Körfez’de İsrail: Sanal olsa da Körfez’de kendisine bir yer edinmek için ölümüne harcanan bir çaba

Bir İbrani çalışmaları uzmanına göre Tel Aviv bölge halklarına ulaşmak için “İran’ın tehditleri”ni bir köprü gibi kullanmaktadır

Fotoğraf: İsrail’in Körfez’deki sanal büyükelçiliğine ait twitter hesabınının fotoğrafı (Independent Arabia)

İsrail’in Körfez ülkelerindeki birçok etkinlik ile ilgilenmesi; İbrani devletin coğrafi olarak kendisine uzak oldukları için  Arap ülkeleri arasında Tel Aviv ile ilişkileri kesme konusunda en ciddi olan 6 ülkenin vatandaşları arasında sanal olsa da bir yer edinmek için ölümüne bir çaba içinde olduğunu ortaya çıkardı.

Ancak Uluslararası İran Araştırmaları Enstitüsü'nde İbranice çalışmaları konusunda uzman Abdulaziz el-Muzeyni ‘ye göre; İsrail Dışişleri Bakanlığı’na bağlı “Körfez’de İsrail” adlı twitter hesabının, Suudi Arabistan gibi ülkelerdeki birçok etkinlik vesilesi ile yaptığı aşırıya kaçan açıklamalar ile İsrail sanki “Bakın, ben buradayım” demeye çalışmaktadır. El-Muzeyni şuna da işaret etti:”İsrail’in doğrudan Körfez halklarını ilgilendiren konularda paylaşımlar yapması, iyi düşünülmüş ve kapsamlı çalışmalara dayanan bir adımdır. Nitekim bu çalışmalar, İsrail’in bölgedeki tecritini sonlandırmak için sosyal medya ağlarının sunduğu imkanları değerlendirmenin önemli olduğu sonucuna ulaşmıştır.

Ortak payda arayışı

Birincisinden ayrı olarak bütün Araplara yönelik olan “Arapça’da İsrail” adlı hesaba dönecek olursak; başlığından da anlaşılacağı gibi Körfez versiyonu 6 ülkedeki olumlu yanlara odaklanmaktadır. Bu ülkeler: Suudi Arabistan, BAE, Kuveyt, Bahreyn, Katar ve Umman’dır.  Bu hesapta; siyasi tartışmalara girmeden bu ülkelerin gerçekleştirdiği başarılardan duyulan sözde sevinç, sosyal ve spor etkinlikleri ve kutlamalar ile ilgili paylaşımlara yer verilmektedir. Hatta Rotana Classic kanalının belki de Arapların büyük bir çoğunluğunun Yahudi asıllı olduğunu bilmedikleri bir Mısırlı bayan oyuncunun rol aldığı “Kamer” filmini yayınlaması gibi ne kadar uzak ve ilgisiz olursa olsun ortak paydalar bulmaya çalışılmaktadır.

ekran1.PNG
Fotoğraf: Körfez’de İsrail hesabının paylaşımı

Yahudiler eserleri ile hala aramızda yaşıyorlar

Suudi Arabistanlı Rotana Classic kanalı; Yahudi asıllı muhteşem Mısırlı bayan oyuncu Kamelya’nın Hasan Faik ve Abdulfettah el-Kasir ile birlikte başrolde yer aldığı “Kamer 14” filmini yayınladı. Yahudi asıllı oyuncuların başrolde yer aldığı Arap sanat eserleri bütün Arapların yolunu aydınlatmayı sürdürüyor.

Körfez’de İsrail hesabı; Körfez ile ilgili paylaşımlarında adeti olduğu üzere bu konuyu dikkate ve paylaşımda bulunmaya değer bir konu gibi ele alarak sanki Suudi Arabistanlı kanal, böyle diyormuş gibi başlık olarak:“Yahudiler eserleri ile hala aramızda yaşıyorlar” başlığını kullandı. Ardından da filmin başrolünde” Yahudi asıllı muhteşem Mısırlı bayan oyuncu Kamelya’nın” yer aldığı ve “Yahudi asıllı oyuncuların başrolde yer aldığı Arap sanatsal eserler bütün Arapların yolunu aydınlatmayı sürdürüyor” gibi ifadeleri ekledi.

Böylece Körfez ülkelerinin deyimiyle hesap, bu söylemleri ile hedef aldığı ülkelerin işlerine burnunu sokuyormuş gibi görünmektedir. Nitekim geçmiş Ramazan Bayramı’nda da fırsatı kaçırmayarak 6 ülkenin halkına en sevdikleri şarkıcılardan biri olan Suudi Arabistanlı Mohammed Abdu’nun “Her zaman bayram edenlerden olun” şarkısının eşliğinde “en içten tebrik ve iyi dileklerini” iletmişti.

Ancak Körfez takipçileri bu mesaja; kimisi alaylı ve sert kimisi de hoş karşılayan farklı karşılıklar verdiler. Örneğin birisi;”Allah’tan barışın bütün bölge ülkelerine egemen olmasını diliyor ve size de hayırlı bayramlar diliyoruz” derken bir diğeri şöyle bir paylaşımda bulunmuş:”Bir Körfez vatandaşından; Allah’ın izniyle yok olacağınız gün yakındır. Allah biliyor ki çocuklarımızı sizleri yok edecek savaşa katılmaları için hazırlıyoruz”.

arabia2.jpg
Fotoğraf: Umman’a düzenlediği son ziyaret sırasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Umman Sultanı Kabus bin Said (İsrail Başbakanlık Ofisi)

Bir hesap değil sanal bir büyükelçilik

Körfez’de İsrail hesabı; önemli gelişmeleri ve kutlamaları takip ederek Körfez ülkelerini tebrik etme ve kutlama yöntemini kullanmayı sürdürmektedir. Örneğin bu ödülü kazanan ilk Arap kadın olan Ummanlı Jokha el-Harthi’nin Uluslararası Man Booker Ödülü’nü alması vesilesi ile Ummanlıları tebrik etti. Yine diğer mesajın yayınlandığı tarihte, Rus ve ABD’li 2 meslektaşı ile çıkacağı uzay yolculuğuna 100 gün kalmış olan BAE’li astronot Hazza el-Mansuri için de BAE halkını kutladı. Hesap ayrıca Hazza’nın ABD’li meslektaşının Yahudi asıllı olduğunu ve “bu tarihi ana şahit olması” için yanında İsrail bayrağını götüreceğini söylediğini de iddia etti.

İsrailliler, Araplar ve özellikle de Körfez ülkeleri ile bu şekilde iletişime geçme yöntemini benimsemelerinin arkasındaki amacı gizlememektedir. Bu hesabın; Körfez ülkelerinde sanal İsrail büyükelçilikleri açmak gibi büyük bir proje kapsamında hayata geçirilmiş ve bu ülkelerin halkları ile diyaloğu güçlendirmeye adanmış bir girişimden ibaret olduğunu açıkça belirtmektedir.

İsrail’le ilişkiler ile ilgili tartışmalar ise genellikle Araplar arasında aşırı tepkilere yol açmaktadır. 1979 yılında Mısır ve İsrail arasından imzalanan ve Arapların bu yüzden Mısır Cumhuriyeti ile ilişkilerini kestikleri Camp David Anlaşması’ndan bu yana her bir taraf diğerini hainlikle suçlayıp durmuştur. Oysa aşırılık yanlısı “karşıtlık” grubuna karşı olan ılımlı Arapların dediği gibi; Enver Sedat Mısır’ı, işgal devletinden topraklarını kendi gücü ile geri alan ve 1973 savaşında ona galip gelen tek Arap ülkesi iken Hafız Esed Suriye’si bugüne kadar Golan Tepeleri’ni geri almak için hiçbir şey yapmamıştır.

Suudi Arabistanlı araştırmacı Abdulaziz el-Muzeyni, İsrail’in Körfez halklarını muhatap almasının nedenini şu şekilde açıklamaktadır:”Bu politika; İsrail’deki araştırma merkezleri tarafından yayınlanan ve İsrail’in Arap siyasi rejimleri ile barış anlaşmaları imzalama çabalarının faydasız olduğu, ve ilişkilerin bütün alanları kapsayacak şekilde gelişmesine yol açmayacağı, Ürdün ve Mısır ile imzalanan barış anlaşmalarının bunun en iyi örneği olduğu konusunda hemfikir olan araştırmaların yorum bulmuş halidir. Nitekim bu barış anlaşmaları İsrail ile doğal ilişkileri geliştirmemiş ve politika, ekonomi, kültür ve ticaret gibi Arap vicdanına sızmasını sağlayabilecek ve İsrail’e yönelik halk öfkesini azaltmaya katkıda bulanabilecek sivil alanları kapsamamıştır”.

Aşağıdan yukarıya ilerlemek

Ardından el-Muzeyni şunu ekledi:”Bu nedenlerden ötürü İsrail araştırmaları; İsrail’in Arap dünyasına karşı yöntemini değiştirmesi ve aşağıdan yukarıya doğru ilerlemesi gerektiğine odaklanmıştır. Yani bu fırsatı sunan sosyal medya ağları aracılığıyla Arap halkları ile doğrudan iletişime geçmesi gerektiği sonucuna varmıştır”.

Suudi Arabistanlı uzman ayrıca İsraillilerin, Arap halkları ile aralarındaki engelleri kaldırmak için sosyal ilişkilerinde Tunus ve Fas gibi Arap asıllı vatandaşlarını kullanmanın işe yaracağı konusunda çok ümitli olduklarını vurgulayarak:”Asıl vatanlarında tarihi bir geçmişe ve mirasa sahip olan bu kişilerin, sosyal medya araçları aracılığıyla halklar arasındaki iletişimi güçlendirmede büyük bir rolleri olabilir”.

El-Muzeyni; İbrani devletinde Araplar ile yakınlaşmaya önem verenlerin Arap halklarını kendilerine çekmek için zaman faktörüne güvendiklerine dikkati çekti. Ama yine de;”Diğer Arap ülkelerine nazaran Körfez ülkelerin ile arasındaki engelleri kırma görevini kolaylaştıran değişimin İran tehditleri olduğunun altını çizdi. İran’ın bölge ülkeleri halklarına ulaşmak için bu tehditlerin kullandığını ve bölge ülkelerinin Tahran’ın doğrudan ya da Lübnan, Yemen, Suriye ve Irak’taki milis güçelri aracılığıyla dolaylı olarak kendilerini hedef aldığından emin olduklarını, İsraililerin de bu korkudan yararlanarak Körfez ülkelerine sizinle İran’a karşı aynı mevzideyiz, İran hepimizi hedef almaktadır mesajı gönderdiğini” vurguladı.

Abdulaziz el-Muzeyni ayrıca şunu da vurguladı: ” ABD ve İran arasında  imzalanan nihai anlaşmadan 2 yıl önce 2013’te imzalanan çerçeve anlaşmasından beri İsrail; uzmanları aracılığıyla ortak düşman İran’ı durdurmak için krizin Körfez ülkeleri ile İsrail arasında bir anlaşmaya varılmasını zorunlu kıldığını söylemektedir. Hatta İsrailli uzman Yaron Friedman açıkça:”Suudi Arabistan’ın ya İran ya da İsrail’i seçmesi gerektiğini” yazmıştır” .

Uzman araştırmacı her ne kadar İsrail ile İran arasındaki stratejik düşmanlığa yönelik şüphelerini dile getirse de İsrail’in bu şekilde görünerek önemli kazanımlar elde ettiğini itiraf etmektedir. Bu, İsrail’in adlandırdığı gibi sanal büyükelçiliğin yönelimlerinde daha açık bir şekilde görülmektedir. Hesapta paylaşılan tweetlerden birinde; Katar dışında Körfez ülkelerinin Güvenlik Konseyi’ne İran ile ilgili yaptıkları şikayetlerin sayısı paylaşılarak:”İran tehdidi İsrail ile Arap ülkelerini aynı ölçüde tehdit etmektedir. Bu da İsrail ve Körfez ülkelerinin, Güvenlik Konseyi’ne nükleer başlık taşıma kapasitesine sahip balistik füzeler kullandığı için İran ile ilgili yaptıkları şikayetleri açıklamaktadır” ifadelerine yer verildi. Bahreyn, Kuveyt ve Umman’dan her biri İran’dan 1’er kez şikayet olurken BAE 9, Suudi Arabistan 19, İsrail ise 14 kez şikayet olmuştur.

Böylece Körfez ülkelerinin gözünde İran ile savaştığını iddia eden İran, Arap ülkeleri ile Tel Aviv arasındaki köklü tarihi düşmanlığa rağmen komşularını “düşmanımın düşmanı dostumdur” sözü uyarınca İsrail ile aynı safta yer almaya itmektedir.

Ancak Körfez’de İsrail hesabı; Independent Arabia’nın, kuruluş amacı ve şu ana kadar elde ettiği kazanımlar ile ilgili sorusuna halen bir yanıt vermemiştir. Bir yanıt gelmesi halinde hemen paylaşılacaktır.

BAE buna daha çok hazır

Bazı istatistikler de paylaşan hesap böylece  İbrani devletinin bu alandaki yeteneklerini öne çıkarmaya çalışıyor. Hesaba göre İsrail içerisinde yapılan bir istatistik araştırması; diğer Filistinliler gibi zorla topraklarından kovulmayan 48 Arapları’na işaret ederek işgal devleti topraklarında 1.5 milyon Müslüman’ın yaşadığını ve bu nedenle İsrail’de yeni doğanlar arasında en yaygın adın “Muhammed” olduğu sonucuna ulaşmıştır.

Bu bağlamda paylaşılan tweetlerden biri de; İsrail Dışişleri Bakanlığı’nın bölgede “İsrail ile ilişkiler kurma hazırlık oranı”nı ölçen bir istatistik düzenlediğini ve sonuçlarda BAE’nin %42, Suudi Arabistan’ın ise %23 oranında buna hazır olduğunu iddia etti.

Körfez’de İsrail hesabının Arap-İsrail ilişkilerinde etkili ve bununla ilgili bazı kimseleri takip ettiği de belirtilmektedir. Körfez ülkelerindeki isimler arasında ise merhum Suudi Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı, BAE’li dostu Abdulhalık Abdullah, Yine Suudi Arabistanlı İbtisam el-Kitbi ve Katarlı Muhammed el-Menai yer almaktadır.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Maskat’ıziyaret etmesi ve Sultan Kabus bin Said ile ikili görüşmeler gerçekleştirmesi ile Umman Sultanlığı, İsrail ile resmi ilişkilerini başlatan ilk ve tek Körfez ülkesi olmuştur. Umman son olarak da; İbrani devleti ile açık ve resmi ilişkiler kurmak şeklinde yorumlanan bir hamle ile işgal altındaki Filistin topraklarında bulunan Ramallah şehrinde büyükelçilik açma hazırlığı içinde olduğunu deklare etti.

İlişkilerin normalleştirilmesi karşılığında barış temeline dayann Arap Barış Girişimi çerçevesinde bütün Arap ülkeleri İsrail’e karşı ortak bir tutum benimsemektedir. Arap ülkeleri; ABD’nin “Yüzyıl’ın Anlaşması” ile ilgili baskıları nedeniyle tutumlarını değiştirdikleri yönündeki iddialara karşılık birkaç hafta önce Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu’nun da vurguladığı gibi bu tutumundan vazgeçmemiştir.            

 

*İçerik orijinal haline bağlı kalınarak çevrilmiştir. Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

Independent Arabia'dan Independent Türkçe için çeviren: Beyan İshakoğlu

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU