Altı siyasi partinin ekonomi kurmaylarının oluşturduğu Kurumsal Reformlar Komisyonu, çalışma sonuçlarını Ankara’daki toplantıda açıkladı.
CHP Ekonomi Politikaları ve İşveren Örgütlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, DEVA Partisi Ekonomi ve Finans Politikaları Başkanı İbrahim Çanakcı, Demokrat Parti Ekonomik İşler Başkanı Bülent Şahinalp, Gelecek Partisi Politika İzleme Kurulu Başkanı Feridun Bilgin, İYİ Parti Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz ve Saadet Partisi Ekonomik İşler Başkanı Sabri Tekir'den oluşan Kurumsal Reformlar Komisyonu, yaptıkları çalışmalara ilişkin hazırladıkları raporu bugün Türkiye Barolar Birliği Litai Konukevi’ndeki toplantıda açıkladı.
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, toplantıda Türkiye’nin bulunduğu ekonomik krize ilişkin komisyonun tespitlerini şöyle dile getirdi:
Ucube Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildikten sonra kuralsız, keyfi, saydam olmayan uygulamalar arttı. Devletin köklü kurumları tahrip oldu. Liyakat sahibi kadrolar tasfiye edildi. Kritik makamlara hükümet sadakati esas alan liyakatsiz atamalar yaptı. Devlet ile parti arasındaki çizgi silikleşti. Liyakat değil sadakat esas oldu. Kurumsal kapasitede yaşanan yıkım sonucunda ağır bir yönetim krizi baş gösterdi. Delik deşik olan kamu ihale sistemi, keyfi yandaşa teslim özelleştirmeler, şeffaf olmayan ihalelerle dağıtılan, hesapsız garantiler ile geleceğimizi ipotek altına alan kamu- özel- işbirliği modeli, Türkiye Varlık Fonu gibi paralel bütçe uygulamaları ve Merkez Bankası rezervlerinin kural dışı arka kapı yöntemiyle satılması, denetlenmeyen, açık ve gizli ağır yükler altına soktu. Mali disiplin bozuldu. Kamunun hesaplarına duyulan güven hızla aşındı.
"Verilerle oynanması ekonomideki sorunların doğru teşhisini ve tedavisini imkansız hale getirmektedir"
Kurumsal kapasitesi ve güvenilirliği en ağır yara alan kurumlardan birinin TÜİK olduğunu öne süren Öztrak, "TÜİK verilerinin kalitesi, içsel tutarlılığı ve bağımsız hesaplamalarla paralelliği ciddi biçimde kötüleşmiştir. Başta enflasyon olmak üzere işsizlik, büyüme, yoksulluk ve gelir dağılımı gibi temel istatistiklere güven kalmamıştır. Bu durum, çalışanlarımız, emeklilerimiz, dul ve yetimlerimiz başta olmak üzere tüm yurttaşlarımızda haklarının yendiği gerekçesiyle infiale neden olmaktadır. Daha da vahimi verilerle oynanması ekonomideki sorunların doğru teşhisini ve tedavisini imkansız hale getirmektedir" diye konuştu.
Kamu maliyesindeki tahribatın tam olarak bilinmemesi ve "istatistiklerle oynanmasının" ekonomide ciddi bir belirsizliğe neden olduğunu, bu durumun da ekonomide ağır bir güven bunalımına yol açtığını belirten Öztrak, "Nitekim, ülkenin risk primi (CDS) 800 baz puanı aşmıştır. Bu, dünyada bizim de içinde olduğumuz ligde en yüksek risk primidir. Ülkemiz küresel ekonominin sunduğu fırsatları kaçırmaktadır. Ekonominin içsel dayanıklılığı azalmakta, milletimiz hayat pahalılığı altında ezilmekte, hızla yoksullaşmaktadır. Hükümetin akıl ve bilim dışı uygulamaları sonucu oluşan, faiz, kur, enflasyon kısır döngüsünden çıkmak için yapılan akıl bilim dışı müdahaleler, savrulmayı, belirsizliği ve güvensizliği daha da artırmaktadır" dedi.
"Daha önce denenmiş, başarısız olmuş, vazgeçilmiş uygulamalar ülkenin geleceğini ipotek altına almaktadır"
Öztrak şöyle devam etti:
1970’li yıllarda ekonomiyi çökerten Dövize Çevrilebilir Mevduatın (DÇM) kopyası olan Kur Korumalı Mevduat gibi daha önce denenmiş, başarısız olmuş, vazgeçilmiş uygulamalar milletin Hazinesine büyüklüğü belirsiz maliyetler yüklemekte, ülkenin geleceğini ipotek altına almaktadır. Altılı Masa olarak, mevcut Hükümetin ekonomide neden olduğu yıkımın, bugün görünenden çok daha ağır olduğunu biliyoruz.
Bu değerlendirmelerden hareketle işe başladığımızda karşımıza çıkacak açık ve gizli tüm yükümlülük ve risklerin belirlenmesi ve ulusal istatistiklerde yaşanan veri kalitesi sorunlarının sağlıklı bir biçimde doğru ve eksiksiz olarak hızla tespiti en acil yapılması gereken işlerden biridir. Bu çerçevede iktidara gelir gelmez, ilk işimiz Cumhurbaşkanına bağlı, seçkin, liyakatli ve deneyimli denetim personeli ve uzmanlardan, bir Durum ve Hasar Tespit Komitesi oluşturmak olacaktır. Komite kurumlardan veri ve bilgi temini noktasında tam yetkiyle donatılacaktır.
Durum ve Hasar Tespit Komitesi, veri kalitesiyle ilgili sorunları, kamu zararlarını, riskleri ve açık-gizli tüm yükümlülükleri hızla Cumhurbaşkanı’na raporlayacaktır. Strateji ve Planlama Teşkilatı başta olmak üzere ilgili kurumlar bu doğru ve sağlıklı veriler ve tespitler çerçevesinde gerekli adımları atacaklardır. Komitenin araştırmaları sırasında belirlenen usulsüzlükler ve mevzuata aykırı durumlar yolsuzlukları araştırmak ve soruşturmakla görevlendirilecek Devlet Denetleme Kurulu’nun, TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu’nun ve Sayıştay’ın çalışmalarına önemli girdi sağlayacaktır.
Açıklamasında "Türkiye, kuralsızlık yerine kuralın, keyfilik yerine hesap verebilirliğin hakim olacağı yeni bir dönemin şafağındadır" ifadesini kullanan Öztrak, "Bu başlangıç, önümüzdeki dönemde keyfiliğe, kuralsızlığa yolsuzluğa sıfır tolerans gösterileceğinin, kamuda israfın önleneceğinin, istatistiklerle kimsenin hakkının yenmeyeceğinin, ülke kaynaklarının, milletimizin refahı için en etkin ve en verimli şekilde kullanılacağının teminatı olacak, ülkemizde güveni yeniden sağlamaya büyük katkıda bulunacaktır" dedi.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Rapor, parti liderlerinin tam mutabakatıyla onaylandı"
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sabri Tekir de yaptığı açıklamada kurumsal yapılardaki değişikliklere ilişkin hazırladıkları raporun, parti liderlerinin tam mutabakatıyla onaylandığını belirtti.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin yanlışlık, eksiklik ve boşluklarının tüm çıplaklığıyla ortada olduğunu ifade eden Tekir, parlamenter sisteme geçişle, uzun vadeli stratejilere, orta ve kısa vadeli plan ve programlara, kamu ile sivil toplumun koordineli şekilde çalışmalarını yürütmelerine, kurumların, kanunlar veya sivil kesim tarafından verilmiş görevleri bağımsız ve özgür bir şekilde yürütebilmelerine, sağlam kaynaklardan elde edilmiş doğru ve güvenilir ekonomik ve sosyal verilere ihtiyaç bulunduğunu söyledi.
Bu kapsamda, usulsüz ve keyfi uygulamalar nedeniyle meydana gelen kamusal zarar ve riskleri, açık ve gizli tüm yükümlülükleri, sağlıklı verileri hızla ve eksiksiz bir şekilde tespit ederek cumhurbaşkanına raporlayacak, kamu kurumlarından seçilmiş denetim personeli ve uzmanlardan oluşan geçici bir "Durum ve Hasar Tespit Komitesi" kurulmasına karar verildiğini aktaran Tekir, ekonomik ve sosyal politikaların geliştirilmesi ve uygulanmasında taraflar arasında istişareyi sağlamak, ülkenin kaynaklarını kapı arkasında kişisel ilişkilerle belli kesimlere peşkeş çekmek yerine, toplumun tüm kesimlerinin ortak menfaatlerini gözetecek şekilde adaletle kullanmak için Ekonomik ve Sosyal Konseyi derhal işlevsel hale getireceklerini dile getirdi.
Kamu kesiminde tutarlılık, sürdürülebilirlik ve koordinasyonu sağlayacak, özel kesimle yakın bir diyalog ve iş birliği içerisinde çalışacak, Türkiye'nin dünyanın en gelişmiş ve zengin ülkeleri arasına girmesini sağlayacak alternatifleri karar alıcıya sunacak yeni ve güçlü bir "Strateji ve Planlama Teşkilatı" kurulması konusunda mutabık kaldıklarını ifade eden Tekir, bu teşkilatın kuruluş ve çalışma esaslarını belirlediklerini kaydetti.
Pahalılığı bitirmek, milletin yeniden rahata ermesini sağlamak, Türkiye'nin sahip olduğu büyük potansiyeli harekete geçirmek için Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) araç bağımsızlığını sağlayacak, döviz rezervlerinin şeffaf olmayan yöntemler ve kapı arkası operasyonlarla yok edilmesini önleyecek, fiyat ve finansal istikrarı gerçekleştirecek düzenlemeler üzerinde mutabık kalındığını belirten Tekir, "Altılı Masaya dahil siyasi parti liderlerimizle teşkil edilen Kurumsal Reformlar Komisyonu tarafından hazırlanan ve kamuoyuna açıklanan bu çalışmanın milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum" dedi.
"Uzlaşma ve katılımcılığı artıran bir yapı"
Demokrat Parti Ekonomik İşler Başkanı Bülent Şahinalp de ülke sorunlarının diyalog ve uzlaşma yoluyla ele alınması, tüm kesimlerin ortak menfaatlerinin sağlanması, iş birliğinin kurumsallaştırılarak karar alma mekanizmasına dahil edilmesi için kurulan Ekonomik ve Sosyal Konseyin 2009'dan sonra hiç toplanmadığını hatırlattı.
İktidara gelir gelmez Ekonomik ve Sosyal Konseyi hemen toplayacaklarını dile getiren Şahinalp, Konseyin, Birleşmiş Milletlerin açıklamış olduğu "Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri" ekseninde ekonomik ve sosyal kesimler arasında uzlaşma ve katılımcılığı artıran bir yapıya dönüşümünün sağlanacağını söyledi.
Ekonomik ve Sosyal Konseyde görev alanların, hükümete yakınlıkları ve politik kaygılara göre değil, temsil güçlerine göre seçileceğini, üyeler arasında temsilde adaletin sağlanacağını belirten Şahinalp, konsey başkanının geçiş döneminde cumhurbaşkanı, parlamenter sisteme geçildiğinde ise başbakan olacağını aktardı.
"Stratejiler oluşturacak kurumsal yapıya ihtiyaç var"
DEVA Partisi Ekonomi ve Finans Politikaları Başkanı İbrahim Çanakçı da dünya ekonomisinin belirsizliklerin, risk ve fırsatların yoğun olduğu bir döneme girdiğini, bu dönemde Türkiye'de stratejiler oluşturacak kurumsal bir yapıya ihtiyaç olduğunu kaydetti.
Bu çerçevede, başlangıçta cumhurbaşkanına, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçildiğinde ise başbakana doğrudan bağlı Strateji ve Planlama Teşkilatını hızla kuracaklarını anlatan Çanakçı, "Bu teşkilat, küresel gelişmelerle bütünleşik olarak, tüm kesimleri kapsayacak bütüncül bir yaklaşımla, sürdürülebilir kalkınma hedefleri ekseninde, ulusal, bölgesel ve sektörel bazda strateji, reform, plan ve programları hazırlayacaktır" ifadelerini kullandı.
Gelecek Partisi Politika İzleme Kurulu Başkanı Feridun Bilgin de kurumsal yapılarda yaşanan bozulmanın, Türkiye'nin dünya ekonomisindeki değişime uyumunu engellediğini, ekonominin dış etkilere dayanma gücünü zayıflattığını, ülkenin dünyadaki yeri ve etkinliğini geri götürdüğünü söyledi.
Bütün bu sorunların çözümünün, acilen tam parlamenter sisteme geçilmesinden, güçler ayrılığı ve hukukun üstünlüğünün tesis edilmesinden, ekonomi başta olmak üzere tüm kurumsal yapının güçlendirilmesinden, istişare, ortak akıl ve koordinasyona dayalı bir kamu yönetimi anlayışı geliştirilmesinden, kaynakların tüm toplum kesimlerinin ortak yararını gözetecek şekilde kullanılmasından, akla ve bilme dayalı politikalara dönülmesinden geçtiğini ifade eden Bilgin, hedeflerinin, ekonomiyi içinde bulunduğu ağır bunalımdan çıkarmak, milleti huzura ve refaha kavuşturmak, Türkiye'yi her alanda dünyanın saygın ve gelişmiş ülkelerinden biri haline getirmek olduğunu kaydetti.
"Merkez Bankası Ankara'ya taşınacak"
İYİ Parti Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz da enflasyonun kalıcı olarak düşüp, tek haneli değerlere indirilebilmesi için Merkez Bankasının elindeki araçları bağımsız bir şekilde kullanan, karar alan, itibarlı ve etkili bir kurum olmasının büyük önem taşıdığını vurguladı.
Merkez Bankasının başkan ve üst düzey yönetiminin atanma süreçlerinin şeffaflık, ehliyet, liyakat ve ortak aklı esas alan bir zeminde yeniden tasarlanacağını ifade eden Yılmaz, başkan, başkan yardımcıları ve Para Politikaları Kurulu üyelerinin 5 yıllık süre ile atanacağını söyledi.
Uluslararası döviz rezervlerinin güçlendirileceğini, rezervlerin kullanımında keyfiliğin giderileceğini, rezerv yönetiminin şeffaf ve hesap verebilir bir çerçevede yürütülmesinin sağlanacağını dile getiren Yılmaz, şöyle konuştu:
Her ne şekilde olursa olsun, rezerv satışları en geç 15 günlük periyotlarla kamuoyuna açıklanacaktır. Kamuoyunda '128 milyar dolar' olarak bilinen ve halen sürdürülen Merkez Bankası rezervlerinin şeffaf olmayan bir biçimde ve dolambaçlı yollarla satışına ilişkin işlemler idari ve hukuki denetime tabi tutulacak, tespit edilen hata, usulsüzlük, yolsuzluk ve kamu zararının sonuna kadar takibi sağlanacaktır. TCMB'nin merkezi başkent Ankara'dadır. Bankanın Ankara'ya taşınma süreci mümkün olan en kısa sürede sağlanacaktır. Banka Kanunu'na aykırı biçimde Ankara dışına taşınma işlemleri ve bu işlemler sonrasında uğranılan kamu zararı idari ve hukuki denetime tabi tutulacak ve zararlar ilgililerine rücu edilecektir.
ANKA, AA