, mümkün olduğunca atıklardan arındırılmış olması, gemide radyoaktif madde bulunmaması ve geminin radyasyon ölçümlerinin fon seviyesi altında bulunması şartıyla itirazı bulunmamaktadır" ifadesi yer aldı. 

Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na göre gemi Türkiye'ye geldiğinde, yanaşma izni verilmeden yetkili kurum tarafından radyasyon ölçümleri yapılacak. Ölçümlere ilişkin harcamaları Sök Denizcilik karşılayacak. 

Ölçüm sonucunun beyan edildiği gibi fon seviyesi değerlerinin altında olduğunun ve gemide radyoaktif madde bulunmadığının tespit edilmesi halinde gemi, söküm tesisine yanaştırılacak. 

Yazıda "Ölçümler sonucunda gemide beyana aykırı radyasyon çıkması durumunda gemi ihracatçı ülkeye geri gönderilecektir" ifadelerine de yer verildi. 

Nae Sao Paulo'ya gelen tepkilerin ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Twitter hesabından yaptığı açıklamada sürecin takipçisi olduklarını, "Vatandaşların sağlığını tehlikeye sokacak, çevreye zarar verecek hiçbir girişime asla müsaade etmeyeceklerini" söyledi. 
 


Kurum'un açıklamasında dikkat çeken detaylardan biri asbestin 900 değil 9,6 ton olduğuydu. 

Bakan Kurum, bunun yanı sıra, ölçümler sonrasında geminin sökülmesinde sakınca olup olmadığı ile ilgili Nükleer Düzenleme Kurumu Başkanlığı'ndan onay alınacağını hatırlattı. 

Kurum, "Tehlikeli herhangi bir olumsuzluk söz konusu olursa gemi, hiçbir tereddüte yol açmadan aynı şekilde geri gönderilecektir" ifadesine yer verdi. 

Sök Denizcilik'in AB lisanslı olduğunu savunan Kurum, "Gemi söküme uygun bulunursa da AB lisanslı firma tarafından her türlü teknik ve kurallara titizlikle uyularak söküm işlemi gerçekleştirilecektir" sözleriyle ifade etti. 

Gemi sökümünden çıkan asbest içeren atıkların özel ambalajlar sayesinde havayla temasının kesildiğini söyleyen Murat Kurum, "Bu şekilde ambalajlanan asbest içeren atıklar geçici depolanmakta, lisanslı araçlarla taşınmakta ve çevre lisanslı düzenli depolama tesislerinde; gerekli önlemleri almak şartıyla bertaraf edilmektedir" dedi. 

Soyer: İzmir hiç kimsenin çöplüğü değil

Asbestli geminin söküm için İzmir'e getirileceği haberlerine ilk tepki veren isimlerden biri İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer oldu. 

Çevre Bakanlığı'nın kararının iptali için gereken hukuki mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceklerini söyleyen Soyer, 20 Temmuz'da yaptığı açıklamada "İzmir'imiz hiç kimsenin zehirli atıklarını kabul edecek bir çöplük değildir" diyerek iki koşul sundu. 

Bunlardan ilkini "Günümüzde bir mandıra açarken dahi kurumlardan ÇED raporu almak zorunludur. Oysa binlerce tonluk gemileri söken, yarattığı emisyon ve kirliliğin ölçümü ve kriterleri tespit edilemeyen Aliağa'daki gemi söküm tesisleri için böyle bir zorunluluk yoktur. Bu acilen değişmelidir" diyerek açıkladı. 

İkincisi ise geminin İzmir'e girmeden tüm zehirli atıklardan arındırılması.


 


İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, 26 Temmuz'da İzmir Tabip Odası ile birlikte düzenlediği basın toplantısında ise bakanlığın gemi ile ilgili açıklamalarının güven vermediğini söyledi. 

"'Gemiyi gezdiririz, herkes görsün' diyorlar. Geminin tehlikeli atık envanterini çıkaran firma, girilemeyen yerler olduğunu söylüyor. Biz gezip, neyi göreceğiz?" diyen Soyer, "Geminin Hindistan tarafından kabul edilmemiş olması, bir de üstüne onur kırıcı bir durum. Hindistan'ın kovaladığı, geri gönderdiği gemiyi biz neden alıyoruz, nasıl alıyoruz?" açıklamasını yaptı. 

Gemiyi sökecek firma: Yüksek miktardaki asbest oranları asılsız

Gemi söküm ihalesini 12 Nisan 2021'de alan Sök Denizcilik'ten yapılan yazılı açıklamada ise 900 tonluk asbest oranlarının gerçeği yansıtmadığı söylendi. 

Açıklamada, "Türkiye Cumhuriyeti Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'na sunulan 04 Haziran 2021 tarihli, WO-16862-GG numaralı Atık Envanter rapor sonucu (IHM), Sao Paulo uçak gemisi hakkında iddia edilen yüksek miktardaki asbest oranlarının asılsız olduğunu kanıtlamaktadır" ifadelerine yer verildi.
 

Sök Denizcilik.jpg
1991 yılında Aliağa'da kurulan Sök Denizcilik, 100 metrelik kıyı şeridiyle 40 bin metrekarelik bir geri dönüşüm tesisine sahip/ Fotoğraf: sokdenizcilik.com.tr


Açıklamaya göre Türkiye Cumhuriyeti Nükleer Düzenleme Kurumu, gerekli incelemeleri yaptıktan sonra verdiği 25 Ekim tarihli görüş yazısı ile Sao Paulo gemisinin Türkiye'ye getirilmesinde ve sökülmesinde radyolojik açıdan bir sakınca bulunmadığını değerlendirdi. 

Denetlemelerin, ihale alındıktan sonra sekiz ay boyunca sürdüğünü vurgulayan şirketin açıklamasında, "Net analiz ve rapor sonuçları elimize ulaşmadan, Sao Paulo gemisinin ülkemize getirilmesi ile ilgili firmamız tarafından herhangi bir resmi başvuruda bulunulmadı. Basel Sözleşmesi çerçevesinde yapılan başvuru, Atık Envanter Raporu (IHM) ve Radyasyon Ölçüm Sonuçları firmamıza ulaştıktan sonra, 21 Aralık 2021 tarihinde yapılmıştır" denildi. 

"Gemi ay sonunda yola çıkarsa 1-1,5 ay içinde Türkiye sularında"

18 Temmuz'da bir açıklama yapan Deniz Ticaret Odası Aliağa Şube Başkanı Adem Şimşek ise "600 ton, 900 ton gibi dünyada hiçbir geminin üzerinde olmayan asbest miktarının söylenmesi sektörümüze ve buradaki şirketlere çok zarar veriyor" dedi ve ekledi: 
 

22 bin tonluk bir gemi. 900 ton devasa bir rakam. Bütün ısı olabilecek yerlerini asbestle kaplasanız yine de bu meblağa ulaşamazsınız. 


Geminin içerisinde çevre ve işçi sağlığına risk teşkil edebilecek tehlikeli atıkların envanterinin gemi geldiğinde çıkarılacağını söyleyen Şimşek, "Gemi daha yola çıkmadı. Bütün işlemlerimiz bittiği halde gemiyi yola çıkarmadık. Bunun bir teknik süreci var. Römork bağlanacak, sigortası yapılacak. Ay sonuna doğru yola çıktığı takdirde 1- 1,5 ay içinde Türkiye sularında olacaktır" diye konuştu. 

"Fikirtepe'deki eski binaların çoğunda asbest vardı. Binalar yıkılınca tozu İstanbul'a dağıldı

Independent Türkçe'ye konuşan TMMOB Gemi Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Hüseyinoğlu'na göre gemi sökümlerinin iki önemli boyutu var: Sağlık ve ekonomi. 

Genel bir tarifle 2000 yılı öncesi yapılmış birçok gemide asbeste rastlandığını söyleyen Hüseyinoğlu, bu maddenin bir izolasyon malzemesi olarak kullanıldığını hatırlattı.
 

asbest yalıtım wikipedia
Çatı yalıtımında kullanılan asbest örneği/ Fotoğraf: Wikipedia


Hüseyinoğlu, "Yük gemileri, yolcu ve araba feribotları dahil eski gemilerde izolasyon malzemesi olarak boru flençlerinde conta, kimi gemilerde köpük güverte/perde izolasyonu olarak kullanıldığından; görmezsiniz onu. Eğer bir gemi, 20-25 yaşındaysa kesinlikle asbestli izolasyon malzemesi kullanılmıştır" iddiasında bulundu ve şunları ekledi:
 

Asbest, Fikirtepe'deki eski binaların birçoğunda da vardı. Bunlar yıkıldı. O toz duman bütün İstanbul'a dağıldı ve kimse bununla ilgilenmedi. Avcılar'da yıkılan elektrik santralinde 700 ton asbestin çıktığı biliniyor ama kamuoyunda konuşulmadı dahi…


Gemi sökümünün hassas bir mevzuata sahip olduğunu, her şeyin kuralına uygun olması gerektiğini vurgulayan Hüseyinoğlu, "Bir gemide bu işlemin yasa dışı yapılması, tüm işletmenin kapanmasına kadar gider, yüzbinlerce dolar ceza ile karşılaşabiliriz" ifadelerini kullandı. 

Hüseyinoğlu'na göre her şeyden önce ağır şartlarda çalışan gemi söküm işçilerinin çalışma koşullarının, özlük haklarının düzeltilmesi elzem.

Tecrübeli mühendis, "Asbest güncel bir sorun ancak işçi çalışma şartları sürekli bir sorun. Bu sorunların çözülmesi birbirinden ayrı düşünülemez" dedi. 

Alanlarda işçiler için yemekhane, soyunma odası, çalışma alanında güvenlik tedbirlerinin alınması, kullanılan alet ve ekipmanların modernize edilmesi gibi şartların sağlanması gerekiyor.

Asbestli gemi sökümlerinde özel tulumlar, ayakkabılar, maskeler ve gözlükler kullanması gerekli. Kimi malzemeler; tulum, filtreli maske gibi ekipmanlar her gün yenilenmeli.
 

asbest söküm
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın hazırladığı "Asbest Söküm Çalışmaları" adlı raporda yer verilen koruyucu kabinler


Çalışma Bakanlığı'nın hazırladığı "Asbest Söküm Çalışmaları" raporuna göre personelin, ekipmanın ve atıkların, karantina alanına giriş ve çıkışları için kullanılan kabinler de olması gerekli. 

Asbest sökümü nasıl yapılıyor?

Asbestli bir gemi söküleceği zaman öncelikle ortamın kapatıldığını söyleyen Hüseyinoğlu, "Asbestin söküleceği yerde kazıma yapılacaksa oralar tamamen havadan izole edilecek ki oradaki asbest Aliağa'ya uçmasın" görüşünü yansıttı. 

Mesleğinde 28 yılı geride bırakan gemi inşaat mühendisi, vakumlu kompresörlerle (endüstriyel süpürge) oradaki tozun emildiğini, ortamda asbest tozunun uçuşmasına izin verilmediğini ve söküm yapılırken tozlar uçuşmasın diye özel solüsyonlarla bölgenin ıslatıldığını anlattı. 
 


Firmalara Çevre Bakanlığı tarafından ziyaretlerin olduğunu da sözlerine ekleyen Bülent Hüseyinoğlu, "Türkiye'de gemi sökümünü yapabilecek kadro var ama asbest, çok büyük miktarda ise o kadro yeterli olur mu bilemiyorum" dedi.

Dahası kontrolü kimin tarafından hangi sıklıkla ve aralıklarla yapacağı büyük bir soru işareti.

Asbest nasıl bertaraf ediliyor?

Gemi sökümlerinden sonra çıkan parçalar, geri dönüşümde kullanılıyor. 

Geri dönüşüm tesislerinin ekonomiye faydası olduğunu belirten Hüseyinoğlu, şunları söyledi:

Bir ton çelik mamüllü hurda demirden elde etmenin yaratacağı karbon emisyonu ve enerji tüketimi, 1 ton demir cevherinden elde etmekten çok çok daha azdır. Demir cevherinden elde etmek daha maliyetlidir ve doğayı daha çok kirletir.

Söküm sonrası ortaya çıkan asbestin bertarafı ise Atık Yönetimi Yönetmeliği kapsamında ele alınıyor. 

Asbest veya toz çıkaran asbestli malzemeler, sızdırmaz uygun paketler içerisinde taşınmalı ve diğer malzemelerden ayrı olarak depolanmalı. 
 

asbest yapılarda
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın hazırladığı, asbestin nerelerde olabileceğini gösteren grafik


Asbest içeren atıklar toplanarak, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın ilgili mevzuatındaki işaretler kullanılarak içinde asbest olduğunu gösterecek şekilde etiketlenmeli. 

Sızdırmaz paketler içinde en kısa zamanda işyerinden uzaklaştırılması gereken bu madde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ndan lisanslı atık taşıma firmaları tarafından taşınmalı ve yetkili atık bertaraf kuruluşlarına iletilmeli. 

Çevre Mühendisleri Odası, "Bertarafın birinci sınıf düzenli depolama sahasında gömülme olarak gerçekleşmesi gereklidir" görüşünde. Zira asbest, toprakta bulunan bir madde. 

Kimya Mühendisleri Odası, bu maddenin hafriyat sahalarına, çöplüklere, dere/su kenarlarına asla dökülemeyeceğini ve yakılamayacağını aktarıyor. 

Türkiye'de bu bertaraf tesisleri Kocaeli, İstanbul, Manisa, Tekirdağ gibi şehirlerde bulunuyor. 

Bakanlık, depolama tesisinin ve asbest liflerinin depolandığı hücrenin tam olarak yerini gösteren koordinatları da içeren bir planın hazırlanmasını şart koşuyor. 

Sonrasında, depolama tesisinde veya lotlarda, asbest liflerinin etrafa yayılmasına sebep olacak sondaj ve benzeri hiçbir çalışma yapılmaması gerekiyor. 
 

Aliağa gemi sökümü reuters
Ekim 2020'de Aliağa'da bir gemi sökümü sırasında çekilen fotoğraf/ Fotoğraf: Reuters


"Savaş gemilerinin hurdası daha kaliteli olduğu için tercih ediliyor"

Gemi söküm sektöründe eski savaş gemileri, offshore platformlar daha çok kâr getirdiği için daha fazla tercih edilebiliyor. 

TMMOB Gemi Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Hüseyinoğlu da savaş gemilerinde hurdanın kaliteli olduğunu, daha fazla değerli metal içerdiklerini, bünyelerinde bakır ve çeliğin daha özel olduğunu belirtti. 

Hem meslek odalarında hem de kamuoyunda asbestin nasıl söküleceği, mevzuata uygun sökülüp sökülemeyeceği, denetimlerin kim, hangi kurum, hangi firma tarafından yapılacağı konusunda şüpheler olduğunu hatırlatan Hüseyinoğlu, "Eğer insanlarımız kanser olacaksa oradan gelecek kâr gelmesin" dedi. 
 

Bülent Hüseyinoğlu
TMMOB Gemi Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Hüseyinoğlu


"Bertaraf ücretleri çok pahalı"

Bülent Hüseyinoğlu, Türkiye'de 8 gemi geri dönüşüm firmasının Avrupa Birliği normlarında, DNV gözetiminden uygunluk değerlendirme kriterinden geçtiğinin raporlarda yeraldığını aktardı. 

DNV yani Det Norske Veritas, bir Norveç firması ve IACS (International Association of Class Society) üyesi olan denizcilik endüstrisi için dünyanın önde gelen bir derecelendirme kuruluşu.

Can, mal ve çevreyi koruma amacından hareketle DNV, kuruluşların işlerinin güvenliğini ve sürdürülebilirliğini geliştirmesini denetliyor. 

Asbest çıkarmanın çok maliyetli olduğunu söyleyen Hüseyinoğlu, "Bertaraf edilecek malzemenin gemiden çıkarma şartları ve harcanan insan X gün/ekipman maliyetleri pahalı. Malzemelere de bertaraf tesislerine de bir para ödeniyor. Biz tersanedeki gemide 30-40 ton asbestte bile yüzbinlerce dolar para harcıyoruz. Ekipman pahalı. Orada çalışan insanların giydiği özel kıyafetler, maskeler pahalı, özel solüsyonlar pahalı, dahası sürekli ortam kontrolü ve tehlikeli malzeme kontrolü sebebiyle çok insan X gün harcanmaktadır" değerlendirmesinde bulundu. 

 

GEMİ SÖKÜM ALİAĞA REUTERS
İzmir Aliağa Limanı, gemi söküm tesisi/ Fotoğraf: Reuters


"Yüzlerce ton asbestin sökümü ve bertarafı milyon dolarlar tutar"

Brezilya'dan gelecek gemideki asbest miktarı hakkında tartışmalar olduğunu hatırlatan mühendis Hüseyinoğlu, şunları ifade etti: 

Yüzlerce ton asbestin sökümü ve bertarafı milyon dolarlar tutar. 'Bu ihale ne kadara alındı? Sonra bunun oradan buraya taşınma maliyeti ne? Asbest çıkarma maliyeti ne kadar olacak? Bugün hurdanın tonu, 350-400 dolar. Buradan çıkacak geri dönüşüm getirisi, bu maliyetleri karşılayacak mı' sorularını soruyor. Getirilmesi planlanan gemide hâlâ ne kadar asbest var, bilinmiyor. 'Asbestli gemi gelmesin' demek yanlış. Asbestli gemiler yıllardır sökülüyor. Önemli olan kurallara, mevzuata uygun olarak yapılması. Bu işlem için gerekli kaynağın olması. Bu tip gemiler sökülürken gerek Gemi Mühendisleri Odası'ndan gerekse Çevre Mühendisleri Odası'ndan profesyonel destek alınması gerekmektedir.

Nae Sao Paulo'nun ilk sahibinin Fransız olduğunu, Avrupa Birliği bayrağına sahip olduğunu aktaran Gemi Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi, "Avrupa Birliği bayraklı gemi, Avrupa Birliği'nin onay verdiği yerde sökülebilir. Avrupa Birliği'nin onay verdiği 18 firma var. Bunların 8'i Türkiye'de. Avrupa'da Finlandiya'da da Norveç'te de var. Hindistan, Bangladeş, Pakistan'daki geri dönüşüm firmalarının AB onayı olmadığı için gemi zaten oralara gidemeyecektir" diye konuştu. 

Türkiye, gemi geri dönüşümünde ilk 5 ülke arasında

Türkiye'de gemi geri dönüşüm tesisleri, ilk kez 1976'da Bakanlar Kurulu kararıyla kuruldu. 

İzmir'in kuzeyinde yer alan Aliağa limanı bu sektörde başı çekiyor. Bugün İstanbul Tuzla ve Yalova'da da gemi söküm faaliyetleri yürütülüyor. 

1994-2002 yılları arasında Aliağa'da tüm dünyadaki geri dönüşümünün gemi sayısı olarak yüzde 2,8'i, tonaj olarak yüzde 1,1'i Aliağa'da yapılıyordu. 

Avrupa Komisyonu'nun 2016'ya yayınladığı bir makalede bu oranın yüzde 4 olduğu ve Türkiye'nin en büyük beş gemi geri dönüştüren ülke arasında olduğu ifade ediliyor.

Avrupa Komisyonu'nun "çelik üretiminde 10'uncu büyük ülke" dediği Türkiye'de çelik sektörünün kaynağı yüzde 1-2 oranında gemi geri dönüşümüne bağımlı. 

Gemi Söküm Platformu Sivil Toplum Kuruluşu'nun verilerine göre 2021'de en fazla gemi geri dönüşümü yapan ülkeler, Bangladeş, Hindistan ve Pakistan'dı. Türkiye ise 4'üncü sıradaydı. 
 

Gemi sökümü grafik.jpg
Grafik: NGO Shipbreaking Platform / Türkçeleştiren: Independent Türkçe 


Sektörde "mevzuata uyma" süreci 2002 sonrası başlıyor

Greenpeace, 2002 yılında Türkiye'deki geri dönüşüm tesislerinde sağlıksız ve çevreye zararlı ortam olduğu gerekçesiyle bir rapor hazırlamıştı.

Raporda, işçiler için yeterli koruma olmadığını ve çevre kirliliğini önleyici önlemlerin alınmadığı yazıyordu. 

Gemi Söküm Platformu, bu rapordan sonra Türkiye'nin tehlikeli atıkları yönetme ve sağlık koşullarını iyileştirmede yeni önlemler açıkladığını belirtiyor. 

Aliağa'daki koşulların iyileştirilmesi konusunda adımlar atıldığını belirten platform, "Tesisler, bağımsız araştırmacılara, uzmanlara ve danışmanlara kapılarını açtı" ifadelerine yer veriyor. 

Platform ayrıca şu notu düşüyor: Olumlu gelişmelere rağmen, sivil toplum kuruluşları, çalışan hakları kuruluşlar ve  İşçi Sağlığı ve Güvenliği Meclisi'nin (İSİG) istihdam koşulları, kaza oranları, zehirli atıkların yönetimi, sendikalaşma ve mesleki hastalıklar verilerinde şeffaflığın olmayışı ile ilgili endişelere sahip. 

Türkiye'nin kullandığı yöntem sağlıksız

Platform ayrıca Türkiye'deki gemi geri dönüşüm yöntemini de eleştiriyor. 

İngilizcede "Landing" denilen "baştankara" yönteminde, geminin bir kısmı kızaklarla karaya çekilirken, kalan kısmı suda yüzüyor. 
 

Aliağa Reuters
Aliağa'da gemi geri dönüşümü yapılan alanın drone görüntüsü/ Fotoğraf: Reuters


Platforma göre kıyıda ya da iskelede yapılan söküm işlemlerinde denetim sağlanmasının zor olması nedeniyle, geminin çevreden yalıtımını sağlanamayacağından, çevreye ve suya ciddi anlamda atığın karışabileceğinden endişeleniyor. Aliağa'nın bu yöntemden kademeli olarak vazgeçmesi tavsiyesi veriliyor. 

Türkiye'nin taraf olduğu sözleşmeler

Tüm dünyada gemi geri dönüşüm endüstrisinde yaşanan iş kazaları ve çevresel bozulma, uluslararası toplumun endişelerini artırmasının ardından iki önemli yasal düzenleme hazırlandı. 

Bunlardan ilki ve en önemlisi, 1989 yılında kabul edilen ve 1992'de yürürlüğe giren "Tehlikeli Atıkların Sınır Ötesi Taşınımı ve Bertarafına İlişkin Basel Sözleşmesi". 

Diğer ise 2009 yılında kabul edilen ancak hâlâ yürürlüğe girmeyen Gemilerin Güvenli ve Çevreye Duyarlı Geri Dönüşümü İçin Hong Kong Sözleşmesi.

Türkiye, 26 Ağustos 2010 tarihinde Hong Kong sözleşmesine imza atan ilk ülkeydi. 

178 ülkenin taraf olduğu Basel Sözleşmesi, tehlikeli ve diğer atıkların üretimi, yönetimi, sınır ötesi hareketi ve bertarafından kaynaklanacak zararlı etkilere karşı insan sağlığı ve çevreyi korumayı amaçlıyor. Türkiye, bu sözleşmeye 1994'te taraf oldu. 
 

Aliağa gemi sökümü reuters
Fotoğraf: Reuters


Uluslararası toplumdan mektup: Sao Paulo'nun Türkiye'ye ihracatı büyük olasılıkla yasa dışı

19 Temmuz 2022 tarihinde Gemi Söküm Platformu Sivil Toplum Kuruluşu Yönetici Müdürü Ingvild Jenssen ve Basel Eylem Ağı Yönetici Müdürü Jim Puckett'ın imzasıyla, Brezilya Çevresel ve Yenilenebilir Doğal Kaynaklar Enstitüsü'ne (IBAMA) bir mektup yazıldı. 

Brezilya'nın "ihracatçı", Türkiye'nin "ithalatçı" konumunda olduğu Sao Paulo gemisi geri dönüşüm operasyonu ile ilgili belgeleri incelediklerini söyleyen Jenssen ve Puckett, şu ifadeleri kullandı: 
 

Bu belgelerden bazılarını inceledik ve bunlar bizim için alarm zillerini çalmak için yetti. 

Gemi römorkör ile Türkiye'ye çekilmeye başlanmadı, ancak bu çok yakında gerçekleşebileceği için bu mektubu aciliyet bilinci ile yazıyoruz.

Tehlikeli Madde Envanteri belgelerini ve sınır ötesi hareket için gerekli [gemi söküm tersanesi tarafından hazırlanan] Geri Dönüşüm Planını inceledik.

İlk incelememiz bizi, Sao Paulo'nun Türkiye'ye ihracatının büyük olasılıkla yasa dışı olduğuna ve Brezilya tarafından onaylanmasının Basel Sözleşmesine uyulmaması anlamına geleceğine ikna etti. 


Nae Sao Paulo'nun, 2009'da sökülen ikizinde 760 ton asbest vardı

Mektupta Nae Sao Paulo'nun, 1961 ve 1997 yılları arası hizmet veren Fransız uçak gemisi, asbest nedeniyle kötü şöhrete sahip Clemenceau'nun ikizi olduğu hatırlatılıyor. 

Mektupta yer alan bilgilere göre Clemenceau, 2009'da İngiltere'de sökülmeden önce 2006 yılında, Aage Bjorn Andersen adlı uzman tarafından denetlendi. 
 

Clemenceau gemi
Clemenceau gemisi, adını, Birinci Dünya Savaşı sırasında Fransa'ya başbakanlık yapan George Clemenceau'den alıyor/ Fotoğraf: Reddit


Uluslararası Çalışma Örgütü, Basel Sözleşmesi ve IMO yönergelerinin geliştirilmesiyle yakından ilgili olan Andersen'in tahminine göre gemide 760 metrik ton asbest vardı. 

Mektupta, "Andersen 760 metrik ton rakamında karar kılarken, Sao Paulo'daki gerçek asbest miktarının da 500 ila 1000 ton arasında olduğundan oldukça emindi" denildi. 

Ancak Gireg Green tarafından hazırlanan son Tehlikeli Madde Envanteri'nde asbest içeriğinin sadece 9,6 ton olduğu yönünde bir tahmin yer alıyor. 

"Bu nasıl mümkün olabilir? Mümkün olmaya yakın bile olamaz!" diyen Jenssen ve Puckett, "Bazı atıklar kısmen bertaraf olabilir fakat yüksek miktarları bertaraf ve geminin tekrar yüzdürülmesini sağlamak çok zor. Bu tahminlerdeki tutarsızlık ciddi bir araştırmaya konu edilmelidir. Bunu yapması da bu kadar zor değil. En nihayetinde Clemenceau'nun kayıtları, bu gemiyi Birleşik Krallık'ta söken Able Tersanesinden talep edilebilir. Peki bu, en başında Grieg Green tarafından, neden yapılmadı?" sorusunu yöneltiyor. 

Radyoaktivite "görsel olarak" denetlenmiş

Envanter raporunda "Duman/Isı detektörleri görsel olarak kontrol edildi ve herhangi bir radyoaktif madde bulunamadı" açıklamasının yer aldığını söyleyen uzmanlar, şu ifadelere yer verdi:
 

Uranyum zırhı ile kaplanmış olabilecek bir savaş gemisinin ya da Pasifik'te atmosferik nükleer bombalarla yapılan testlere katıldığı dönemde atık serpintisi ile temas etmiş olma ihtimali olan bir geminin sadece görsel olarak incelenmesi bizi çok şaşırttı: "Duman / Isı detektörleri görsel olarak kontrol edildi ve herhangi bir radyoaktif madde bulunamadı." Radyoaktivite test cihazları (Geiger Sayaçları) o kadar pahalı değil. Neden yapılmadığı belli değil mi ?/ Neden net olan bu testler yapılmadı?


Nae Sao Paulo'nun ihracatının Basel Sözleşmesi'ne uygun olmadığını vurgulayan Jenssen ve Puckett, "Sorunun büyük kısmı ise Türkiye'nin kendi yerel ve ulusal durumu hakkında tam anlamıyla bilgi sahibi olmaya yatkın olmamasından kaynaklandığını düşünüyoruz. Ancak Basel Sözleşmesi'nin yasal yükümlülükleri her şeyden önce ihracatçı devleti bağlar. Türkiye'nin 'endişelenmeyin, rızamız var' demesi, ihracatı yasal hale getirmez. Yalnızca ulusal ithalat yasaklarını hükme bağlayan mevzuata dayanarak veya İzmir Protokolü'nden kaynaklanan gerekliliklere göre bile Brezilya bu ihracatı durdurmalıdır. Biz de Brezilya'yı böyle davranmaya davet ediyoruz" değerlendirmesini yaptı.

Mektubun tamamına buradan ulaşabilirsiniz. 

ÇMO İzmir Şube Başkanı: 2015'te sökülen geminin incelemesi çevresinde botla tur atılarak gerçekleşmişti

Çevre Mühendisleri Odası, 2021'den beri sürecin takipçisi. 

Odadan son yapılan açıklamada "Geminin sularımıza girmemesi yolunda her türlü mücadelenin yanında olacağımızı, her hukuksal yolu bu yolda deneyeceğimizi kamuoyuna duyururuz" mesajı verildi.

ÇMO İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay, Mayıs 2021'de Anka Haber Ajansı'na verdiği röportajda ise ilginç detaylar bulunuyor. 

2015'te Kuito, 2016'da da Ethane adlı gemilerin sökümlerinin, açılan davalar ve yürütmeyi durdurma kararlarına rağmen Aliağa'da yapıldığını belirten Kınay şunları söylemişti:
 

Gelen atıklarla ilgili uluslararası sözleşmeler, ülkemizdeki mevzuatlar, gemi sökümüne ilişkin süreçlerde işlemin nasıl gerçekleştirileceği tanımlanmış ve buna ilişkin raporlar ortaya konmuş durumda. 

Bu çalışmalar kapsamında gemilerin tehlikeli atıklarından arındırılmış olarak ülkemize girişinin yapılmış olması, tüm envanterlerin ortaya konması, gerekli denetimlerin yapılması, söküm işleminin bu aşamadan sonra gerçekleştirilmesi gerekiyor. 
 

Helil İnay Kınay
Çevre Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Helil İnay Kınay/ Fotoğraf: skb.gov.tr


Ancak Aliağa'da yaşadığımız örneklerde geçmiş yıllarda Kuito gemisinde (Angola'dan getirilmişti) bütün bu raporların olduğunun ve gerekli denetimlerin yapıldığının ifade edilmesine rağmen ortaya çıkan sonuçlar denetimlerin eksik, raporların yetersiz ve yanlış olduğu yönündeydi. 

Odamız tarafından açılan davalar sonrası yürütmeyi durdurma kararı alındığında maalesef gemi çoktan sökülmüştü. 

Yapılan denetimlerde, yaklaşık 3 futbol sahası büyüklüğünde olan bir geminin incelemesinin yarım saat 40 dakikalık bir sürede, etrafında bir botla tur atılarak gerçekleştirildiğini gördük. 

Dolayısıyla buradaki tutarsızlıklar ve eksiklikler, sorunun risklerini ve karşımıza çıkacak tabloyu da ortaya koyuyor. 


Gemi söküm sektörünün geçmişinin karanlık olduğunu söyleyen Kınay, Nae Sao Paulo'nun ikizi Clemenceau'yu hatırlatarak, "Aliağa bugün sadece Aliağalıların değil İzmir'in bir çevre sorunudur. Burada yaşanan tüm kirlilik aslında tüm İzmir halkının ve ülkemizin de yaşam kalitesine yönelik olumsuz etkiler içeriyor" demişti. 

Balıkçı kasabasından sanayi kentine dönüşümün bedeli: Kanser

İzmir'in Aliağa ilçesi, 1960 yılında 3 bin nüfuslu bir balıkçı kasabasıyken, demir-çelik, petrokimya ve rafineri gibi sektörlerin kurulmasıyla bugün, nüfusu 100 bini aşmış, kanser vakalarının alarm verdiği bir sanayi kenti. 

Türk Tabipler Birliği'nin de üyesi olduğu Temiz Hava Hakkı Platformu'nun (THH) 2019'da yayınladığı "Hava Kirliliği ve Sağlık Etkileri: Kara Rapor" başlıklı rapora göre bugün Aliağa'da küçüklü büyüklü yaklaşık 2 bin 900 adet sanayi tesisi bulunuyor. 

İlçede 22 gemi söküm tesisinin yansıra, kömürlü termik santraller, hurda metal işleyen demir-çelik fabrikaları, haddehaneler ve petrokimya tesisleri de konuşlanmış durumda. 

Temiz Hava Hakkı Platformu, "Bu kaynaklardan çıkan ve hakim rüzgarlarla İzmir'e taşınan kirleticiler kentin hava kirliliğinin yüzde 80'inden sorumludur" diyor. 

Aliağa Çevre Platformu'nun (ALÇEP) verilerine göre Aliağa'daki kanser oranları, Türkiye ortalamasının dört katı.
 

Ekran Resmi 2022-07-28 09.22.45.png
Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Gözde Dalan Polat'ın "İzmir-Aliağa-Horozgediği Köyü'nde Kırsal Dönüşümün Eleştirel Ekolojik Sağlık Antropolojisi" adlı araştırma makalesinden alınmıştır


2015 yılında "Aliağa Kaynaklı Kirliliğin Karşıyaka'ya ve Bölgeye Etkileri" adlı panelde konuşan 9 Eylül Üniversitesi Öğretim üyesi Dr. Ahmet Soysal, 15-30 yıl arasında Aliağa'da yaşayanların kanserden ölüm oranlarının 15 yılın altında yaşayanlardan 4,7 kat fazla olduğunu söylemişti. 

Türk Toraks Derneği Başkanı Prof. Dr. Oya İtil'e göre asbeste maruziyet en çok gemi sökümleri sırasında ve kentsel dönüşümlerde çok eski binaların yıkılmasıyla gerçekleşiyor. 

Türkiye'de asbest kullanımının 2010'da yasaklandığını ancak kanuna rağmen denetlenmediğini söyleyen İtil, Aliağa'da gemi sökümünün tamamen sona erdirilmesi gerektiğini savunuyor. 

Geminin içinde asbestin yanı sıra kalay bileşikleri, kurşun gibi maddelerin olduğunu hatırlatan İtil, asbestin kanser ve kanser dışı hastalıklara neden olduğunu vurguluyor. 
 

Asbest akciğer.jpg
Akciğer zarı kanseri ve asbest lifleri


Prof. Dr. İtil, "Bir kişinin yoğun bir asbest maruziyeti varsa akciğer kanseri riski beş kat daha fazladır. Bir de sigara içiyorsa bu risk, 20-50 kat artıyor" açıklamasını yapıyor. 

Asbestin bir lifinin solunması nedeniyle bile 20-50 yıl sonra akciğer zarı kanserinin oluşmasına neden olabilir diyen Türk Toraks Derneği Başkanı, diğer muhtemel kanser risklerini şöyle sıralıyor: Karın zarı, kalp zarı, yumurtalık, gırtlak kanserleri yapabilir. Gemideki kurşun, çocuklarda kan ve lenf kanserleri yapabilir. 

Çalışanların özel kıyafetler giymesi gerektiğini yineleyen Oya İtil, "Çalışmalar, bu kıyafetler eve yıkamaya götürüldüğü için işçilerin eşlerinde bile kanser vakalarına rastlandı" diyor. 

Türk Toraks Derneği, Ekim 2017'de yayınladığı "Asbestin Sağlık Üzerine Etkisi" adlı raporda şu ifade kullanılıyor: Eski gemilerin sökümü ise ağırlıklı olarak ekonomik gücü zayıf ülkelerde yapılmaktadır. 

Son 30 yılda Türkiye'deki asbest kullanımının 500 bin ton olduğunu belirten Dernek, şöyle devam ediyor: Dolayısıyla asbestin kullanıldığı ürünlerle temasımız 30-40 yıl daha sürecektir. 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU